23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? can, 2001) kitabı ise hiç anılmamıştır. Memduh Şevket Esendal’ın yapıtları eksik gösterilmiştir. İsmail Çatışlı’nın öykücüyle ilgili kitabı (1991) anılmamıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilgili son yıllarda yayımlanmış önemli kitaplardan konu edilmemiştir. Evliya Çelebi maddesinde şu önemli yapıtların hiç birinden söz edilmemiştir: “İstanbul Mimarisi için Kaynak Olarak Evliya Çelebi Seyahatnamesi” (Y. Y. Demircanlı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1989), “Evliya Çelebi ve Seyahatname” (Uluslararası sempozyum bildirileri, 2002), “Evliya Çelebi’nin İstanbul’u” (John Freely, çev. M. Güney, 2003), “Evliya Çelebi Seyahatnamesi Okuma Sözlüğü” (Robert Dankoff, katkılarıyla İngilizceden çeviren S. Tezcan, 2004). “Baki Divanı”nın yeni eleştirel basımını Dr. Sabahattin Küçük yayımlamıştır(1994). Ozanla ilgili olarak örneğin Cevdet Kudret (“Baki”, 1953), Prof Dr. Faruk K. Timurtaş’ın (“Baki Divanı’ndan Seçmeler”, 1987), Dr. Sabahattin Küçük (“Baki ve Divanından Seçmeler”, 1988), Haluk İpekten’in (“BakiHayatı, edebi kişiliği ve bazı şiirlerinin açıklamaları”, 1988) kitaplarının kaynakçada gösterilmesi yararlı olurdu. R. N. Güntekin maddesinde şu kaynaklar gösterilmemiştir: “Halide Edip, Yakup kadri ve Reşat Nuri’nin romanlarında Nesil Çatışmaları” (Dr. A. Hayber, 1993), “Reşat Nuri Güntekin’in Romanlarında Şahıslar Dünyası I” (Prof. Dr. B. Emil), 1984), “Reşat Nuri’nin Romancılığı” (Fethi Naci, 1995), “Reşat Nuri Güntekin’in Romanlarında Sosyal Tenkit” (H. Çelik, 2000). Kimi zaman da tersine, konuyla hiç ilgisi olmayan kitapların adları sıralanmıştır. Bunlardan biri, “Ahmet Haşim’in derlediği Uygur Halk Masalları”dır. Bu konuyla hiç ilişkisi olmayan ozanın böyle bir derlemesi de yoktur. Söz konusu kitabın sahibi gerçekte Doğu Türkistanlı araştırmacı Ehet Haşim’dir. Halk ozanı Âşık Ömer’in diye gösterilen “İlköğretim Destanı”, B. K. Çağlar’ın halk şiiri yolunda, “Ankaralı Âşık Ömer” takma adıyla söylediği şiirlerdendir. Divan Ozanı Necati’nin elbette “Deniz Subaylarına Meslek ve Tabiye Notları” diye bir kitabı yoktur. Bu da kuşku yok, Altınkaynak’ın kitabındaki akılalmaz görünen, özenli bir yapıtta yer almaması beklenen karışıklıklardan birinin sonucudur. En tuhafı ise Lale Devri’nin ünlü ozanı Nedim’in yapıtlarıyla ilgili paragrafın başında şu kitaba yer verilmiş olmasıdır: “Der übereifrige Xodscha Nedim: Eine MeddahBurleske Türkisch und Deutsch mit Erlauterungen, herausgegeben von Friedrich Giese, 1907”. Gösterilen yapıtın ozan Nedim ile hiç ilişkisi yoktur. Bibliyografya notu “Meraklı Nedim Hoca” adını taşıyan bir meddah öyküsüne ilişkindir. Bu öykünün tam metni de Özdemir Nutku’nun “Meddahlık ve Meddah Hikâyeleri” (1977) kitabındadır. CİDDİYETTEN UZAK Okurun karşısına sık sık yazarı, yapıtını açıklamaktan uzak, kimi kez ciddilikten de uzak ifadeler, alıntılar çıkmaktadır: Haydar Ergülen’in Nazmi Ağıl için sözlüğe alınmış değerlendirmesi şöyledir: “Bazen öyle olur. Nadiren olur. Bir şair ‘belirir’. Bir resmin belirmesi gibi. Birdenbire değil, ağır ağır da sayılmaz, ama tam zamanında ‘belirir’: Kıvam, tartım ve buna benzer şeylerle, ‘hem, oluşur, hem olur’. Benim Nazmi Ağıl adlı şaire ilişkin gözlemim budur. Kumaş, ilk metresinden belli olur, tren burnunu gösterdiğinde ardında kaç vagon taşıdığı belli olur, bunlardan da Nazmi Ağıl’ın kumaşının has olduğu, yola donanımlı çıktığı anlaşılmalıdır. Elbette etkisi uzun olacak, yeni şiirleri yayımlandıkça üzerine daha çok konuşulacak bir şair...” Benzer yapıtlarda kolay karşılaşılmayacak ifadeler arasında şunlar da anılabilir “Ayrıca kendisini, Kadıköy çevresinde ‘Kaybedenler Kulübü’ adıyla bilinen unSAYFA 20 derground rock ya da nihilist akımın ‘vakanüvisi’ olarak tanımlıyor.” (H. T. Akarsu); “Türk şiiri olmayan şiir ürk şiiridir. Kendimi ‘Ürk Şairi’ olarak tanımlıyorum.” (O. Akay); “9 yaşında şiir yazmaya başladı. Yazdığı ilk şiir, Meteoroloji Müdürlüğü’nde çalışan bir memurun kızı içindi. Dizeler kızın adının baş harfleriyle başlıyordu. Yani akrostiş şiirdi, bunu da terasın odunluk kapısının iç kısmına yazmıştı. Ne var ki şiiri o kız, hiçbir zaman görüp okuyamadı.” (S. Akın) ; “Yeteneği nedeniyle Babıali’de, ünlü yazar Ernest Hemingway’e benzetildi.” (H. Çapın); “20. yüzyıl romancılarımızın üzerinde önemle durdukları bir konu olan Gulyabani...” (H. R. Gürpınar) ANLAM ÇIKARMAK GÜÇ Anlamsız, karışık, bozuk, yanlış ifadeler az değildir: “Yaşamın farklı zaman, mekân ve derinliklerini bireysel ve gri gözlüklerle ele aldı. Kendi dünyası gibi çizdiği dünya, bireysel pencereden gördüğü değil, ama göstermek istediği gri bir dünya, çoğunlukla da renksiz ve negatifti.” (Y. Ağaoğlu); “İlk şiirini Yusuf Ahıskalı’yla birlikte çıkardığı Ses dergisinde yayımlamaya başladı.” (Z. Anadol); “1986’dan bu yana mesleğiyle ilgili çalışıyor.” (M. Arıkan); “Yedi yaşındayken doğaya, bütün güzelliklere gözlerini kapaması, şiirlerinin pek çoğunda dizelere dökülmesine yol açtı. Yunus Emre gibi manevi değerlere dönük şiirler yazmasına neden oldu.” (Âşık Veysel); “Mizah örgüsüne sahip taşlamalar” (F. A. Aykaç); “Cumhuriyet dönemi erkek yazarlarından Peyami Safa, Mehmet Seyda ve Tarık Dursun K.”; “manzum şiirler” (T. Bele); “Günlükleri, denemeleri de şiiri gibi, sürekli gerçek bir zenginlikle dolu oldu.” (S. Birsel); “Edebiyata ortaokul öğrenciliği yıllarında heceyle ve aruzla yazdığı şiirlerle ilgi duydu.” (N. S. Banarlı) “İlk, tek, en büyük, hiç...” gibi ifadeler konu dışındaki örnekleri her zaman kapsamadığı için yanıltıcı olmaktadır: “Frankfurt Seyahatnamesi adlı eseriyle edebiyatımızda ilk gezi yazılarını yazan oldu.” (Gezi edebiyatının Ahmet Haşim’den yüzlerce yıl önceye uzanan gelişmeleri “Türk Dili” dergisinin “Gezi Özel Sayısı”nda (1973) O. Ş. Gökyay’ın ayrıntılı incelemesiyle İ. Olgun’un zengin kaynakçasında gösterilmiştir.) YAZIM YANLIŞLARI Sözlükte yazım yanlışları az değildir. Bugün “p, ç, t” ile yazdığımız Osmanlıca sözcükleri tutucu yazarlar “b, c, d” ile yazmakta direnirler. Altınkaynak’ın sözlüğünde de birtakım Arapça sözcükler “d” ile yazılmıştır. Oysa o sözcüklerin özgün biçimleri “t” iledir, “d” ile yazılmaları büyük yanlıştır: “Hadikai Meşvered (yanlış)Hadikai Meşveret (doğru). Birçok dizgi yanlışı anlamı bozmuş ya da anlamsızlığa yol açmıştır: “Vermekten çekinmedi”“yermekten çekinmedi” (Ahmet Şuayip); “Aristoteles’in bakışına, düzen, uyum, sınırlılık gibi ilkelerine...Aristoteles’in bakışım, düzen, uyum, sınırlılık gibi ilkelerine...”; “Paris MuhasebeleriParis Musahabeleri” (Ali Kemal); “Envarı ZekâtEnvarı Zekâ”; “İnikad (bağlanma)””İntikad (Eleştiri); “Çankırı Destanı”“Çakırın Destanı” (F. H. Dağlarca’nın yapıtı); “ana niyet memuru”“maiyet memuru”; “Naklistan“Nahlistan”; “Hamit Arslanlı””Hamit Araslı”. EDEBİYATÇILARIN YAŞAMÖYKÜLERİNİ DERLEYEN BİR KİTAP Bütün bu açıklamalar sonunda bu yazının başlığındaki soruya verilecek yanıt şu olacaktır: Edebiyatçıların yaşamöykülerini derleyen bir yapıt, Hikmet Altınkaynak’ın “Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü” kitabı gibi olmamalıdır! ? Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü/ Hikmet Altınkaynak/ Doğan Kitap/ 788 s. KİTAP SAYI 942 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle