Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Betül Yazıcı’dan “İçimde Kirli Kuşlar” İçinizde o meşhur boşluk Betül Yazıcı’nın kitabının editörlüğünü Veysel Çolak yapmış. Devingen, diri, umut verici, yaşayan, paylaşan, bunaltmayan, okuruna sanatsal tatlar ve düşünsel imgeler veren şiirlerden oluşuyor kitap. ? Şaban AKBABA on iki yıl içinde Akatalpa, Mor Taka ve sıklıkla da diğer bir Bursa dergisi olan 16.45’te şiirlerini görmeye başladım Betül Yazıcı’nın. Her karşılaştığımızda da şiiriyle ilgili düşüncelerimi, daha çok da özendirmek, yüreklendirmek bağlamında söyledim. Sonunda bir gün elinde şiir kitabı, yüzünde dingin ve huzurlu gülümsemesiyle bana doğru geldiğini gördüm. Belli ki Ladin’inden sonra yaşamının ikinci en güzel üretimine kavuşmuştu. Kitabını, büyük bir sevinçle aldım: “İçimde Kirli Kuşlar.” Şöyle imzalamıştı: “kaburganızdan doğdum/eğriyim/ içinizde yerimden artan/ o meşhur boşluk…” Bir şiir bir insanı dondurabilir mi? Bir şiir eğer biçimtözanlam karşıtlığı (Hjelmslev) bağlamında da bu kadar iyiyse; evet. Daha sonra ayrımına vardım; kitabın 19. sayfasındaki “siz” başlıklı şiirinin son bölümüymüş. “Baktıkça siliniyor yüzüm/faydası yok yere basmamın/yalanlar!/ nerden bulacaktım, ıslak saçlarınız kadar çoktular/ yağmur yağıyor; bakın bu doğru/ birbirinize sokulup duruyorsunuz/ el ele verdiğinizi bilmek/ hayattaki en düz çizgi/… o dizeleri de buraya koyup okuduğumda; hem bir “bütün” olarak, hem de bu bölümüyle iyi bir şiir karşısında olduğumu gördüm. Bu nedenlerden olacak kitabının adı bunca hüzün verici. Eğri kaburgalar üretenler bol bol da yalan söylüyorlar çünkü. İrili ufaklı her türden egemenin iktidar aracıdır çünkü yalan. Hile yapıyorlar, insan dahil, her şeyi bir tüketim aracı olarak görüyor ve hor kullanıyorlar. Şair bu ve benzeri toplumsal kirlenmelerden rahatsız. Bu yüzden şiirinin temel izleği “kirlenmişlik”: “…herkes korkuyor şu sıralar aşktan/ bir kullanımlık her şey çünkü/ çılgın bir çiçek karşılıyor ilkin sizi/ bir yatağın kenarında o çılgın kımızı/ vadilerin tatlı sularına karışıyor/ dokunamadığınız herhangi bir yeşil/ bir renk körlüğü/ işte yanı başınızda;/ “aşkın içimde rüya kalbimde duya duya”(s.23) “Şeytan minaresi…”nin insan psikolojisinde, bireyseltoplumsal yaşamda bir yeri ve bir adı var elbet:Tutku. Şeytani tutku şiirde bir tatlı kaçamak… Tatlı, çünkü anlatım oldukça S yalın “…yoo benim yolum kıyılara değil/ hep âşık kalacağım kabuklu bir böceğe/ kabuğunu benimle genişletecek/ dünyayı döndürecek çevremde/ mesela şeytan minaresi içi/ demezler mi şöyle böyledir diye.”(s.34) Sanata, şiire ve yaşama dair olanların, söz sanatlarının etkileyici kullanımının sanattaşiirde biçemi oluşturmaktaki işlevi önemli Bu bağlamda önemli ipuçları veriyor Betül Yazıcı şiiri: “yaşanmışlık kokar bazı giysiler/ yıkanamaz bu yüzden/ sebebi olsa da her unutuş canımı yakar/ canımın ortasında uyu/ adımın ortasındaki sessizlik.”(s.43) Çünkü yaşanmışlık kokuyor dizeler. Somutun soyuta, soyutun somuta dönüşümü kısırdöngü oluşturmaksızın, şiiri kendi içine hapsetmeksizin başarılmalıdır. İçtenlik sanata kurban verilmemelidir, verilemez. Albert Dürer’in “Annesinin Portresi(1514)” adlı çizimi için “olağanüstü içtenliğiyle görkemli bir yapıttır,” diyor E.H. Gombrıch. Soruyorlar: Neden şiirimizi okumuyor bu halk? Halkın içinde yaşadığı verili koşullar, kültür, eğitim düzeyi, okuma alışkansızlığı bir yana; yabancılaştırıldı çünkü ona şiir. Doğasına ters düşürüldü. Hiçbir işine yaramıyor, anlamıyor da. Bütün bu nedenlerle beklenen estetik zevki de alaKİTAP SAYI ? SAYFA 14 CUMHURİYET 942