Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A 1 A 2 H 3 D 4 H 5 F 6 A 7 E 8 İLKER MUMCUOĞLU C 9 D 10 F 11 J 12 12 B 13 H 14 E 13 F 15 A 16 H 17 A 18 B 19 H 20 C 19 I 21 B 22 A 23 H 24 H 25 I 24 J 26 F 27 E 28 C 29 D 30 J 31 A 32 B 33 J 32 C 34 G 35 G 36 G 37 H 38 D 39 F 40 40 F 41 E Feyza HEPÇİLİNGİRLER Türkçe Günlükleri Küçük bir örnek vermek istiyorum. ‘It’s a blue big car’ (Mavi büyük bir araba) değil, ‘It’s a big blue car’ (Büyük mavi bir araba) şeklinde yazılır ve söylenir. Benim sizden ricam, dilimizde de böyle bir kural var ise beni bilgilendirmeniz.” Ahu Erdem’den gelen mektup böyle diyor. Türkçede tümce kurgusu içinde asıl vurgulanması istenen öğenin yükleme yaklaştırılması gibi, bir adın çeşitli sıfatları sıralandığında da önemsenen sıfat ada en yakın yere getirilir. Ancak andığı reklam sözünde Ahu Erdem’in kulağını rahatsız eden böyle bir sıralama hatası değil bence. “İnatçı kurumuş lekeler” sözcük öbeğinde sorun, “inatçı” sözcüğünün “kurumuş” eylemsisinden hemen önce getirilerek onun belirteci gibi algılanmasında. Terim kullanmadan söylemeye çalışayım: “İnatçı kurumuş” diye duyduğumuz şeyi, Türkçe düşünmeye alışık beynimiz, kururken inat etmiş, inatçı olarak kurumuş (lekeler) olarak algılayabilir. Oysa “inatçı” sözcüğünün, kuruma eylemini değil, leke adını belirtmesi isteniyor. Bu yüzden sözün doğrusu, Ahu Erdem’in de sezinlediği gibi, “kurumuş, inatçı lekeler” olmalı. 41 I 42 I 43 D 44 G 44 I 45 D 46 A 47 I 48 A 49 A 50 C 51 H 52 H 53 H 53 B 54 D 55 H 56 F 57 H 58 H 59 H 60 H 61 D 61 H 28 Ocak Pazartesi 62 D 63 D 64 A 65 66 66 I 67 J 68 C 68 69 H 70 H 72 F P 71 H 72 H 73 A 74 74 B 75 H 76 H 77 Ç C 78 G 79 A 80 B 81 A H Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Zaman ve Masko adlı şiir kitabını oluşturacak, bulmaca karelerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. Dikkat: “P/65” ve “Ç/68” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “......Kız” (Jorge Amado’nun bir romanı). 15 79 31 1 81 17 73 46 6 48 64 22 G. Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun. 78 34 44 36 35 B. “Vahşi...” (Başrollerinde Mickey Rourke ve Carre Otis’in oynadıkları film) 74 80 12 32 21 18 H. “Gittikçe yalnızlaşıyorum bil sen varsın / ... .... düşüyor aklıma/ ve kuşların intihar tasarısından söz ediliyor kentte / soğuyan ellerinde kalıyorum bir kırlangıç gibi” (Ahmet Telli’nin Belki Yine Gelirim’den) 70 59 80 49 57 58 2 55 53 üseyin Atabaş, türüne “eleştirel deneme” dediği yeni kitabına “Dünyada Kimse Var mı?” (Kanguru Yayınları) adını vermiş. Marmara depreminden yansıyan, o çok acıklı ‘Orada kimse var mı?” seslenişlerini anımsatıyor bu ad. Bir de doğal olarak dünyayı istediği gibi talan eden emperyalizme karşı sürdürülen kayıtsızlığı. Şöyle anlatıyor bunu Atabaş: “Amerikan fay hattı yerinden oynadı oynayalı dünya sallanıyor. 1940’ların sonlarında Filistin’de, 1950’lerin başında Kore’de başlayan, 1960’lı yıllarda Vietnam’da süren o deprem günümüzde Irak’ı yerle bir etti. Ama ne gariptir ki, dünyada kimsenin gıkı çıkmıyor, hiçbir kimse hiçbir suçu olmayan, örneğin Irak halkını kurtarmaya yanaşmıyor.” Yalnız politik konularda yazmamış Hüseyin Atabaş; şair olarak ve Türkiye’nin sorumluluk sahibi aydınlarından biri olarak yakından ilgilendiği her konuda yazmış. Kültür, sanat, edebiyat, şiir, aşk… Uzun ve dolaşık şiir tanımları yerine, şiirin en yalın, en doğru, en “fiyakalı” tanımını yapmış sözgelimi: “Şiir, sözü büyüye dönüştürme işidir.” Amerika’ya gelirken uçakta okudum Atabaş’ın kitabını; “kısmi bir felç” geçirdiğini de kitabından öğrendim. Sevgili Hüseyin Atabaş’a kendi dizeleriyle geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum: “Daha bir utangaç oluyor insan, / anılar bile buğulanıyor yaşlandıkça; / olsa olsa eski şiirlerde avunuyoruz / efsane aşkların simgesel coşkusuyla.” Yine 31 Ocak Perşembe “Müslüman çocukları dışlamamak adına noel şarkılarının yasaklandığı söylenen okullar mı” (Nilgün Cerrahoğlu, 30. l2. 2006) “Belli ki, temel taşları her gün biraz daha sökülen Cumhuriyetimizi korumak adına 2007 Türkiye için zor bir yıl olacak” (Deniz Som, 31.12. 2006) “(...) evrim kuramının dinsel öğretiyi yalanlamak adına üretilmiş olmadığıdır.”(CBT Turgay Sahil, 19. 01. 2007) “(...)kimlik kazanma, özel olma adına(...)” (Şükran Soner,30.12.2006) “Çocuklarımızın geleceğinin karartılmasına, siyasi çıkarları ve iktidara gelebilmek için ırkçılık yapanların ağlarına düşmelerine engel olmak adına (...) (Sunay Akın, 04. 02. 2007) “Televizyon kanallarındaki konuşmalardan çok örnek verebilirim, ama ben gazetemizin yazarlarından örnekler vereceğim.” diyen Recep Nas’ın gönderdiği örnekler bunlar. “Adına” sözcüğünün kabak tadı verecek kadar sık kullanıldığını söyleyen Nas, “Değinmiştiniz, biliyorum; ama bir daha değinseniz…” diyor. Örnekler bir yıl öncesine ilişkin; ancak bu süre içinde “adına” sözcüğünün eleştirilen kullanımı azalmadı, çoğaldı. “İçin, uğruna” vb. sözcükleri kullanmak yasaklanmış ya da ayıpmış gibi, neden herkes “için” yerine, durmadan “adına” diyor; anlamak gerçekten zor. Nereden çıktı bu moda, nasıl bu kadar yaygınlaştı? Moda olduğuna göre, geçecek mi? Bilemiyorum. Bu kadar çok kullanılırken geçeceğini ummak zor. Recep Nas’ın birkaç sorusu da var. Onlara daha sonra değineyim. ? “http://www.feyzahepcilingirler.com/” www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. SAYFA 31 30 Ocak Çarşamba Bizim TV kanallarımızın neleri örnek aldığını Amerikan TV kanallarını izleyince birden görüp anlıyor insan. Yerli televizyonlarımızdaki pek çok programın aslıyla karşılaşıyorsunuz burada. “Kavak Yelleri” adlı dizi, Dawson’s Creek” adlı Amerikan gençlik dizisinin yerli uyarlamasıymış sözgelimi. Bir kanalda, bizde “Aileler Yarışıyor” diye gösterilen yarışma; birkaçında birden aynı eve kapatılıp milyonlarca göz tarafından izlenen “Biri Bizi Gözetliyor” programlarının cinsellik dozu epey artırılmış çeşitlemeleri, berikinde adını değiştirmeye bile gerek duymadan aldığımız “Survival”… Türkiye televizyonlarında alabildiğine dallanıp budaklanan “Pop Star” türü yarışmaların ilkine de dün akşam bir kanalda rastladım: Ötekiler hep o örnek alınarak yapılmış. Özgün adı: “Amerikan Idol”. C. Necati Cumalı’nın bir romanı. 28 8 50 20 77 69 4 24 16 71 51 37 D. “Sofa ... gazı söndürelim.” (Hüseyin Rahmi Gürpınar). 54 3 83 45 38 61 9 29 43 52 19 72 52 76 75 13 23 I. “Ak ... kara gün içindir” (atasözü). 25 47 42 68 E. Tarafsız, yansız. 41 27 7 14 J. Torunu olan kadın. 67 11 33 30 F. “... Uçurum” (Refik Durbaş’ın bir şiir kitabı). 5 10 56 39 26 40 31 Ocak Perşembe Bilgisayarım yanımda, internete de bağlanabiliyorum. Sıraya koyup beklettiğim mektupları buradan yanıtlayabilirim: “Size yazmamın sebebi, her seferinde kulağımı tırmalayan, son olarak da az önce reklamları seyrederken tekrar duyduğum bir ifade. Bir temizlik malzemesi reklamı. Deniliyor ki: ‘...inatçı kurumuş lekeleri söker atar!’ Sanki doğrusu ‘...kurumuş inatçı lekeleri söker atar. ’ olmalı gibi geliyor bana. Gerçi Türkçemizde böyle bir kural var mı, hatırlamıyorum; fakat İngilizcede bu bir kuraldır, bir nesneyi, kişiyi tanımlarken kullanılan birden fazla sıfat var ise, o sıfatların özelliklerine göre belli bir yazılma sıraları vardır. 938. sayının çözümü: Şiir: A. ERÖZÇELİK, B. YOHİMBİN, C. ASUMANİ, D. YASA, E. ITIRLI BAHÇE, F. NAFİ, G. LOCA, H. ARGYROSOMUS, I. RÜMMAN BULUNUR, J. İSPAŞA, “İçime bir saksafon ölüyor upuzun, olsun! acılarını amortisman hesabına geçiyorum, iyi sabahlar!” CUMHURİYET KİTAP SAYI 939