Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Köşelerde ‘muhabbet’ ? Fatma KOŞAR T ürkiye’de gazetelerin içerik açısından zayıfladığı tartışılmaz bir gerçek. Bunun pek çok nedeni var; Patronaj yapısı, satıştan para kazanılamaması, baskı ve dağıtım maliyetlerinin yüksekliğine paralel reklam pastasından pay kapma yarışı ve özlük haklarını koruyamayan medya çalışanlarının kendilerini artık gazeteci gibi hissetmemeleri belli başlıları. İçerik haber açısından zayıflarken sayısal ve hacim açısından köşe yazıları arttı. Peki bu köşeler toplumsal sorunlara ne kadar duyarlı? Kimi zaman kendini yargı organlarının yerine koyan yazarların mağdur yarattığı doğru mu? Köşelerde fikir tartışmalarından çok kişisel kavgalar mı yapılıyor?... Bu sorulara da yanıt bulmak üzere son 10 yılı kapsayan dönemi araştırarak “Köşelerde Kalem Dalaşı” adlı kitabını yayımlayan gazeteci Sinan Sayrugaç, köşe yazarları arasında fikir tartışmalarından çok kişisel kavgalara yer verildiğini gözler önüne seriyor. Sayrugaç’ın kitabını eline alanlar tartışmalar sırasında, zaman zaman seviyesizliğin ve argonun da ne kadar ön plana çıktığını görebiliyor. “Köşelerde Kalem Dalaşı”, 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başında yaşanan kalem kavgalarını not düşerek okuyucuya bugünkü yorumları yakın tarihin ilişkiler ağında farklı bir gözle okuma olanağı tanıyor. Kitapta yer alan başlıklardan bazıları şöyle; “Köşelerde ‘rakı’ muhabbeti”, “İyi yazar, kötü mü sevişir?”, “Refik Erduran Viagra’yı denedi, Bekir Coşkun özür diledi”, “Oval Ofis’ tartışmaları” “Hakkı Devrim’i bırak, Cindy Crawford’a bak!” “Barlas ve Çölaşan kılıçları çekti”, “Brüksel’in Çapkını: Hadi Uluengin”, “Deniz Gökçe istedi, Necati Doğru açıkladı” Mehmet Y. Yılmaz: Elbette ahmak değilim” … başladı.” Sayrugaç, bu yeni medya kültürünün ciddiye alınacak haber ölçüleriyle değil, reyting ve tirajlarla belirlendiğine işaret ederken “İyi satan skandal ve sansasyondur yaklaşımı hâkim. Oysa bunların hiçbirinin halkın eğitimine ya da demokratik söyleme bir katkısı yoktur. Demokratik toplumlarda düzenin işlerliği, bilgili yetkin ve sorumlulukları konusunda bilinçli gazetecilerin varlığına bağlıdır” diyor. SEKS, SAPKINLIK, KİN VE ŞİDDET 10 yıllık taramayı içeren “Köşelerde Kalem Dalaşı” adlı kitabında Sayrugaç, bir olguya daha işaret ettiğini belirtiyor: “Patronun ya da sermayenin iradesine ve tecimsel ilişkilere teslim edilmiş medyada meslek ilkelerinin gözetilmesinden ve editoryal bağımsızlıktan söz edilemez. Bu olayın bir tarafı. Bir diğer yönü de şu; En çok okunan gazetelerde yer alan haber ve köşe yazılarının bazılarında, hatta çoğunda sansasyonel öğeler var; seks, sapkınlık, kin ve şiddet gibi. Magazin, heyecan, şiddet içeren haberler olabildiğince çok üretilmeye bakılıyor.” Sinan Sayrugaç GAZETELERİN BAĞIMSIZLIĞI... Sinan Sayrugaç, günümüzde medyanın yayın çizgisinin medyanın ekonomi politiğinden bağımsız düşünülemeyeceğini belirtiyor. Bunda medyanın sahiplik yapısının belirleyici olduğuna dikkat çeken Sayrugaç, şu anımsatmayı yapıyor: “Gazeteler bir zamanlar gazetecilerindi. Ne zaman ki kâğıttan sübvansiyon kaldırıldı, gazete yayıncılığı çok pahalı bir iş haline geldi. Gazeteler de sermayeye satılmaya başlandı. Türk basınında aileden gazeteci olan patronlar dönemi kapandı. Gazeteci kökenli patronların yerini medyayı bir prestij ve güç olarak gören işadamları aldı. Gazetelerin bağımsızlığı da sahiplerinin ticari ve siyasi çıkarlarına göre şekillenmeye CUMHURİYET KİTAP SAYI Sayrugaç’a göre medyanın kendini çıkar çekişmelerine kaptırması, giderek halktan uzaklaşmasına yol açıyor. Türkiye’de halkın gündemi ile medyanın gündemi örtüşmüyor. Giderek halktan uzaklaşan, halka yabancılaşan, hatta halkın antipatisine hedef olan medya, ilgi çekebilmek, izlenebilir olmak için halkın duygularını ve zaaflarını sömürme yolunu seçiyor. Sinan Sayrugaç’ın bir diğer saptaması da şöyle: “Çıkar çekişmeleri içinde asıl işlevini büyük ölçüde yitiren medyanın belirgin özelliklerinden birini de ‘saldırganlık’ oluşturuyor. Hedef seçtiği siyasetçilere, yöneticilere, kamuoyu önündeki birtakım insanlara, hatta sade vatandaşların bile kişilik haklarına ve özel yaşamına pervasızca saldıran gazete ve gazeteciler, kalemlerini birbirlerine doğrultmaktan da çekinmiyorlar.” ? Köşelerde Kalem Dalaşı/ Sinan Sayrugaç/ Truva Yayınları/ 192 s. 939 SAYFA 23