06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“K uvayi Milliye” destanında Nâzım Hikmet yedek subay Nurettin Eşfak’ın ağzından; “Âkif inanmış adam” diyordu. Mehmet Âkif öncelikle “İslam Birliği”ne inanıyordu. İslam ülkeleri, aralarındaki sorunları çözdükleri zaman büyük bir güç olabilirlerdi. Ama “Kelamullah”ın değişik yorumları, Peygamber’in söylemediği “Hadis”ler İslam’ı birbirine düşürmüştü. Âkif’in kişiliğinde susan bir “muhalif tavır” vardı, denebilir mi? O susmayı kendine göre yorumlayanlar ona saygı duyabilir, ondan çekinebilir, onu karşısındaki bir güç olarak görebilir. Ama kişilik yorumu, kendini haklı çıkarmak anlayışına dönüşürse, çağının sorumluluğunu taşıyan bir ozana haksızlık edilmiş olmaz mı? Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler Daha önemlisi, Âkif gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katıldığı zaman, “Anadolu Birliği”nin bile oluşmadığını görerek “İslam Birliği”nin düş olduğunu anlamaya başlamıştı. Mehmet Âkif’in Kurtuluş Savaşı’nda “tefrika” anlayışıyla nasıl savaşıma giriştiğini anlattığım bir yazıda, onun ayrılıkçılığa bakışını, aruz ölçüsüne sığdırmaya çalıştığım iki dizede özetlemek istemiştim (HECE, Mehmet Âkif Özel Sayısı, Ocak 2008): “Bizi tayyare, top, tüfek yıkamaz Tâ ki tefrika girmesin araya.” Âkif’in kişiliğinde; kendinin gerisinde duran, gemilerini yakan, çıkar ilişkilerine önem vermeyen, yakınmalarını içine gömen bir büyük ozan var. HECE dergisi 750 sayfalık kapsamlı bir “Özel Sayı” ile Mehmet Âkif’in iç gerçeklerine, bilinmeyen yönlerine yeni bir bakış kazandırıyor. HECE’nin MEHMET ÂKİF ÖZEL SAYISI HECE’nin “Mehmet Âkif Özel Sayısı”, örnek bir kişiliğin şiire yansıyan özellikleri bakımından da, ders alınması, insanın kendine çekidüzen vermesi gereken, kapsamlı bir çalışma. Derginin yayın yönetmeni Hüseyin Su, onun kişiliğini belirtirken şu özelliklerine ilgimizi çekmek istiyor: “Yanlışlık, haksızlık ve zulüm karşısında öfkeli; yerinde yumuşak kalpli, mütevazı, dikkatli, rikkatli; ilim sahibi olduğu kadar hilm sahibi de.” Mehmet Âkif’in 68 yıllık yaşama serüveni Osmanlı Devleti’nin yıkılma dönemine, Kurtuluş Savaşı’nın zor yıllarına, sonra da kendi sürgününde geçen yurt özlemi çektiği zamana ancak sığar. Gene de umutsuz olmadı, coşkusunu yitirmedi. HECE’nin belirttiği gibi; “İlkeli, inançlı, kendi kişiliğinin sınırlarını koruyan bir insandı.” “Bir Mehmet Âkif Belgeseli” olarak kitap raflarımızda yerini alacak olan bu “Özel Sayı”; yalnızca özgün yazılarla Âkif’i yeniden değerlendirmiyor, onu iyi yorumlayan eski yazılara da yer veriyor. Osmanlı toplumu “1908 Meşrutiyet Hareketi”nden önce de siyasetle içli dışlıydı. Âkif’in “Birinci Safahatı” yayımlandığı dönem, o çalkantılı dönemdir. Orhan Okay onun kişiliğini belirtirken. “Âkif, cemiyetimizin bu buhranlı çağının istisnası değildir” diyor, sonra da onun şu sözlerini anımsatıyor: “Kendimi milletin huzurunda gördüğüm günden beri sanattan ziyade cemiyeti düşünmek istedim” (Mehmet Âkif’in Karakteri ve Sanatı). Orhan Okay onun Osmanlı sarayına karşı eleştirel bir tutum içinde olduğunu da belirtiyor: “Âkif’in saraya karşı, önce methiye yazmamak suretiyle pasif, daha sonra birtakım tenkitlerde bulunmak suretiyle aktif direniş tavrı, hem hayatını idare eden prensiplerden, hem de mizacından kaynaklanmaktadır.” Aynı ilkeli kişilik nedeniyle Âkif’in “İttihatçılar”a yaklaşımı da ölçülü olmuştur. “İttihatçılar” Âkif’i kazanmak için and içme biçimini bile değiştirmiş. Âkif, sanat konuşmalarıyla sınırlı kalan ilişkisini keseSAYFA 24 ‘Âkif İnanmış Adam’ rek bu siyaset örgütünden uzaklaşmasını bilmiştir. “İttihatçılar” Osmanlı Devleti’ni yıkılmaktan kurtarabilirdi. Ne yazık ki yıkılmasını hızlandıran bir örgüt olmuştur. Orhan Okay, Rüştiyede Türkçe okuduğu Hoca Kadri Efendi’den Âkif’in nasıl etkilendiğini de anlatır. ANILARDAN YORUMLARA Hasan Basri Çantay’ın “Âkifname”sinde onun kişiliğiyle ilgili önemli ipuçları var. Bu anılarla örtüşen olaylar, kimi gerçeklerin anlaşılmasını kolaylaştırıyor. Âkif yaşadığı sürece geçim sıkıntısı içindeydi. Ama tok gözlü, eli açıktı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra işsiz kaldı. Onu yeniden milletvekili göstermediler. Kira evinde, zor yaşama koşulları içindeydi. Cumhuriyet karşıtı olduğuna, devrimlere kuşkuyla baktığına inanılıyordu. Mahir İz, “Yılların İzi”nde; Arap Birliği Sekreteri’nin Mısır Üniversitesi’nde “Türk Dili ve Edebiyatı” dersleri vermesi için Âkif’i çağırdığını, Abbas Halim Paşa’nın Hilvan’daki konağını ona ayırdığını anlatır. Diyanet İşleri Reisi Hamdi Akseki de Kuran’ın Türkçe’ye çevrilmesi için Âkif’le anlaşır. Elmalılı Hamdi Yazır bu çevirinin yorumlarını yapacaktır. Âkif de bu ikili çalışmanın iyi sonuç vereceğini unmaktadır. Ancak Yerebatan Camisi’nde Kuran’ın Türkçe anlamının okunması iyi sonuç vermeyince, Âkif, Diyanetle giriştiği sözleşmeyi bozar. Günümüze doğru Kuran ayetleri üzerine değişik yorumlar yapılmaktadır. Âkif, İslam’a içtenlikle bağlı olanların yanılş yorumlar yüzünden dine uzak duracağından kaygı duymuş olabilir. Çünkü 1500 yıl önceki Arapçanın günümüz Arapçasına hiç benzemediğini, çeviride yanlışlara düşülebileceğini anladığından, arkadaşı Yozgatlı İhsan Hoca’dan, çevirdiği Kelamullah’ın yakılmasını istemiştir. “İslam Birliği” ülküsüne inanan Âkif, Kuran çevirisiyle bu birliğe yardımcı olamayacağına inanmıştır. Daha önemlisi, Peygamber dışında, kendi çıkarları için “hadis” üretenlerin gerçek İslam anlayışını yozlaştırması karşısında; yanlış yorumlanan Kuran çevirileri de İslam’ın bütünleşmesine yardımcı olamayacaktır. (Mustafa İsen anlatırdı: “Kuran ‘ikra’ sözüyle başlar. ‘ikra’ yalnızca ‘oku’ anlamına mı gelir? O sözün altında başka derinlikler aramamız gerekmez mi? ‘İkra’, ‘davet’ anlamını da içermez mi?). “SAMİMİYET HÜNERİ” Şiirleri için alçak gönüllü bir tutumla; “Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri” diyen Âkif, “samimiyet hüneri” olarak beliren doğallığı, kişiliğinin özü haline getirmesini bilen bir ozandı. HECE dergisinin “Mehmet Âkif Özel Sayısı”, şiirinin arkasındaki ozan kimliğini belirtirken içtenlikli davranışı üzerinde de durur. İçtenlikli bir Müslümanın önce kendine saygılı olması gerekir. Âkif diyor ki: “Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile. Âdem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir, Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir.” Bilgisinin, deneyiminin gerisine çekilip; yeniyetmelerin kof olmalarına karşın yüksekten konuşmasını eleştirirken, sağlam kişilikli yetişmelerini ister. “Nevruz” bir simgedir artık; “İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek; Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme; Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.” Ama bir kuşağın oluşması, zorlamayla değil, yaşanan dönemin koşullarına göre biçim kazanıyor. “Asım’ın nesli”ni, ölümle yüzgöz olanların onuru olarak gören Mehmet Âkif, içindeki gizilgücü kullanmasını bilen insana inanıyor: “Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” ÇAĞDAŞ ANLAYIŞA GÖRE Âkif’in ozan kişiliğine önem verilmezse, inanmış adam olması neye yarar! Âkif’in inanmışlığında İslam’ın sonsuzluğu vardır. Cahiliye Dönemi’nde kız çocuklarının diri diri gömüldüğü düşünülürse, Kuran, kadını kutsayan bir kitap olarak doğmuştur. “Sonsuz Güç” olarak anladığımız Tanrı’ya inanıyorsak, yanlış yorumlara düşmemeli, Kelamullah’ı çağdaş anlayış içinde yorumlamasını bilmeliyiz. Bu anlayışa inandığı için olsa gerek Mehmet Âkif diyordu ki: “Doğrudan doğruya Kuran’dan alıp ilhamı Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.” Rasim Özdenören bu anlayışı bir kafa karışıklığı olarak yorumlarken Âkif’i eleştiriyor: “İlhamı Kuran’dan almak güzel, buna hepimizin aklı eriyor. Fakat ilhamı Kuran’dan aldıktan sonra “İslamı asrın idrakine söyletmek” belirleyiciliği, İslam’dan uzaklaşmak demektir. ‘Asrın idraki’ söylemi soyut bir şey değildir. Asrın idraki denilen şey; o asra damgasını vuran insanların görüşleridir” (Müslüman Bir Düşünür Olarak Mehmet Âkif’in Çelişkileri). Kaldı ki bu dizeleri Necati Mert, “akılcılık anlayışı” olarak yorumluyor (Âkif Bahçesi). Âkif sağ olsaydı Rasim Özdenören’e üzgün bir gülümsemeyle bakacaktı. Çağdaş anlayışı kucaklamayan bir din, inananları kendine nasıl bağlayacaktı? Kuran’daki gizlerin çağdaş insanın anlayışına uymasını Tanrı da istemez mi? Zamanında yanlış yorumlanan ya da yorumuna varılamayan kimi ayetler çağdaş insanın anlayışına sunulmuş değil mi? YALNIZ BIRAKILAN BİR OZAN Âkif’e değişik düzencelerden bakmak, onun derinliğini kavramaya yarayacaktır. Konuşma dilini şiirde yaşatmak gibi alışılmış sözlerin ötesinde, bir dizenin özgürlüğünde Âkif’i anlamak, onun kırgınlığını, yalnızlığını paylaşmak gerekecektir. HECE’nin “Mehmet Âkif Özel Sayısı”nda Yusuf Ziya Günaydın’ın derlediği mektuplarına yer vermek, kişiliğinin bilinmeyen yönlerini de gösteriyor. Gene Yusuf Ziya Günaydın’ın hazırladığı “Mehmet Âkif Ersoy Kaynakçası (19112007)” araştırmacılara yol gösterecek önemli bir çalışma. Bu özel sayıyı tamamlayan bölümlerden biri de Âkif’in edebiyattaki yerini saptamaya çalışan soruşturmadır. HECE’yi yönetenler değişik görüşte olan yazarların Âkif’i nasıl yorumladıklarına önem vermiş. Bu görüşleri ayrı ayrı değerlendirmek kolay değil. Ancak, şiirini toplumun geleceğine adayan bir ozana dilin içinden bakmalı. Şiiriyle bütünleşen kişiliğinde nasıl bir sorumluluk içinde olduğu araştırılmalı. Âkif’in ulusçuluk anlayışı ırkçılık temeline dayanmıyordu. “İslam Birliği”nin, gerçekleşmesi olanaksız bir düş olduğunu da anlamıştı. Üstelik İslam’ı siyaset gereci olarak kullananların gerçek Müslüman olmayan, içtenliksiz kişiliklerine acı bir gülüşle bakar gibiydi. Sanırım İnci Enginün’ün yargısıyla yazıyı tamamlamak en gerçekçi yaklaşım olacak: “Âkif, hakkında çok söz söylenmiş, birçok haksız yorumlara uğramış bir şahsiyettir.” ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. Âkif’in ulusçuluk anlayışı ırkçılık temeline dayanmıyordu. “İslam Birliği”nin, gerçekleşmesi olanaksız bir düş olduğunu da anlamıştı. MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 939
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle