Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof.Dr. Zeynel Kıran, Prof.Dr. Ayşe (Eziler) Kıran’dan ‘Yazınsal Okuma Süreçleri’ ramlar oluşturur, bu derin yapı, durum, eylem ve kişilerin birbiriyle ilişkileri ile anlatının yüzeysel yapısında ortaya konur. Bu düzeyler birbirlerine o kadar sıkı sıkıya bağlıdır ki, aralarındaki geçişi kesin çizgiler ile sınırlamak kolay olmayabilir. Bu güçlük, zamansallaşma, uzamsallaşma, oyunculaşma, gibi betilerin bulunduğu söylemsel yapıları göz önünde bulundurmakla aşılabilir. Bu nedenle, altıncı bölümde söylemsel yapıların bileşenlerinden olan “oyunculaşma” betisi üzerinde ayrıntılı olarak durulmakta, Tahsin Yücel ve Erendiz Atasü gibi Türk, Nathalie Sarraute, Simone de Beauvoir gibi Fransız romancılarının yapıtlarından alınan örneklerle incelemenin daha kolay anlaşılması sağlanmaktadır. Söylemsel yapıların “zaman” ve “uzam” bileşenlerine yedinci ve sekizinci bölümde yer verilmekte. Öyküleme zaman ve uzam kavramlarının kurmaca zamanı ve uzamı temel alınarak anlatıların incelendiği kuramsal yaklaşımlar yine aynı şekilde fransız ve türk romancılardan alınan örneklerle desteklenmektedir. ÖNEMLİ BİR YAPIT Dokuzuncu ve onuncu bölüm üretici süreç’in anlatısal yapısına ayrılmakta. Gremias’ın Propp’un işlevler tablosundan esinlenerek önerdiği eyleyenler örnekçesi verilmekte, yine Greimas’ın anlatının sözdizimi için önerdiği özne/nesne ilişkisinin gösteren durum sözceleri ile bunları dönüştüren edim sözcelerinin mantıksal eklemlenişini (eyletim, edinç , edim ve yaptırım) özetleyen anlatı çizgesi uygulamaları ile birlikte verilmektedir. Onbirinci bölümde, bu kez anlatıların temel anlamını ortaya koyan üretici süreç’in “karşıtlık”, “çelişkinlik ve “içerme” gibi daha soyut düzeylerinin ortaya konduğu, anlatının derin yapısını oluşturan göstergebilimsel dörtgen yer almakta. Yazarların Greimas’dan alıntılayarak yapıtta söylediği gibi göstergebilim, “hem dünyanın insan, hem de insanın insan için taşıdığı anlamı araştıran” (s.328) bir yöntem ve bilimsel tasarı olarak gelişmiştir ve göstergebilimsel dörtgen bu ANLAM’ın oluşturma oluntularının önemli bir aşamasıdır. Son iki bölüm ise, “anlatı içinde anlatı” olarak tanımlayabilceğimiz (fr: mise en abyme) öyküleme tekniğine ve de anlatının diğer metinlerle etkileşiminin ele alındığı metinlerarası ilişkilere ayrılmaktadır. Yazınsal Okuma Süreçleri, yazınsal incelemenin yalnızca yazaryaşamıyapıt üçlemesinden oluşmayacak kadar zengin ve Greimas’ın kuramı gibi “üretici” olduğunu kanıtlayan önemli bir yapıt. İlk olarak 2000 yılında yayınladığında “bu yapıt gerek eğitimciler, gerekse araştırmacılar için çok önemli bir eksikliği giderecek” diye düşünmüştüm. Nitekim öyle de oldu. Bugün, Yazınsal Okuma Süreçleri üçüncü baskısını yapıyor. “Daha nice baskılara!!!” ? Yazınsal Okuma Süreçleri/ Prof.Dr. Zeynel Kıran, Prof.Dr. Ayşe (Eziler) Kıran/ Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007/ 334 s. KİTAP SAYI 939 Okur, eğitimci ve araştırmacı için... ‘Yazınsal Okuma Süreçleri’, yazınsal incelemenin yalnızca yazaryaşamıyapıt üçlemesinden oluşmayacak kadar zengin ve “üretici” olduğunu kanıtlayan önemli bir yapıt. ? Yard.Doç.Dr. Duygu ÖZTİN azınsal Okuma Süreçleri adından da anlaşılacağı gibi “yazınsal okuma ediminin bir süreç” olduğundan hareket ediyor. Üstelik bu sürecin de, öyle görüldüğü gibi basit bir uğraş değil, belli bir ön bilgi ve yöntem gerektirdiğinin altını çiziyor. Yapıt birçok açıdan önemli olma özelliğini taşımaktadır: birincisi, Ayşe (Eziler) Kıran ve Zeynel Kıran’ın dilbilim, yazınbilim, ve göstergebilim gibi yazınsal incelemelerin temel dayanağını oluşturan kuramları yetkin bir biçimde ele alarak, alanda tanınmış, Gérard Genette, Tzvetan Todorov, J.M. Adam ve Algirdas Julien Greimas gibi bir çok ünlü araştırmacının kuramını büyük bir incelikle tanıtmalarıdır. İkincisi, bu kuramlar üzerine Fransız ve Türk yazınından örnekler vererek uygulamalar yapılmış olmasıdır. Böylece kitap, bir yandan, bugün hâlâ üniversitelerimizde, yazınsal yapıtları inceleme konusunda (maalesef) bazı eğitimci ve araştırmacılarda görülen ve ısrarla düzeltil(e)meyen “kuramsal yöntem eksikliğini”, giderirken, diğer yandan da uygulama konusunda zengin örnekler sunmaktadır. Yazınsal Okuma Süreçleri işte bu nedenle önemlidir ve önemsenmelidir. Kitap on üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, “betimsel”, “anlatısal”, “açıklayıcı” ve “kanıtlayıcı” diye adlandırdığımız metin türleri ele alınmakta. Daha sonra, hepimizin “yazın” deyince aklımıza ilk gelen “roman” türü üzerinde durulmaktadır. Bu bölüm, yalnızca roman değil, “öyküleme” düzlemini içinde barındıran, her türlü anlatının (masal, öykü, şiir, şarkı, film) nasıl incelenmesi gerektiği konusunda yöntem öneren önemli bir çalışma aynı zamanda. Aynı bölümde, roman ya da yazın söyleminin “olmazsa olmazları” sayılan kişi, zaman, uzam’ın yazın söylemindeki biçimlenişi ortaya konmakta, “yeni roman” anlayışı ile “geleneksel” dediğimiz roman anlayışı “uzamsallaştırma”, “zamansallaştırma”, “kişileştirme” betileri açısından örnekler verilerek karşılaştırılmaktadır. Bilindiği gibi, bir anlatıda olayların zamanı yani “kurmaca zamanı” ile bunları “öyküleme zamanı” eşzaSAYFA 18 Y manlı olmayabilir; okuyucu farkında değilse de anlatıcı olayları anlatırken kurmaca zamanında bazen geri dönüşler ya da ileriye doğru sıçramalar yapabilir. Buna göre birincisi çizgisel anlatı diğeri de çizgisel omayan anlatı olarak karşımıza çıkar. Üçüncü bölüm, geleneksel anlayışa göre, biçim/içerik, yazınbilim kuramına göre kurmaca/öyküleme/metinleştirme/ düzlemlerini içinde barındıran “anlatı” ya ayrılmaktadır. Okuyucuya bazen “yazarın dili ağır” ya da “bu roman akıcı değil” gibi tanımlamaları neden yaptığının yanıtları verilirken, bugün yazın alanında karıştırılan “kurmaca” ile “öyküleme” kavramları arasındaki o ince çizgi net bir biçimde açıklanmaktadır. Todorov’un “öykü bir soyutlamadır çünkü hep biri tara leşim ve iç monolog konuları bu bölümde ele alınmakta. Anlatıcının sözü kahramanlarına doğrudan bıraktığı modern anlatının önemli söylem stratejilerinden, serbest aktarılan söylemle biçimlenen iç söyleşim ve iç monolog öykülemede dış odaklayım ile iç odaklayım arasındaki ayrımı belirtme açısından önemli inceleme alanları oluşturmaktadır. Anlatısal metinlerin yapısal incelemesi konusunda yazınbilimde mihenk taşı sayılabilecek önemli bir araştırma beşinci bölümün konusunu oluşturmakta. Bu araştırma, Rus halk masallarını biçimbilimsel olarak inceleme konusunda Vladimir Propp tarafından önerilen işlevler tablosudur. Bu işlevlerin, Zeynel Kıran’ın çevirisiyle dilimize kazandırılan Pourrat’ın Külkedisi Ayşe (Eziler) Kıran ve Zeynel Kıran, dilbilim, yazınbilim, ve göstergebilim gibi yazınsal incelemelerin temel dayanağını oluşturan kuramları ele alarak, bualanda tanınmış, Gérard Genette, Tzvetan Todorov, J.M. Adam ve Algirdas Julien Greimas gibi bir çok ünlü araştırmacının kuramını büyük bir incelikle tanıtmışlardır. fından anlatılır ve algılanır. Kendi başına anlatı yoktur.” (s.101) tanımından hareketle anlatının bir yeniden sunma olduğunu vurgulanmakta, Genette’in yazınbilim kuramına dayanılarak kişiler, zaman ve yer betileri anlatıcı ile ilişkileri açısından incelenmektedir. Kim konuşuyor? Kim görüyor? gibi anlatıcının bakış açısının ortaya konmasında önem taşıyan kavramlar örneklerle açıklanmaktadır. YAPISAL ÇÖZÜMLEME Dördüncü bölüm anlatının yapısal çözümlemesine ayrılmakta. Bölümde, sözcesözceleme, yazaranlatıcı, dinleyiciokur ikilikleri metinmetin dışı (kurmacagerçeklik) ayrımını vurgulayan önemli başlıklar. Yapıtın daha önceki basımlarında yer almayan, iç söy Marie Masalı’ na uygulanması ise “kuram ve uygulama eksikliğini” giderme konusunda ayrıca vurgulanacak önemli çalışmadır. Altıncı bölümde ise ünlü göstergebilimci Greimas’ın, anlatıların anlamlandırma aşamalarını ortaya koyması için önerdiği “üretici süreç” kuramı tanıtılmakta. Üretici süreç, söylemin ve anlamın oluşma sürecidir. Bir anlatıda anlamın oluşma süreci iki düzeyde gerçekleşir: derin yapı ve yüzeysel yapı. Derin yapıda oluşan temel anlam, anlatısal sözdizim olanaklarıyla anlatıda belirir. Bu iki düzey arasındaki geçişi de izlekselleşme ve betiselleşme olarak tanımlayabileceğimiz söylemsel anlam sağlar. Örnek vermek gerekirse, bir anlatının derin yapısını gerçek, yalan, sahtekârlık, aldatmaca gibi soyut kav CUMHURİYET