05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Hayali bir Boğaz resimleri müzesi düşünüyorum. İstanbul'a dair yapılmış tüm resimlerin yer alacağı, sanki gerçek bir müze varmışçasına sanal bir müzeyi yazmak istiyorum. Bu resimlerden dolayısıyla o resimlerin öznesi Boğaziçi'nden söz etmek istiyorum. Sonra Osmanlı padişahlarının her padişahın yeğ tuttuğu benimsediği kendisine sıcak gelen bir Boğazköy'ü vardır. O noktayı vermek istiyorum, kim nereyi sevmiştir ve neden mesela gibi. Ondan sonra bu kitabımda Küçüksu Kasrı yok, Orhan Veli Evi ve Parkı yok. Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı bugün çöktü çökecek, orası yok. Sonra Paşabahçesi'nde Paşabahçe deniliyor şimdi iki tane güzel sokak var ki onların öykülerini muhakkak yazmak istiyorum. Bu sokakların birisi Beyaz Erguvanlar Caddesi öbürü de Ayrılık Sokağı bu iki sokağı ve bunların öyküsünü yazmak istiyorum. Nitekim bu kitapta Yeniköy tarafında benzer bir sokak vardı Kahkaha Çiçeği Sokağı diye. O nasıl yer aldıysa onun gibi onlara da yer vermek istiyorum. Sonra Anadolu yakasının küçük mezarlıkları var. Bu arada mezarlıklar demişken İstanbul'un mezarlıkları bir tarihi arşivi ve son derece kötü durumdadır. Ve Kültür Bakanlığı her konuda olduğu gibi İstanbul gerçeği önünde de uyumaktadır. KİTAPTAKİ ÖNERİLER Nasıl tepkiler bekliyorsunuz? Kitabın bazı önerileri gerçekleşirse bundan mutluluk duyarım. Mesela 2003 Anadoluhisarı'nın 600. inşa yıldönümüydü. Tıpkı Rumelhisarı'nda olduğu gibi Anadoluhisarı'nda da her ne kadar iç bölgesi çok küçük olsa da bir klasik müzik dinletisi yapılabilirse bunu kitabım için olumlu bir öneri getirmiş sayarım. Orada bir Halil İnalcık yazdığı, Yıldırım Beyazıt dönemi, Osmanlı İmparatorluğu ekonomisi ile ilgili kitabıyla ilgili küçük bir konuşma yapsa… Veya bir yazar arkadaşımız Namık Doymuş Beyazıt'ın Ankara Savaşı ile ilgili romanından birkaç sayfa okusa çok güzel olacağını düşünürüm. Mesela orada bir Osman Hamdi Müzesi kurulsa. Osman Hamdi Bey'in babası sadrazamlık yapmıştır orada, yalısı vardı. Yalısı gerçi şimdi özel şahısların elinde ama yalının hemen yanında da Anakent Belediyesi'ne ait güzel iki katlı taş bir bina var. Bu binanın Osman Hamdi Müzesi olması için vaktiyle Kültür Bakanlığı'na belediye eliyle de bir başvuruda bulunulmuştu üç, dört yıl önce benim önerim üzerine. O da yeteri kadar takip edilmediği için gerçekleşmedi. Ahmet Hamdi Bey'in kalmış olan kişisel eşyaları bir müzede toparlanabilirse, bir Ahmet Hamdi Tiyatrosu orada kurulabilirse mutluluk duyacağım. CUMHURİYET KİTAP SAYI “Bir tarih, kültür ve doğa merkezi olarak kalmalı İstanbul ve bunun için nüfusunun 13 milyon olmaması gerekir. Bugün pek çok insan var İstanbul'u çok sevmesine rağmen bırakıp gitmek isteyen” diyor Uğur Kökden. yacı var. Bu öneri ile ilgili bir girişimde bulundunuz mu? 1989'da belediye seçimleri yapılmadan önce o zaman Nurettin Sözen'in hekim kampanyası içine bunu önermiştik ve yer almıştı fakat maddi olumsuzluklar nedeniyle olamadı ama daima bir başlangıç yapılabilir. Kitabın yazılış süreci bağlamında araştırmacı, gözlemci gönüllü bir kent aktivisti olmayı anlatır mısınız? Bir insan bir insanı severken onu önce anlamaya çalışır, her bakımdan onu gözlemler, onu anlamaya çalışır, onun neye yakın olduğunu, neden uzak olduğunu ve niçin uzak olduğunu algılamak ister, düşünür. Yani bir sevgi varsa o sevgi emekle var olur. Dolayısıyla burada her sokağa, her taşa, her olması gereken olumlu şeye kendime göre bir emek koydum, bir sevgi ekledim diyebilirim. Küçük bir örnek vereyim kitabın genel fikriyle uyumlu olarak. Anadolu yakasına gittikçe azaltılan vapurların artırılması için her iskelede vapurlardan inen ve onlara binen yolcuların sayısını not ettim. Denizcilik işletmesine de başvurdum ve iki defa vapur kondu Beykoz ile Kadıköy arasında Anadolu kıyısı boyunca kısa süreli de olsa. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor, emek ve duyarlılık şart. SÜRPRİZLER... İstanbul'da sürprizlerle karşılaştınız mı… Bir olumsuz sürpriz söyleyeyim. Beykoz'da, Beykoz çayırının yakınında bugün kışla adını taşıyan, ta Bizanslılardan, Osmanlılardan günümüze kadar gelmiş, bir yarı yıkık, labirentleri olan Ören var. Bir gün bu Ören'de Osmanlı bayrağının renklerini de taşıyan ve üstünde eski harflerle bir kıta, bir şiir bulunan bir Osmanlı çeşme taşını yerde yatıyor gör Kitabımın birer hoş sadası sayacağım. Kitap genelde bir karşı yaka haritası sunuyor gibi diyebilir miyiz? Evet Anadolu yakasına daha ağırlıklı. Şimdiye kadar harcıâlem olan Rumeli yakası olmuştu. Mesela demin tepkiler demiştik, Anadolu yakasına daha ağırlık verdiğimle ilgili bir eleştiri geldiğini anımsadım. Tabii bunun değişik nedenleri var ama böyle olmasına özellikle çalıştım. Kitapta toplam 25 deneme var bunun en az 56 tanesi genel nitelikte, İstanbul'un bütününü kapsayan, kucaklayan bir özellik taşıyor. Ama 1112’si Anadolu yakasına ayrılmış durumda. 19'dan 1112’si Anadolu yakasına denk düşüyor. Zaten yazılardan bir tanesi de “Boğaziçi Yakından” başlığını taşıyan Ruşen Eşref Ünaydın'ın denemeler kitabı üzerine yazılmış bir yazıydı. Onun gibi bu kitabın bütünü de Boğaziçi Yakından nitelemesine hak verdirebilir. Bu arada Ruşen Eşref'in bende bulunan kitabı 1938 baskısıydı şimdilerde bir iki yıl içinde Ankara'da Türk Tarih Kurumu sanıyorum yeni baskı yapmış durumda. Bir de mesela Tünel'e yakın İstanbul Belediyesi'ne ait bir İstanbul Kitabevi var, İstanbul üzerine yayımlanmış her çeşit kitabın satıldığı bir kitabevi. Bu noktada şunu da belirtmek isterim, İstanbul için bir İstanbul Enstitüsü kurulmasını çok düşünmüşümdür. Bu enstitü İstanbul'un hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Bizans dönemini kapsamı içine alabilir, böylece dışardan bazı fonlarda sağlanabilir. Bazı araştırmacılar yer alır, eski yazı bilen büyükelçilere, tarihçilere burada görev verilebilir, İstanbul'un elyazması kitaplıklarıyla bağlantı kurulabilir. Bir İstanbul Enstitüsü'ne, İstanbul'un hem hakkı hem de ihti915 düm. Ve parçalanacağını ya da alınıp götürüleceğini düşünerek taşı oradan aldım ve Beykoz Belediye'sinin ana kapısının önüne koydurttum. Ondan sonra inanılır gibi değil, öğrendim ki belediyenin ilgili Park ve Bahçeler sorumlusu bir kere taştaki renkleri yani Osmanlı kırmızı yeşilini beğenmediği için kireçle üstünü kapatmış. Daha sonra yani o belediye döneminden sonra kendisini muhafazakâr anlayışta bir belediye olarak niteleyen yeni bir belediye geldiğinde de o taşı oradan alıp kaldırıp bir depoya atmışlar. Olumlu anlamda sürprizler vermek tabii daha zor ama Boğaziçi'nde erguvanlar çiçek açmaya başladığı zaman mesela özellikle mayıs ayında sanki insan tüm olumsuzluklara yeni baştan karşı koyabileceğini hissediyor. Bunun da en büyük sürpriz olduğunu, doğanın bize hazırlayıp sunduğu bir sürpriz olduğunu söylemek herhalde abartı olmaz. Birkaç yıl önce Ayasofya'nın hemen girişinde içerideki çay bahçesinde tarihi taşların masa yapılması tartışılmıştı... Maalesef Türkiye'de çok rastlanıyor buna, çünkü geçmişe saygı yok. Eğer geçmiş bilinci yoksa, geçmişe saygı yoksa bir gelecek kurulamaz. Sanki giderek sadece satırlarda, belleklerde ve fotoğraflarda yaşıyor İstanbul. Gerçek İstanbul ne zaman yaşandı, ne zaman bozulmaya başladı? Eskiden İstanbul belediye başkanlarına “şehremini” derlermiş, belediye başkanlığına da “şehremaneti” derlermiş. “Şehremini” demek kentin emanet edildiği insan demek, şimdi ortada ne bir emanet var, ne emanet edilecek bir insan var. Dolayısıyla bunun başlangıcı ne zamana denk gelir bilemiyorum ama, mesela Osman Hamdi Bey Arkeoloji Müzesi Müdürü iken Osmanlı İmparatorluğu zamanında, 2. Abdülhamit zamanında Alman İmparatoru Kayzer Wilhem İstanbul'a geliyor. Wilhem'in o zamanki Bergama Tapınağı'nı veya İskender Lahti'ni alıp Almanya'ya götürmek istediği de biliniyor. Bu koşullarda Osman Hamdi Bey'in böylesi ani bir ziyarete ve teşebbüse karşı koruma duygusu içinde müzede kaldığı söylenir. Eğer böyle bir anlayış varsa, olmuşsa o anlayışın sona erdiği tarihten itibaren başlar sorunuzun yanıtı. Uygarlıklar İttifakı deniliyor, bu, İstanbul'dur aslında. Uygarlıklar İttifakı'nın öznesi, malzemesi İstanbul'dan başka bir şey değildir. Dolayısıyla bu geçmiş ve miras konusunda yüzümüzün ak olduğunu söyleyememem. Onun için bu kitap ödenememiş bir borcun taksitlerinden biri. ? İstanbul Zamana Açılan Kapı/ Uğur Kökden/YKY/ 178 s. SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle