22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'İstanbul Kız Lisesi ve Bizim Sınıf ' kitabı bir döneme ışık tutuyor Tarih olmuş bir okulun örnek alınacak öyküsü İstanbul Kız Lisesi artık tarih olmuş bir okul. Okulun geçmişi 1900’lere hatta, daha da gerilere kadar uzanıyor. Sultan II Mahmut türbesinin yanında , Sultan Abdülaziz’in annesi Bezmi Âlem Valide Sultan tarafından , Valide Mektebi adıyla Saray ile Babıâli kalemlerine memur yetiştirmek için açıldığı 1850’li yıllara kadar gidiyor. İstanbul Kız Lisesi adını 1923’te alıyor .1987 yılında okulun adı ve eğitim şekli değiştiriliyor. Tam 76 yıl Cumhuriyete aydınlık kuşaklar yetiştiren bu binada bugün "Cağaloğlu Anadolu Lisesi" adı altında eğitim veriliyor. Halen burada eğitim yapan genç kuşaklar ise İstanbul Kız Lisesi’nin adını ve bir zamanlar aynı binada olduğunu, dış duvarda asılı duran plaketten öğreniyorlar. Bu plaket, artık varolmayan bir lisenin hiç değilse adını yaşatmak amacıyla kurulan İstanbul Kız Lisesi Mezunlar Derneği’nin duyarlı çabasıyla buraya çakılmış. Lisenin, diğer eğitim kurumlarında alışık olduğumuz geçmişini, okulun tarihini yansıtan bir arşivi, gelmiş geçmiş öğretmenlerini öğrencilerini tanıtan sınıf albümleri yok. İşte bu nedenle Güven Taneri Uluköse’nin emek vererek, araştırıcı coşkusuyla hazırladığı kitap önem taşıyor. Taneri, kitapta, kendi sınıfından 42 arkadaşının okul anılarını ve yaşam öykülerini anlatarak yola çıkıyor, aynı zamanda Cumhuriyetin, eğitim açısından bakıldığında çok önemli bir dönemine de ışık tutuyor. Çünkü İstanbul Kız Lisesi , salt Cumhuriyet coşkusuyla yetişmiş idealist öğretmenlerin eğitim verdiği bir eğitim yuvası değil, aynı zamanda öğrenciyi geleceğe hazırlayan , hatta onlara, çok uzak bir geleceğin olası değişimlerine uyum sağlayacak birikimlerini de kazandıran bir “hayat okulu”ydu. Donanımlı fizikkimya laboratuvarları , müzik öğretmenlerinin öğrencilerine taş plaktan klasik müzik dinlettiği müzik amfileri, dönemin geçerli spor aletleriyle donatılmış cimnastik ve günün filmlerini sunan sinema salonları ile bugün bile bir devlet okulunda pek az rastlanan niteliklere sahipti. Bugün 70 ile 73 yaşlarını süren İstanbul Kız Lisesi IV A sınıfından 42 öğrencinin anılarının yer aldığı kitap hakkında yazarıyla konuştuk. kaldı, sayılı birkaç arkadaşla okuduğumuz binada yapılan mezunlar gününe katıldığımız zaman bile yıllardır eğitim gördüğümüz bu yuvaya artık iyice yabancılaştığımızı hissediyorduk.Okul anılarımı ve arkadaşlarımın da yarım asırlık tanışıklığımıza dayalı geçmişlerini öğrenmek yazmak düşüncesi zaten epeydir kafamda şekillenmişti. Bu yabancılaşma duygusu beni rahatsız etti, diyebilirim, anıları toplamaya karar verdim, projemi arkadaşlarıma açtım, katkılarını istedim, bana sadece" çok iyi olur şeklinde "yanıt verince, tek başıma bu projeyi gerçekleştirmeye karar verdim. Lise artık olmadığı için belge bulmakta zorlandım. Okulun tarihçesini, yaklaşık altı aydan fazla bir süre kütüphanelerde araştırdım, araştırdıkça da proje benim için daha ilginç ve önemli hale gelmeye başladı. Çünkü İstanbul Kız Lisesi’nin adını yaşatacak bir yayın olmadığını gördüm. ? Deniz BANOĞLU stanbul’un en eski ve en iyi liselerinden biri olan İstanbul Kız Lisesi’nin öyküsünü ve sizin de okuduğunuz sınıfı anlatan bu kitabı yazmak nereden aklınıza geldi? Lisede dört yıl birlikte okuduğum yaklaşık 22 arkadaşımla, aralıksız 40 yıldır her ay toplanıyoruz. Bu toplantılarda doğal olarak okul anılarımızı anlatarak o günleri yaşıyoruz. 1987 yılından itibaren adının ve öğretim biçiminin değişmesiyle okulumuz sadece anılarımızda SAYFA 6 İ KİTABI HAZIRLARKEN Kitabı hazırlarken nasıl bir yöntem uyguladınız ,aşamalarını anlatır mısınız . Önce İstanbul Kız Lisesi’nin tarihçesini hazırladım. Daha sonra sorular düzenlemeye başladım.Eğitim aldığım dal olan "eğitim planlaması yönetimi ve idaresi"sözlü tarih çalışmalarına uygun olduğu için, soru cevap yöntemi yerine soruları kendi kafama yazıp, arkadaşlarımla sohbet eder şekilde bir çalışmayı planladım. Telefonla randevular aldım ve çalışmamı toplandığımız 22 arkadaşın da dışına taşıyarak genişlettim, kendilerinden teke tek konuşup, anlatılanları teyple kasetlere kaydettim. İkinci aşamada kendilerinden okudukları döneme ait, karne, fotoğraf diploma gibi. belgeler istedim... Hepsiyle yakın arkadaşlığım nedeniyle, çocukluklarından itibaren okul sırası ve sonrası yaşantılarını bana rahatlıkla anlattılar. Aileleriyle olan ilişkileri, okul anılarını, eğitimle ilgili düşüncelerini, hocalarını, derslerini anlattılar.Arkadaşlarımın yarım asırlık geçmişi böyle net anımsamalarına, daha önce kafamda hazırladığım sorularla ipuçları vererek yardımcı oldum. Biraz okulun geçmişinden, öneminden konumundan söz eder misiniz,onu diğer liselerden ayıran farklılıklar ya da özellikler var mıydı? Bezmiâlem Valide Sultan Mektebi olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde okul binası olan ilk yapıdır. Medrese planından okul planına geçişin ilk örneğini temsil ediyor. Mütareke döneminde değişik amaçlarla kullanılmış fakat hep eğitime hizmet vermiş bir okul. İstanbul Kız Lisesi olarak 1911 yılında İstanbul İnas İdadisi olarak açılan Kız Lisesi, 1923 yılında İstanbul Kız Lisesi adını aldıktan sonra şu andaki yerine 1933 yılında taşınmış. Okul olarak bugün dahi devlet liselerinde erişilmeyecek bir donanıma sahipti. Fizik, kimya, biyoloji laboratuvarları, aletleriyle ve alet hazırlama deney hazırlama odaları, amfi şeklindeki dershanelerinde müzik salonu, öğlen aralarında okulun her yanına klasik müzik yayını yapan ses düzeni v ardı. Beethoven’in 9. senfonisi ayda bir defa çalınırdı. Ben dokuzuncu senfoniyle ilgili spor salonunda bir konferans vermiştim. Müzik salonunda bir piyano vardı, resim atölyesi, konferans ve aynı zamanda sinema oynatılan bir salonumuz vardı. Aletli cimnastiğin yapıldığı tam donanımlı spor salonu ve Bezmiâlem Valide Sultan zamanında Hünkâr Dairesi olarak yapılmış üst katta çok büyük bir kütüphane. Ve en önemlisi, bütün bu olanakları öğrencinin hizmetine sunan, bilimsel nitelikte, uygulamalı ders veren, çoğu yurt dışında eğitim görmüş Cumhuriyetçi öğretmenlerimiz. Anılarını aktardığınız arkadaşlarınız liseden sonra yüksek öğrenime devam etti mi ? Hepsi üniversiteye devam eti, içlerinde birkaçı evliliğe yöneldi. Ama aralarında mimar, doktor, eczacı, kimya mühendisi, nin çoğunun eğitim düzeyi orta ve ortanın altındaydı. Fakat cumhuriyetçi zihniyete, cumhuriyetin, devrimlerin sağladığı yaşam biçimine, düşünce sistemine sahip oldukları için hepsi de kız çocuklarını okutmuş, üniversiteye yönlendirmişti.. hukukçu, noter, eğitimci öğretmen yönetim basamaklarında yükselmiş bürokratlar var. Bugün, bu meslekler eğitim açısından önemli olduğu gibi 50 yıl öncesi için çok daha önemliydi. Bu öğrencilerin öykülerinde dikkatinizi çeken ortak özellikler var mıydı, ya da o dönemin eğitim sistemini, alışkanlıklarını, geleneklerini yansıtıyor muydu ? Ortak özellikleri şuydu; arkadaşlarımın hemen hepsi, eğitim disiplin ve tutumlu olmak konusunda öğretmenleriyle aileleri arasında tam bir paralellik olduğunu vurguladılar.Öğretmenlerimiz sınıfta, bizlere disiplinin, yanında saygı kavramını da vermişlerdi.. Anne ve babalar da aynı şekilde bu saygıyı çocuklarına aşılamıştı.. Bir diğer dikkati çeken özellik de şuydu, arkadaşlarımın aileleri ÖĞRENCİLİK DURUMU... O dönemin öğrencilik durumunu, eğitimini ve İstanbul Kız Lisesi’nin konumunu, bugünün eğitimi, öğrencileri ve liseleriyle karşılaştırırsak nasıl bir tablo çıkar ortaya? Öğrencilerin hepsi okula okumak için geldiklerinin bilincindeydiler. Orta halli ailelerin, çocuklarını sadece okula göndermek için olanakları vardı. Bugünkü gibi, özel ders ve dershaneler gibi destekler yoktu. Öğretmenlerimiz sürekli, lise eğitiminin önemli olduğunu hatırlatıyorlardı. Yarım asır önceki eğitim sisteminde okulların yeri toplumun saygın bir kurumu niteliğindeydi, günümüzde ise çocuklar okula öğrenmek değil, sadece gitmiş olmak için gidiyorlar, arkalarında dershane desteğini olduğunu bildiklerinden, hazırlıklarını ona göre yapıyorlar, "okulda öğrenmiyoruz, her şeyi dershanede öğreniyoruz" diyorlar, sonuçta okul döneminde başarısız oluyorlar. Bizler ise lise öğrenimini başarırsak üniversite eğitimini yapabileceğimizi biliyorduk. Lisede kazandığımız dersi dinleme, not tutma, takip etme disiplini, İstanbul Kız Liseli olarak, İstanbul Üniversitesinde prestij kazanmamıza neden olmuştur. Paralı dershaneler bana göre, özellikle devlet liselerinin ve öğretmenlerinin konumunu zayıflattı. Bugün bir İstanbul Kız Lisesi ayarında ve niteliğinde bir devlet lisesi var mı bilmiyorum. Kitabınızla ilgili sınıf arkadaşlarınızın tepkisi ne oldu Kitabın çocuklarına bırakacakları bir belge niteliğinde olduğunu vurguladılar, kitabı okudukça anlattıklarının dışında pek çok şeyi de yeniden anımsadıklarını, belleklerinin bu parlaklığından çok mutlu olduklarını söylediler. Kendilerini nasıl bu denli net anımsayıp, anlatabildiklerine de şaşırdılar. Lisenin belli başlı yazılı bir tarihçesi, belgelenmiş bir arşivi yok, bu kitap bir açıdan bu boşluğu doldurdu sanırım. Kesinlikle, yapmış olduğum bu sözlü tarih çalışmasına ait yaklaşık 30 orijinal kaset, Kadın Eserleri Kütüphanesi’nin arşivine girdi. Bir protokol imzalayarak kütüphanenin arşivine teslim ettim. ? "İstanbul Kız Lisesi ve Bizim Sınıf"/ Güven Taneri / Kastaş Yayınevi / Edinmek için:Tel: 0212 520 98 70 KİTAP SAYI 903 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle