Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erdoğan AYDIN Kritik Türkmenin Yahudilikle Sentezi: Hazarlar Hazarların Yahudiliği seçmiş olmaları, Hazarları diğer Türkmen topluluklardan ayıran temel özelliğe işaret etmesi yanında yazarın konuya yönelik çalışmasının da temel güdüsünü oluşturmuş. Bu ise genellikle ihmal edilmiş önemli bir tarihin, sadece bilim dünyası için değil aynı zamanda popüler okuyucu açısından da aydınlatılmasında önemli bir rol oynamış. olguyu belirginleştiriyor hem de (farkında olmadan) Türkİslam sentezcilerinin, Müslüman olmayanın Türklüğünü sorgulayan bakış açısına karşı da ciddi bir Hazar/Yahudi olgusuna işaret ediyor. "Doğu Avrupa Yahudilerinin, en az Judean Yahudilerin olduğu kadar, Hazar Yahudileri ve diğer dönmelerin de torunları olduğunu" ortaya koyuyor. Bu önemli bilgi ise, bizi faşizmin toplama kamplarında imha edilen Yahudilere karşı soğuk duran, daha da ötesi 40’lı yıllarda ülkemizde Nazizmin 6. kolu olarak çalışan Türkçülerin, sadece insanlık bilincine karşı değil, ama aynı zamanda kendi Türklük iddialarına karşı da onulmaz bir tutarsızlık sergilediklerini gösteriyor. Diğer yandan Brook’un, "insanlarımızın birçoğunun dönmelerin torunları olduğu gerçeği, Yahudi kimliğimizi azaltmaz; çünkü tüm dönmeler Yahudi mirası üzerinde eşit biçimde hak sahibidirler" yaklaşımı da, günümüzde bile kan ve ırk hesabı yapan, inanç ve kimlik değişimlerini bir aşağılama öğesi olarak söylemine yerleştiren faşizan zihniyetlere karşı ders verici bir önem taşıyor. Bu açıdan Brook’un şu komplekssiz ve herkes için geçerli olan gerçekçi saptaması önemli: "Hazarlar tarih boyu olagelmiş Yahudi varlığının en nadir parçasıdır ve anıları hiçbir zaman unutulmamalıdır. 21. yüzyılın bu ilk şafağında, bir eşi daha olmayan karışık mirasımızı yeniden ortaya çıkarmak ve bu mirası sahiplenmek, biz Askenazik Yahudilerin hakkı olduğu kadar sorumluluğudur da. Birçoklarımız, bir zamanlar Rusya bozkırlarını egemenliği altına almış olan büyük Hazar İmparatorluğu’nun mirasçılarıyız." Yahudi tarih yazımından talep edilen bu yaklaşımın Türk tarih yazımından da talep edilmesi gerektiği açık. Hazarların Yahudiliği seçmiş olmaları, Hazarları diğer Türkmen topluluklardan ayıran temel özelliğe işaret etmesi yanında yazarın konuya yönelik çalışmasının da temel güdüsünü oluşturmuş. Bu ise, genellikle ihmal edilmiş önemli bir tarihin, sadece bilim dünyası için değil aynı zamanda popüler okuyucu açısından da aydınlatılmasında önemli bir rol oynamış. Böylece Brook, "ortaçağın başlarında Rusya’nın güneyinde muazzam bir imparatorluk kurmuş olan Türkmen Hazarların tarihini ve kültürünü" aydınlatmış. “N asıl Müslüman Olduk" adlı kitabıma çalışırken, beni en çok şaşırtan öğelerden biri de Hazar Yahudileri olacaktı. Yahudi tarihinde "13. Kabile" ya da "Kayıp Kavim" olarak da anılan Hazarlar, özgür iradeleriyle Yahudiliği kendilerine din seçmiş olan Türkmen bir toplum ve devlet olarak sıradışı bir örnek oluştururlar. Onların, Türk tarihine ilişkin ezberlerimizi bozan bu yönelimleri, aynı zamanda Türkçülük adına antiSemitik politikalar güden çevrelerin de tutarsızlıklarını gösteren bir anlam taşır. Hazar Türkmenleri, Araplarca yürütülen büyük yayılma dalgasının önünü keserek, dönemin iki devasa gücü Bizans ve Sasanilerin yapamadığı bir işi başararak tarihsel bir rol oynuyorlardı. Üstelik bunu Bizans ve Sasanilerden ayrımla yayılmacı bir yerden değil, yaşadıkları toprakları savunan meşru bir konumlanışla yapmaları nedeniyle de özel bir ilgiyi hak ediyorlar. Dönemin Arap ve Bizans kayıtlarında haklarında oldukça ilginç bilgiler bulunan Hazar Türkmenleri, bütün bu tarihsel önemlerine karşın çok az çalışmaya konu olmuş, dahası Yahudiliği seçmeleri nedeniyle Türkçe literatürde de neredeyse es geçilmişlerdir. Kevin Alan Brook tarafından yazılmış olan "Hazar Yahudileri" (Nokta Kitap) adlı eser, unutulmaya yüz tutmuş bu devletin ve halkın tarihini günümüz dünyasına yeniden taşıyan önemli bir tarih çalışması olarak, konuya ilişkin işte bu çok önemli boşluğu dolduruyor. DİN SEÇİMİ Hazar Hakanlığı, Yahudiliği seçen Kral Bulan öncesinde oldukça kozmopolit bir toplum özelliği gösteriyor. 630 yılında Batı Hun devletinin yıkıntıları üzerinden Budist bir Göktürk Kağanı olan Tong Yabgu’nun oğlu tarafından kurulan bu yeni devletin sınırları içerisinde Uygur, Peçenek, Bulgar, Sabir ve Hazar gibi Türk boylarından gelen karma bir toplum yaşamaktaydı. Yaklaşık iki yüzyıl boyunca ticari ve sosyal hayatta hızlı bir gelişKİTAP SAYI GÜNDEMİNİ AŞAN KİTAP Yazar bir Yahudi olarak gerçekte kendi tarihini araştırıyor. Ancak bu araştırmasıyla bundan ötesini başarıp, bir bütün olarak Hazarların tarihine ışık tutuyor. Bunun sonucunda hem Yahudi birikimi içinde, sanılandan çok daha kapsamlı Hazar/Türkmen damarının varlığını göstererek, İsrailoğulları dışındakileri yoksayanYahudi fundamentalizmine karşı bir SAYFA 26 ? CUMHURİYET 890