Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Münevver Okur Meriç ile 'Sultan Cem'i konuştuk ‘Rivayetlerden arındırılmış bir Sultan Cem bırakıyorum’ Sultan Cem üzerine pek çok araştırma yapmış ve bunları makaleler yazarak gün yüzüne çıkarmış olan Münevver Okur Meriç, şimdilerde Sultan Cem üzerine hazırladığı kapsamlı araştırma kitabıyla gündemde. Cem’e dair bilinmeyen pek çok şeyi, bu 800 sayfalık eserinde de bizlerle paylaşmaya devam ediyor. Kendisiyle Sultan Cem ve eseri üzerine söyleştik. Fransa'daki hayatının iyi bilinmesini istedim. Yıllık 50 bin Venedik altınının ellerinden kayıp gitmesi korkusundan Hospitalier tarikatı mensubu dindar(!) rahip şövalyeler, onu ve beraberindekileri dağ tepe, kar kış insanlardan kaçırıp dolaştırdılar. Şimdi harabesini gördüğünüz bu yerlerde kısa bir müddet konaklatıp tekrar yollara düşürdüler. Özel olarak getirttiğim fotoğraflar, Fransa'da Cem'in insanlardan uzak tutularak hapsedildiği yerlerden sadece birkaçıdır. Bir de Fransa'da Bourganeuf’te bugün hâlâ Cem'in adıyla anılan "Cem Kulesi" veya (Tour de Zizim) denilen o dev kuleden bahseder misiniz? Cem'i daha da sıkı hapsedebilmek için şövalyelerin reisi d'Aubousson Bourganeuf kasabasının tam orta yerinde 3500 altın sarf ederek yedi katlı, kalın duvarlı, on metre yükseklikte, her taraftan gözetlenebilen tek kapılı mazgallarla korunabilen biri büyük diğeri küçük iki kule yaptırdı. Her türlü kaçırma tehlikesine karşı özel olarak yaptırılan bu kulenin yerleşim düzeni:Birinci kat kiler, 2. kat mutfak, 3.kat Cem'in adamlarının kaldığı, 4. kat Cem'in ve beraberinde kalanların, 5. kat Cem'in adamlarının kaldığı, 6. kat şövalyelerin ve 7. kat da şövalyelerin adamlarının idi. Bu açıklamalarım yerli ve yabancı ilmî kaynaklarda aynıdır. Bu, yerleşim düzeninden Cem'in kendi adamları tarafından da iyi korunduğunu gösteriyor. Bu düzene rağmen Avrupalı roman yazarları okuyucusunda ilgi ve heyecan uyandırarak, daha çok para kazanmak gayesiyle doğruları saptırıp rivayetlere dayalı olarak bu kulede çapkın bir Cem yaratıyorlar. İlmî hiçbir dayanağı olmayan bu cins kitaplarda gösterilmeye çalışılan Cem'in gerçekteki Cem olmadığıdır. Burada tarihi gerçeklerle Avrupalı romancıların fantezilerini birbirine karıştırmamak gerekir. Avrupalı romancıların fantezi hürriyetleri vardır, buna bir şey demiyoruz; ancak tarihi gerçekleri tahrif etmek hürriyetleri yoktur, bu unutulmamalıdır. CEM’İN EDEBİ KİŞİLİĞİ Biliyoruz ki bizde olduğu kadar, yaşantısından ötürü dış basında da tarih araştırmalarında Sultan Cem konu olur. Sizin çalışmalarınıza nasıl bakılıyor? Bu kitabım henüz ellerine ulaşmadı. Yalnız geçen yıl Fransa'da Limousin Üniversitesi Ortaçağ Profesörü Didier Delhoume, Fransızcaya çevrilmemiş bile olsa kitaplarımın kendisine gönderilmesini istedi. İki kitabımı gönderdim. "Sultan Cem, Hayatı, Esareti, Edebi kişiliği, Eserleri, Şiirleri" adlı bu kitabınızda şimdiye kadar gün yüzüne çıkmayan bir yönünü de detaylı anlatıyorsunuz; o da Cem'in edebi kişiliği; ayrıca pek çok şiirin çözümlemesini de yapıCUMHURİYET KİTAP SAYI ? Erdem ÖZTOP ayın Okur, Sultan Cem üzerinde kapsamlı bir kitap yayımladınız! Sanıırım Cem üzerine en ayrıntılı araştırma kitabı, bu? Az sayıda da olsa ilim adamlarımızın Sultan Cem üzerinde çok kıymetli araştırmaları var. Bu yazarlarımızın belgeleri kullanmalarındaki hassasiyetleri eserlerinin ciddiyetini kaçınılmaz kılıyor. Bunlardan faydalandım. Fakat ne varki bu kıymetli ilim adamlarımızın hepsi, Sultan Cem hakkında yapılagelen haksız suçlamalara, yanlış bilgilendirmelere eserlerinde değinmemişler, hatalı yayımlara dikkat çekmeyi bile belki gereksiz gördüklerinden, önemsemediklerinden olsa gerek programlarının dışında bırakmışlar. Bu durum Cem'i bütünüyle doğru tanımamızda bir boşluk oluşturuyordu. Bu boşluğu doldurmak, böyle ayrıntılı bir araştırmayı zorunlu kıldı. Sultan Cem hakkında sözünü ettiğiniz haksız suçlamalar, yanlış bilgilendirmeler nelerdir, biraz açar mısınız? Bunlardan ilki, bir tarihçimiz, iki kardeş arasında çıkan anlaşmazlıktaki ince noktayı gözden uzak tutarak Cem'i "asi şehzade" sıfatıyla tanıtıyor. Halbuki Sultan Cem kardeşine, "memleketten bir kısım yer verin oturalım" teklifinde idi. Bu teklif, "Hakanın kazandığı topraklar ailenin ortak malı sayılan veraset şekline yani ülüş sistemine dayanıyordu. Diğer bir deyişle yüz yıllar boyu eski Türk devletlerinde devam edegelen bu sistem Osmanlı’da terk edilmiş gibi görünmekle beraber şimdi bizim konumuzda görüldüğü gibi, zaman zaman başvurulduğu bir veraset kanunu idi; Cem, teklifini bu köklü geleneğe dayandırdığından ortada bir isyan yoktu. Aynı tarihçimizin bir diğer suçlaması, "Rodos'a iltica ettikten sonra" yanlışıdır. Cem Rodos'a asla sığınmak için geçmemiştir. Şöyleki, Padişah II. Bayezid kardeşiyle anlaşmaya varamadığını görünce, onu her ne şekilde olursa olsun yakalatmaya karar verdi. Cem, Hersekoğlu Ahmed Paşa kumundasındaki süvarilerin kendisini takip etmekte olduğunu anSAYFA 18 S layınca canını kurtarmanın telaşına düştü. Diğer taraftan Karamanoğlu Kasım Bey, Cem'e ve adamlarına Rumeli'ne geçip mücadeleye orada devam etmelerini telkin ve ısrar ediyordu. Karamanoğlu'nun esas gayesi, Padişah II. Bayezid Rumeli'nde Cem'le uğraşırken o, Osmanlı'ya geçen topraklarını geri almayı tasarlıyordu. Cem her yönden sıkıştırılmış bir durumda idi. Rodos şövalyelerinden Rumeli'ne geçiş izni istedi. Bu istekte kendisinin ve adamlarının canlarının ve mallarının güvenliğinin sağlanması, istedikleri zaman Rodos'a girip çıkabilmelerinin engellenmemesi şartı vardı. Bunlar ayrıca "misâknâme" ile de belirlenmişti. Ne varki Cem'in aldığı bütün bu tedbirlere rağmen Rodos'a ayak basar basmaz siyasi esir olarak alıkonuldular. Bu tarihi gerçekler Cem'in "Rodos'a sığındı" suçlamasını geçersiz kılmalıdır. Şövalyeler bu sefer de Osmanlı donanmasını bir gün adada görmek korkusuna düştüler ve Cem'i adamlarıyla beraber Fransa'ya götürdüler. Padişah II. Bayezid kardeşinin Rodos'ta olduğunu, sonra Avrupa'ya geçtiğini duyunca şövalyelerin ve Hospitalier tarikatının reisi d'Aubusson'la Cem'i hiç koyvermemesi şartıyla yılda 50 bin Venedik altını vermeye anlaştı. Şövalyeler Cem'i ellerinden kaçırma korkusundan onu dağ tepelerinde şövalyelerin reisi d'Aubusson'un ailesinin malikânelerinde kar kış katır sırtında dolaştırıp insanlardan uzak tuttular. Cem'in Avrupa'da olması Osmanlı’nın siyasi yönden hareketlerini kısıtlamıştır şeklindeki bir diğer suçlamanın haksızlığına verilecek cevap ise: Cem'in Avrupa'ya gitmediği, götürüldüğü gerçeğidir. kendisi de bu gerçeği şöyle ifade ediyor: "Kıldım diyârı yârı koyup ben gedâ sefer Allah ki nice müşkil imiş bîrızâ sefer" (Ben sevdiklerimin oturduğu yeri bırakıp bir dilenci gibi sefere çıktım. Allah'ım istemeden yapılan sefer ne kadar zormuş, ne kadar müşkil imiş.) ÖZEL FOTOĞRAFLAR Kitabınızda hayli renkli fotoğralar var, bunları koymanın gereği neydi sizce? Önce bu fotoğraflar yoluyla Cem'in ? 890