23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erhan Bener'le "Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri"ni konuştuk ‘Romancı, tarihi toplumların değişimi, insanların yaşam öykülerinin anlatımı olarak da kullanmalıdır’ yıllık bir geçmişe sahip. 1980 öncesi, yayın dünyasında bir yazarlar kooperatifi (YAZKO) vardı. Bir ara ben de yönetim kurulu üyesiydim. Arkadaşlar, yayınevinin iyi bir ünü olması açısından, yönetim kurulu üyelerinden birer kitaplarını YAZKO’ya vermelerini istediler. O sırada elimde yayımlanabilecek bir kitap dosyası bulunmuyordu. Düşündüm. 1968 yılında Birleşmiş Milletler’in Ticaret ve Kalkınma Konferansı’na ülkemiz adına katılan heyetin üyesi olarak gittiğim Hindistan’da tanıştığım, içlerinde Osmanlı Türkçesi ve Fransızca da olmak üzere sekiz on dil bilen, tıp doktoru, arkeolog, sosyolog bir Hintli bilge kişiyle tanışmış, ahbap olmuştuk. Onunla yaptığımız sohbetler sırasında, bana, Bombay’da, Maymun adasındaki Brahmenlerin kitaplığında, Orta Asya’daki çok eski Türk varlığıyla ilgili belgeler bulunduğunu söylemişti. O belgeleri görme olanağım olmadı. Ancak, yine bu konuşmalar sırasında, Hindistan’daki Babür Şah dönemi ile ilgili bilgiler verirken, dostum, Romalıların da oralara kadar gelmiş olduklarını, hatta Orta Asya’ya Türklerin ülkesine kadar gitmiş olabileceklerini de söylemişti. Bu sözler, bana ulaşmış olan herhangi bir belge ya da başka bilgiye dayanmamakla birlikte, bana çok ilginç gelmiş ve defterime not etmiştim. OLAYLARIN BAĞLANTILARI... Ardından, görevli olarak Fransa’ya gönderildim. Oğlum Yiğit Bener, Claude Bernard lisesine gitmeye başladı. Tarih öğretmenleri, Fransız Komünist Partisi Polit Bürosu üyesiymiş. O günlerde Vietnam Savaşı gündemdeydi. Yiğit’in tarih öğretmeni, Roma tarihini anlatırken, Roma İmparatorluğu ile Vietnam’daki ABD’nin yayılmacılık, saldırganlık, sömürgecilik politikaları arasındaki koşutluklardan söz ediyormuş. Yiğit bana bunları naklederken, Türki Erhan Bener 1981 yılında yayımladığı romanı "Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri"ni yeniden yazdı ve iki cilt olarak yayımladı. İlk cildi "Macellos Da Vinci Asya Seferi", ikinci cildi ise "Macellos Da VinciÇıldırtan Yağmurlar" adını taşıyan kitaplar üzerine konuştuk usta romancımız Erhan Bener'le. ? Ferid BALAM omanlarınız insan/toplum, bireyin gerçekliği ekseninde bir dünyanın yansımalarını içerir. Bir bakıma iç/dış dünyanın tanıklığıdır öne çıkan. Ama bugün bambaşka bir romanla okur karşısındasınız. Kuşkusuz gene insan, insanlığın serüveni başat konunuz. Tarihe yüzünüzü dönerek, tarihsel ironi ekseninde bir dünyanın gezginliğine çıkarıyorsunuz okurunuzu. Romancılığınızdaki bu duraktan söz etmenizi istiyorum; sizi, "Macellos Da Vinci"nin serüvenlerini iki ciltlik oylumda yazmaya iten düşünce neydi? Bu sorunuzu iki ayrı açıdan yanıtlayabilirim. Biçimsel olarak, Macellos da Vinci’nin Serüvenleri, en az yirmi beş R ye’de de gençlik, Amerika aleyhtarı gösterilerde bulunuyor, hatta yanılmıyorsam ODTÜ’lüler, Amerika Büyükelçisi’nin arabasını yakıyorlar, İstanbul’da bir başka sol eylemci grup, Amerika yanlısı İsrail’in İstanbul Başkonsolosu’nu öldürüyordu. Hintli dostumun söyledikleri, Yiğit’in tarih öğretmeninin anlattıkları ve Türkiye’de yaşanan Amerika karşıtı olaylar, bana bunlar arasında bir bağlantı kurma hevesi vermiş ve notlar almaya başlamıştım. Macellos da Vinci’nin serüvenleri o tarihte kafamda oluştu. Alegorik öğelerden yararlanarak ironik bir roman yazmayı tasarladım. Henüz Da Vinci’nin şifresi ve onun çevresinde piyasaya sürülen çok satışlı romanlar, hatta yine aynı içerikteki Umberto Eco’nun Foucault’un Sarkacı romanı ortalıkta yoktu. Macellos da Vinci adını ben uydurdum. Leonardo da Vinci’nin olsa olsa birkaç göbek öncesi ağababası olabilecek kahramanımın adı, ünlü gezgin Macellan ile Da Vinci soyadından yapılmaydı. Tasarladığım roman, Amerika’nın Vietnam seferine benzer şekilde, aynı zamanda Türkiye üzerindeki oyunlarına ve Türkiye’deki yöneticilerin aymazlıklarına koşut olarak, Sezar Ti berius’un elçisi sıfatıyla Orta Asya’daki düşsel bir Türk devleti olan Eğilmez’lere gönderilen Macellos da Vinci’nin başından geçenleri anlatacaktı. Bu arada uğradığı Kudüs’te Hıristiyanlığın ortaya çıkışına ve Hazreti İsa’nın çarmıha gerilişine de tanıklık edecekti. YİRMİ BEŞ YIL SONRA Romanı iki bölüm olarak tasarlamıştım. Birinci bölüm, (şimdi yeni yayımlanan Asya Seferi) Roma’dan Eğilmezler Ülkesi’ne kadar olan yolculuğu içerecekti. İkinci bölüm, birincisinden daha çok alegorik öğelere yer veren ve o günlerde sıcağı sıcağına yaşadığımız 12 Eylül öncesi Türkiye’sini anlatan birincisiyle bağlantılı, ama ayrı olarak da okunabilecek bir roman olacaktı. Birinci bölümü bir tarihî roman olarak düşünmemiştim, ama yine de bazı araştırmalar yapmam gerekiyordu. Oysa ikinci bölüm, hemen hemen tamamlanmış gibiydi ve güncelliği vardı. Yazko’daki arkadaşlarımın isteği doğrultusunda ikinci kısmı tamamladım ve kitap YAZKO yayınları arasında 1981 yılında yayımlandı. 12 Eylül’den sonra yaşadığımız cunta dönemi terör uygulamaları sı ? KİTAP SAYI 867 SAYFA 4 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle