Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Michel de Montaigne, 1533'te Fransa'da doğmuş. Latince öğrenmiş. Bordeaux'da edebiyat fakültesinde felsefe okumuş. Daha sonra hukuk okuluna gitmiş. 1559'da Montaigne'nin en çok sevdiği ve en çok okuduğu kitap olan Plutarkhos'un Hayatlar'ı Fransızcaya çevrilmiş, ki bu kitap birçok denemesine kaynaklık etmiş, esin vermiş. 1571'de, 38 yaşında, meclisteki koltuğunu ve memuriyeti bırakarak çiftliğine çekilmiş ve günlerini kitapları arasında sükun içinde geçirmeye karar vermiş. Metin CELAL Okuduğum Kitaplar rine çalışanlar bu konuda eleştirilerini yapar umarım. Çünkü ciddi bir eserin, önemli bir çevirisi ile karşı karşıyayız Her yapıcı eleştiri gelecek baskılar için katkı sağlayacaktır. Bir okur olarak Hüsen Portakal'ın çevirilerinin de keyif verdiğini söylemeliyim. Denemenin büyük ustası Montaigne'ni tam olarak okuyup keyfine varmak isteyenler için bire bir... ÖNERİLER Montaigne’nin bütün denemeleri yan denemeci olamaz. Günümüzde deneme bağımsız bir edebiyat türü olarak kabul görüyor ama aynı zamanda, bence, felsefecinin kendini ifade etmesinin de en samimi yolu. Birçok felsefeci, filozof düşüncelerini denemeler yoluyla iletirler okuyucuya. Montaigne'nin de denemeleri felsefi nitelikte. Onun yaşam felsefesinin ileticisidir. Ama güçlü bir edebi yapı da kendisini hissettiriyor. Tatlı bir dili, güzel, sade bir anlatımı var. Türk okuyucusuna Montaigne'i tanıtan, ilk çevirileri yapan Sabahattin Eyüboğlu. 1940'lardan itibaren, Montaigne'den çeşitli parçalar çevirmiş, kitaplaştırmış. Tıpkı Montaigne'nin denemelerinin kitaplaşması gibi Eyüboğlu'nun çevirileri de yıllar içinde çoğalmış, artmış. Her yeni baskıda kitap kalınlaşmış. Sabahattin Eyüboğlu, 1940 tarihli ilk baskıya yazdığı önsözde "Denemeler, çeviriye en az elverişli kitaplardan biridir" diyor. Bu nedenle kendince, "gelişigüzel" bir seçme yaptığını söylüyor ve "Bunlar, Denemeler'in ötesinden berisinden koparılmış düşüncelerdir" diyor. (İş Kültür Yay. 2006) 1950 tarihli "Önsöz II"de "Denemeler'i tam olarak çevirebileceğimi sanmıyorum. Bunu daha sabırlı ve daha yetkili bir çevirici er geç yapacaktır. Ben sadece derlemeler yapmak ve bundan sonra bir cilt daha vermek niyetindeyim" diyor. 1970'de yazdığı son önsözde "Montaigne çevirileri yıllar yılı, zor olduğu kadar da tatlı bir uğraş oldu benim için. Çevirdikçe sevdim, sevdikçe çevirdim onu. Güzelim dilini hâlâ rahatça anlar duruma gelmiş değilim. Ona söylemediğini söyletmek korkusuyla çevirmediğim, çevirip bastırmadığım parçalar, çevirdiklerimden daha fazladır. Biz daha dün yaşayan yazarlarımızı, Ahmet Haşim'i bile, yeni Türkçeye çevirirken, Fransızlar Montaigne'in dört yüz yıl önceki dilini yeni Fransızcaya çevirmeye kıyamıyor, cesaret edemiyorlar. Montaigne'in uydurduğu kelimeler bir yana, anlamları çok değişmiş ya da hiç kullanılmamış deyimler bir hayli şaşırtıp oyalıyor insanı. Ama öyle sıcak bir içtenliği var ki bu dilin seve seve uğraşıyorsunuz özüne varmaya" diyor. Sabahattin Eyüboğlu'nun Montaigne çevirileri öylesine belirleyiciydi ki onlarca yıl boyunca ana metin olarak kabul edildi ve bu "derleme"den yeni yeni çeviriler üretildi. Yani çevirinin çevirisi yapıldı. Hiçbir çevirmen esas metine başvurup yeni derlemeler yapmaya yeltenmedi. Oysa, Eyüboğlu, alıntıladığım cümlelerinden de görülebileceği gibi kendince bir derleme yaptığını sürekli vurguluyor. Ve karşılaştırdığınızda Eyüboğlu çevirisinin orijinalinin altıda biri kadar (272 sayfa) olduğunu görüyorsunuz. Daha da ilginci Eyüboğlu, yine kendi açıkladığı gibi, belli bir sıra da izlemiyor. Kendi sıralamasını yapıyor. Bir ikinci kitaptan, bir üçüncü kitaptan sonra birinci ve ardından üçüncü kitaptan denemeler alıyor, çeviriyor. Üstelik denemelerin bütününü de almıyor. Onlardan kendince parçalar seçiyor. Bu denemenin başından da oluyor, ortasından da, sonundan da. Montaigne'in orijinalinde beş sayfa olan bir denemesinden sadece bir paragraf alındığını bile görüyorsunuz. Hatta tek tek cümleler alıp çevirdiği de olmuş. Bu nedenle ben Sabahattin Eyüboğlu'nun çevirilerinin MontaigneEyüboğlu eseri olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Eyüboğlu'nun hümanist bakışı ile Montaigne'den yapılmış bir seçme, kendi deyimiyle "derleme". Gerçekten de bize hayat kılavuzu olmuş bir kitap. Nesillerdir okunuyor, okunacak. Eyüboğlu'nun anlattığı çeviri zorlukları nedeniyle olsa gerek Montaigne'nin Denemeler'ini tam olarak Türkçede okumak için 426 yıl beklememiz gerekti. Fransızcadan yaptığı çevirilerle tanıdığımız deneyimli çevirmen Hüsen Portakal, Denemeler'in tamamını çevirmiş. "Montaigne Denemeler, Bütün Denemeler" (Cem Yay.) toplam dört cilt ve 1564 sayfa. Hüsen Portakal, çeviriyi yayına hazırlarken, eserin daha iyi anlaşılması amacıyla açıklayıcı dipnotlar da koymuş. Denemeler'de sözü edilen birçoğunu bilmediğimiz, tanımadığımız kişileri kısaca tanıtmış, gönderme yapılan eserleri göstermiş. Dördüncü cildin sonunda da bir "Özel Adlar Dizini" oluşturmuş. Gerçekten de büyük emek verildiğini düşündüren bir çalışma. Çevirinin niteliği hakkında bir şey söyleyebilecek konumda değilim. Fransızca bilmiyorum. Çeviri eleştirisi yapanlar, Fransız edebiyatı ve dili üze D enemelerini yazmaya başlamış. 1580'de, 426 yıl önce, Denemeler'i ilk kez bastırmış. 1592'de ölene kadar Denemeler'in yeni baskıları, eklemelerle çıkmaya devam etmiş. Yani o dönemde de çok okunan bir yazar olmuş. Yanılmıyorsam kitap Montaigne ölene dek beş kez basılmış. Montaigne'nin farkı ilk kez bir yazarın "Ben, kendim diye konuşuyor" olması. Yazılarında sadece kendinden söz ediyor. Dünyaya kendince bakıyor. Sorunlarından, sıkıntılarından söz ediyor, paylaşıyor. Onun bakışı öylesine insani ki, hepimiz, her okuru onun düşüncelerini paylaşıyor, kendi düşüncelerimizin, hissettiklerimizin onun tarafından denemelere yansıtıldığını düşünüyoruz. "Hayata karışan felsefe". Daha doğru söyleyişle hayatın felsefesi. İnsan düşüncesinin özgürleşmesini istiyor. "Sade, doğal, sıradan bir insanın" düşüncelerinin yansıması onunkiler. "Kitabımın konusu benim" diyor. İnsanların ortak duygularını, noktalarını yansıtıyor. Zaten başka türlü de eserinin bu denli kalıcı olması olanaksızdır. Montaigne, deneme türünün kurucusu, isim babası. "Kendisiyle konuşur gibi yazar, kesin bir sonuca varmaz, varsa bile bu sonuç kendincedir." İçtenliktir önemli olan. İçten olma VİRGÜL Virgül, "aylık kitap ve eleştiri dergisi". Başta edebiyat olmak üzere, sanat ve kültürün hemen her alanında yayınlanan kitaplardan söz ediyor. Eleştiri ağırlıklı ama araştırma da, tanıtım da onun ilgi alanında. Genel Yayın Yönetmeni Orhan Koçak. Yaşar Çabuklu, Ragıp Duran, Behçet Çelik, Ahmet Eken, Ömer Türkeş, Baki Asiltürk, Ali Galip Yener sık sık yazılarını okuduğumuz yazarlar. Virgül, önümüzdeki ay, Ekim'de 100. sayısını yayımlayacak. Bir kitap ve eleştiri dergisi için önemli bir rakamdır bu. Derginin uzun soluklu olduğunun, olacağının göstergesidir. Bildik kitap dergilerinden farklı, bir kültür dergisi olmanın verdiği uzun soluk… Tabii, yayıncısının, Pusula Yayınları'nın, Mustafa Arslantunalı'nın inadının da önemli payı var. Çünkü bir kitap ve eleştiri dergisini yaşatmak geçmişte de kolay değildi, günümüzde de kolay değil. Bu iş büyük fedakârlıklar istiyor. Virgül'e nice 100 sayılar diliyorum. YASAK MEYVE Yasak Meyve iki aylık bir şiir dergisi. Bu ay 22. sayısı yayımlandı. Çağdaş Türk şiirinden örneklerle, şiir üzerine araştırmalar, eleştiriler, söyleşilerle oluşturulan bir dergi. Eylül Ekim sayısında "Şair ve Okuru" bölümüne Ataol Behramoğlu'nu konuk etmişler. Behramoğlu hakkında yazılar ve şairin son şiirleri var. Bu sayının dosya konusu İntihar. Çağdaş Türk Şiiri'nde intihar olgusunu inceleyen yazılar var. Genç yaşta intihar etmiş şairlerden yola çıkılarak intihar ve şiir ilişkisi tartışılmış. Ayrıca Ahmet Telli, İzzet Yasar, Sina Akyol, Hüseyin Ferhad, Engin Turgut gibi önemli şairlerimizin son şiirleri de dergide yayımlanmış. Yasak Meyve'nin kapıları genç şairlere de açık. Bu sayının hoş da bir sürprizi var, Yasak Meyve ile birlikte "Avusturya 2. Dünya Sonrası Deneysel Şiir Seçkisi" hediye ediliyor. Dört bir yanımızda savaşlar sürerken şiirle nasıl savaşa karşı çıkıldığının ilginç örnekleri… ? KİTAP SAYI 867 Montaigne SAYFA 12 CUMHURİYET