Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? insanı temizliğe de ayrı bir önem vermiştir. Yoksulu zengini, kadını erkeği ile gerek batı gerek doğu toplumlarına temizlik ve düzen bakımından örnek teşkil etmiştir. Günümüzde bile bütün ihtişamını korumayı başarmış hamamlar ve çeşmelerin çokluğu ve bu yapıların mimarisinde ki görkem bunun açık bir göstergesidir. Tarihler boyu bir çok kültürü kucaklayan İstanbul ve İstanbul insanı kendi özünde ne varsa sınırlarının dışına taşıdığı gibi dışardanda her değişime entegre olarak kendi alt yapısını da çeşitlendirmiştir. Bunlara verilebilecek en güzel örneklerden biri de İstanbul mutfağıdır. Batı ve doğu mutfaklarına Anadolu’nun tadını katarak kendine özgü, o her şeyi bulabileceğiniz İstanbul mutfağını yaratmıştır. Evleri, kilerleri serenderleri ve tel dolaplarıyla hafızalarda hüzünlü bir iz bırakmıştır. ŞAHANE’İ ŞEHRİ İSTANBUL İstanbul insanı dünyanın bir çok güzelliğini kendi mozaiğine taşıma ve yaşama fırsatı bulmuştur. Bu yaşamsal şölen içindeki duygu yoğunluğunu, o günlerin geçip gitmekte olduğu gerçeğini de duyumsamış olmalıdır ki sanata, edebiyata müziğe ayrı bir yakınlık beslemiştir. Kent coğrafyasının o eşsiz güzelliğini sanatın her dalında cömertçe yaşatmıştır. Manileri, ezgileri ve kendi mizah anlayışıyla gelenek ve göreneklerini sanatla buluşturarak sosyal yaşamı her zaman renkli ve canlı tutmayı başarmıştır. Eski İstanbullu yaşama olduğu kadar ölüme de ayrı bir önem vermiş, her dinden, her kültürden hastaya acize ve ölüye saygı duyup sahip çıkmıştır. Anadolu geleneğini yansıtarak bir çok topluma örnek olmuştur. Kuşkusuz bütün bu kültür zenginli ğinde boğazın muhteşem güzelliğinin önemi de çok büyüktür. Liman kenti olması ticaretini olduğu kadar sosyal yaşamını da şekillendirmiş; kendine has faytonları, yandan çarklıları, tramvaylarıyla hâlâ birçoğumuzun anılarında yer edinmiştir. Kitabı anlatmaya başlarken “Bir zamanların İstanbul’u “ için muhteşem bir İstanbul tablosu olduğunu belirtmiştim. Bu tablonun taşıdığı asırlık değeri, renkleri ve ışığı anlatmakla bitmez. Herkesin görmesi, hissetmesi gereken gerçek bir eser. Kitap her satırında bu günkü İstanbul’u düşündürürken hüzünlendirecek ve beklide bir parça telaşlandıracak. Kim bilir belkide telaşlanmaya, başka bir İstanbul olmadığını kavrayarak küçük de olsa bir şeyler yapmaya başlamanın vaktidir. Bu güzel kentin tarihini eserleştiren “Bir Zamanların İstanbul’u”nu okuyarak başlayabiliriz pekâlâ. Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner’in kaleminden çıktığımız bu tarihte İstanbul yolculuğunu şair Melih Cevdet Anday ın dizeleriyle bitirerek iyi okumalar dilerim. ŞİNANAY Ada vapuru yandan çarklı Bayraklar donanmış cafcaflı Şinanay da şinanay Müslümanı yahudisi urumu İsporcusu ihtiyarı veremi Kiminin saçı uçar, kiminin eteği Şinanay da şinanay Estirir ada yeli estirir Seni sevindirir beni küstürür Lüküs kamarada kimler oturur Şinanay da şinanay Bir Zamanların İstanbul’u/ Sennur SezerAdnan Özyalçıner/ İnkılâp Yay./ 478 s. Marakeş’te Bir Tuhaf Sürgün Bir Sürgün’ kitabını dikkatli okurlar hatırlayacaktır sanırım. Işık’ın, Goytisolo’nun denemelerinden yaptığı bu seçki, türün meraklısı tarafından hak ettiği ilgiyi önemli oranda bulmuştu. Daha sonra Juan Goytisolo’nun başka kitapları da okurla buluştu. ‘Saraybosna Yazıları’, ‘Marx’ların Öyküsü’, ‘Kapadokya’da Gaudi’nin İzinde’ ve ‘Osmanlı’nın İstanbul’u’. Adlarından da anlaşıldığı gibi bu kitaplar, romancı Gaytisolo hakkında değil, deneme yazarı ve yaşadığı yüzyılın tanığı ve sorgulayan aydını Gaytisolo hakkında bir fikir veriyor ancak.Yıllar önce yayımlanan ‘Yalnızlar Kumsalı’nı saymazsak, ilk romanıyla Türkçede Gaytisolo: ‘Ara Perde’ (YKY). Hacmiyle küçük, ama insanlık hallerini bütün yönleriyle ele alan ‘Ara Perde’, yazarlığının doruğunda bir romancıyla buluşturuyor okuru. Romanın çevirmeni Neyire Gül Işık, ‘Sunuş’ yazısında şöyle diyor: ‘Juan Goytisolo’nun ‘yazınsal vasiyetim’ diye adlandırdığı ve son kurgusal yapıtı olacağını söylediği bu kısacık, özün özü, şiirsel metnin dehlizinde yolunu bulmasını kolaylaştırmak için okurumuza yapıtta girift halde ve ilintili olarak yer alan izleklerin ipuçlarını sunalım.’ Dolayısıyla bu ‘Sunuş’, özellikle ‘Yeryüzünde Bir Sürgün’ü okumamış olanlara, ‘Ara Perde’nin ve Goytisolo’nun düşünsel ve duygusal dünyasına girebilme olanağı sağlıyor. KİTAP SAYI 845 ? Vecdi ERBAY Ç ağdaş İspanyol edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan Juan Goytisolo, Türkiye’de tanınan bir yazar. Ama nedense romanlarıyla değil, daha çok deneme ve gezi yazılarıyla tanınan bir yazar. Nedim Gürsel de yıllar önce yazarla yaptığı bir konuşmada (Gergedan, 1987) şöyle bir tespitte bulunuyor: ‘Türkçeye ‘Yalnızlar Kumsalı’ adıyla çevrilip Hürriyet Yayınları’nca ‘aşkın, seksin, çılgınlığın kol gezdiği bir şaheser’ olarak tanıtılan ‘Ada’ adlı romanınla tanıyorlar.’ Goytisolo’nun ‘Yalnızlar Kumsalı’nı kim hatırlar şimdi, bilmiyorum, ama Neyire Gül Işık çevirisiyle Metis Yayınları’ndan 1993’te çıkan ‘Yeryüzünde ? SAYFA 32 CUMHURİYET