27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gençliğimde ikmale kalmıştım tarihten. Hiçbir zaman ezber yapamadım. Karşımdakinden de ezberlemesini beklemiyorum. Bu nedenle gençlerle aram çok iyi. Ama bunun yanında hele sanat tarihinde bir üslup var ki onu iyi tanırsanız zamanını tahmin edebilecek kadar konuya hâkim olabilirsiniz. Bu da insanın en büyük avantajıdır. NURHAN ATASOY KİTAPLARI 1. Tiirk Minyatür Sanat) Bibliyografyaıı, lstanbul 1972 2. îbrahim Paşa Sarayı (tbrahim Paga Palac«), I.Ü.E.F Yayını, lstanbul 1972 3. Turkish Miniature Painting ( Filiz Çağman ile hirliktc) , lstanbul 1974 4. 17.18.Yüzyıllarda Avnıpa Sanatı, lstanbul 1976 (ikinci baskı/2nd edition, 1986) 5. Unesco's 14th Travelling Exhibilion of Reproductions of VCorks of An (A.Bah nassi and M.Rogen. ile), Paris 1984 (Ayrıca fransızca edisyonu) 6Osmanlı Kıyafederi,Fenerci Mehmet Albümü , (Mithat Perın ile) lstanbul, 1986 7. tznik: Ottoman Pottery of Turkey (Julian Raby ile birlikte), London 1989 (iki in gilizce ve ayrıca fransızca ve japonca edıs yonu) 8. The Art of Islam ( A. Bahnassi and M. Rogers ile), Unesco Collection of Represeatative Works: Art Album Series .Paris 1990 (Aynca Fransızca edisyonu) 9.Splendor8 of the Ottoman Sultan», MemphisTN, 1992 10. Atatürk ve lstanbul Üniversitesi, lstanbul 1993 11. Sumamei Hümayun: Diiğün Kitabı, Is tanbul 1997 (Ayrıca tngilizce edisyonu) 12. Otagı Hümayun; Osmanlı Çadırlan, lstanbul 2000 (AyrıiM tngilizce edisyonu) H. Harem, lstanbul 2000 14. Otağı Hümayun: Ottomanlı Çadırlan , Topkapı Sarayı Müzesi Has Ahırlar; 22 Kasım2000Mayıs2001 (Sergi Kataloğu) lstanbul 2001 (Ayrıca tngilı/ce edisyonu) 15. Dervi; Çeyizi, Türkiye'de Tarikat GiyimKusam Tarihi, lstanbul 2001 16. tpek; Osmanlı Saray Dokuma Sanatı, London 2001) (L. Mackie, W. Denny ve H. Tezcan ile ) London 2001 (Ayrıca tngilizce edisyonu: Ottoman Imperial Silks & Velvets 17. Hasbahçe, Osmanlı Küitüründe Bahçe ve çiçek, lstanbul 2002 ( Ayrıca Ingili/ce edisyonu) YAŞAM VE KULTUR TARİHİ Ben şimdi çok tarih okuyorum ama yalnız siyasi tarihi değil. Siyasi olaylann içinde yaşam ve kültür tarihine ait ne gibi bilgiler veriyorlar onlardan çok faydalanıyorum. Ancak tarihin bu yönünün klasik tarihçiler tarafından çok önemsenmediğini görüyorum. Bunu yapan pek az tarihçi var ve bunlardan birisi de Mübahat Kütükoğlu. Kendisinüı çok güzel çalışmalan var. Ben tarihçi değilim ama sanat tarihçisi olarak tarih kitaplanndaki kültür ve sanatla ilgili bölümleri çıkardığım zaman benim çalışmalarıma da çok güzel katkıları oluyor. Tabii arşiv belgeleri de buna dahil. Arşivlerden inanılmaz kaynaklar çıkabiliyor. Görsel malzame olarak minyatürü kullanıp eserlerin hepsini bir araya getirdiğiniz zaman doğrusu çok hoş şeyler çıkıyor ortaya. Böylece pek çok insanın ilgi duymasını sağlayabiliyorsunuz. Ben kitaplarımı çok küçük bir zümre için ya da yalnızca sanat tarihçileri için yazmıyorum. Genç, ihtiyar, yerli, yabancı merak eden herkes için yazıyonım. Bunun için de çekici olmasını istiyorum; resimleriyle, mizampajıyla, kısacası her yönüyle... Çünkü sanat tarihinde cümlenin yansı rcsimdir. Anlattığınız şeyin yarısını resimle ifade edersiniz. O resimler pul gibi ufacık basılırsa, tamamen siyah beyaz basılırsa, kötü basılırsa anlattığınız şeyin yansını kaybetmişsiniz demektir. Eğer görsel malzemeyi güzel değerlendirebiliyorsanız o zaman anlattığınız şeyi tam olarak verebiliyorsunuz demektir. Bu nedenle hem bilimsel olmalı, sade bir dille yazılmalı hem de görsel olarak insanları çekmeli. O zaman daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşabiliyorsunuz. Topladtğınız belgeleri değerlendırırken nelerı rehber edinıyonunuz? Önce metotlu olarak toplanmış bir birikiminiz oluyor. O birikimin oluşumu sırasında konuya yavaş yavaş. hâkim olmaya başlıyor, yolunuzu çiziyorsunuz. Uzerindc çalıştığım 'Kıyafet' kitabım için önce elimde neler var diye baktım. Toplam 3435 klasör notum var. Birçok şeyi taramışım, notlar koymuşum. Önce bunları gözden geçirip tasnif ediyorum. Böylece notlar çok yönlendirici oluyor. Ondan sonra elimde görsel malzeme ne var diye bakıyorum. Daha önce yapmış olduğum çalışmalar var örneğin. Padişahlann giydiği kaftanlarda bugün 'size' dediğimiz bedenleri merak etmiştim. Kaç çeşit beden var, o padişahların boylan poslan neydi? Kaftanlar dikilirken ya da hazır satılırken kaç beden yapılıyordu? Farklı dönemlerden ve farklı padişahlara ait üçer, beşer, onar kaftanın, giyim eşyasının ölçekle kalıbını çıkarttım. Ölçüleri alıp çizimleri yapmak yaklaşık bir buçuk yılimı aldı. 'Narh defterleri'ni de tanyorum. Narh defteri ne demek? Fiyatlann belirlenip listelendiği defterler: Bir hamal Beyazıt'tan Kasımpaşa'ya şu kadar yükü şu kadar paraya taşır, şu kadar ekmek şu kadara satılır ya da bir kaftan şu kumaştan olursa şu kadara, fes olursa bu kadara dikilir gibi... Arşiv belgelerine, terzi defterlerine de bakıyorum buralarda bulduğum bilgiler de beni yönlendiriyor. Minyatürleri de unutmamak gerek. Örneğin minyatürde Şeyhülislam kimdir ve nasıl giyiniyor? Padişahın yanındakiler hangi sıraya göre duruyor? Kazasker kimdir, nerede durur?.. onun kıyafetine bakıyorum. Tarihlftri okuyorum. Bu hafta sonu okuduğum II. Mahmut dönemini anlatan kitapta, çeşitli yerlere gidilirken üstlerine ne gibi ştyler giymişler bir iki kelimeyle bir şeyler geçiyor. Işte bunlann hepsini iğneyle C U M H U R İ Y E T K İ T A P kuyu kazar gibi tarayıp buluyorsunuz, üst üste koyuyorsunuz, ondan sonra bir şeyler ortaya çıkıyor. Bütün bu çalışmalar da insanın yönünü belirliyor. Sonra bunu nasıl rahat tasnif edebilirim, nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum. Çalışmalanmda böyle bir özgün metot kullanıyorum. Araştırmalarımıa seç/ığınız temalara baktıg'ımızda bu güne kadar yayımlanan tarıhsel arastırmaların ıçtnde sıztnkılenn daha farklı oldug'unu görüyoruz. Her bırı ayrı bir serüven. Osmanlı Kıyafetlen, Fenercı Mebmel Albümü', 'O/ağı Hümayun Osmanlı Çadırlan', 'tpek. Osmanlı Saray Dokuma Sanalı', 'Hasbahçe: Osmanlı Küitüründe Bahçe ve Çıçek'... Bu temaların çıkıs noktası nedir? Merakım ve yıllar yıh biriktirdiğim malzeme... Küçük noktalardan yola çıkıyorum. Örneğin yıllar önce Dolmabahçe Sarayı 'nda yaşayanlar öğun arasında acıktıklarında ne yapıyorlardı? Yani atıştırmak için koca saray içinde çahşanların bir uçtan diğer uca gidip yiyecek getirmelerini mi bekliyorlardı? Üstelik soğumadan... Bunlan merak ediyorum. Saraylar üzerine çalışırken sadece mimarisine ya da dekorasyonuna bakmıyorum. içinde yaşayan insanlar bu sarayları nasıl kullanmış? Bu da çok önemli. Çünkü tarih kitaplannda büyük düğünler, büyük olaylar geçiyor ama bu tür aynntılar atlanıyor. Bu nedenle ben de haremde yaşamış kişilerdenhayatta olanlan bularak günlük hayatlarına ilişkin bilgiler topîadım. Böyle olunca da herkesin üzerinde durmadığı konular ortaya çıktı. 'Hasbahçe: Osmanlı Küitüründe Bahçe ve Çıçek' adlı son büyük kitabımzda Avrupa'nın çıçeklı bahçe "Bana inanılmaz güc veren. Denfm blllm adamı olarak daha kültürünü Osmanlı'dan alçok çalısabllmemi, daha zevk alarak ya$amamı sağlayan en dığınt söylüyorsunuz. Bu so büyük kuvvetim torunlanm" dlyor Nurhan Atasoy. 760 nuca nereden vardımz? Osmanlı bahçe ve çiçekleriyle ilgili Avrupa'da ve Amerika'da yazılmış araştırmalan elden geçirdim, onların kaynaklarından aldım. Nereden aldığımı dip notumda da belirttim. Araşrıncının adını da koydum ve bu bilgileri bulmak çok hoşuma gitti doğrusu. Bizim kaynaklarımızda bu bilgiler yok. Kendi kültürümüzü bazen yurtdışından öğreniyoruz. Amerika'ya gittiğimde gece gündüz çok zengin bir kütüphanenin içinde eşindim ve oldukça önemli bilgiler edindim. Osmanlı küitüründe çiçeğin yerı nedır? Osmanlı'da çiçekler sembolik anlamlar içenrler mi? Elbette. Ayrıca çok büyük bir çiçek kültürü ve sevgisi var. Bu kültürü Fatih'ten itibaren gözlüyoruz ama bunun en çok ortaya çdctıgı dönem Kanuni dönemi. O dönemde inanılmaz bir patlama oluyor diyebilirim. Bunu da tek başına Osmanlı olarak düşünmemek gerek. Komşu ülkelerde de ayru sevgi var. Örneğin îran'da. Siyasi smırlar sanat için hiç önemli değil. Nasıl bugün müzik dünyasında bir yerde moda olan bir müzik türü hemen yayılıyorsa Hindistan'daki çiçek kültürü Iran'ı, Iran da bizi etkiliyor. Ortak iletişim ağı içinde ciddi bir etkilenme var. Bu nedenle büyük tablonun içinde düşünülmesi gercktiğini söylüyorum. Sembolik anlamlan da çok çiçeklerin. Özellikle 'güT. Evliya Çelebi gül için Hz. Peygamber'in teninin yahut terinin kokusudur der. Gül bu yüzden çok önemli. Fatih'in gül koklarken yapılmış portresi de herkesin bildiği bir şeydir ancak büyük bir askerigül koklarken betimlemelerinin üzerine düşünmek gerek. Harem kıtabını ne zaman yazmayı düşünüyorsunuz? Sarayda yaşamış kişilerle yaptığım konuşmalan teybe almıştım. Onlann ışığı altında bir harem kitabı yazacağım. Ama kıyafet projesi çok bekledi o nedenle haremi daha sonra yapmayı düşünüyorum. Kıyafetler üzerine çtkarmayı düsündüğünüz kttabınız hangi asamada? Kıyafetlerle ilgili 3435 klasör notum var. Padişah ve ailesi bir cilt olacak. Ondan sonra ne ölçüde olıır bilemiyorum ama askeri ve idari erkânı, saray görevlilerini ayrı bir ciltte toplayacağım. Sonra bir de lstanbul halkının kıyafederi var. Başlangıçta iki cilt ya da üç cilt halinde bunlan yayımlamak istiyorum. Yüzde 70'ini daha önce tamamladığım 'Edirne Kıyafetleri' ve 'Kütahya Kıyafederi'ni de unutmamak gerek. Onların fotoğraflannı Reha Günay çekti, Duygu Günay ile araştırmasını yaptık. Duygu çok değer verdiğim çok güzel çalışan bir arkadaşım kıtaplan onunla birlikte hazırlamayı düşünüyorum. O çalışmanın da notlan hazır. Etnografik kıyafeder üzerine çok yayın var ancak o çalışmalann geliştirilmesi gerek, birtakım metot eksiklikleri söz konusu çünkü. Yapacağım çalışmayla bu alanda daha aydınlatıcı olacağımı düşünüyorum. Anadolu'da çok zengin yöresel kıyafetler var. Yaşlı insanlardan bazı konularda bilgı almak, daha önce çıkmış olan yayımlan taramak gerek. Kişilerin elindeki koleksiyonlardan faydalanılabilir. Kitabı yayımlamakta geç kalıyorum aslında çünkü yaşlı ınsanlar ölüyorlar ve sonra bu koleksiyonlar dağılabilir. Peki başka projeleriniz de var mı? Tabi ki var. Bunlann bir kısmı sergi. Amerika'da Türk kültürünü tanıtıcı çalışmalar yapan Yıldız Yağcı'nın idaresinde kurulmuş bir grup var; Anatolien Artisan. Benden damşman olarak destek istediler. Türkiye'nin yaranna olacak her iş benim işimdir diye düşünen biri olduğum için memnuniyetle kabul ettim. Ekimde Buffalo Üniversitesi'nde Anadolu'daki geleneksel el sanatları ürünlerini sergileyecekleri bir sergi açacaklar. Üniversitede festival şeklinde bir Türk haftası düzenlenecek ve sergi geleneksel çarşı tipinde oluşturulacak. Ben de konferans vereceğim. Aynı program Kuzey Caroline'da da gerçekleştirilecek. Daha sonra başka üniversiteler ve yerlerde de bu tip etkinlikler yapılacak. EN BÜYÜK ÖDUL Sonra Dışişleri Bakanlığı'nuı girişimiyle Japonya'da doğa ve çiçekle ilgili bir expo yapılması planlanıyor. Kitabımdan dolayı destek istediler, onlara da büyük bir zevkle danışmanlık yapıyorum. Bir de 'îpek; Osmanlı Saray Dokuma Sanatı' adlı kitabım var. Bu kitap çok macerah ve çok uzun sürmüştü. Bana Doğu Avrupa'yı tanıtan, bütün depolannı öğrendiğim kiliselerini, manastırlannı dolaşıp Osmanlı kumaşlannı bulduğum bir araştırmaydı. Amerika'da bir de 'Osmanlı Ipeği' sergisi açılacak, onunda danışmanlığını yapıyorum. Bu etkinlikler diğer çalışmalann yanında eğlcnce gibi geliyor. Bunlann dışında torunlarımla keyif yapıyorum. Dünyada zevk aldığim en büyük şey böyle çalışmalar yapmak ve torunlarımın keyfini çıkartmak. Dünyanın en güzel torunlan benimkilenniş gibi düşünüyorum. Ama her ninenin, her dedenin torunlan dünyanm en güzel torunlandır onu da biliyorum. Bana inanılmaz güç veren, benim bilim adamı olarak daha çok çahşabilmemi, daha zevk alarak yaşamamı sağlayan en büyük kuvvetim torunlanm. Varlıklanyla bana çok büyük destek veriyorlar. Bende yaşama sevinci uyandınyorlar. Yaşama sevinci olmayan bir insan güzel çahşamaz. O bakımdan benim için torunlanm çok önemli. Ya aldığtntz ödüller... 70 yaşım en büyük ödül oldu benim için. Bana bir armağan kitabı hazırlıyorlar. Bu beni çok duygulandırdı. 70 yaşımla ilgili bir toplantı yaptım. Benim yaşımdaki arkadaşlann ötesinde teşekkür amacıyla kitaba makale yazan gençleri de çağırdım. Bu aldığım en son ve en büyük ödül oldu. Yabancı meslektaşlanmdan da büyük ödül aldım sayıyorum kendimi. Çünkü 35'ten fazla arkadaşım, meslektaşmı yurtdışından benim davetime katıldılar. Zaman ayınp, onca masraf yapıp, onca eziyete katlanıp benimle birlikte olmak için geldiler. Bu herkese nasip olan bir şey değildir. Bundan bir önce aldığım ödül de çok anlamlıydı benim için. Bilkent Üniversitesi bana 'Fahri Şeref Doktorluğu' unvanını verdi. Fazıl Say'la birlikte aldık bu ödülü. Çok değer verdiğim ve beğendiğim bir sanatçı; onun gibi genç birisiyle beraber olmak çok hoştu. Dolayısıyla şunu da belirtmeliyim ki ben çok şımartılmış bir hoca, çok şımartılmış bir bilim adamıyım. • SAYFA S SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle