27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yada Barış" sözünün politikasına ne kadar uygun olduğunu da kanıtlamış oluyor. Kitabın ilk bölümünde, Birinci Dünya Savaşı sonunda dünyada ve Osmanlı Imparatorluğu'ndaki genel durum inceleniyor. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda hâlâ dünyanın ağırlık merkezi olan Avrupa devletleri tek tek ele alınıp durumları ortaya konuluyor. Ingiltere ve Fransa'nın galip olmalarına karşın büyük sorunlarla karşı karşıya geldikleri, yenilen ve parçalanan Almanya'da büyük bir krizin yaşandığı, Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'nin yarattığı sancıların yaşandığı; Osmanlı fmparatorluğu'nun ve AvusturyaMacaristan Imparatorluğu'nun parçalanıp topraklarında birçok yeni devletlerin kurulduğu ve Avrupa'nın siyasal haritasının ve güçler dengesinin değiştıği anlatılıyor. Savaşta yenilen devletlere dayatılan ağır koşulların yeni bir istikrarsızlık dönemini ve sonrasında savaşların nedenlerini, gerekçelerini bünyelerinde taşıdığını söyleyen Doster, savaş sonu imzalanan Versay Antlaşması gibi ağır koşullu andaşmaların 1919 sonrası dünyanın politikalarını büyük ölçüde belirlediğini söylüyor ve yıkılan üç imparatorluğun bıraktığı boşluğun Ingiltere, Fransa, Italya, Japonya gibi devlederce doldurulmak istendiğini vurguluyor. Dünyada yaşananları bir tarafa bırakırsak savaşın en büyük mağlubu olan Osmanlı tmparatorluğu'nun genel durumunu; Ingiltere'den Sir Mark Sykes ile Fransa'dan Georges Picot, devlederi adına Osmanlı topraklannı paylaşmak için aralarında anlaşma yapmalarından (SykosPicot: lOMayıs 1916) başlayarak özedeyen Doster; başta padişah Vahdettin'in mudak bir teslimiyet içinde ülkesi için ölüm fermanı olan 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'ni içine sindirip sadrazamına şunlan söylediğini aktarıyor: "Şartlar ne kadar ağır olursa olsun hemen kabul edelim. Ingiltere'nin şarktaki bize dost politikası değişmemiştir. Daha sonra af ve mürüvvederini kazanabiliriz." İSCAL SÜRECİ Bu teslimiyetçi tutumdan da cesaret alan müttefiklerin hızlı bir işgal sürecine başladıklarını; mütarekeden bir hafta sonra Batılı emperyalistlerin deyişiyle "hasta adam"ın organlarının paylaşılmaya başlandığını; imparatorluğun idam hükmü olan mütarekenin, "Müttefiklerin kendi güvenliklerini tehdit edecek herhangi bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkı bulunması" biçimindeki 7. maddesine dayanarak Osmanlı'yı tümüyle yok etmek isteyen emperyalisderin Sevr'i dayattıklarını; müttefiklerin yanı sıra onlardan güç ve destek alan azınlıkların da Türk topraklarını paylaşmak için harekete geçtiklerini ve Mondros'un 11. maddesine göre Türk ordusu Kafkasya'yı boşaltınca Ermenilerin Türk ve Müslümanlara karşı saldırılarını yoğunlaştırdıklarını; Ingılizlerin Kars'ı Ermenilere verdiğini anîatıyor. 6 Kasım 1918'de Boğazların silahtan anndırılmasına başlandığını ve îzmir limanına ilk müttefik gemilerinin geldiğini; 7 Kasım'da müttefik donanmasının Çanakkale Boğazı'nı geçtiğini; 9 Kasım günü Selanik'ten Trakya'ya gelen bir Fransız alayı UzunköprüSirkeci demiryolunu denetimi altına aldığını; 13 Kasım günü 55 parçalık müttefik donanmasının Istanbul limanına demirleyip karaya asker çıkardığını ve kentin önemli noktalannı, boğazın tabyalarını denetimlerine aldıklarını; başkentin fiilen işgal edildiğini sıralıyor. 30 Ekim 191815 Mayıs 1919 arasında Fransızların Dörtyol, Mersin, Pozantı'ya kadar Adana vilayetini, Çiftehan'ı, Afyonkarahisar'ı; Ingilizlerin, Batum, Antep, Konya istasyonu, Maraş, Birecik, CUMHURİYET KİTAP SAYI Urfa, Kars, Samsun, Merzifon'u; Italyanlann Antalya, Kuşadası, Fethiye, Bodrum, Marmaris, Konya, Akşehir'i; Yunanların, UzunköprüHadımköy demiryolunu; tngiliz ve Fransızlarla birlikte Turgutlu Aydın demiryolunu işgal ettikleri aktarılıyor. Mondros'un, "bir ateşkes antlaşması niteliğinden çok bir paylaşma andaşması özelliği" taşıdığını söyleyen Doster; 10 Ağustos 1920'de imzalanan "13 bölüm içinde 433 madde içeren" Sevr Antlaşması'nın "bağımsız, eşit, onurlu bir devletin asla kabul edemeyeceği ve Osmanlı Imparatorluğu'nu gerçekte tarihe gömen bir andaşma" olduğunu; Batı basınında bile Sevr Andaşması için "imkânsız, suni, geçici" gibi manşeder atıldığını; Fransız gazetelerinde kötü bulunup reddedildiğini söylüyor. Doster, "Imparatorluk aleyhindeki tüm karar ve işgaller arasında Türk ulusuna en büyük acıyı veren ve direnme gücünü kamçılayan gelişme"nin "Yunanlılann 15 Mayıs 1929'da Izmir'i işgal etmeleri" olduğunu ve "Izmir'de gazetecı Hasan Tahsin'in (Osman Nevres), işgalcilere ilk kurşunu atması ve dövüşerek şehit olmasının da, hallun öfkesini ateşleyen bir diğer önemli gelişme" olduğunu söylüyor. Izmir'in işgalinin Türkler üzerinde bırleştirici ve kaynaştıncı, milli hareketi alevlendirici bir etki yaptığını Ingiliz belgelerinin de itiraf ettiğini ve Izmir'in işgalinin yanlış olduğunu söylediklerini aktaran Doster; îzmir'in işgalinden sonra başkentin müttefik kuvvetlerce resmen işgaü ve Meclisi Mebusan'ın dağıtılmasının (16Mart 1920) da büyük tepkiye yol açtığını ekliyor. KURTULUŞ YOLLL Ikinci bölüm "Kurtuluş Savaşı'nda Türk Dış Politikası"nda, genel hadarıyla Mustafa Kemal'in askeri ve siyasi deha olmasının yanında son derece uzak görüşlü, usta bir diplomat olarak uyguladığı dış politikalar inceleniyor. 19 Mayıs 1919 Samsun'undan başlayarak Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sıvas kongreleri, Misakı Milli özellikle de TBMMSovyet Rusya ilişkileri Mustafa Kemal'in Bolşeviklerle güçlendirdiği ittifak temelinde inceleniyor; Batı'nın ve Sovyeder'in Mustafa Kemal'e bakışı irdeleniyor. Mustafa Kemal'in "Gerçi bize milliyetçi derler. Ama biz öyle milüyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milledere hürmet ve riayet ederiz. Onlann milliyetlerinin bütün icaplarını tanınz. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir... Milli davamız bizim hayatımızdır. Hayatına suikast edilen en zayıf mahlukun bile bu kasta karşı isyan ve nefrete son nefese kadar kendisini müdafaaya çalışmasından daha tabii bir şey yoktur.... Istiklali tam, bizim bugün deruhte ettiğimiz vazifenin ruhu aslisidir... Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakıyorum. Bugün günün ağardığını nasd görüyorsam, uzaktan bütün şark millederinin de uyanışlarını öyle görüyorum..." sözlerini aktaran Doster, Mustafa Kemal'in "Kurtuluş Savaşı'nın temel amacının, yurt topraklannda bağımsız ve egemen olmak olduğunu, yayılmacı bir politikayı kesinlikle izlemeyeceklerini" ifade ettiğini söylüyor. Onun derdinin emperyalizm olduğunu vurguluyor: "Bağımsızlığımızı güven altında bulundurabilmek için toptan, milletçe, bizi mahvetmek isteyen emperyaüzme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe savaşmayı uygun gören bir doktrini İ2İeyen insanlarız." Lenin'in yazdığı mektupta Mustafa Kemal'in, "Türkiye'nin büyük devletler ve uyduları tarafından hâlâ açık veya kapalı olarak çdgınca saldmlara hedef olmasının nedeni, bütün mazlum milletlere kurtuluş yolunu göstermiş olmasıdır." (4 Ocak 1922) dediğini; "Bizim için ne lslam birliği, ve ne de Turancdık, akılcı 760 bir siyasetçilik olamaz inancındayım. Artık Türkiye'nin devlet siyaseti, milli sınırlar içindekı egemenliğine dayanarak bağımsız yaşamaktır. Bugünkü milli hükümetimizin hareket ilkesi budur." (Eskışehir Izmit Konuşmaları, Kaynak Yayınları) dediğini aktanyor. "Mustafa Kemal ve Asya'daki Türk Dünyası" başlıklı üçüncü bölümde Mustafa Kemal'in milliyetçilik anlayışını ve îttıhatçı önderlerden farkını, milliyetçiliğin ve Türkçülüğün arka planını, Kafkasya ve Orta Asya'nın sınırlannı, Mustafa Kemal'in Türk dünyası ve Ekim Devrimi'ne bakışını ve bunlarla ilişkilerini, TBMM'nin Azerilerle ilişkilerini ve Türk halklannın dağınıklığını okuyoruz. Son bölümde Mustafa Kemal'in mazlum millederle üejli düşüncelerini ve onlarla ilişkilenni, lngiliz egemenliğindeki Hindistan ve Afganistan'la başlayarak, Iran, Suriye, Irak gibi komşularımıza; Boşnaklar, Batı Trakyalılar, Arnavudar gibi Balkan halklanna ve Cezayir, Libya, Tunus gibi Afrika Müslümanlanna edtisini çeşidi belgeler ve tarihçilerin yorumlanyla birlikte okuyoruz. Yüzlerce kaynaktan yapılan alıntılarla ve tanıklıklarla yakın tarinin, günümüz dünyasında yaşananlara nasd bir yol gösterici olabileceğinin kanıtı olan çalışmanın sonuç bölümünde Doster; "Milli Mücadele'nın ve Türk Devrimi'nin mazlum milleder açısından bir ilk ve örnek model olduğunu," Bu nedenle, "Mustafa Kemal'in sadece Türklerin değil tüm ezilenlerin önderi, mazlumlann deyişiyle 'Doğu'nun Güneşi' olarak nitelendirildiğini" söylüyor. Mustafa Kemal'in Orta Asya ve Kafkasya'daki Türk topluluklanyla iüşkilerinde de Anadolu odaklı, antiemperyalist ve dengeli dış politikasıyla dünyaya örnek olduğunu; hesaplı ve akılcı adımlanyla onun Türk topluluklanyla ilişkilerin kültürel düzeyde ilerleyebileceğini, bu nun ötesinde hayaller Pantürkist, Turana hayaller kurmanın hüsranla sonuçlanacağını sık sık vurguladığını; onun ne denli uzak görüşlü siyaseder izlediğini ve Enver Paşa'lann başma gelenlerle tarihin onu haklı çıkardığını söyleyen Doster, onun olumsuz koşullarda başlatıp sürdürdüğü mücadelesini "adım adırn, yurt, bölge ve dünya nezdinde kanıdayıp güç ve saygınlık kazanırken asla imkân ve kabiliyetlerinin ötesinde planlar yapmadığını, gücünün sınırlannı zorlayan adımlar armadığım" ekliyor. Çalışmasının sonunda, yakın tarihin bize, Türkiye'nin "bölge merkezli dış politikalar" izleyerek dünyada güç olabüeceğini... içinde bulunduğu coğrafyanın yarattığı sorunlar ve güçlükler kadar "avantajlannı ve potansiyellerini de görüp kullanması gerektiğini" öğrettiğini de söyleyen Banş Doster, bu kitabıyla; Türkiye'nin "ılımlı lslam" modeli olarak öne sürülmeye çalışıldığı koşullarda kendi önderimize ve yakın tarihimizdeki doğru saptama ve politikalarına bakmanın hiç de zor olmadığını gösteren, yurtsever ve uyancı bir ses oluyor. Çalışmasının bir tarih kitabı değil, dönemin koşullannı ve Mustafa Kemal Paşa'nın bakış açısını, açılımlannı incelemeye ve "Bütün mazlum milleder zalimleri bir gün mahv ve perişan edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelımeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir haleti içtimaiyeye mazhar olacaktır..." diyen Gazi'nin izlediği stratejiyi ortaya koymaya çalışan bir uJuslararası ilişkiler çalışması olduğunu söyleyen Doster, bu ilk kitabıyla uluslararası ilişkilere kaynaklık edecek, onu aydınlatacak yeni çalışmalann yaratıcısı olacağının da haberini vermiş oluyor. • Milleder/ Banş Doster/ Toplumsal Dönüşüm Yaytnlart/ 288 s. Atatiirk ,Tiirk Dünyası ve Mazlum KttrUerie ilgüi şlmdlye kadar yazılnuş en yetkin eser 456 sayfa, 50'nln üzerinde renkli harita, birinci hamur kağıda basılmış pınl pınl bir baskıyla IZADVnln beklenen kitabı çıktı...! D R. IZADY SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle