28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Barış Doster, Mustafa Kemal'in Türk halklarıyla ilişkisini ele alıyor Mazlum milletler ve Atatürk çalışmasının bir tarih kitabı değil, dönemin koşullarını ve Mustafa Kemal Paşanın bakış açısını, açılımlarım incelemeye ve "Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve perişan edecektir. o zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir haleti içtimaiyeye mazhar olacaktır..." diyen Cazinin izlediği stratejiyi ortaya koymaya çalışan bir uluslararası ilişkiler çalışması olduğunu > söyleyen Doster, bu ilk kitabıyla uluslararası ilişkilere kaynaklık edecek, onu aydınlatacak yeni çalışmaların yaratıcısı olacağının da haberini vermiş oluyor. "ustafa Kemal, Hâkimiyeti Milliye, İstiklali Tam ve Misakı Milli sacayağı üzerine kurduğu politikasını antiemperyalist bir yörüngede sürdürmüş, her zaman mazlumların dayanışma içinde olması gerektiğinin altını çizerek Anadolu'yu boğmak isteyen emperyalizme dersini vermiş, dünyanın tüm ezilenlerine örnek olmuş, önderlik etmiştir" diyen Banş Doster, Türkiye Cumhuriyeti'nin, dünyada amansız bir altüst oluşun yaşandığı bir süreçte, "hem savaş verip, hem de devrim yaparak" kurulmuş bir devlet olduğunu söylüyor. Bu kuruluş sürecinin başlangıç aşaması olan ve "benzerleri arasında ilk oîan" Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın "içeriği, anlamı, amacı, kapsamı ve yöntemi, tüm mazlum milletlere örnek olmuştur" diyen Doster, "Atatürk, Türk Dünyası ve Mazlum Milletler" (*) adlı kitabında, Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün Orta Asya ve Kafkasya'daki Türk halklarıyla SAYFA 22 ılişkisini ele alıyor. Atatürk, Türk Dünyası ve Mazlum Milletler'de, emperyalizmin ordularıyla, silahlanyla, ajanlarıyla, işbirlikçileriyle, politikalanyla, projeleriyle büyük imparatorluk düşünü gerçekleştirmeye çalıştığı koşullarda; dün yaşananların neler olduğunu, nasıl yaşandığını ve bu yaşanmışlıkta Anadolu'da bir savaş ve devrim gerçekleştiren Mustafa Kemal'in neleri nasıl düşünüp nasıl yaşama geçirdiğini; Mustafa Kemal dışındaki bölge politikacılarının olaylara nasıl yaklaştıklannı; o dönemin ve günümüzün poÛtikacı ve tarihçilerinin Mustafa Kemal'in savaşını ve devrimini nasıl değerlendirdiklerini; tüm bu konulara Doster'in bir uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci olarak yaklaşımını okuyoruz. Banş Doster; Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak başlattığı Milli Mücadele'nin başanya ulaşmasının altında, onun; ulusal, bölgesel ve küresel dengeleri çok iyi hesaplaması; dönemin koşullannı çok iyi tahlil etmesi ve olağanüstü diplomatik manevra yeteneği olduğunu söylüyor. ORTAK SİYASAL HAT Mustafa Kemal'in savaş ve devrim sürecinde "hem Batılı emperyalist devletlerin Anadolu üzerindeki hesaplannı görüp, aralanndaki çelişki ve çatışmalardan çok iyi yararlandığını, hem de 1917 Ekim Devrimi'yle kurulan Sovyet Rusya ile ilişkikri başarıyla yürüttüğünü" vurgulayan Doster; "toplumsal, siyasal, kültürel yapıları birbirinden farklı olan iki komşu ülkenin ve ulusun, yüzyıllardır yaşadıklan çatışmaları bir kenara bırakan Bolşevik ve Kemalist yönetimler"in ortak düşmanları olan Batı emperyalist lerine karşı "ortak bir siyasal hat" izlediklerini; "emperyalist Batı'ya karşı işbirliğinin iki hareketin de temel çıluş noktası olduğunu" söylüyor. "Pragmatik bir önder" olan Mustafa Kemal'in, Misakı Milli sınırlan dışında yaşayan Türklere, kültürel işbirliği bakış açısının yanı sıra, mazlum milletler dayanışması ve antiemperyalizm penceresinden baktığını; "gerçekçi, kararlı, tutarlı ve diplomasinin inceliklerini iyi bilen", Orta Asya ve Kafkasya'ya "Ittihat ve Terakki yöneticileri gibi maceracı, hayalci, duygusal, yayılmacı siyasetlerle yaklaşmadığınr söyleyen Doster; Milli Mücadele'ye siyasal, ideolojik, diplomatik ve iktisadi en büyük desteğin Bolşeviklerden gelmesinin, Batı'nın bölgedeki hesaplarının, Türk dünyasındalci dağınık yapının, soruna başka türlü yaklaşanların politikalarının yankşlığını ortaya koyduğunu da vurguluyor. Banş Doster, bu çalışmasını; "M O ÖnerYAÖCI Türkiye'nin AB kapılarında ulusal değerlerinden, olmazsa olmazlanndan ödün verip aşağılandığı, ulusun güvenini yitirdiği; ABD'nin Irak'ı işgal ederek BOP'u gerçekleştirmek, sınırlan değiştirmek, kendisine bağlı yeni rejimler yaratmak için altyapı oluşturmaya başladığı; çok sayıda aydının, yazarın, gazetecinin, politikacının, öğretim üyesinin, işadamının, Irak'ı işgal edip bombalarla, katliamlarla, işkencelerle "özgürleştiren", "demokratikleştiren", "piyasa ekonomisi ve hukuk devleti" kuran ABD saldırganlığını desteklediği; Uluslararası Tahkim'in, BM îkiz Sözleşmelerinin, AB uyum yasalannın, Annan Planı'nın kabul edildiği, Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler yasa tasarıları ile Cumhuriyet'in ulusal, kamusal, toplumsal değerlerinin tasfiye edilmeye çalışıldığı; Türkiye'nin Kıbns'ta, Ege'de, Irak'ın kuzeyinde büyük sorunlarla boğuştuğu, Süleymaniye'de Türk askerinin başına kimilerinin "stratejik ortağımız" dediği ABD askerlerince çuval geçirildiği, Ermeni soykınmıyla Ûgili iddialann kimi AB ve NATO üyesi ülkelerin parlamentolarında benimsendiği; Türkiye'nin bağımsızhk senedi olan Lozan Antlaşması'na aykırı önermelerin dayatmalara dönüştüğü; Fener Rum Patrikhanesi'nin "ekümenlik" olması için atağa geçildiği; ABD'nin en yetkili ağızlarının ülkemizden sık sık "Islam Cumhuriyeti" diye söz ettiği; ülkemizi "Ilımlı Islam modeli"ne örnek göstcrdiği; ulusal egemenliğimizin aşındırıldığı; yurttaşlık bağı ve üstkimliğinin zayıflatılarak küreselleşme, demokrasi ve özgürlük adına altkimliklerin öne çıkanlıp etnik ve dinsel kavgaların kışkırtıldığı; Türkiye için "Avrasya" seçeneğinin tartışılmaya başlandığı, ancak bu seçeneğe bakış açılarının birbirinden farklı, hatta birbirine zıt olduğu; bölge merkezli politikalan savunmanın, Ankara merkezli politikalan savunmanın "dinozorluk" sayılıp alay konusu edildiği; Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar üçgeninde stratejik bir konumda olan Türkiye'nin dış politikadaki seçenekJerini, özellikle kendi ulusal çıkarlanna göre saptayıp buna göre adım atması ve böylelikle dünyadaki etkinliğini arttırmastnı savunan yaklaşımlara yakıcı ihtiyaç duyulduğu ortamda, koşullarda ve zaman diliminde gerçekleştirdiğini söyleyerek, konunun içinde bulunduğumuz günlerdeki önemini vurguluyor. Doster, bu koşullarda, "Mustafa Kemal'in bölge merkezli dış politikası" ve " Asya'daki Türklere ve mazlum milletle re nasıl yaklaştığı"nı anımsatmak amacıyla kaleme aldığı "Atatürk, Türk Dünyası ve Mazlum Milleder"in girişinde; Mustafa Kemal'in öncülüğünde gerçekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın "yöntemi, içeriği, anlamı, kapsamı ve vardığı sonuçlar açısından tarihte ilk olma özelliği" taşıdığını; "antiemperyalist bir savaş" olduğunu; "hem emperyalizme yani dış düşmana.'hem de onun içerideki işbirlikçilerine, uzantılarına, ortaçağ kalıntısı müttefiklerine, yani iç düşmana karşı" verildiğini; Milli Mücadele'nin "çok olumsuz koşullarda başlamasına ve yürütülmesine karşın, ülke, bölge ve dünya dengelerini çok başanlı bir biçimde okuyan önderi sayesinde zaferle taçlandığı"nı; "savaş ve devrimi bir arada yaparak, halk egemenliğine dayanan, laik ve çağdaş bir Cumhuriyet kurulmasını" sağladığını söylüyor. TURKİYE Dt$INDAKl TÜRKLER Mustafa Kemal'in Misakı Milli dışındaki Türklere olan ilgisinin çok yoğun olduğunu, hatta hepsiyle bir siyasal birlik amaçladığını savîayan düşüncelerle; onun Anadolu dışındaki Türklerle hiç ilgilenmediğini, Orta Asya ve Kafkasya Türklerine karşı duyarsız ve ilgisiz kaldığını savlayanlann düşüncelerine katılmadığını söyleyen Doster; Üçüncü Dünyacı bir yaklaşımla, "gerçekçi, tutarlı, kararlı, hesaplı, gelişmelere uzun vadeli bakan, ufkun ötesini gören, ulusal çıkarları, ülke bütünlüğünü ve yurt güvenliğini her şeyin üzerinde tutan, dış Türklerle, Türkiye'nin olanakları ölçüsünde ve gerektiği kadar ilgilendiğini düşündüğünü aktanyor; dış politikada "duygusal olamadığını, kültürel işbirliği ve dayanışmayı yaşama geçirmek istediğini, siyasal bütünlük temelli hayallere hiç kapdmadığını" savunarak, onun Türkiye dışındaki Türkleri "mazlum millet çatısı altında değerlendiren" bir lider olduğunu söylüyor. Geçen bunca yıl ve bugün bölgemizin ve Türkiyemizin karşı karşıya olduğu sorunlar, bu saptamanın ve değerlendirmenin ne kadar haklı ve doğru olduğunu kanıtlıyor. Mustafa Kemal'in milliyetçilik anlayışının da, izlediği dış politikanın da, Bolşeviklerle işbirliğinin de özünün Türk ve Islam dünyasına, mazlum milletlere yaklaşımının hep aynı temelde olduğunu; bu temelin "öteki uluslara saygı, antiemperyalizm, mazlum milletler dayanışması ve barışçı dış politika" olduğunu; bu temelin iç politikadaki ayağını ise Istiklali tam (tam bağımsızlık) ve Hâkimiyeti Milliye (ulusak egemenlik) ve Misakı Milli (ulusal sözleşmc) olduğunu söyleyen Doster, bu belirlemesiyle Mus tafa Kemal'in "Yurtta Barış DünK İ T A P S AY I 760 Bans Doster. Cenglz Yıldınm ve Sadettln Tantan bir söyleşlde... C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle