27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dışındakileri ise BEN (ben) anlatıyor. Tek anlatıcı olamaz mıydı? Burada aklıma hemen yazar Ahmet Cemal geliyor. Şöyle ki, "Ben" anlatıcı konuşmaya (yazmaya/anlatmaya) başlayınca kendi yaşamından; yazarlığından birçok ipucu veriyor okura. üla ki, cinsel kimlik konusunda okuyucu yazar için farklı düşünsün; Ahmet Cemal bunun önüne geçmek kaygısıyla böyle bir yol izlemiş olabüir; bir tür kişisel kaygı da denilebilir buna. FARKLI BİR CİNSEL KİMLİK BEN altmış yaşmı devirmiş şair, yazar, çevirmen, tiyatro oyuncusu; meşhur bir sanatçıdır. Babasının yaşantısı yüzünden cinsel kimlik değiştirmek zorunda kalmıştır; bunu, belki de doğal bir seçim olmuştur onun için cinsel kimlik değiştirmek, şeklinde söylemek de mümkündür. "O (babası) hep orospulann peşinden koşardı, sen öyle kadınlardan uzak kal! dediler. Sonunda yaşamım bütün kadınlara kapalı kaldı."(s.76) Gerçekten de romanda kişi sayısı azdır; üstelik onların büyük bir kısmı da kadındır. "BEN" çocukken etrafında toplam altı kadın vardır; buna karşın bir erkek vardır, o da ayda bir iki kez eve uğrayan babasıdır. Bu durum çocukluğundan itibaren onun travesti olacağının başkalan tarafından da fark edilmesine neden olur. Babasının metresi diye gördükleri Madam Edith'e annesiyle birlikte borç para istemek için gittiğinde onun sabah sabah yüzündekı makyaja şaşırır. O anını şöyle anlatır BEN: "Gece yatarken neden hepsini (makyaj) silmiyorsunuz, diye sormuştum. Hepsi hiçbir zaman çıkmaz yavrum, demişti. Böyle gecelerden kalanlar, hiçbir zaman bütünüyle çıkmaz. Bunu sen de ileride, çok sonra anlayacaksın. Ama belki de anlamazsın. Dilerim anlamazsın. Fakat ne yazık ki anlayacaksın!" (s.81) İleride anlıyor; bunu anladığında o yaşamdan kaçmak için elinden geleni yapıyor; ama kaçtığı kendi yaşamıdır ve her kaçışta onunla yüz yüze gelecektir; bu durum ona (BEN) acı vermekten başka bir şeye de yaramayacaktır. YAŞAM BİR OYUNDUR BEN'in içinde başka bir kişilik(kişi) daha vardır. Onunla mücadele etmeye çalıştığında yaşamı oyunlaştırmayı düşünür ve uygular. Her şeyi bir oyunmuş gibi algılamaya başlar, aynı zamanda oyun yazarıdır da. Çünkü o, hayatı "herhalde ta sonuna kadar, kimsenin kimseyi sevmediği, yanlış kişiyi sevdiği, ya da doğru insanı sevdiğinde artık geç kalmış olacağı bir oyun"(s.l 15) olarak görmektedir. Fakat kimi durumlarda bu oyunu oynamak ona olanaksız gelir. Onun için en önemli oyun cinsel kimliğıyle ilgiü olanıdır. O yüzden, ".. .çevresine yansıttığı erkeklik kadar, iç dünyasında yaşamaya çabaladığı dişilik de geniş ölçüde bir oyundu. Erkekliği, kadınsı duygulannın ne de olsa bir erkek bedenine sürgün edilmiş olması nedeniyle oynamak zorunda oluşu gibi, dişiliği de gerçekte hiçbir zaman bir kadın görünümüne sahip olmayı istememiş bir yaradıhştan ötürü, oynamak zorunda kalmıştı."(s,127) Burada yazann daha önce çocuğun(BEN) travesti oluşunu aile yaşamına ve çevresine bağlamasını anımsatmak isterim. Eğer öyleyse, şimdi doğuştan gelen bırtakım özelliklerden dolayı cinsel kimlik bunalımı yaşadığını söylemek ne kadar yerinde ve tutarlı olur?.. Doğuştan gelen bir şey içinse neden oyun oynasın? "Oynamak, onun için artık yemek, içmek ve uyumak kadar doğal bir şey olup"çıktığı için mi? (s. 128) KIYIDA YAŞAMAK' BİR OYUN METİN Mİ? Işin ilginç tarafı tüm bu satırlan yazan, yani romanı kendi ağzından ortaya koyan BEN oyun oynamayı kalıcı bir davranış haline getirdiği için acaba onun C U M H U R İ Y E T K İ T A P söyledikleri, anlattıkları da bir oyun veya oyunun bir parçası olabilir mi? Ona da yıne anlatıcı(BEN) yanıt veriyor: " Ve şimdi, yaşamımı daha önce hiç başaramadığıma inandığım ölçüde bir içtenlikle kaleme aldığımı sandığım şu saatlerde, yazdıklanmdan ne kadan gerçek yaşamımdan kaynaklanıyor, ne kadan ıse bir oyun metnı niteliğinde? Bu soruya kesin bir yanıt verebılecek durumda mıyım?"(s.l31) Bu paragrafı okuyunca DEĞIL diyorsunuz. Bu bölüm aynı zamanda yazara gelebilecek elcştirilerın önünü de kesiyor. Çünkü yazar, topu anlatıcıya; BEN'e atıyor. Kıyıda Yaşamak için bir travesti romanı denilemez. Zira kitapta travestilerin yaşamlarına ilişkin medyada gördüğümüz çarpıcı olayların hiçbiri burada yok. Ama insan nasıl oluyor da travesti oluyor, sorusuna verilebilecek yığınla yanıtlardan birini veriyor denebilir. Zaten BEN de kendini tam olarak tanımlayabilmiş değildir. Ben bir travestiyim diyemiyor; bunun söylenmesi gereken durumlardaysa bir başkasına söyletiliyor. Niçin? BEN, altmış bir yaşındayken kendini çözümlemeye, tanımlamaya kalkıyor; ama yıllardır olduğu gibi yine "ben kimim" sorusuna net bir yanıt bulamıyor. BEN'in kendine yakıştırdıklarıyla toplumun ona yakıştırdıkları bir türlü örtüşmemiştir çünkü. BEN yaşlandığında tek amacı geçmişinı unutmak olmuştur. Çünkü o rengıni belli etmek istemiş ama bunun bedelini ödemek zorunda kalmıştır. "Rengimizi belli ctmemizin bedelinin yalnızlıîdar olduğunu" (s.148) yazmıştır o. BEN ÖLÜRKEN ORADAYDIM VE HER ŞEYİ GÖRDÜM Sonunda ölüme yaklaştığını hissetmiştir. Bunu hissettiğinde, "Rengimizi belli etmenin, yaşadığının ahlakını savunma yürekliliğinin bedelinin yalnızlıklarla, dışlanmalarla, en temiz üişkilere ve duygulara çamur atılmasıyla ödendiği, buna karşdık renksizliğin, hep olduğundan farklı yüzleri sergilemenin, sevgilere, dostluklara ihanetlerin ödüllendirildiği bir ortamda, yaşadığım kentte son sevdiklerim tarafından külrengi bir yalnızlığın tam ortasında öldürüldüğümde, cinayet mahallinde ben de vardım. Tam kıyıdaydım. Her şeyi gördum."(s.l67) demekten kendini alamaz. Roman bittiğinde, mektup havasının, o seslenilen sevgilinin ne olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Soru işaretleri çoğalıyor. Hepsinin yanıtı yok; bazen yanıtsız kalan sorular düşünülen yanıtlardan çok daha iyi olabiliyor. Ahmet Cemal, Kıyıda Yaşamak'ın kurgusunda ve akıp giden dilinde ustalığını bir kez daha ortaya koyarken belli ki epey emek harcamış; harcadığı emeğe de değmiş doğrusu. • [email protected] kayıp metnin izinde ı Nietzsch Çevrwv Muftala Tüzsl insanca, Pek İnsanca X3 '<" t .,. Nietzsche'nin Bütün Yapıtları'nı saglıklı bir biçimde oluşturmak yani, onun adını taşıyan ve bugüne ulaşabiimlş ne kadar kitap, metin, tümce varsa, hepsinin, tarlhsel sırayla doğrusunu yayımlamak... Ithaki, yolu açan ikı Italyan'ın; Colli ve Montinari'nin göze aldığına benzer bir işe gırişti: Ithaki, Eleştirel Toplu Basım'ın Turkçe edisyonunu gerçekleştirmeye devam ediyor... Friedri Nietzs ithakl vvww.ithaki.com.rr SAYFA 19 S A Y I 7 60
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle