25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kenleri; aykırılıkları kendi nesneler dünyasında ölçüp/biçip sonra kararını verir. Çünkii bir araştırmacmın kılı kırk yaran titizliği, nesnelliğini, değerbilirliğini üzerinde taşır. Dolayısıyla denemelerinde/eleştirilerinde tek bir nesneye bakmaz (daha dogrusu görür); nesnelerle kcndisi arasındaki iİişkileri göz önünc getirir. Görüşünü süreldi olarak canlı tutar. Diger bir deyişle, iyi bir gözlemci ve analizcidir. Kendisiyle göriinenler dünyasında bir köprü kurar... Ve oradaıı gördükJerini, izlediklerini, yaşadıklarını, aJgıladıklarını okuyucu ile ortaklık kurarak yorunılan(nı) birlikte yapmalarını önerir. Deneyler dünyasında bir insanın düalist dünyasını da gözardı yapmadan onun ruhsal, cdebi, cstctik duygu ve düşünce evrelerini araştırır, açıklar. "Pas Üemiri Yiyor", Rauf Mutluay'ın 19641974 yılları arasında Yeni Ufuklar dergisinde yayımlanmış denemc ve eleştırilerinden oluşan birseçki. "Roman, şiirve tiyatro üzerinde yoğunlaşan denemelerindc öyküleyici bir yöntem / bakış göze çarpıyor." Uretici olmayan, sadece vakit öldürmek için yapılan her iş ve aJışkanlıkların insanları atalete sevk ettiğini, çalışmayan denıiri pasın yediğini söyler ve şu tespitı yapar: "... iyi yön verilmemiş nice yeteneğin bir daha kurtulmamacasına körelmesine götürüyor."(!5) "Nâzım'sız Şiir" adlı denemesinin sonuç bölümünde şu ilgi çekici tespiti gözler önüne serer: "... Birçok güzel şey getirildi şiirimize; anıa hep "Nâzım"sız kalmaya dikkat edilerek. Bunıın ncdenleri ve sonuçlan üzc rinde uzun uzadıya durulmalıdır"(16) der. Her yolcu kendini ilk sanır... "Cerçekten o bizi zekâsıyla, duşüncesinin yeniliğtyle büyütüyordu " Yukarıda alıntıladığımız cümle Tanpınar'ındır. bu söz Yahya Kemal için söylenmiştir. Rauf Mııtluay, hocası Tanpınar için de şu özgün değerlendirmeyi yapar: "... Yıl lar sonra ben, hocam Tanpınar'ın derslerine işi yanm kalan bir doktora öf rencisi olarak yinegirecek; uyıışuk, dikkatsiz, dağınık öğrenci sınıfına katıklığım haftalık ziyaretlerimden birinde sırtımı sıvazlayarak şöyle dediğini duyacaktım: İyi ki geliyorsun, ara sıra geliyorsun da, zevkli ve iştahlı bir ders anlatmak için güç buluyorum kendimdc..."(17) der. Bir tiyatro çıkışinda oyunıın büyüsiine kapılan, duygıılanan Rauf Mııtluay, taşıta binmeden yürüyerek düşünceleriyle baş başa kalır. Içsel dııygulanımlarıııı çok güzel ifade eder. "taşranın gri aydınlığını" anımsar, hüzünlenir ve şu iJgi çekici değerlendirmeyi yapar: "... karanlıkta, elindeki dergiye yazdıklarımı sonradan gördürn: "Türk Edebiyatında hiç kimse, Çehov gibi, taşra hayatının özlemini, kırgınlığını, acılannı yazamadı, "(18) Aziz Nesın'in bir konuşmasından notlar alan Tahır Alangu, şunları nakleder: "Yaban'dan bu yana gerçekçi yöntemle köy, kasaba romanları veren yazarlarımızuı çoğıı konularının ve kahramanlarının darlığına sıkışıp kaldılar. Onceleri bir yenilik gibi gelen bu konular, kısa sürede tükenir gibi oldu. Orneğin Kemal Bilbaşar'ın Cemo'da eriştiği başarı, bilincini 'konudan alan' bir tekrardan değil, bulduğu dil ve anlatımla yaşattığı evrensel duygudan doğdu."(19) MURAT GÜLSOY BuAn't Dctha &nce ştım roman "Kavgasını yapmadan edebîyatçılık yolundayız" "Bir Şairin Hayatı" adlı denemesinde edebiyat dünyasında çabuk parlayanlara karşı duyarlıdır. Eleştirel bir bakış açısıyla bu konuda şunlan söyler: "...iyi niyetsiz yorumlarla sofra sohbetlerinde tartaklanan bu satırları çalakalem yazmadım. lnanıyoııım ve açıkça tekrar edeceğim. Edebiyatımızın son yüzyılında birçok kaJp imza var. Layik olmadıkları yerlere çıkarılmışlar, yapmadıkları şeylerle degerlendirilmişler, kusurlarını bağışlayan bir hoşgörüyle dokunulmazlık kılınmış, herhangi bir yola ilk başlamış olmanın şerefiyle taçlandırılarak kazanmadıkları haklara kavuşturulmuşlardır." (9) Tanpınar'ın da üzerinde durduğu ("Genellikle onun Şark dediği doğu, özellikten, içtenliktcn kaçınır, sakınır.) Mutluay'ın bu konudaki değerlendirmesi de şöyledir: "Yazıdan çok söze, dilden dile geçen söylentilere, hazır daıngalara ve kalıplara inanan; okumadan araştırmadan, şüphe etmeden ortak yargılara sarılan, rahat bilgiçliklere yatkın bir doğu toplumunun özelliği bu"(10)der. F.tik yoksunluguudan şikâyetçidir. Günümüzde de tanık olduğumuz bu durumların yıllar önce bir bilgc tavrıyla ne güzel değerlendirir: "...dostarkadaşakranlar çemberinin odağı olmuş birkaç taJihli yazar vardır. Bir ünlünün etrafında bulunmakla avunan dalkavuk tutumlular över onları, yüceltir; yazdıklarından çok hakkında söylenenlerin yankısıyla büyür ünleri, çoğalıp tekrarlanır. (...) Hayatıyla bu kadar rahat bir sorumsuzlukla gevşeyen hiçbir yazar, eseriyle gerçekçi ve ileri olamaz. (Abdülhak Hamit için söylüyor, Ş.Ö.) Yaşadığı, gözlemlediği edebiyat ortamını eleştirmen kimliği ve idealist bakış açısıyla, çarpıcı yorumuyla okurlarla paylaşmak ister: "Kısır ve dar bir anlar görünenlef çevresinde doğup yanlulanan sağlıksız eserlere güven duymuyorum... Seslendiği yığınların karşısına çıkJmalı edebiyat; toplumca eleştirilmeli. Yazar hayaüyla, eseryazılanyla birlikte gözündeki yaşamanın sınavlarından, çilelerinden geçmeli" (II) Yazann tavrını, duruşunu da şöyle dile ^etirir: "... Kendi içinde susarak ya da bclli bir azınlığın beğenileri arasında toplumJan uzaldaşan yazarlar, bugün bilinmedikeri gibi, yaruı da aranamayacaklardır." (12) Geçmişin değerlerini dc unutmaz. Her ığraşın bir bedelinin olduğunu bunların ınutıılmamasını, unutturıılmamasını ister: 'Eskiyen her değerin, kendi gününün kav»asını verdiğini, onun gerçcklerini dile geirme yolunda kendini harcadığını görmezlen mi geleceğiz!'" (13) der. "Kendine bakmak" başlıklı denemesinle insanın kişiliğinin derinliğine inmesiyle >irlikte düşünsel ürünler verebileceğini öyler: "...Bu yöntemden edebiyatın en binçli eserleri çıkmıştır: Günlükler, anılar, ıtobiyografik romanlar, özeleştiri ürünleJMHURİYET KİTAP SAYI Sonuç yerlne Rauf Mutluay denemelerinde edebiyata ve sanata eleştirel çözümleyici bir bakışla yaklaşır. Dönemler içinde insanlaruı, yazarlann, kitapların özellikle roman kahramanlarının iç dünyalan, kalıcı dekorlar içinde okuyucuların belleklerinde yer eder. Onun hayat serüveninde görmeye, araştırmaya, yorumlamaya, yaşanır kdıp değerlendirmeye yönelik bir uğraştır edebiyat... Bir başka açıdan yaşantılarla, düşünceler; duygularla, inançlar; özlemlerle anlamlı bir bütünlük kazanıyor "Pas Demiri Yiyor" . Rauf Hoca'nın kitaplannı yeniden bir daha okumanın tam zamanı, • Pas Demirj Yiyor/ Rauf Mutluay/Duttya Kitaplart/ htanbul/ 2003/ 256 s. 1. Seyit Kemal Karaalioglu, Rcsimli Türk Edebıyatçılar Sözlüğü, lnkılap vc Aka (lkinci Basım), tst., 1982, s. 372. 2. Rauf Mutluay, Edebiyat Sohbetleri, Millıyet Aktüalite, 4 Ekim 1987, s. 21. 3 Yaz Notları (Kıtaplarl, (lıımhıırıyet, 13.9.1973,s.6 4. Dogan llızlan, "Ik'iıdc Ya^ay.ıcak", Ilurn yet, 16.5.1995, s. 17. •5 a.R.e.,i. 17. Rüyalar, imgcler, yanılsamalar, tckrarlanan anlar, göz ve zihin aldatmacaları, yaşanan ve yeniden yaşanan ya da yaşandığı sanılan anlar... Murat (Hilsoy, her zamanki usta anlatımıyla okuru gizemli işaretlerin, olayların, imgelerin dünyasına sokuyor. tlk kez tamştığı birini daha önce görmüş, ilk kez geçtiği sokaktan daha önce dc geçniiş, bir an'ı dal önce yaşamış ,duygusunu [tatnıayan var raıdır?. [FnHdiÖyktilerd. • ortaya çıkıp okıırıı Işaşırlün cah ramaniariy) a 6 Raul Mutluay, "Zamanı Tanrı Yaşaı ", (Jııın huriyet, 27.11.1973. 7 "Tanpinar'ın Mektupları (Kitaplar), (Ainıhuriyet, 17.4.1975. H. ŞcnerÖztop, "Cîörme Yaratmanın On Koşıı lumudur.'"C;ençsanat,s. 115, (Mayıs2OO3) s 19 9 Rjul Mutluay, Pas Demiri Yivnr, Dunya Kı tapları, (tkınci Basım), Ist, 2003, s.143. 10 ÜBCS.143., 11 ape,s.l45 150 Murat Gülsoy, 'zfhnin yangm erindçn :urtartlnuş arçalar*ı irkillit i, üşünduriîcü bîr rçevcyîe sıınuyoı ı'ilcrînfîr. 12 14 16 18 age, s.150.; 13 age, s.169.; 15 , age, s.197.; 17 agc, s.233.; 19 , a«f,s.l62. age, s.176. age, s.204. age, s.234. 747 SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle