02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Rauf Mııtluay'ın Cumhuriyette yayımlanan yazıları yeniden... Rauf Mutluay denemelerinde edebiyata ve sanata eleştirel çözümleyici bir bakışla yaklaşır. Onun hayat serüveninde görmeye, araştırmaya, yorumlamaya, yaşanır kılıp değerlendirmeye yönelik bir uğraştır edebiyat... Bir başka açıdan yaşantılarla, düşünceler; duygularla, inançlar; özlemlerle anlamlı bir bütünlük kazanıyor Pas Demiri Yiyor. D şener ÖZTOP L. yazısının son cümlesini şoyle bağlar ve kendi hayat felsefesinin ana iikrini ortaya çıkaı tır: "Sanatın da, bilimin de yola çıktığı ilk nokta, insanın kendine yönelttiği sorularla başlayan kişisel düşüncesidir" (2) der. Demın Yıyor" adlı kitabının arka kapakyazısında kısa ve öz olarak şunları söyler: "Dürüst bir insandı I^auf. Evet, düşünüyorıım da, Rauf'a en uygun sıfat bu: Dürüst. Çalışkan, saygılı, vefalı ama hepsinden önce dürüst." E debiyatımızda araştırmainceleme, deneme, eleştiri ve dcrlemeleriyle önemli bir yeri olan Rauf Mutluay'ın (192514 Mayıs 1995) ölümüniin 9. yıldönümünde onu özlemle anarken, kitapları Dünya Kitaplan tarafından yeniden yayımlanıyor: "Pas Demiri Yiyor", "Güz Duyarlıkkn", "Türk Halk Şiirleri Antolojisi". Rauf Hoca'ya ilgi vc sevgi bir kat daha artıyor. Denemelerinde kendi toprağının insanlarının yaşam biçimlerini ve yazarların yapıtlannı inceleyerck ("diyalektik bir görüşle yenibaştan yaşatması eleştiri edebiyatımıza yeni bir tat getirdi") özgün, nesnel yorumlara ulaşır. Onun denemeleri, eleştirileri bugün de güncelliğini koruyor. Araştırmacı, deneme ci, eleştirmen kimliği ile kendi felsefcsini kendi yaratır ve onunla özgünleşir. O çağdaş bir yazar, aydındı; gerçekten incelemelcri, denemeleri, eleştirileriyle, edebiyat dilinin tutarlılığı ile yüreği ve düşüncesiyle zengindi. Kendini edebiyat incelemelerine adamıştı. Hiç şüphesiz ki, onun hazırladığı" 100 Soruda Edebiyat Bilgileri" ve diğer iki kitabı nesnel güvenilirlikle iyi bir araştırmacının ortak niteliğini içeriyordu. Araştırmacılık zor bir uğraştır. Nesnellik söz konusu olsa bile, yazarın kişisel bakışını, tavrını, duruşunu da içten içe taşır. Rauf Mutluay'ı değerlendirmek için hocası Tanpınar'la kendi kuşağının "edebiyat araştırmaları" günümüze kadar niteliğini yitirmeyen kaynak eser olduklannı görürüz. RahmetliTahirAlangu (19161973), Behçet Neeatigil (19161979), Fethi Naci'nin (1927) edebiyat üzerine saptamaları, değcrlendirmeleri, elcştirileri kimseyi kırmadan ama düşüncelerini de saklamadan verdikleri yargılardır. Kayırmaya yer vermeyen, nesnel olmayı kendine "şiar" cdinen dürüst araştırmacılardır. Rauf Mutluay da ideolojik kategorilerin tutsağma düşmeden "denemelerinin", "eleştirilerinin" ardındaki anhunlar derinliklidir. Ideolog bir araştırmacı değil, Türk edebiyatını bir bütün olarak kafasında inşa eden aydın bir yazardır. Edebiyatı biryazısında şöyle değerlendirir: "Edebiyat, çağının teknik gelişine uygun yeni yöntemlcr, yeni çalışma biçimleri kazanma yoluna gidecektir. Bu yolların başarı kazanmasıyla edebiyat insanı bilinçlendirecek, insanı sorumlu bir toplumsal varlık haline getirecek, insanı daha çok ınsanlaştıracaktır." (1). Bununla birlikte "Çağrışımlar" başlıkh "Hayatın dürustluğune inanan, gecici tutkulara yol vermeyen bir insan" Edebi ve estetik uğraşın görüntüleri olan yazıları; toplumsal, ulusal, kavrayıcı bir bakışın ürünleridir. Sözgehşi, Anthony Burgess'in "OtomatikPortakal"uıı tanıtırken: Amerikan toplumundaki başıboş ve amaçsız gençliğin içyüzünü; başka bir deyişle "kaybolan gençliğin" sorunlarını irdeleyen Burgess'in gerçekçiliği karşısında şunları yazmaktan kendini alamaz Rauf Mutluay: "...Kendi ülkemde, kendi insanlarımız ve geleneklerimiz içinde yaşadığıma bin kez şükrediyorum" (3) der. Edebî birikimlerini edebiyat evreni içinde değerlendirmeye, keşfetmeye çalışır. Metinlerinde hiçbir kclimenin yersiz, hiçbir cümlenin gereksiz olmadığını görürsüniiz. Onun büyük bir dil ustası ve dilin gücünü çok iyi kullandığını fark edersiniz. Hayat ile edebiyatı birbirinden ayılmaz bir bütün olarak görür. Doğan Hızlan'ın o güzelim tanımlamasıyla: "Hayatın dürüstlüğüne inanan, geçici tutkulara yol vermeyen, hak vermeyen, emek kaçakçılarına müsaade etmeyen, meslek kuralını, edebiyatçı duyarlığını ön plana alan tek güzel mısra, tek iyi satır yazmış isimlerin bile dışarda kalmasını istemeyen ' (4); edebiyat incelemelerinde nesnel baluşıyla, sanatçıya özgü üslubuyla mükemmel bir araştırmacıyazardır Rauf Hoca... O n u n insan ve edebiyatçı yönünü en iyi tanımlayan edebiyatçılar: Doğan Hızlan ve Fethi Naci'dir. Doğan Hızlan, ölümünün henıen ertesinde yazdığı "Bende yaşayacak'başlıkhyazısında şöyle der: " ..Edebiyatı öğretmez sevdirirdi. Oğrencilerin gözünde bir yol göstericiydi. Insanla edebiyat arasındaki bağı bütün öğrencilerine, bizlerc, sevgiyle anlatırdı. Hayatın bzsııyunu taşımayan eserlerin yapaylığını bcnimseyemezdi. Ben Rauf Hoca'nın hayatın boşluğuna düştüğünü gönnedim. Ağız dolıısu kahkahalaıla hatırladığım bir anı yok benim için. Hayatı ciddiye alan bir kuşağın Isa'sı sanki. (...) 100 Soruda dizisi, herkesin, oğrencisinden öğretmenine, okuamdan uzmanına kadar yararlanacak kaynak kitaplardandır" (5). Öte yandan Fethi Naci de "Pas "Zaman yaratır; yok eder ya da anılarda yaşatabiimek... Rauf Mutluay'ın yazılanyla tanışmam; ilkin Samı N. Ozerdim hocamın Cumhuriyet gazetesinden kesip bana okumam için verdiği kupürlerle oldu. "Edebiyat Sohbetleri", "Kitaplar" koşesinde yazdıklarını büyük bir dikkat, merak ve zevkle okuduğumu bilmem anlatmaya gerek var mı? Yıllaruı ardından söz konusu "kupürleri" arşivınıde sakladığınıı, ycri ve zamanı gelince onlarla daha dün gibi heyecanlandığınıı, okuduğumu; tekrar ycrlerinc koyduğumu söylemek isterim. "ZamanıTanrı Yaşar" (27.11.1973)başlıklı yazısında: Göktürk Yazıtlarında Bilge Kağan'ın ağzından söylenmiş bir sözden yola çıkan Rauf Mutluay şöyle der: "...'Zamanı Tanrı Yaşar' demek, insan zamanı yaşayamaz; onun kınntılannı, kendi ömrüne rastgelen küçücük dilimlerini görebüir demektir. Sonsuzluk zincirinde küçücük bir halka" (6) der. Rerik Durbaş, "Pas Demiri Yedi" (Yeni Yüzyıl, 15.5.1995) başlıklı yazısında şöyle der: "...Pas Demiri Yiyor ve Bende Yaşayanlar kitaplarında topladığı denemeler onun dünyaya bakışının aydınlık bir kanıtı değil mi?" Durbaş, bu sorunun ardından 100 Soruda dizisinde yayımlanan kitapları için de şöyle bir soru sorar: "Edebiyada ilgilenenler için her zaman' 100 Soruda' topladığı edebiyat tarihi vc bilgilerinin ışığı vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olmayacak mı.'' (.. ) Rauf Hoca, masamın üzerinde duran kitaplarıyla, eski ve yeni edebiyatımızı irdeleyen, özümleyen yazılanyla dün olduğu gibı bugün de, yarın da konuştuğum, yararlandığım bir dost, bir arkadaş olarak kalacak" der. Diğer taraftan "Dostları Rauf Mutluay'ı son yolculuğuna ıığurladı", "Elveda sevgili Rauf Hoca" (Yeni Yüzyıl, 21.5.1995) başlıklı duygu yüklü yazısında Atilla Dorsay da şunları dile getirir: "...Ben onu Cumhuriyet yıllarından tanıyordunn kuşkusuz... Yıllar boyu bu kültiir ve sanat gazetesinin baş edebiyat eleştirmeni olmuştu. (...) Fethi Naci, bu çok eski dostunu hüzünle anıyor, son haftalarda durumunun düzelmiş gözüktüğünü, hatta o ünlü öğle rakdanna ye niden başladıklarını söylüyordu. Selim îleri ise 'o benim hocamdı' diyor ve içten üzüntüsünü saklayamıyordu." Rauf Mutluay'ın beni etkileyen bir yazısı da "Tanpınar'ın Mektuplan"dır. Söz konusu yazısında Tanpınar'ın yaşadığı sürede gereği kadar değerlendirümediği üzerinde dumr. Bunca çeşitli dallarda verdiği ürünlerin zamanında okunmadığını, haksızlık cdildiğini, sanat ufkunun gereğince anlaşılmadığını gittikçe daha iyi anlıyoruz dedikten sonra şu önemli saptamada bulunur: "...edebiyata adanan biryetenck ve çaba; zamanımızı alan çeşitli işler arasında, bekârlığının, yalnızlığının, iradesiyle çatışan tembellik içgüdülerinin, mutluluk umutlanyla evlilik düşlerinin, dost meclislerinde harcadığı saatlerle işine ayırmayı düşündüğü emeğinin arasında paramparçadır. (...) Resim ve müzik sanatlarına da en az şiir ve edebiyat kadar önem vcren bu duyarhk, Batı dünyasının değcrlerini yerinde gönnek ve özgür yaşamak düşleri arasında gider gelir. (...) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın mektuplarında, dünyaya sanatçı olarak bakan ve gördüklerini edebiyatça anlatan bir usta kalemin bütün içtenliğini ve özelliğini görüyoruz" (7) der. Bir düşüncenin yapısal bütünlüğü imgesinin güçlü olmasını sağlar. Bir inıge, yeniden yaratılmış veya yeniden üretilmıs, bir görünüdür. Her imgede bir görme biçimi yatar. Raui Mutluay'ın denemelerınde edebiyat ve sanat eserine bakan gözlerinde bakış açısı özgürdür. Başka bir deyışle, Erıch Fromm'un çok beğendiğim bir sözüyle: "Yaratıcılığın en önemli objesi, insanın kendisidir." (8) Mutluay'ın deneme veeleştirilerı insan, yazar, eser iiçgeninde gider/gelir. Ayrıntılardan yola çıkarak bütünselliğe doğru yol kateder. Bir figürü en ince ayrıntısına kadar kendi içsel ve dışsal duygulanımlarıyla algılamaya çalışır. Düşündükleri, inandıklan ya da olması gereK İ T A P Ayrıntıiardan bütünselliğe ulasan bir denemecinin dünyası SAYFA S C U M H U R İ Y E T S AYI 7A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle