25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sema Kaygusuz'la son kitabı "Esir Sözler Kuyusu'nu konuştuk Sema Kaygusuz, dördüncü kitabıyla çıktı okurların karşısına. "Esir Sözler Kuyusu". Kaygusuz'un ilk dönem öykülerinden oluşuyor kitap. Kaygusuz'la bu kitabını konuştuk. ~l şebnem ATILGAN E sir Sözler Kuyusu, Kaygusuz'un dördüncü kitabıdır; ancak öyküler bugünün, dünün ya da yakın bir zamanın tarihini taşımaz. Yine de on dört yıl bu zaman tanımlanndan birini karşılasa da, kitabın yayına hazırlanması, yazannın kendine karşı bir tutumudur da. Okuruna bu durumu şöyle açtklar: "Hiçkuşkusuz, henüzotuzluyaşlannı süren bir yazar olarak, daha dördüncü kitabımda, ilk gençlik yıllarımda yazdığım kusurlu öyküleri yayımlamakla fazlasıyla ileri gittim. Cierçek şu ki, bundan sonra yazacaklanma kaynak oluşturan bu öykülere sırtımı dönmektense, onları sırtlanmayı yeğledim. Ama asıl önemlisi, on sekiz yaşında bir kıza kendimi bagışlatmamdı." Kitabın hemen başında yer alan tlksözde okuru ve kendisi ile konusur yazar. Esir Sözler Kuyusu'nu okura anlatırken, kendine de 'hesap' verir "Dili (mi) yeni bir gövde haline getirmek için yollar aradım ve bunu da Esir Sözler Kuyusu'nda buldum." Bu arada kendi edebiyahna değinmekten kaçınmadığı gibi, 'yaşlı edebiyat kurumu'da ilksöz içinde yerini alacaktır. Sema Kaygusuz, Ortadan Yarısından, Sandık Lekesi, Doyma Noktası ve Esir Sözler Kuyusu nun ardından bir roman ile okurunun karşısına çıkmaya hazırlamyor. Öykücü kalemini roman diline de çeviren Kaygusuz bu konuda şöyle diyor: "Öyküyü güzel yapan şey neyse, romanı da güzel yapabilir. Bu da yoğunluktur. Bu arada romanın ardı ardına gelen bir öyküler toplamı oldug'u düşünülmesin. Hayatımda ilk kez roman yazıyorum. ilk akla geleni yapar mıyım hiç?" "Başlangıçta sözcüklerin büyüsü vardı; imdiyse sözcüklerin gucu var melerden hoşlanmak; yalnız başına ama kelımelerin dünyasında kalabalık bıraıle olujturmak... Yazdıkça yazmak; sonra 'yazar'olmak, 'yazıyor' olmak ıçın bdınçsızce verılen bir karar... Evet belki altbenin bunu sana söylüyor olabilir. Ancak, senin de söylediğin gibi önce sözcükler düşüyor, sonra düşsel sahneler. Bu kurgusallığın içinde yazar yok ki. O çok sonra giriyor dcvreye. 'Yazacagım' kelimesı de kendi ıçtndegelecek vaat eden bir karar degıl mu Çok dtle getmlmeyen ama metınlerın çoğa/mastnı daengellemeyen... Haklı olabilirsin; geçmişe baktığımda kendimi sürekli yazarken görüyorum. Bu kitabı hazırlarkcn güncelerimi karıştırdığımda fark ettim bunu... Yazmayı öğrendiğim andan itibaren hep bir kenarda yazı yazıyorum. Biraz içimc kapanık bir çocuktum. Çabuk sıkılırdım. Yazmak böylece bir ifade biçimine dönüşmüş olmalı... lster istemez kendime bir yazılı tarih oluşturmuşum.Yine de ısrarım hâlâ geçerli. Ben yazıyı yazarcılık oynarken keşfetmedim. Bu kitapta yayımladığım öykülerden birkaçı, adımı bulaştıımadığım tümüyle saf bir yazma eyleminden geliyorlar. B« kadar zaman geriyc gidıp neredeyse ilk ve devam eden metınlerle yüz yüze gelmenın nedenlen olmalı . Üs/elık bunu yalnız başına da yapabılirdın ama sen yayımlamayı tercıh ettın. Yayımlanmaya değer bulduklarımdı bunlar; birkaçında kurgu yoktur. Ama kurgu taşıyan öyküler de yazmışım o yaşlarda... Ödiil dosyalarında kalmış öykülerim de vardı. Bir de ilk kitaptan sonra yayına hazırladığım bir kitabım vardı. Fakat sonra o öyküleri yayımlamaktan vazgeçtim. O kitaptaki öyküleri de okudum bir kez daha... Ama yine hoşuma gitmediler. Yine vazgeçtim yayımlamaktan. ÖYKÜLERİ SEÇERKEN Bu durumda öyküleri seçerken kafanda bir düşünce olmalı... Oykülerimi seçerken şunu anyordum: Benim kurmaya çalıştıgım dünyanın, oluşturmaya çalıştığım dilin anası nerede? Başlangıç noktam neresi? îzleğim buydu. Yazdığım metinler arasında daha hareketli, daha gösterişli olanlar da vardı. Ama onları seçmedim. Neden bu öyküleri seçtim? Bu soruya cevap ararken aklıma başka bazı sorular takıliyor: Yazınımda oluştutmaya çalıştığım çizgiyi ben kendim mi çiziyorum, yoksa öteki benim mi beni oraya doğnı itiyor? Neden bu öyküler... Çünkü ben haz aldığım metinleri yazıyorum. Bu bir tür bağlanma mı, yazınsal bir taraftarlık mı? Yine de bu seçiciliği yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Kendine ragmen, kendi metinlerin arastnda taraf tutmakgıbı... Yazdıklann arasında tercıhlerde bulunuyonun. Evet sanınm... Onlarda gördüğüm bir şeyeşeylere sahip çıkmak istiyorum. Çünkü şöyle düşünüyorum: İnsanın gizil bir dünyası var ve yazı yazarak kendine bir dünya kurma hakkını kullanıyor. Içinin en rahat ettiği; kendini en iyi ifade edebildiğin; sanatını işletebildiğin; serüvenini sürdürebildiğin... kısacası ısrarla içinde kalmak istediğin küçük bir cvren yaratıyorsun. Sahip çıkmak dediğim bu! Ben örneğin polisiye metinlere de ilgi duyuyorum. Ama gerilim ve groteks metinler daha çok ilgimi çekiyor. Oturup, polisiye bir metin çıkarma gayretini göstersem, bunu yapabileceğime inanıyorum; 'herhalde yazabilirim' diyorum. Ama asıl önemlisi kendi dünyamı derinleştiımek değil mi? Evet ama karşına çıkan farklı yazın yollannı denemek, kendine aıt dünyayı derınleştırme konusunda nasılzarar vercbılır kt ? Sen bir yazarsın . Bir kurgucusun .. Ama anladığım kadarıyla ilk özüne sadık kalmayı lercıh edıyorsun... Benim tek derdim Sema Kaygusuz'u kullanmamak. Bazı hayallerim var; yapmayıbecermeyi istediğim... Kendi yazınımda önce bu hayalleri gerçekleştirmek istiyorum. Bunun bir doyma noktası yok, biliyorum. İşte bu öyküleri seçmemin ana ncdeK İ T A P SAYI 747 SS | 'I sir Sözler Kuyusu" ile Se• • I J ma Kaygusuz'un ilk meM * tinlerine dönüyoruz. M " •* Okudukça, henüz yolun çok başında ama sürekliyazmışyazan bir kalem çıktyorkarşımtza... Aradan yıllargeçip de bugünün Sema Kaygusuz metinlerine baktıg'tmızda tse yazar olmaya karar vervn genç bir kadının aldığı mesafelere tantk oluyoruz. Ne derstn? Doğrusu 'Yazar olacağım' diye bir karanm hiç olmadı benim. Bunu kendiliğinden yapıyor, birden yazmaya başlıyorsun. Çocukken okuduğum, kapaklan beyaz olan bazı kitaplardan etkilenir 'Ben de beyaz bir kitap yazacağım' derdim. Işte bunu içimden geçirdiğimi hatırhyorum. Fakat 'yazar olma' yolunda aldığım bir karar olduğunu hiç hatırlamıyorum. Ilepimiz var olma alanı anyoruz kendimize... Herkesin kendini göstermeye ihtiyacı var. Kimi insanlar kendilerini sanatla ifade ederler, kimileri zanaat, kimileri de yaptıklan herhangi bir ekip çalışmasıyla... Ama sanatı diğerlerinden neden ayınyoruz? Çünkü sa nat, ancak dışardan bakıldığında bir 'sanat eseri' oluyor. Demek istediğim, bunu kendi kendine yapıyor olmanın hiçbir özel yanı yok; bir var olma alanı açmıyor... Eğer 'yazı' için konuşuyorsak, yazdıklann, ilk aşamada kendi iç konuşmalann... Hatta gizlenmelerin! Sonra bir gün geliyor, kendini göstermek için ötekilere kendinden ötürü başka bir şey göstermen gerekiyor... Edebiyatın böyle tuhaf bir ikilemi var. Gösterdiğinin gösterenine dönüşüyorsun. İlk kitabımı elime aldığımda kendi adımı neden yadırgadığımı şimdi daha iyi açıklayabiliyorum. Kapaktaki Sema hiç tasarlamadığım bir biçimde kurgusal, yapıntı bir özneye dönüşmüştü: Bir yazara... Ne zaman yazdıklannı yayımlamaya karar veriyorsun, işte o zaman büyük bir tehlikeye atılıyorsıın. Artık yazdıklann, ancak dışardan baluldığında 'anlam', bütünlük kazanacak metinler oluyor... Ama yazmaya başladığında, yazar olma kararı vermek bence mümkün değil. Bir insanın yazar olmak için yazı yazması bence çok acıklı bir şey... Ytne de btr şey, bir duygu belkı de, keli SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle