02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

var. O bölgede kadın çok ezilir, cinayetlerin merkezinde de onlar var. Bir taraftan da çok güçlüdiirlcr. Bcnim ileriki dönemlerdeki çalışmam bu giiçlü kadınlarla ilgili. Töre Kıskacında Kadın ı yazmaya başladığım 199697 yılJarından itibaren törenin çemberı dışına çıkmış hatta kendi aşiret yapılarının bir çeşit Berivanları, Hanımağaları olan kadınları kitaplaştırma düşüm var. Bu konuda biraz alan çalışması da yaptım ama bunun ıçin töre cinayetlerinin çok azalması, gerekçelerinin önemli ölçüde ortadan kaldırılması gcrckiyor ki ben o rahatlığa ıılaşayım. Sorunlar dcvam ederken, ben bu kitabı yazarsam işin televolesinegiderim. Gerçckten töre kıskacındaki kadınlara haksızlık etmiş olurum. sanlar son model ciplerle dolaşmaya başladı ama denız hitti. Kadınların başlık parası arttı ama bir noktadan sonra kilitlendi KÖTULER MAHALLESİ' löreYerörlDpnık nçlcmesının ardından bir öykü kıtabıntz çıklı Karınlarınt doyurmak ug'rııtnı canlanm tehlıkeye atan, ekmeğt sınırtn ött'stndearayan kaçakçılan anlatan Kötüler MahallcM O kitap, çoğıı Urfalılar'ın bile bilmcdiğl bir mahallcnin çevresinde gelişen insanların ılişkilerıni, ekonomik zorluklannı, folklorık zenginliklerini barındırıyor. Bir taraftan da otobiyografik özelliği olan, aslında yazarın kendi çocukJuk yaşamından yola çıkılarak yazılan bir kitap. 78 yaşındaki bir çocuğun o dönemde salt kaçakçılık uğruna kumlmuş bir mahallede ışık, deklanşör, flaş hızına hiç bakmadan çektiği siyahbeyaz fotoğrafların yan yana getirilmesiyle oluştu. Hiçbir kitap bu kadar keyif vermedi bana. Okura nefes aldırmak istcdim. Şiddetin, terörün yazan olmaktan çok Mehmet Faraç'ın öykücülüğünü anlatmaya çalıştım. KölülerMahallesı bir Kolukta okunan ve sonunda m\anın yüzünde bir gülümsemc bırakan bir kitap. Herkes kendi çocuklugundan bir )eyler buluyor. Bu kitap ve Suyu Arayan Toprak'ta sızın tarthe olan düşkü'nlüğünü'zü de görüyoruz Amatör olarak tarihle, arkeolojiyle, sanat tarihiyle ilgileniyorum. Tarthe olan ılgınız sayesınde Kötüler'ın Gutıler'den geldtğıni, Ehbcr Kalesi'nt, îsa'ntn Edessa Kralı Abgar'a gönderdığı mektubu öğrentyoruz .. Öykü kitabı ama arastırmacılığı da bırakmamtşsınız. . Tarihe olan düşkünlüğümün özellikle Suyu Arayan Toprak ve Kötüler Mahallesi'nde büyük yansımalan oldu. Benim için altyapı oluşturdu. Bu altyapıyı ben folklorik, sosyal, toplumsal zenginlikle harmanladım. Tarihle ilgisi olmayan, araştırmayan bir insan, öykü çalışmalarını belgesel bir dille yazmaya çalışırken büyük sıkıntı çekerdi. Bu benim için büyük kazanım oldu. Pepnden başka öykü kıtaplart da geliyor mu? Yaşanmış öykülerin anlatıldığı bir kitabım hazır. Birbirinden farkh 9 öykü var. Insanları şaşkjnlığa sevk edecek, düşündürecek öyküler. Yine merkez Urfa. Onun dışında, bölgedeki bir azınlığa yönelik şiddet olayını, bir katliamı ele alan bir belgesel çahşması yapacağım. Bunun bütün alan çalışmaları bitti. Yaklaşık 3 yıl boyunca belgelerini toparlamaya çalıştım. Sürekli Urfa'y a gidip alan çalışması yaptım. HtZBUUAH Töreden sonra bir başka konuda da ilki gerçekleştirdiniz Yine içinde vahşet olan bir konuyaelatttnız. lltzbullab . FaikBulut'la birlıkte KodAdı I iızbullah'ı yazdıg'tnız dönemde özellıkle balı bölgelermde Hızbullah'ın adı bıle duyıdnıamtştı. Hizbullah'ı yazmak da löreyı yazntak kadar zordu santrım. Tehdıdıyle ıç içe yasadığınız bu örgütü anlatmak kolay olmasa gerek? Benim talihim mi talihsizliğim mi bilmiyorum... Hep böyle içinde kan, şiddet olan konulara eğildim tnsanların aşk romanlan, sevda öyküleri yazdığı bir dönemde ben törenin, Hizbullah'ın şiddetini kitaplaştırdım. içinde bulunduğum coğrafyada benim yapabileceğim başka bir şey yoktu. Toplumu bir arada tutan, yaşatan unsurlar zaten tükenmişti. Şiddet her şeye hâkim olmuştu. Bu yüzden hem Türkiye'nin batı bölgelerinin hem de dünyanın dikkatini buraya çekmek için korkunun, dehşetin egemen olduğu konulara değinmek zorunda kaldım. Muğla, Antalya ya da Marmaris'te muhabirlik yapsaydım belki bir çevre muhabiri, turizm yazan ya da eski eserlerle ilgilenen bir yazar olurdum. Insanlar bulundukları dönemin, ortamın gereğini yapıyorlar. Ben aslında bunu şans olarak görüyorum. Biraz da Mehmet Faraç'ı Mehmet Faraç yapan her ne kadar Cumhuriyet gazetesi olsa da bira2 da Hizbullah'ı ilk yazmanın, Töre Kıskacında Kadın'ı yazmanın getirdiği övünçtür. Islamcı örgütlerle ilgili calı$mada ben asamalan gözettlm. "Kod Adı Hizbullah', Guneydoğu Hizbullahı'nı anlatıyordu. "Hizbuiiah'ın Kanlı Yolculuğu', batıya göç etmiş Hizbullah'ı anlatıyordu. Bu kitap da (Ikiz Kulelerden Galata'ya El Kaide Turka) hem yurtiçi hem de yurtdı$ı baglantılan olan bir örgütün anatomisini anlatıyor. J "Batman'dan Beykoz'a HizbuUah'ın Kanlı Yolculuğu" kıtabtyla Hizbullah vahsetinı çok net anladtk... Bu kitap örgütün Güneydoğu'dan Istanbul'dan göçü, Beykoz operasyonu ve dağılma sürecini anlatıyor. Örgüt halen son bulmadı. Şeriatçı örgütün yaşamımıza ne kadar yakın olduğunu ortaya koydu bu kitap. Ikı Hizbullah kıtabının arastnda üçlemenın sonuncusu "toprak" var. Harran ve Fırat'tn kavujmasını anlatan Suyu Arayan Toprak Ben bunu baştan bir üçleme olduğunu hesaplamıştım. Güneydoğu'nun sorunu töre... Hem erkeği hem kadını mağdur ediyor, bir yaşam anayasası. Yüzyıllardır sorun. Terör, 1980 sonrasında özellikle çıkış toktası olduğu için Güneydoğu'da büyük /aralar açtı, büyük ızdıraplar yaşattı. Geri/e en büyük sorun kalıyor. O da topraksızık. Töre, feodaliteyi ayakta tutuyor. Fe>dalite, kadının dışında topraksızları basa altına alıyor. Bir taraftan yüzbinlerce döıüm arazi olmasına karşın su sorunu var lölgede. Orada susuzluk topraksızlığı bü'ük bir soruna dönüştürüyor. Bu yüzden )u üçlemenin son ayağında toprak olması ;erektiğini düşündüm. Son deMEHMET FARAÇ ece de zor bir işe girdim. Töre >eni feodalitenin baskısı altına 9Mm*n'd«n Bcyfcoz'a ldı. Hizbullah ve benzeri örgütHİZBUUAH'IN Lrin şiddeti beni sürekli ürkütü ama "Suyu Arayan Toprak" KANLI YOLCULUĞU >ana büyük bir haz, renk verdi. Cangrene dönüşmüş bir soruna larmak bastım Bu nedcnle olsa gerek, Harin âşığı us/a Fıkret Otyam da bu ttabt bir destan olarak tanımlıor... Mezopotamya Ovası'nın vemliliğini, Moğol saldırılarıyla asıl yok olduğunu, kentin inM H U R İ Y E T K İ T A P sanlarının 50 yıl süreyle Harran'la Fırat'ı evlendirme mücadelesini yazdım. Bu üçlemeye baktığınızda Mehmet Faraç'ın yaşamının ızdırapları vardir. Töre, terör zaten bizim okumamızı, eğitimizi engelleyen bir sorun olarak karşımıza çıktı. Topraksızlık, susuzluk da zaten büyük bir sorun. Kilometrelerce uzaklıktan gaz tenekeleriyle su taşımış bir annenin çocuğu olarak ben annemin suyla olan kavgasını, Fırat'la Harran'ın kavgası kadar büyüttüm. Harran'la Ftrat kavuştu ancak bu kavuşma bölgeye mutluluk getırdi mi? Fırat'la Harran'ın kavgası, özellikle yüzyıllardır suya hasret bölge insarunın açlıkla, yoksullukla, susuzlukla olan kavgasıdır. Bu kavganın sona erdirilmesi, bereketin yani verimliliğin bu iki unsurun biraraya getirilmesi, evlendirilmesi mücadelesini Urfalılar başarıyla sonuçlandırdılar. Orada güneşle sıcaklığın, suyla kurakhğın kavgasında Urfalılar arabulucu oldu. Yüzyıllarca birbirine 60 kilometre uzaklıkta duran Harran'la Fırat'ı barıştırdılar. 50 yıllık mücadelenin sonunda 1995 yılında Fırat Nehri Harran Ovası'na aktı ve yüzyılların kavgası sona erdi. Ovada davulzurnalar çalındı. O insanlar suyun toprakla buluşmasıyla berekete kavuşacaklarını düşündüler. Ekonomik açıdan kalkınacaklannı sandılar. Hem törenin hem de terörün getirdiği yoksulluğu suyun getireceği verimlilikle yok etmek istediler. Bunda da başanlı oldular. GAP ekonomik açıdan çok/azla kalkınma sağlamasa da sosyolojik açıdan bazt değısımlere yolaçtı. Ne gibı etkılerı oldu? O proje aslında 2000 yılından önce tamamen bidrilmeliydi. Bitirilmemiş bir projenin etkileri de çok verimli olmadı. Bir dönem Urfa bölgesine bir zenginlik geldi. Toprağın değeri, arazilerin fiyatı arttı. Apartmanlar, dükkânlar kıymetlendi. In GÜNEYOOĞUDAN BESLENMEK Basta Urfa olmak üzere Cjüneydoğu 'dan beslenmeye devam edeceksmtz yani... Güneydoğu öykücülüğü Bekir Yıldız'ın ölümünden sonra etkinliğini yitirmiştir. Aslında başta Urfa olmak üzere Mezopotamya dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olduğu için araştırmacılar, romancılar, Hlmciler, yazarlar, belgeselciler için balta girmemiş ormandır. Korkunç bir zenginlik vardir. Benim yazdıklarım yüzde 10'u bile değildir. yani siz kaleminizi o bölgedeki herhangi bir konu üzerine yoğunlaştırdığınızda bir roman, öykü çıkabiür. Kaçakçılann yaşamım anlatan Sarhoş A/lar Zamanı filmının İranlı yönetmeni MatNiMtMJIAÇ Bahman Ghobadı nın dedıg'ı gibi "O bölgede kımın arkasına bir kamera koyarsanız elkıleyid bir sınema fılmı çtkar" . Çok doğru bir saptamadır. Çünkü o bölge çelişkilerin kavga ettıği bir bölge, Bu çelişkilerin her bir kahramanı öykü, roman, fîlm olur. İçinde yaşarken bu çelı^kilerı görebılmek de çok önemli () bölgede yaşayan tüm gazetealer bu kadar dışarıdan bakanııyor, feodalitenin kuralları sınırlarmda yapıyorlar. Tabii biraz gözlem, analiz, araştırma yapmayla, insanda merak uyandırmasıyla ilgili bir şey. Bunların hepsini ortaya çıka rırsanız, yaznıa isteğiniz, tarihe bir çentik atma isteğiniz, insanlara bilinmeyen, gizemli bir coğrafyadan fotoğraflar yansıtma çabanız olursa ortaya bu ürünler çıkar. Geleltm son çalışmaya, yine bir terör kitabı. Hizbullah'tan dahageniş, uluslarara.sı bir örgütü inceliyorsunuz. Küresellesme dalgastndan terör örgütlerı de etktleniyor Sız de ister ıstemez bu dalgaya kapılmak zorunda kalıyorsunuz. Son fstanbul'dakı bombalamaların ardından Türk El Kaıdesi'yle ilgili yazdığınız El Kaıde Turka yeni çıktı. lslamcı örgütlerle ilgili çalışmada ben aşamaları gözettim. "Kod Adı Hizbullah", Güneydoğu Hizbullahı'nı anlatıyordu. "HizbuUah'ın Kanlı Yolculuğu", batıya göç etmiş Hizbullah'ı anlatıyordu. Bu kitap da hem yurtiçi hem de yurtdışı bağlantılan olan bir örgütün anatomisini anlatıyor. Istanbul'daki katliamlara kadar, o aşamayı geçirmiş bir örgütün anatomisi ele alınıyor. 6 ay çok yoğun bir çahşma dönemi yaşadık. Çok yorucuydu. Ortaya hoş bir şey çıktığını düşünüyorum. Bundan sonraki kitapta Islamct terörle mi ilgili? Islamcı terörle ilgili son kitap yurtdışındaki bir Türk örgütünün yapısı olacak. Güneydoğu'dan batıya, Avrupa'ya uzanan bir çizgide Islamcı örgütleri inceliyorum. Anladığım kadarıyla elınızde çıkmaya haztr üç kitap var. Bunlardan sonra çok yapmak tstedıg'imz, keşke şunu yazsam dedığıntz bir konu var mı? Yoksa isledığım her seyi yaptım mı dıyorsunuz? Hemen hemen yaptım. Benim UrfaLlarla ilgili, reytingi çok yüksek olan bir kentte 'merkep niye makamla anırır' sorusundan yola çıktığım antoloji türünde bir kitap hazırlığım var. Onu yapmaya çalışacağım. Bu bittikten sonra benim hem töreyle, toprakla işim bitmiş olacak. Terör kitaplan da bitecek mi? Avrupa'daki örgütü anlattıktan sona bitecek tabii. Üzerinde çalışacak çok konu bulursunuz ama ben her zaman yazılmayanlan yazmaya çalıştım. O konuda öncü olmaya çalıştım. "Töre Kıskacında Kadın"da da, Hizbullah kitaplarında da "Suyu Arayan Toprak"ta da öncü oldum. Piyasadaki bir konuyla ilgili yazılmış bir kitabın benzerini yapmanın edebiyata, araştırma dünyasına, okurlara çok önemli bir katkısı olmadığını düşünüyorum. O yüzden herkesin kendi kuîvannda bilinmeyen şeylere, objektiflere, kalemini yöneltmesinin çok daha doğru olduğuna inaruyorum. Umarım bundan sonra yazılmayan örgütler çıkmaz, töre cinayetleri son bulur ve biz de sızın tarıh kokan öykü kttaplarınm okuruzM tkiz Kulelerden Galata'ya El Kaide Turka/ Mehmet Faraç/ Güntzı Yayınalık/ 305 s. MEHMET FARAÇ KOTÜLED . HAHMİE6! TÖ«E KI'.KAC. INOA KADIN JL. SAYFA 5 SAYI 747
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle