02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nında tatlı bir kaynaşma başlamıştır. Çobanın da Zala'dan farkı yoktur. Kadının ateş karşısında pembeleşen yiizüne baktıkça içi erir. Gece yarısı olmuş, yağmur dinmiştir. Ostnan Bey dcrin uykudadır. Once Zala yavaşça kalkar, ağaç kümelerine doğru yürür. Kadını görüp umuda kapılan çoban da sessizce sıyrdır kepeneğin aJtından, Zala'ya doğrıı gider... O gece, Osman Bey'in yaşam çizgisinin dönüm noktasıdır. Sabah olduğunda, yanmış olan sol elinin şişmiş etleri, soyulmuş erimiş derisiylc Osman Ağa artık bir çolaktır, ama clinden çok yüreği yaralıdır. YEŞİL SÜVARİ' Yapıttaki "Çolak Osman Ağa Öyküleri"nın sonuncusu "Ycşil Süvari"dir. Osman Ağa yinc Toros ormanlannda karısı Zala iJc yol alırkcn birden ortalık karanr. Yer gök birbirıne girer. Tufan başlar, her yer suya keser, alrlarındaki at nereye bastığını bilcmez. Sığınacak bir yer ararlar. Yinc tüten bir dumanın yanında, bir çobanla karşılaşırlar. Bu kez çoban çok iri yarıdır, sanki, Tann üç dört insandan bir tek insan yaratmıştır ve o ınsan Zala'ya o denli şiddetlc saldırır ki, bluzıınu, fîstanını parçalar, tüm ağırlığıyla üzerinc çökcr, yırtıkların arasından kadınlığının içine dalar, cinsel açlığını doyurur. Osman Ağa ne yapar? Zala'nın çığlıklannı dağlar, ağaçlar duyar mıi' Aradan uzun yıllar geçer. Kuşaklar değişir, ama Toros'un rüzgârlan hiçbir zaman durmaz. Halk arasında bir Yeşil Süvari anlatılır dilden dile, görülen, duyulan ama dokunulmayan, yaklaştıkça uzaklaşan, tozdan sesten oluşmuş, gölge gibi yüzü belirsiz, yeşil örtülü. Ormana kesime giden tahtacılardan biri anlatır: "Keseceğim ağaçlan damgaladıktan sonra tükürdüm avııcuma. Baltamı aldım elime. Tam ağaca girişeceğim sırada, koyu kirli bir sis basmaya başladı ortalığı. (...) Derken sisin gerisinde türlü türlii hayaller belirmeye başladi. Görünen hayaller yavaş yavaş lekcli gölgelere dönüştü. Bu da neyin ncsi, demeye kalmadı, gölge bir 'Yeşil Süvari'ye kesti. Atın işlemeli giimüşten üzcngisi, san sarı parlayan koşum takımları öylc açık scçikti ki anlatamam. At yiirümiiyordu da, bir sis bulutunun üzerindeyüzüyorgibiydi. Tepeden tırnağa at da yeşildi, sü'vari de. (...) Yaklaşayun dedim, on adım, yirmi adım derken, bir de baktım, o da aynı oranda bcnden uzaklaşıyordu. Sis de iyice incelmişti. Cîöz a(,ıp kapayıncaya kadarki süre içinde kayboldu gitti." (sayfa 8586) Yapıtın son öyküsü "Çukan"dır. Birinci tekil kişi kipiyle yazılmış, gençliğinin yarısı doğu dağlarında, haydutların, kaçakçıların peşinde geçen bir jandarma subayının anıları olarak kurgulanmıştır. Çukan bir eşkıyadır. Uç kişi öldürmüştiir, birçok da yaralama. Cezası ; idamdır. Sürekli yer dcğiştirmekte, ' kaçmaktadır. Onun gön'indüğü karakolda huzur kalmaz, pusular, bas • kınlar başlar. Çukan'ın gözlcri karanlıkta, kara tarlada, kara karıncayı göriir, kulakları uçan kelebeğin se ı sini duyar. O, düşlere, korulara esin kaynağı olan bir cfsanedir. Osman şahinbizleri Toros dağlannda, Dicle, Fırat boylannda dolastıran. törelerine bağlı, sert yaradılıslı yöre insanlan . arasında konuk edlyor. Komutanın elinde fotoğrafı da yoktur, tarifî de. Görsede tanımaz. Baskın yapar, çembere alır, mağara girişinde el bombası patlatır ama yararı yok, kimseyi bulamaz, "kaçmış!" derler. O, derin kazılmış, iistü çalılarla, molozlarla örtülü yeraltı sığınaklarında yaşar. Çevresinde hiçbir iz bırakmaz. Köylere yapılan baskınlarda, kadınlar damlara çıkıp halı, kihm çırparlar. Komııtan sonradan öğrenir ki, bu Çukan'a haber şifresiymiş. Çukan'ın sevgilisi de vardır, iri gözlü, çekıci dııl Aysan. Çukan gençliğınde dibck sapı gibi ince, kahvehanelerde ağaların başında di kilip, onların nargile ateşlerini tazeleyen bir "nargile oğlanı'ciır. Yiizüne baksan utanır, başını çevirir. Bu denli temız bir delikanlı, nasıl olıır da zaman içinde yüreklere korku saran bir eşkıyaya dönüşür.' Komutan onu nerede bulacak, kıstıra cak.1 Okıır sürekli gcrilim altındadır. "Ölünı Oyunlan"nda, doğa betimlemeleri o denli başarılıdır ki okııyan kişi, güneş ışığı karşısında gözlerini kırpıştırır, ormanın serinliğini teninde duyumsar, örneğin: "Az sonra doğu dağlarının arasından köpürürcesine doğdu güneş. Karla kaplı, görkemli Bolkar doruklarının üstü cam gibi parladı" (sayfa 72) vcya: "Güneş ışıklarının bile giremediği sık yapraklı ormanın içi, ince buğularla kaplıydı. Kayalıkların önü uçurumlarla paramparçaydı. Uçurumlardan birinden gürültüyle dökülen bir çağlayanın sesi geliyordıı." (sayfa 78) "Avcı" ve çok sayıda diğer yapıtları sinemaya uyarlanan yazar, yedinci sanatın görüntü, müzik, teknoloji gibi çok varsıl olanaklanndan yararlanmaya açıktır. Osman Şahin, bu yapıtında söylence ile çağdaş öyküyü bağdaştırmıştır. lnanmakla inanmamak arasında bir zevkin burgacına itilen okur, kendini masal ortamında ninesinin dizinin dibinde oturuyormuş gibi duyumsar. Bizleri Toros dağlarında, Dicle, Fırat boylarında dolastıran, törelerine bağlı, sert yaradılışlı yöre insanlan arasında konuk edip, onlarla birlikte soluk alıp vermemizi sağlayan "Ölüm Oyunları" adlı yapırı nedeniyle Sayın Osman Şahin'i kudarım. • Ölüm Oyunları/ Öyküler/ Osman $ahm/Can Yayınlan/îstanbul2002/ 112i. Başka bir demokrasi mümkün! MARION GRETL^YVES SINTDMER Porto Aleere Farklı Bir Demokrasi Umudu İTHtll TARİHTOPLUM KURAM "Yerel demokrasinin" önemli birgündem olduğu günümüzde Porto Alegre deneyimi, başka türlü bir demokrasi tahayyül etmeyi mümkün kılarken, bu demokrasinin başarıya ulaşması yolundaki pratik koşullara dair bilgiler veriyor biziere. İTHAKİ TARİH TOPLUM KURAM Tekelistan Yalçın Küçük Psikanalitik Edebiyat Kuramı Oğuz Cebeci Latin Amerikanın Kaynayan Damarları Masis Kürkçügil John Levvis'e Cevap Louis Althusser Güncel Müdahaleler Louis Althusser www.ithaki.com.tr ithaki C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYl 747 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle