25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tatll bltlyoor... Karlar içinden sıcak kitaplar; Genç Vikıngleı, Thomas Masdi, Bruno Pilorgct, Rcmzı Kitabevi, 2003, 95 Sayhı Devekusjarı Pl.ın Yapmaz, H. Salih Zengin, Mavikus, Çocuk Kiraplığı, 71 Sayla Delikburunlular kabilesi, Nilbanu Engindeniz, Hu Yavınevi, 2003, 62 Sayla Cankıırtaran S.övalyeleri Istanbul Dehli/lerinde, Salier Korkmaz, Günışığı Kituplığı, 16S Savhı. Şiir okutnayı seven minik sihirli değnekler! Bakın, Denizler Sincabı bize ne diyor! Denizler Sincabı Re/ıfr Durbaş. ^ıııı^ch Yayınları, 2003 SÎHIRLI DEGNEK Ç ocu k 1 a r 1 ç i n Hazırlayan: Nilay Yılmaz • BüyüklereBüyümek Isteyenlere ödev Görgü / Yaşamayı Öğrenmek Ö$rt. \iidayct Oııga», Dr. Scdal On gaıı, Avcıol ttınıııı Yayın, V)')') (4 Baskı), 1 6 f Kitaplar Delioğlu Çizimler: Mustafa Denizlerin sincabı mı olurmuş, demevin! Bu şiirlerde, gökyüzünü kızdıran kırmızı şapkalı tavşanlar, aydedenin eriklcrini çalan yddızlar bile var... Çocuklar bu şiirleri okuyunca gülümseyecek. Gülümsedikçe duşünecek. Düşündükçe... "Sesim / ulaşır / yıldızlara / karanhğım küçülür / Yıldızlar / ulaşır / sesime / aydınlığım büyür" "Yonca diyor ki / güneşin evi nerede / karanlıktan korkmaz mı / odasında geceleri? / Aydedc gibi onun da / yıldızları yoksa / kiminle evcilik oynar / evde yalnız kalırsa?" "Aynaya bakınca / yıldızları görüyorum / yıldızlara bakınca / kendimi / Aynadaki resmim kadar / yıldızları da / kendimi de / seviyorum " Konuğun sihirli Değneği Nur tçözü Aydedenin Öpücüğü, Mehmet Güler, Kaynak Çocuk, 2003 Öyküler de sancıyla dünyaya gelir tıpkı çocuklar gibi. Yapıtları geleceğe taşıyan tılsım ise, satır aralarında gizli. Mehmet Güler çocuk öykücülüğünde önemli bir isim. Bu alanda pek çok ödülün sahibi. Ama bence ödüllerin en değerlisi, okuruyla buluştuğu satırların arasında gizli. Onu, yapıtlarını, geleceğe taşıyacak tılsımı oraya gizleyen de elbette kendisi. Simitçiler, boyacı çocuklar, öğretmenler, emekliler onun öykülerinin vazgeçilmez kahra'manları. Göç, en sık değindiği konulardan biri. Bu öykülerde kentin, kentli çocuğun sorunlarına tanık olduğunuz gibi köy yaşamını da alabildiğine solursunuz. Bazen söylemek istediklerini fantastik bir kıırgu içine yerleştirir, bazen alabildiğine gerçekçi bir öykü sizi duygusal bir sarrnalın merkek zine itiverir. 'Aydedenin Opücüğü', 1988 yılında Nesin Vakfı Çocuk Edebiyatı birinciliğini almış, 14 kısa öyküden oluşan bir kitap. Öyküler arasın26 da kısa bir gezintiye çıkıp, küçük molalar verelim dilerseniz. Kitaba adını veren öykü, fantastik bir kurgu. Aydede, küçük bir kızı, yatağından kapıp, gökyüzünün derinliklerindeki çocuk şenliğine götürüyor. Çeşitli gezegenlerden, her renkten, her yaştan çocuk gelmiştir şenliğe. Dünyayı temsil eden Zeynep, insanıarın böylesine değişik görünümleri olmasına çok sevinir. Bunu bir zeneinlik, insanlığın güzelliği olarak alguar. Sonra el ele, gönül gönüle bir şenliktir başlar. Tıpkı bizim 23 nisan şenliklerimizde olduğu gibi. Çocukların dilinden sevgi, barış dilekleri uzayın derinlilderine dökülür. (Yazık ki 16 yıl öncesinin bu dilekleri hâlâ dünyamıza yansımış değil.) Yalnızca "Barış" mı erişemediğimiz güzellik. Hâlâ yoksulluğu da alt etmiş değiliz. 'Simitçinin Bayramı', işte buna değinen bir öykü. Çok kısa bir süre öncesine kadar okula giden küçük Sıtkı, babasını yitirince simit satmakta bulur çareyi. En önemli müşterileri de yasıtlarıdır. Hatta düne kadar birlikte olduğu okul arkadaşlarıdır. Bu son derece îdasik görünen bir kurgu. Ancak farkı, Güler'in işleyişi... Küçük simitçi, okul giysilerini çıkarınca üzerinden sanki çocukluğunu da yitirmiştir. Onun adı artık simitçi'dir. Okuldayken çok iyi trampet çalan, boru üfleyen çocuk, törene giden küçük izcilerin peşine takılınca öğretmenler tarafından "Çekil oradan simitçi!" diye azarlanır. Üzerinde üniforma yoktur ya, çocuk bayramında bile olsa, o stada ne çocuk ne de simitçi olarak girmesi yasaktır artık. 'Benim Annem' kitabın en güzel öykülerinden. Annelerin özverisi kadar çocukların duyarhlığı da çok iyi işlenmiş. 'Sevdalı Kavalc', Güler'in Türkçeye hakimiyetini öne çıkaran öykülerinden biri. Bozkırda bir başına yaşam savaşı veren bir kavak öykünün kahramanı. Güler'in anlatımıyla; "vanına yaklaşılmadan ululuğu anlaşılmazdı. Kızılrmak'ı geçip, Kınalı Bayır'ın altına gelene kadar bodur sessiz bir ağaçtı. Her şey o çizgiden sonra başlardı. Köyden yana bir adım daha attınız mı, belini doğrultup yekinirdi birden. Gövdesini, dallarını göğün mavililde rine salardı. Bulutlarla yarışırdı. Biraz önce dilsizken sevdalanırdı. Konuşup gürlerdi. Rüzgâr geçerdi dallarından. Kanatlarını güneşe bulaştırmış binbir renkte kuş cıvıldaşırdı dallarında. Ağacın bozkırda verdiği savaş Kızılırmak üzerinde bir köprünün ayakları olarak sonuçlanır. "ince uzun gölgesi akan sularda vıkanır." Yine de çok geçmez kcsilciiği noktadan yepyeni dallar filizlenir... Büyükler, siz de okuduklarınızı, anne babalarla, eğitimcilerle ve yazarlarla paylaşnıak istiyorsanız, Sihirli Değnek'in "Konuk Yorumcu" bölümii için bir kitap tanıtabilirsiniz... Ebru'nun sihirli yolculuğu Hokuus pokuus, sihirli değneğim, beni bir insana dönüştür. Beni kırtasiyeden satın aldılar... Bazı ağaçları keserler ve tahta kalem ortaya çıkar. Uzun zamandan beri kendime bir tahta kalem arıyorum. Ama benim gibi bir sihirli değneği olan arkadaş bulamıyorum. Bir gün dışarıya çıkıp içimden gezmek geldi... Çocuklar arkadaşlarıyla oyun oynuyorlardı. Onümden aynı bana benzeyen bir kalem geliyordu. Ona doğru kostum koştum ama yetişemedim çünkü bu bir hayaldi. îşte bir tahta kalem geliyordu. Elinde ise sihirli değneği vardı. Onunla arkadaş olduk. Arkadaş olduktan sonra sihirli değneklerimizi birbirine değdirerek kâğıt olmaya karar verdik. Bizi aldıktan sonra çok güzel bilmeceler, fıkralar, öyküler, anılar yazdılar. Biz nereye gidersek sihirli değneklerimiz de gelir. Çünkü kendimizi değistiriyovarlak turuncu ve kırmızı renkli kalemlik olduk. Içimize silgi, açacak, bova koydular. Bizi çok seviyorlar çünkü bizim ağzımız var konuşuyoruz. Sihirli değneklerimizle açacak olmaya karar verdik. Çocuklar kalemlerini açınca bizim her tarafımız ağrıyor. Biz de insan olduk. İnsan olunca arkadaşımla daha mutlu olduk. Ebru Alayayla, Usküdar, tstanbul. ruz. Kalemlik olmaya karar verdik. Yu "Yaşamımızın en biiyük sevinç ve kederleri diğer insanlarla kıırdıı^ıımuz ilişkilerle yaşanır. Bu ilişkilerin doyumlu ve huzıırlu yaşanması için yaşam becerileri kazanılması önemlidir kuşkusuz. Aslında yaşamı öğrenme sürecidir bu. Seneca'nın dediği gibi 'Yaşadığımı? sürece yaşamı öğrenmeye devam ederiz'. Elinizdeki kitap, bu öğrcnme siireciııi kolaylaştıı an bireyin başkalarıyla saglıklı iletişimini mümkün kilacak sosyal becerilcrin ogrenilıniş davranışlar olarak sergilemnesinde etkili bilgiler içermektcdir. Akıcı bir dille kaleme alınmış ve kolay okunan bu kitaba özellikle günümüz insanının giderck daha fazla ihtiyacı oldıığunu düşünüyor, bu nedenle dc yararlı olacağına ınanıyorum" diyor Haluk Yavuzer... Görgü / Yaşamayı Ogrcnmek, gerçekten de unuttuğumu7 bir çok şeyi bize hatırlatıyoı. Neler yok ki! Okulda yaşama kııralları, sosyal yaşam, aile ve arkadaşlara bağlılık, sağlıklı yaşam, dcrs çalışma yöntcmleri vs. Kitap ilk baskısını 1938 yılında yapmış. O günden bııgüne çook şcy değişmiş. Kitap, 1999 yılında yapılan 4.baskısı ile geçmişten bugüne vc yarına seslenmeye devam ediyor. Duymak isteyene söyİeyecek çok sözü var... 'Konuşurken yabancı sözcükleri elden geldiğince kullanmamaya özen gösteriniz. Doğal olarak yazarken de. Okullanmızda, televizyonlarımızda, günlük konuşmalarımızda Türk abecesinin Ingilizcesini söylemek, Ingilizce sözcükleri Ingiliz ebecesiyle yazıp okumak yaygınlaşmıştır." (S.41) "Telefonda yuksck sesle, bağırarak konuşmaya gerek yoktur. Sesinizi bağırarak duyuramazsınız; sesinizi kullandığınız makine duyurur." (S.49) "Hakkınızı ararken, haksızlıkları redderken, şikâyet ederken bile nezaketi elden bırakmayınız. Haksızlıklara da sadece yakınma ile tepki göstermeyiniz. Şikâyetlerinizi, itirazınızı, her türlü yasal, töresel yolu deneyerek sonııçlandırınız. Sonuca vannız. Olumlu ya da olumsuz." (S.63) "Insanları davranışlarından ötürü suçlarken önyargılı, aceleci olmayınız. Olayı kendi varsayımınıza göre yorumlamayınız." (S.75) "Çikolatayı yersiniz, gazozu içersiniz biter, filmi temsili seyretseniz bir kısmı belleğinizde kalır, gerisi silinir. Bunları yine tiiketmek isterseniz yine para ödemeniz gerekir. Ama kitap öyle mir'.. Her okumanızda da yeniden değerlenir, size başka şeyler öğretir, başka zevkler verir, eskimez. Kitap için okunmak tükenmek demektir. Tükendikçe çoğalır..." (S.355). "Diplomalar bazı kapıları açar. Ama sizi ilerletecek, yüceltecek olan, zenginleşen bilgi ve becerinizdir." (S.357) "Işinizi, başarınızı talihe, rastlantıya, kadere bırakmayınız. Çünkü talihin yarısı bilgidir... Bilgi sizi hayata hazırlar. Yaşamayı kolaylaştırır... Zekânızı inceltir, ruhunuzu yüceltir, sizi bilinçlendirir. Bilgi olmadan zekânız ne kadar yüksek olursa olsun değcri yoktur, işeyaramaz." (S.316). 1938'den 2004'e... Değişen ne dersiniz? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere / tstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 212 236 78 42 C U M H U R İ Y E T KİTAP S AY I 7 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle