Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
çatlakJar belirir. Grubumuzun yeni ortama ilk müdahalesi tarımsaldır: Kahramanlarırrnz, dünyadan getirdikleri tohumlan ekerek, insan soyunıın tanıdığı besinleri üretmeye koyukırlar. Bu iyi niyetli girişimin uzak sonuçlarını öngörebilmek imkânsızdır. Rakhat'a yolculuğu felaketle sonuçlandıracak süreç başlamıştır. Yazar, Runaların ve Jana'ataların fiziksel görünümlerini ve yaşanularını, yaratıcı düş gücüyle ve kuşkusuz zooloji ve antropoloji bilgisinin yardımıyla betimler. Ozgün yaratıklardır, bunlar; kuyrukludurlar ve akıllıdırlar. Uzay yolculuğunun başlangıcında konu edilen çok gelişmiş teknik dizgelerle, Runaların yalın ve doğal yaşantısının oluşturduğu zıtlık, ezeliebedi bir çelişkiyi, teknoloji/doğa karşıtlığını vurgulamaktadır. İnsan bu ikilemin neresindedir? Romandaki diğer bir ana sorunsal budur iştc: Içgüdüsel canlıdan akllll makincyc ulanan süreçte insanın konumu nerede ve nasıldır?.. Gelişkin bilgisayarrobot dizgeleriyIe insan zekâsı ve rııhu arasındaki incc ama keskin ayırım dııygulardadır. Rakhat'a trajik yolculuğu başlatan da onu acıya boğan da duygulardaki dalgalanmalardır. Jimmy işin en başında, duyarlı, dahası efkârlı bir gününde olduğu için, radyo sinyalleriyle gelen uzay şarkısını algılayabilmiştir. Bir robotun atlayabileceği bir sinyaldir, söz konusu olan. Jimmy'nin gönül sızısı, onu şarkı, ses, uyum üstüne düşünmeye yöneltmiş, böylece müziğe duyarlı algısı, geçici ama olağanüstü bir keskinlik kazanmıştır. RAKHAT'IN SÜRPRİZLERİ... Bütün ince teknik hesaplamalarla güvenceye alınmış öyle olduğu sanılan yolculuğu sekteye uğratan da gene, bunca uzmanlaşmış bir kadroda vuku bulması neredeyse tümüyle olasılık dışı küçiik insani hatalardır. Küçük dııygusal ihmallcrin tcrs tesadüfler halkasında, grubumuz dünyaya dönme şansını yitirir. Rakhat'ta mahsur kalmışlardır. Bundan böyle, Rakhat'ın sürprizleri kaderleri olacaktır. Jana'atalarla ilişkiye geçmek fclaketlerini hızlandırır. Insanla makinc arasındaki sınırı çizmck daha kolaydır da, insanla hayvan arasındakini saptanıak eni konu çetindir. tnsanın toplumsal varoluşu, bireyin toplum ve doğa karşısında, onların sayesinde ve onlara rağmen varoluşu, elbette dünya edebiyatının ana izlelderi arasındadır. Serçe'nin özelliği, insan soyunıın fizyolojik varoluşunu sorgulamasıdır*. Dürüst bir yanıt vermek gerekirse, insani hayvandan ayıran ince de olsa belirgin bir sınır yoktur! Serçe okurıı sarsar! Olsa olsa, bireysel bilinci olan canlı türleriyle diğerleri arasında, çesjtli niteliklerin yoğunlaşa azala birbirine ağdığı bir alandan söz edilebilir. Oyleyse, aklı daha işlek olan canlı türleriyle diğerleri arasındaki denge nasıl kurulup korunacaktır? Rakhat'ta toplumsal yaşam, Jana'atalarla Runalar arasında, simbioz bir düzene bağlıdır. Herkesin yerinin belli olduğu, kurallara uyuldukça kimsenin beklenmedik zararlara uğramadığı bir işleyiştir, bu. Açlık, yoksulluk yoktur. Ancak, söz konusu olan, elbette bir sömürii düzenidir Jana'atalar yönetici sınıftır. Yönetim onlardadır, yargı ve ticarctte de; sanat ve kültürü geliştirmek onların tekelindedir. Runalar akla gelebilecek tüm alt işleri görürler; bazen Jana'atalann izin verdiği C U M H U R İ Y E T K İ T A P ölçüde ticaretle uğraşabilirler. Rakhat'taki düzenin püf noktası, yumuşak karnı fizyolojiktir ve nüfus oranlarının sabit tutulmasında odaklanır. Bunu sağlamak ve sürdürmek için Jana'atalar kendilerine sıkı ve özel bir doğum denetimi uygularken, Runaların çoğalmasını da denetim ve baskı altında tutarlar. Runa yavrularının fazlası, Jana'ata sofralarına aş olur! Buna karşılık, Jana'atalann elleri bilinçli bir ananeyle sakatlanır ve [ana'ata bireyi pek çok basit işin üstesinden gelebilmek için Runa yardımcıya gereksinim duyar. Jana'atalann ellerinin sakatlanma töreni, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan yönetici sınıf bireyinin en basit ve bir anlamda yaşamsal işlemler için bile alt sınıf insanına muhtaç olmasını imleyen bir metafor gibidir. Uzay yolculuğundan yülar ve yıllar sonra dünyamıza dönebilen, grııbun hayatta kalmış tek üyesi Emilio Sandoz, Jana'ata/Runa ilişkisini, bu ilişkiyi kabul edilemez dcrecede vahşi bulan Cizvitlere karşı şöyle savunur: Rakhat'ta dilenci yok. Işsizlik yok. Kalabalık yok. Açlık yok. Doğaya zarar verilmiyor. Genetik hastalık yok. Yaşlılar sürünmüyorlar. Ülümcül hastalıldarı olanlar acı çekerek yaşamıyorlar. Bu sistem için korkunç bir bedel ödüyorlar ama biz de ödüyoruz. Çooukların acısıyla ödüyoruz. Biz bu öğlen burada otururken kaç çocuk açlıktan öldü? Onların bedenleri yenmiyor diye Jana'atalardan daha mı iyiyiz? (s. 388) Dünyadan gelen ekip, Rakhat'taki doğal ve toplumsal dengeyi sarsacaktır Dünyalıların tarıma müdahalesi, bir süre sonra, Runa gövdelerinde beklenmeyen fizyolojik değişimlere yol açar. Runalar dün yalıların yetiştirdiği bitkilerle beslenmeye alışırlar. Gıda rejimlerindeki değişim, hormon düzenlerini altüst eder. Üreme hızları olağanüstü artmıştır. Rakhat gereğinden çok fazla Runa yavrusuyla dolup taşmaktadır. Dünyalıların etkisi sadece beslenme alışkanlıklarıyla sınırlı değildir, psikolojiktir dc. Runalar uysallıklarını yitirirler; yavrularının fazlasını Jana'atalara teslim etmeyi red dederler. Runa'larla yönetici sınıf arasında çıkan kanlı çatışmada herkes felakete uğrayacaktır. 'Cehenneme giden yolun taşları iyi niyetlerle döşenmiştir' özdcyişi bir kez daha hakJı çıkmıştır. DİNSELLİK, CİNSELLİK... Serçe, bir yandan insanlığın türe özgü, fizyolojik kökenli psikolojisini incelerken, öte yandan bireysel psikolojiyi de irdeler: Dinsellikcinsellik etkileşimini, Rahip Emilio Sandoz'un inanç dünyası aracılığıyla sorgular. Emilio Saadoz'un kenar mahallelerde geçmiş yeni yetmeliğinde öğrendiği cinsellik, uyuşturucunun sefaletiyle ve şiddetle iç içe geçmiştir. Papazlığa inanç sayesinde değil, sefil hayatında kurtulabilmek için yönelir. Cinsellik, sevgisizliktir, çatışmadır, onun için. Rahiplerin bekâret yemini ise, daha erdemli bir yaşam demektir. Tanrı inanışını, cinselliğini bastırarak yaratır; ya da gövdesini denetim altına almayı öğ7 68 rendiği bu çetin perhiz onu Tann'ya götüren dik yokuştur. înanç, cinsel sevginin boş kalmış yerini doldurmuştur. Rakhat'ta dolandığı ters rastlantılar zinciri, Emilio Sandoz'u zorunlu fahişeliğe prangalayacak, cinselliğe bu feci dönüş Tanrı inancının sonu olacaktır. Roman, Emilio'yu agnostik (bilinmczci) bir süreçte bırakır. Bir Hıristiyan deyişine göre, Tanrı iradesinin dışında tek bir serçe bile düşemez. Ve serçe düşer... Kişisel bir ilişki, bir aşk gibi yaşadığı Tanrı inancının kınlmasından sonra, kendince bilinen neden talist düzenle aşırı derecede koşullanmıştır. Rakhat'a giden ekip bir anlamda insanlığın temsilcisidir ama arala rında ne bir tek Asyalı veya Afrikalı veya Müslüman veya örneğin Budist bulunmaktadır! Mary Doria Russcll, günümüzdeki anamalcı düzenin çıkmazlarını görmez değildir; sistemin süratle yeni bir köleci düzene doğru ucubeleştiğinin farkındadır: Kahramanlardan Sofia Mcndez, bu acımasız yaşamın postmodern kölelerinden biridir, romanın başlangıcında. Ama gene de yazarımız yarattığı düşsel gezegende, dünyadakinden farklı bir toplumsal örgütlenme, farklı bir uygarlık tarzı düşleyemez: Jana'ata uygarlığını bireysel atılıma ve ticarete dayandırır. lş, gövde anatomisinc ve fizyolojisine gelince, yazarın harikalar yaratan zihni (örneğin: ilkel Runaların doğal hayatını çizerken, yazarımız cinsiyete dayalı bir iş bölümü kurgular; bu kurguda, Homo sapiens'in uygarlaşmaya başlarken benimsediği tarz yani erkek egemenliği tümüyle tepetaklak edilebilmiştir), iş, uygar toplumun örgütlenmesine gelince duraksamaktadır. Mary Doria Russell, (belki bilinçle, belki art niyetsiz) kapitalist gelişimi uzayın bambaşka bir ucunda da filizlendirerek bu sistemi tam anlamıyla evrenselleştirmekte, kapitalizmin uygarlığa giden tek yol olma iddiasına arka çıkmaktadır. BATI MERKEZLİ YAKLA$IM Russell'ın Serçe'deki bu tutumu, yapıt özellikle Le Guin'in verimiyle kıyaslanınca netleşir. Le Guin de, tıpkı Russell gibi uzayın çeşitli köşelerine yerleştirir kurgularını; ama herhalde biyoloji ve/veya antropoloji uzmanı olmayan Le Guin kahramanlarını kurgularken, özgün canlı türleri, özgün anatomiler düşleyemez. Yarattığı karakterler dünyamız insanlarından ne anatomi ne fizyoloji ne de temel psikoloji olarak farkhdırlar. Ama her halde, yapıtlarında yepyeni bir toplumsal örgütliilük hayal edebilen, üstünlüklerini ve yetersizliklerini de scrgileyerek özgün uygarlıklar kurgulayabilen Le Guin'in düşgücü kapitalist koşullanmalan aşabilmiştir. Dikkat çektiğim bu nokta yani Serçe'deki yaklaşımın çok fazla Batı merkezli oluşu bir kusur sayılabilir mi? Yanıt, bakış açımıza bağlıdır: Okuru ister istemez koşullandırdığı ve romanın çok daha geniş olabilecek ufkunu romanda böyle bir geniş açı gizilgücü var daralttığı için, bu tutum bir kusur sayılabilir. Olay örgüsünün etkileyiciğini, kişilerin inandıncıhğını, inanç sorunsalı ve akıllı canlıların evrendeki konumu gibi felsefi katmanlan zedelemediği için, sayılmaya da bilir. Ne olursa olsun, Serçe erdemleri kusurlarını kat kat aşan, olgun, duyarlı, derin bir yapıt. Son yıllarda yayımlanan jeviri romanların en güzellerinden. Ozgün metnin dil güzelliği de taşıdığını sanıyorum. Başanlı sayılamayacak çeviriye rağmen, söyleyişteki duyarlıhk ve ifade gücü kimi paragraflara yansımıs. Okur, bu seçkin romana kayıtsız kalmamalı. • * Bir diğer yapıt, Vercors'un İNSAN LAR VE HAYVANLAR't Serçe/ Mary Doria Russell/ Metis Yayınlart, 415 s. SAYFA 21 Serçe'nin özelliği, İnsan soyunun fizyolojik varoluşunu sorgulamasıdır. Dürüst bir yanıt vermek gerekirse, insani hayvandan ayıran İnce de olsa belirgin bir sınır yoktur! Serçe okuru sarsar! Ierden dolayı minicik bir kuşu öldürebilen bir Tann'ya, Emilio yeniden inanabilecek midir?.. Bilmiyoruz. Serçe'yi okumak kişiyi yazar zihninin işleyişi ve sınırları üstüne düşündürmektedir. Aslen, paleoantropolog, kemik biyolojisi ve biyomekanik uzmanı olan yazar (iç kapak yazısı), yaratıcılığını dünyamızda bilmediğimiz akıllı canhlar kurgulayarak sergiler; onların gövdelerini, gövdesel hareketlerini, gövdenin türevi olan zihinlerinin ve zihnin bir üst ürünü olan konuştuklan dilin işleyişini ayrıntılarla betimler; veJana'ataRuna uygarhğının ana çelişkisini fizyolojide düğümOte yandan, yetenekli yazarımızın zihni besbelli Batı uygarlığıyla vc kapi S AYI