27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir yazarın anatomisi ı l Orhan GÜNE$DOĞMUŞ eorge Onvell'ı, "(îcleceğe ya da geçmişe, düşüncelerin özgür oldıığıı, insanların birbirinden farklı olduğu, ama yalnız yaşamadığı bir zaınana, gerçeğüı var olduğu ve yapılmış bir şeyin yok cdilemeyeccği bir zamana: tekdüzclik çağından, yalnı/lık çağından, Büyük Birader çağından sclanılar!" ilettiği 1984 ve siyasi simgesel yapıtı Animal l'arm (Hayvanlar Çiftliği) ile tanırız birçoğumuz. üna dünya çapındaki ününü kazandıran bu iki yapıttır. l'akat gerçck şu ki, bu iki büyük eserde onu bulmamız, tanımamız güçtür. Bu dcvasa eserlerinin ardında, kcndisini çok fazla göstcrmeyen bir yaratıcıdır o. Yaşam öyküsünü yazan Benıard Criek, "sanatı tanınmışlıktan üstün tutardı ve bunu içtenlikle yapardı" der onun için. Tıpkı insanın 'l'anrıları yaratışındaki gibi; büyük eserler, hcp varolan, yaratılnıamış izleninıi vcrirler ve kendi varlıklarıyla yaratıcılarını yok ederler. 1984 vc Animal Farm'dc (I layvanlar Çiftliği) olan bclki dc biraz bu. Onvell'ın diğer escrlerinin ülkcnıizde bugünc kadar basılnıamış olu^unu bcn buna bağlamaktayım zira. Bugün, nihayetüıdc Orvvell'ı tanıma, yeni basllan eserlerinde onunla karşılaşma fırsatını bııluyoruz. Bunu da Tanrıları yaratının, insanın kendisi oluşunun keştinc bağladığımızda, tcşbihte hata etmiş olmayız unıarım. Bize Orwell'ı en iyi tanıma fırsatını vercn yapıtı, onun basılmıs, ilk cscri olan vc nihayeündc Türkçeye çevrilmis, bulunan Paris Ve Londra'da Bes, Parasız'dır. Paris vc Londra'da geçirdiği açlık vc yoksulluk günlcrini anlatır Onvell bu kitabında. Fakat bcş parasız geçirdiği o günleıde öğrendiklerinin edebi olarak cn büyük meyvesini Papazın Kızı (Clergyman's Daughter) adlı cserinde verdiğini görürüz, bu kitabı okuduğumuzda. Onvell bu eserindc, Londra'da Knype 1 lill adlı bir kasabada Aziz Athclstan Kiliscsi papazının kızı Dorothy'yi bensizleşürerek, geçniiş yaşamından koparıp sokaklara, yoksulluğun tekdüzeliğinin ve boğuculuğunun içine bırakır. Bir zamanlar kendisinin, avarclik ettiği, aç ve işsiz dolaştığı sokaklara... Bir papazın kızı olarak inanınak zorunda olduğu büyük bir tinselligin içerisinde olan Dorothy, babasını ve kilisenin işlcrini çekip çeviren, yoksul ve acılı ailelerin Flıristiyan yaşanı tarzlarını dcvam etürınelerine yardımcı olan, bazcn bilinri kontrolsüztc t U i bu 'sıkıcı işlcrin dışına çıksa da, elinden LT düşiirınediği iğncsiyle kendisini yola getiren bir kızdır. "Bak şimdi, Dorothy! Sızlanma, lütfen! Tann'ya güvenirscn her $ey bir şekilde düzclir. Matta vi. 25. Scmavi Babamız onları besler. Besler mi'r' Dorothy sag elini gidondan kaldırdı ve cam topuzlu iğneyi yokladı, ama günahkÖArca düşüncc henıtn soldu." Dorothy'nin kilisenin ve babasının sıkıcı iijleriylc, kendisine zoraki olarak dayattığı ve içselleştirtliği inancla uğraşırken yaşadı^ı bu bunalımlar, OnvelTın onu hatızasını kaybetmiş bir biçinule bir sokağın ortasmda bırakmasıyla son bulur. Orvvcll bunu çok keskin bir biçinıdc yapar. I lcrhangi bir olay ve an olmaksızuı. Onu, haiızasını clindcn alarak, gcçmiş yaşamında asla sormayacağı bir soruyla baş başa bırakmı^ur: 'Kiminı bcn?' Varlıgı hakkında cn urak bir şcy hatırlamayan Dorothy neyc baktığını dahi tam olarak bilmeden bir caddedc bulur kendini. Varlığı Felsefe ve Bilim hep GÜNCEL! G nı, kinı olduğunu sorgulamaya ba^lamıştır o an. Fakat onun garip halini vc daha sonra cebindcki bir pcniyi tark eden birkat evsiz nıüdahale eder bu durumuna. Ve Dorothy'yi peşlerinden bira yaptmında kullanılan şerbetçiotu tarlalarında çalışmaya süriiklerler. Aşağıya doğru bir sürükleniştir bu. Yoksulluğun tekdüzcliğine doğru. Onvdl'ın bu durumu anlatımı, yoksulluğun da son dercce çarpıcı bir tanımıdır: "Kendini ilk bulduğu tııhaf durumda kaldı... aklının potansiyel olarak normal olduğu, ama kendi kimliğini bulma çabasından yoksun." Açlık, soğuk, uykusuzluk ve çok yürümektcn kaynaklanan ayak ağrısının neden olduğu "tuhaf, şaşkın, akılsız bir duygu içerisindedir" Dorothy. Bu durumdan ancak, şerbetçiotu tarlalarında birlikte çalışmaya başladığı, tek arkadaşı (yola koyulduklan diğer iki kişi ilk fırsatta onları bıralup kaçar) Nobby'nin hırsızhk yaptığı için polis tarafından tııtuklanmasıyla kurtulur. Artık yalnız kalmıştır. Kendi benliğiyle, çaresiz, baş başa.. 'Kimim ben' sorıısu tekrar belirmeye başlamtijtır kafasında. Kasabadan ansızın ayrılışının yarattığı söylcntiler gazetelerdc manşet olmuştur ve Dorothy'nin 'kimim ben' sorusunun cevabı da daha önce birçok yerde karşısına çıkan takat hiç dikkatini çekmeyen bu manşetlerden biri olmuştur. "Köy Papazının Evinde Tutkulu Dram". Onvell, Dorothy'ye hafizasını, elinden aldığı gibi son derece keskin bir şekilde geri verir. Fakat yine, yeni bir çaresizlikle karşı karşıya bırakarak. Evine dönenıez Dorothy, Onvell gidiş yollarını tıkamıştır. Daha sonra L<ındra'ya sürükler onu. Orada parasız ve aç bırakir. Trafalgar Meydanı'nda yatmak ve tekrar dilenmek zorunda bırakır... Dorothy'ye önce bilincini alarak yaşattıklarını bu kez biünci yerindeyken, varlığının, kim olduğunun farkındayken yaşatır. Ve burada yoksulluğun soğuk gerçekliğini, insanın büründüğü o kayıtsızlık halini bir kez daha çarpıcı bir biçimde dile getirir: "Ve tuhaftır, açlığı arttıkça, iş bulma olasdığı azaldıkça jianiği yok olmuş, kız sefil bir kayıtsızlığa kapılnııştı. Acı çekiyordu, ama korkmuyordu. Alçalmakta olduğu alt dünya, yaklaştıkça daha az korkunç görünüyordu. " Kitabın devamında Onvell, Dorothy'ye kasabanın yolunu tekrar açar. tnancını hafıza sıyla birlikte yitiren ve bir daha tekrar kazananıayan Dorothy, yoksulluğun içerisine, onun doğasına zorlanmadan uyum sağlayarak bir anda girdiği gibi eski sıkıcı yaşamına da hiçbir şey olnıamısj gibi kaldığı ycrden dcvam eder. Tek bir farkla, artık o elinden düşürmedıği cam topuzlu iğnc yoktur elinde. Londra'da evsiz ve işsiz kaldığı giinlerde "Çevresindeki başka herkcs gibi bu korkunç varoluş tarzını normal kabul etmeye başla ınıştı." Kasabaya geri döndüğünde yaşadığı da bundan farklı bir durıım değildir. ()rwell'ın anlatmak istediği dc biraz bu aslında. Sıkıcı, boğucu, acı ve zor bir yaşam hiç de yaşanılamaz değildir. Bir anda normallcşip kendi tekdüzcliğiyle biçimlendirir insaıu. • Bu güne kadar yapılmış en tartışmalı filmlerden biri olan "Tutku" artık felsefecılenn de gündeminde. Her biri kendi alanında yetkin ancak farklı inanç gruplanndan yirmifelsefecininoluşturduğu Tutku ve Felsefe, Hıristiyanlığın temel kavramlanna felsefi bir bakış açısı sunarak, Hıristiyanlık dinine ve isa'nın yaşamının bilinmeyen yönlerine ışık tutuyor. isa niçin öldü, Yahudiler isa'nın ölümünden sorumlu muydu, isa'nın yaşadıklannın günümüz IsraılFilistin çatşmasına etkisi nedir, İsa ölümü seçerken özgür müydü? Bu ve bunun gibi onlarca sorunun tartışıldığı Tutku ve Felsefe, İsa'nın yaşadıklannın gerçekliğinın sorgulandığı bir kitap. VICTOR STENGER Bilim ve inancın mutlu bir beraberiıği mümkün mü?.. Bilim ve dinin çeliştiğine hepimiz, okul kitaplarından gazete haberlerine dek tanık olmuşuzdur. Bu çelişkinin varlığı hepimizin kafasını karıştırsa da, bu karışıklığı giderici doyurucu yanıtlar, ne ailemizden, ne eğitim hayatımız boyunca ne de diğer kanallardan gelmemiştir. Hayatının kırk yılını temel parçacık fiziği ve astrofizik alanındaki araştırmalara adayan Hawaii Üniversitesi fizik ve astronomi profesörü Victor Stenger, bilimin ve inancın birbirleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı sorununu incelediği kitabında, ampirik teoremlerinin ışığında meselenin iç yüzünü cesaretle ortaya koyuyor. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SA Yl 768 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle