Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaşar Kemal'in Yöpük kilimlenindeki nakışlar PERTEV NAİLİ BORATAV Şair ve halk bilimi araştırmaları heveslisi Göğceli, gazeteci, hikâyeci, romancı Yaşar Kemal olduktan sonra da Anadolu köylü ve göçebe halkının yaşam düzeni ve sanat gclenekleri üzerine bilgilerini geliş.tirmekten geri kalmıyor. Bu konularda ilk birikimleri ta çocukluğuna ve ilk gençliğine çıkan yazar, bir yandan !azeteciliğin verdiği fırsatlarla Ânadou'yıı bir baştan bir başa dolaşarak yeni gözlemler ediniyor, öte yandan başkalarının arastırma ve yayınlarından yararlanarak bilgi dağarcığını durmadan zenginleştiriyor. "Yaşar Kemal'in Yöriik Kilimi" demekle onun romanlan ile Yörük kilimleri arasında bir benzetme kuruyorum. Bu arada şuna da parmak basayım: Yaşar Kemal "Yörük" deyimini çok geniş anlamı ilekullanır: Onun "Yörük"ü göçebe, yarıgöçebe va da yerleşik köylü düzenine geçmiş eski göçebe Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi ve de dar anlamı ile "kara çadırlı Yörük"ün katışımı bir Anadolu insanı tipidir; etnik (soyluk) ve dinliktörelik özelliğini belirlendirmek, tanımlamak güçtür bu insanın. Yaşar Kemal'in yayınlarından kaynaklanmaya kalkışacak olan etnologları, onun romanlarının verdiği bilgiJer er geç şaşırtacaktır. Yörük kilimine dönelim: Yörük kadınları, kızları kilimlerinde analarında ninelerinde göriip öğrendikleri nakışları tekrarlar dururlar sanırız. Gerçekte çevresinden ve kendi içgüdüsünden, dileklerinden, özlemlerinden esinlenmelerle, eskilerine kattığı ya da eskilerinin yerine koyduğu yeni nakıslarla, yepyeni renk ve nakış bileşimleriyle yeniden yaratması vardır her dokuyucunun. Bunu her göz seçemez. Bir yerin kilimini başka bir yerinkinden ayırt ettiren motifler olduğu gibi dokuyucununkini anlayan göze ötekininkinden ayırt ettirenler de vardır kilimlerde. Bu katkılardan kimisi yeni yaratmayı yozlaştırır; kimisi ise güzelleştirir, yüceltir. Ve bu böyle sürer gider. Hikâyeler, masallar, türküler de böyle oluşur... Yaşar Kemal, Anadolu âşık hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlı kalmıştır yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş. Bu yolda çıraklık dönemini Çukurova'mn Türk f âşıklarınıveKürt "dengbej"lerinidinlemekle geçirmiş Kemal Sadık Göğceli, Yaşar Kemal olma kararına varınca da, Batı romancıları arasında Faulkner, Şolohov gibi, romana destanlık boyutlar verenlerden seçiyor ustalarını. Kalfalık sınavını Anadolu âşıklarının anlatı geleneğini sürdüren yapıtlarla veriyor. Âma onun anlatmaları sıradan âşıkların bir tekrarı değüdir: O, âşıldarın dağarcıklarını yeni konularla zenginleştirecek, eski konularda, olduğu gibi bıraktığı eski nakışlara ("motif'lere) kendi yaratması yeni nakışlar, yeni renk ve biçim bileşimleri katacaktır. Yaşar Kemal'in gelenekten aldığı ile ona kattığı nelerdir? Aşağıda bunlardan birkaç örnek üzerinde duracağız. Ancak burada bir noktaya daha parmak basmak istiyorum. Yaşar Kemal'in "gelenekten aldığı şeyler" sözünün anlamı açık ama, onun "geleneğe katkısı" olabılir mi, sorusu akla gelir. Âşıkların hikâye geleneği üzerinde durmuş olanlar bilirler ki halk sanatçıları ile aydın sanatçüarm yanatmaların da bu iki yönde alışveriş olağandır. Rahmetli Âşık Müdami'nin anlattığı hikâyelerden birinin bir epizotu Tabari Tarihi'nin Türkçe çevirisinden alınmadır. Yine o Aşık 19401941 'lerde benim kendisine verip okuttuğum ve Ülkü dergisinde yayımlanmış eski bir "AliŞir ile Sultan Baykara" menkıbesi metnini, kendi hikâyeci geleneğinin kurallarına uygun bir halk hikâyesi biçimine sokmuştu. Konuyu sevdikten, beğendikten ve geleneğe aykırı düşmeyeceğine aklı kestikten sonra âşıkhikâyeci, kaynağı ne olursa olsun onu alıp kendine mal etmekte hiçbir sakınca duymaz. Yaşar Kemal'in, Paris'ten son bir geçişinde bana anlattığınagöre.Çukurova'da bir hikâyeci, lnce Memed'i kendi geleneğine uygun biçimde anlattığını söylemiş ona. Bu haber, hikâyecinin romancımıza "hulus çakmak" için uydurduğu sevimli bir yalan da olabilir, gerçek de olabileceği gibi, Çuku rova'da bu yönden bir arastırma yapmaya değer herhalde... Gerçek olan bir şey varsa Yaşar Kemal'in romanlarında anlattıklarını âsıkhikâyecilerin hiç de yadırgamayacaklarıdır. Çünkü Yaşar Kemal anlatıları ile âşıkhikâyecilerden farklı saymıyor kendini. Cengiz Tuncer'le "Köroğlu" üzerine yaptığı bir konuşmasında şu sözler bunu çok güzel kanıtlar: "Bu is için büyülü bir dil gerek; yazarın dili hikâyenin gücünü, Köroğlu'nun gücünü aşmalı (...) Bunu başarmaya çalıştım. Başardım demek benim için değil zaten. (...) Üç sene, beş sene demek yanlış olur. Çocukluğumda Köroğlu hikâyesini dinlerdim de, bir de anlatsam, derdim; bir de ben anlatsam da cihanâlem dinlese, derdim. (...) Bir yazarın bütün hayatını alır bu iş..." Âşıkhikâyecilerle onun ortak bir özelliği de, geleneğin hikâyecileri gibi anlattığı şeylere "inanma"sıdır. Azra Erhat'la konuşmasında ünlü Kürt "dengbej"i Abdale Zeyniki üzerine bir efsaneyi anlatıyor: "Bu iki gözü kör destancı yolda bir yaralı turna Dulmuş. Yüce bir dağın başına çıkmış ve günlerce, gecelerce Allah'a yalvarmış, 'Turnayı sağalt benim de gözlerimi aç' diye. Birderi bir ışık patlamış. Gözünün önünde ve patlayan ışıkta turnayı görmüş. Turnaya elini uzatmış, turna uçmuş gitmiş..". Azra Erhat'ın: "Abdale Zeyniki'nin gözü açılmış mı?" sorusuna Yaşar Kemal: "Açılmış tabii vegerçekten de açılmış. Altmış yaşından sonra açıldığısöyleniyorvegören var" diyor. Yaşar Kemal bu mucizeye gerçekten inanmış mı? Bu, yersiz bir soru bence. Belki aklı ile inanmıyor, ama hikâyeci, destancı olarak inanmak istiyor içinden. Öyle olmasa halk destancılarının anlatmalarındaki tadı ve gücü veremezdi hikâyelerine.* (Bilim ve Sanat, Şubat 1982 ANNEM BATIYA GIDIN DEDI! Nilgün Cerrahoğlu Çetin Altan, Atilla ilhan, Rahmi Koç, Necdet Uğur, Yaşar Kemal, Vitali Hakko, Doğan Kuban, Betül Mardin, Macide Tanır, Genco Erkal, Mehmet Güleryüz, Ara Güler, Orhan Pamuk, Tansu Çiller, Emre Gönensay, Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Muhsin Batur, Doğan Batur, Beyza Bilgin, Bülent Arınç, Erdal inönü, Abdullah öcalan, Hasan Denizkurdu, Hasene Türkoğlu, Ali Nesin, Meryem Göktepe, Akın Birdal, Eren Keskin, Gülda! Mumcu, Eşber Yağmurdereli, Fatoş Güney, Fadime Usta, Bakır Çağlar, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim, Ceren Deriş, Claudio Magris, Ferzan özpetek, Goran Bregoviç, GüherSüher Pekinel, Fazıl Say, Hüseyin Çağlayan, Oliviero Toscani, Eneco Landaburu, Mete Tunçay, Cem Duna, Mehmet Ali irtemçelik, Romano Prodi, Javier Solana, Hans Ulrich Klose, Jordi Pujol, Claudio Roth, Tarkan, Mahsun Kırmızıgül, Okan Bayülgen, Huysuz Virjin, Kemal Sunal, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Hülya Avşar, Sinan Çetin, Meltem Cumbul, Şener Şen ile Türkiye... YAŞAR K E M A L İÇİN D EDi L ER ? Yaşar Kemal, Anadolu'nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de, dilin duyarlılığından, şiirsel destanının tek kahramanı olan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bilai. Jelila Hafsia, La Presse (Fransa) Nobel jürisine açık mektup: Oyunuzu Yaşar Kemal'e verin... Bugün size neslinin ve çağının en büyük yazarlarından saydığım Dİr romancıdan söz edeceğim. Kuşkum yok ki ileride birThomas Mann, bir Nikos Kazancakis ya da Sinclair Lewis'le birlikte anılacaktır. Öylesine güçlü, öylesine inandırıcı... Alain Bosquet, Le Quotidien de Paris (Fransa) Yaşar Kemal'in özgün, becerikli ya da bilge bir anlatıcıdan çok daha başka bir şey olduğunu kabul etmek gerekir bir kez daha. Kişileriyle anlattıkları arasında hiç mesafe olmaması, belki de yazarlığının sözlü halk edebiyatıyla ilişkili olarak doğmuş bulunmasından kaynaklanır. Journal Du Centre (Fransa) Korkusuz bir toplum eleştiricisidir Yaşar Kemal. Ve eşsiz bir şair. Onu okuyan hekkes büyüleyici, güçlü anlatım yeteneğine hayran kalır. Dagens Nyheter (Isviçre) Yaşar Kemal yalnızca Türkiye'nin en büyük romancısı değil, dünya edebiyatının da bir devidir. Alain Bosquet, Magazine Litteraire (Fransa) Yaşar Kemal, yüzyılımızın en büyuk romancılarından biridir. Europe (Fransa) CUMHURİYET KİTAP SAYI 641 Y A Y I N EVI "Islık çalar"