25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrinde CummingsProfil/ Hazırlayan. Samel Köse/ Yapı Kredi Yaytnlart/ 384 s. Yirminci yüzyılın tartışmasız en önemli şairlerinden biridir E. E. Cummings. Görsel sanatlara olan yakınlığınya, dize bölme, deyimsel konuşma, alışılmadık sözdizimi, sıkıştırılmış sözcükler ve büyük harf kullanmama gibi yenilikler getirmiştir şiir sanatına. Geleneksel kalıplardan koparak zengin bir düşgücüyle kaleme aldığı şiirleri, sıradışı bir lirizmin, oyunlar oynamanın, teknik ustalığın ve tutkulu sevmenin görkemli yansımalarıdır. Çoğunluğun düşüncelerini reddetme, bireyin öne çıkışı ve aşkın kutsanışı egemendir şiirlcrine. Kitle psikolojisi ve züppelik, yergilerinin başlıca hedefidir. Cummings/Profil, şiirin yanı sıra, resim, roman ve tiyatro alanlarında da yetkin yapıtlara imza atmış Cummings'in sanatçı kişiliğini tüm yönleriyle yansıtması açısından Türkiye'de bir ilk olma niteliğini taşıyor. Nâzım'la Son Söyleşimiz/ Vera Tulyakova Hikmet/ Çeviren: Alaol Behramoğlu/ Everest Yayınları/ 396 s Nâzım'la Son Söyleşimiz, iki yıl boyunca süren bir vedalaşmanın ürünü. Şairin Rusya'da geçirdiği yıUar boyunca ona can yoldaşlığı etmiş dramaturg ve sanat tarihi uzmanı son eşi Vera, birliktelikleri boyunca birçok konuşmalarının notlarını tutmuştu. Onceleri Moskova'da yayımlanmasına izin verilmeyen eser yazıldıktan ancak üç yıl sonra okurlanyla bııluşabildi. Türk okurlanyla buluşabilmesi için, 1987 yılında Vera Tulyakova'nın o yıllarda Nâzım'ınkine benzer bir kaderle Paris'te sürgünü yaşayan bir başka şair olan Ataol Behramoğlu'nu bulup ondan kitabı çevirmesini rica etmesiyle oldu. Elle tutulurcasına somut bir Nâzım portresi çizen Nâzım'la Son Söyleşimiz, Behramoğlu'nun deyişiyle Nâzım Hikmet'in gerek kişisel yaşamı, gerek toplumsal konumu bakımından tartışmalara yol açabilecek bir kitap. Direnişçi/ Suha Beşara/ Çeviren: Nuriye Yig'itler/ Gendaş Yayınları/ 175 s. Lübnanlılara göre Suha Beşara, Direniş'in canlı simgesidir. Genç kızlığa adım attığı 1988 yılında, Israil işgal gücü hesabına güneyi elinde bulunduran Güney Lübnan Ordusu Komutanı Antonie Lahad'ı yok etmeye çalıştı. Tutuklanan, hiç yargılanmayan, işkence gören Suha, Kiam cehennemine hapsedildi. Işbirliği yapmayı kabııl etmediği için altı yılı tecritte olmak üzere burada tam on yıl kaldı. Suha Beşara, yaşadıklarını insanın içini ürperterek anlatıyor. Insanın direnmeye her zaman hakkı bulunduğunu ve özgür olmak için kendini aşması gerektiğini bize hatırlatan bir yaşam dersi ve eşsiz bir tanıklık. Dicle'nin Yakarışı/ Mehmed özun/ Çeviren: Muhsın Ktzılkaya/ Gendaş Yayınları/ 5 3 3 \ "Siz istediniz, ben de anlatacağım. O vakit, kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin." "Dicle'nin Yakarışı"nın kilit cümlesidir belki de bu cümle. Bir gece meclisi kurulmuştur, divanhane ağzına adar doludur. Bıro anlatır, Musul, Ninova, Yezidilerin yurdu Laliş, Bağdat, îstanbul, Girit, Şam.. Mezopotamya'nın kadim halklan; Süryaniler, Keldaniler, Kürtler, Yakubiler, Yahudiler, SAYFA 'I Ermeniler, Türkmenler... Bu romanda olağanüstü bir tarihçi gezi var; bizden önceki medeniyetlerin, Babil'in, Ninova'nın, Asur'un; Medlerin ülkesinden geçiyoruz ve kitabı okııyup bizirdiğimizde, "Biz nasıl da zengin bir kültür yatağında oturuyormuşuz da haberimiz yokmuş" duygusunıı yaşıyoruz. Zamanın Efendisi/ Hülent Akyürek/ Genda$ Yayınları/ 160 s. Yazarlığı meslek edinip, toplum da kendine bir yer edinmeye çalışan kahramanımız, yazdıklarının bir gün birileri tarafından keşfedilip yayımlanması ümidiyle yaşar. Gerçekten de bir gün, elindeki dosyalarıyla ilgilenen biri çıkar. Fakat, karşılaştığı olaylar, hiç de düşündüğü gibi gelişmez. Hayatında belki de ilk kez 'zamanında', geç kalmadan 'patron'uyla buluşmaya çalışmaktadır ve ilk defa acelesi vardır. Daha önce tahmin bile edemediği olaylar gelir başına. Patronunun karısı onun izini sürer, karakoldan kurtulabilmek için komisere, âşık olduğu kadını nasıl elde edeceği ile ilgili oyunlar öğretir ve yüklü para teklifi alır... Karakoldan kurtulur, parası iki adım önündedir ama olaylar yine onun aleyhine işleyecektir. Duygu öğeleriyle süslenmiş, trajikomik bu kitap, hızlı temposuyla sürükleyici bir roman. Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri/ Aysu Erden/ Cendaş Yayınları/ 447 s. Kısa öyküler sanatsal metinlerdir. Kısa öykünün başarısı, yazılmamış ya da yazılamamış olanların, okuyucuya metnin derin yapısında bulıınan simgesel altyapılarla aktarılmasındadır. Bu altyapıların içinde okuyucu tarafından çözülmesi gereken, onun zihninde bir dizi sorular oluşturan kimi gizler saklıdır. Okuyucu bu soruları yanıtlarken, gizleri çözerken yazarın "yarımcı yaratıcısı" ve öyküdeki anlamların ortaya çıkmasına yardım eden aktif katılımcı konumundadır. Onun öyküye katılımı ve sezgisel tepkileri okurmerkezli bir eleştiridir aslında. Yazar ise sanatının getirdigi kimi sınırlamaları bilen, sanatının dar sınırları içinde dil kullanma özgürlüğünü dilediğince kullanma hakkına sahip bir sanatçı. Ulus Dağına Diişen Ateş/ Mmtafa Yıldınm/ Bilgi Yayınevi/ 285 a. Demirci, Simav, Gördes, Kula, Gediz... Yurdumuzun, Kurtuluş Savaşı'mızda en çok acı çeken topraklan... Bu toprakları, her şeylerine göz koyan düşmana ve işbirlikçilerine karşı ölümüne savunan insanlarımız... 'Asker' Makbule, Küçük Halil Efe, Parti Pehlivan, Ibrahim Ethem Bey, Dudu Kadın... Mustafa Kemal'in isimsiz nefcrleri; kurtuluşumuzun destanını, sevdaları, acıları, gözyaşları, kanları ile yazan büyükbabalarımız, büyükannelerimiz... Mustafa Yıldınm bir araştırmacıyazar. Ulus Dağına ma sonucu kaleme aldığı roman. Sarsıcı, sürükleyici ve gerçeklerden damıtılmış bir roman. Kadınlara Dair/ Oral Çalışlar/ Gendaş Yayınları/ 224 s. Kadın konusu bir erkeği ne kadar ilgilendirir? Söz konusu olan birebir ilişkiyse pek çok. Ama bir genelleme yapmak gerektiğinde; kadın hakları, kadının ezilmişîiği, erkeğin kadın üzerindeki iktidarı, ayrımcılık gibi, o zaman yan çizmeler başlar. Erkeklerin bu konudaki genel yaklaşımları bazı istisnalar dışında belli. Işte o istisnalardan biri: Katlınlara Dair. Oral Çalışlar "bir erkek olarak, kadın konusunun en çok erkekleri ilgilendirdiğini" düşünüp kaleme aldığı kadın üzerine yazıları için "Bu yazılar, benim kadınlara dair düşüncelerimi ve gündelik olaylar karşısındaki tepkilerimi ifade ediyor" dedikten sonra şunları ekliyor: "Kadınların ezildiği bir toplumun özgür olamayacağını bazılarımız yavaş yavaş anlamaya başladık." "Kadınlara Dair"le bu gecikmiş anlamanın daha da yaygınlaşmasını umuyoruz." Adalara Vapur/ Metin Kaçan/ Gendaş Yayınları/ 158.s Ruh ikizini bulur ve bütün eski deniz kentlerinin suriçlerinde bir ses duyulur: Adalara vapur! Içimizdeki çocuğun seslerinden biridir bu; sevindirik, afilli, renkli... ve hikâye konusunu bulur: "Cinler, Kurdela'nın ciklet satıcıları! Şeytanlar, alımlı, bakmaya doyamadığımız homoseksüeller. Erkekler, üç ayakü çalışma masaları gibi mağrur; dudaklarında, geleneksel terbiye ile sarılmış üç kâğıtlı düşler. Kurdela; en uzak yıldıza aşk nağmeleri fısıldayan gece kuşlarının sokağı." Adalara Vapur'da en küçük, en beklenmedik ayrıntdar, hafta sonu gezmesine, yüreği kıpır kıpır hazırlanan kızlar, delikanlılar gibi, ana ezgiye tel tel bağlanırlar. Günümüz Türk edebiyatının en özgün yazarı Metin Kaçan; Ağır Roman, Fındık Sekiz ve Harman Kaplan'dan sonra, şimdi de yüreğin fısıltılı sirenini çalıyor. Atatürk'ten Ermeni Sorunu Belgelcrle/ Yayıma Hazırlayan P> U"'<'f Görgülü/Bilgi Yayınevi/281 s Araştırmacıyazar Ismet Görgülü, Atatürk'ün "Ermeni sorunu"na nasıl yaklaştığını ve neler yazdığını ortaya çıkarmak için yoğun bir çalışma yaptı. Atatürk'ün yazdıklarını ve söylediklerini içeren tüm yayınları taradı; Ermenilerle ilgili cümle, paragraf veya metinleri topladı ve oldukça şaşırtıcı, bilinmeyen, çok zengin bilgi ye yorumları gün ışığına çıkarttı. Ülkemizin dünya konjonktüründeki yerinin Avrupa Birliği özelinde tartışüdığı bugünlerde; Atatürk'ün Ermeni sorununa bakışı, pek çok iddiaya yanıt niteliği taşıyor. Bu anlamda "Atatürk'ten Ermeni Sorunu", çok önemli bir dönemde yayımlanmasının yanı sıra, konuya objektif açıdan bakmak isteyen herkes için, aydınlatıcı bir kaynak kitap. Miço Diye Biri/ Ahmet Günbaş/ Bilgi Yayınevi/ 132 s. "Miço" diye biri... Depremde ve depremle birlikte gelen yangında "can"lannı yitirmiş; kendini yollara vurmuş bir gezgin. Sevgi ve bilgi yüklü aydın bir kişilik... Yüreği sıcak bir başka "sevgi insanı": Rüstem Kaptan... O da yaralı; ama o da Miço gibi, dayanmayı, direnmeyi yanı yaşamayı seçmiş. En büyük desteği karısı, kızı ve oğlu. Yazgıları, bu güzel insanları bir araya getirince, direncin, paylaşımın, dostluğun, insanca yaşamın destanı çıkmış ortaya. tkinci SusurlukBir Kasaba Cinneti/ Zülfıkâr Ali Aydın/ Metts Yayınları/ 217 s. Gazeteci Zülfikâr Ali Aydın, dimaya yüz tutan Susurluk olaylarının taraflanyla doğrudan görüştü ve adım adım "kasaba cinneti"nin nasıl oluştuğunu Ikinci Susurluk adıyla kitaplaştırdı. Bir taşra kasabasında söylentilerin gücünü, halkın çabucak değişebilen ruh halini, kültürel önyargıları, ekonomik çıkarları anlatan usta işi bir gazetecilik kitabı. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 641 Diişen Ateş, onun, yıllarını alan bir yerindearaştır gerkri gibi kısa zanıanda unutul 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle