Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kuk anlayışının intikamını almaktadır. Kendi yurdunun gerçeklerini egzotik kıyafetler içinde eleştirmeye çalıştığını çok sonraları lccndisi de açık bir şekilde ifade etmiştir. Rüşvetçi devlet görevlileri tarahndan tutuklanma ve bu durumdan başanlı bir şekilde kurtulma konusu da, kendi gençlik tecrübelerinin roman dilindeki bir yansımasıdır. Karl May, "resmi" açıklamalannın aksinc bu maccraları sadece hayal dünya sında yaşamış olduğu için, hikâyelerıne otantik bir arka plan verecek gyvenilir kaynaklara ihtiyaç duyuyordu. Orneğin dizinin "Kürt Dağlarında" adlı çok popüler kitabının yazımında, I Ienry Austin Layard'ın meşnur tarihîarkeolojik eserini kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu uzmanı olarak Babıâli'de bir süre lngiliz elçisi sıf atıyla görcv yapan Layard, arkeolog ve seyyan olarak kendisine büyük ün kazandıran iki ciltlik "Niniveh and ist remains" adlı bir eser kaleme almıştır. Bu eseri halkbilimsel ve tarihi verilerinde kullanan May, okuyııcııya Mczopotamya'nın kültürel çeşitliliği ve sorunları konusunda detaylı bir tablo sunmayı başarmıştır. Alman okuru, bugün Yezidîler, Keldanîler ve Kürtler hakkında sahip olduğu fikirleri, gerçekte iki kişiye borçludur: Seyyah vc bilim adamı olarak Layard, yazar olarak Karl May. May bu romanları ilk önceleri bir Katolik aile dcrgisindc tcfrika halinde yayımlanmak ü/ere yazmıştır. Bu nedenle Hıristiyanlığm iyi yönlerini tekrar tekrar vurgıılamak durumundadır, ancak dinsel aidiycti asla bir ahlaksal üstünlük kriteri olarak görmemiştir. 1 Iatia bir defasında yerli bir Hıristiyan kadına şöyle dcdiıtir: "Sen de mi Hıristiyansın, efendi? Onlar bu aralar en kötüleri." Lserlerinde lslam dinine daima saygıyla yaklaşmıştır, örne1 ğin Alman kahraman Kara Ben Nemsi, Şarklıların "yüreklcrine kök salmış dindarlıklarından " övgüyle söz eder. Haddedihn kabilesinde namaz kılan Araplar için I şöyle der: "Az sonra Allah'larına kavuşmaları pek muhtemel olan yuzlerce insanın tozlann içinde secdeye varması, pek görkemli bir görünüm oluşturuyordu." Batı insanı, bu eserde lslam toleransından örnekler de görebilir. Saygıdeğer bir Türk, Alman kahramana şöyle der: 'TJendi, sen bir Hıristiyansın, ama dindar bir adamsın; bir Müslüman olmaya layık birisin ve sana peygamberin öğretisine sahipmişsin gibi saygı göstcreceğim." Karl May elbette bazı Müslüman fanatiklerden de söz eder; ama günümüzdc olduğu gibi o dönemde de bu gerçekliğin ta kendisiydi. "Ve Dünya Uzerinde Barış " adlı eserinde ise Amerikalı misyoner Waller'in kişiliğinde Hıristiyan tutuculuğunun yıkıcılığını tasvir eder. May gibi iyi ve Tanndan korkan insanlara, tıpkı kötü ve cani ruhlu olanlar gibi, her dinde rastlamak mümkündür. Bu.günümüzdebileönemlibirdeğertaşıyanbirdüşüncedir. Bunun ötesinde Karl May, Alman okuyucusunu lslam dininin sıradan insanların bilemeyeceği aynntılarıyla doğru ve başarılı bir §ekilde tanıştırmayı da başarmıştır. "!jark Çemberi"nde karşimıza nekim ve bilim adamı, boksör ve nişancı, iz sürücü ve süvari, dil uzmanı ve ruh avutucusu olarak çıkan macerajierest Kara Ben Nemsi Efendi, elbette ki Kuran'ı ezbcre bilmcktedir... Karl May şüphesiz yaşadığı çağa ait bir insandır. Özellikle 19. yüzyılın en belirleyici özelliği, Avrupa'nın emperyal bir politikayla dünyanın geri kalan kısmına yayılmasıdır. Uzakbatı diyarından gelen seyyahlar elbette ki ülkesinin sivil ve teknik ilerlemesinin birer temsilcisidir, ancak aynı zamanda Şark <,öllerinde birer "Arayan"dır. Karl May özellikle Türk halkına karşı büyük bir sevgi besliyordu. Boğaziçi'ndeki "Ifasta Adam"ı Ku/.ey Amerika'nın yok olan kavimleriyle karşılaştırıyor ve Türkleri Avrupalı emperyalist güçlerin kıırbanı olarak görüyordu: "Türk de bir insandır ve hasta bir insan, l Iıristiyan komşularının yaptığı gibi, hasta yatağının etrafına dizilip, palalarla vücudunun parça parça doğranmasıyla sağlığına kavuşturufamaz. Insanın, bir hastayı öldürmeye değil, onu sağlığına kavuşturmaya gayret etmesi gerekır; zira yaşamak, tıpkı diğer tüm insanlar gibi, onun da en kutsal hakkıdır. Insan bir hastayı tedavi ederken, hastanın vüeudundan ona zarar veren ve hastalık yapan unsurları uzaklaştınr, bunun yerine ona sağaltıcı ilaçlar verir ve onu, yaşamını kendi başına idame ettirebilecek bir insan haline gctirir." Bugün de bazı Batı Avrupa politikacılarının defterlerine yazması gereken, peygamberlere layık bir söz. Osmanlı lmparatorluğu'nun çöküş döneminde merkezî iktidarın zayıflaması doğal olarak taşrada bazı olumsuzluklara, halkın insafsız ve rüşvet düşkünü yöneticilerin eline terk edilmesine sebep olmuştur. Karl May bu durumu doğru bir şekilde tespit eder, ancak bu durumun kurbanı olan sıradan insanlara karşı yüreğinde daima bir sevgi vardır: "Türk de iyi bir insandır. Bir zamanlar alçakgönüllü, sadık, mert ve dürüsttü. Bugün bu durum değişmişse, bunun sorumlusu kendisi değildir." May'ın Türk halkına duyduğu sempatinin giincel sebcplcri de vardı. Mareşal I lelmut von MoltKe, genç bir subay iken Sultan II. Mahmud tarafından askeri danışman ve eğitmenlikle görevlendirilmiştir. Moltkc'nin bu zaman üzerine yazdığı "Türkiye'deki Durum ve Olaylar Üstüne Mektuplar" adlı eseri Almanya'da büyük ilgi görmüş vebirçok baskı yapmıştır. Yenı kurıılan Alman lmparatorluğu'nun Osmanlı Imparatorluğıı'na rcsmî ve askerî ilgisi bıından sonra daha da artmıştır. "Şark Sorunu", yani iç ve dış savaşlarla zayıflamış 1 ürkiye meselesi, davetlerde ve resmî toplantılarda csas sohbet konusunu teşkil ediyordu. Bismarck önceleri Türkiyc ile Avrupa güçleri arasında "dürüst arabulucu" rolü oynamaya çalışmışsa da, Kayzcr II. Wilhelm döneminde Berlin ile lstanbul arasında yaşanan ciddi yakınlaşma, I. Dünya Savaşı'nda silah arkadaşlığına kadar uzanmıştır. Bu nedenle Alman okuyucusunun Türkiye uzerinde yazılan her şeye büyük ilgisi vardı ve Karl May okuyucusunun merakını başarıyla tatmin etmesini bilmiştir. Pek çok Almanea konuşan okur, Şark a ve sakinlerinc duyduğu ilgi ve sevgiyi Mayın kitaplarından edinmiştir. May'ın ölümünden kısa bir süre sonra Kahire'de muhabir olarak bulunan bir gazeteci, şöyle yazmaktadır: "Bugüne kadar Şark hakkında bu kadar doğru şeyler yazan ve Şark ruhunu bu kadar mükemmel bir şekilde kavramış olan başka bir kitaba ve yazara tesadüf etmedim. Bu adam yazı masasının karşısındaki muazzam kitaplıkta Asya hakkında yazılan yalanları ve yanlışları büyük bir özgüvenle ayıklayarak, romanlanndaki tasvirleri gerçekleştirmeye muvaffak olmuştur. Burada, Şark'ta karşılaştığım tüm Almanlar, konsoloslar, arkeologlar ve tacirler, benimle aynı görüşü paylaşıyor." Karl May'ın Alman okuyucusunun zihnindeki Şark imgesine kalıcı bir şekil verdiğine şüphe yoktur. Bugün bile çok sayıdalci okuyucuyu geçmişin çiçekli bahçesine, bir zamanlar üç kıtaya hükmctmiş olan Osmanlı lmparatorluğu'nun halklarla süslü renkli dünyasına götürmektedir. Altyapısı iyi hazırlanmış, sürükleyici, heyecanlı ve öğretici olan bu romanlar için "macera edebiyatının en büyük eserleri" demekten başka ne yapabiliriz?.. • (*) Dr. Tohannes Zeilinger.Tıp Doktoru, Leipzig'de yaşamaktadır. Doktorasını Karl May üzerine vermiştir. Tezinin konusunu, Karl May'ın "Şark Çemberi" dizisinde konu edilen tıbbi vakaların günümüz tıb bıyla karşılaştırması oluşturmaktadır. (Yukarıdakı yazı, Karl May'ın kıtaplannın Tiirkçc basımı için özcl olarak yazddı vc Atilla Dirım Almancadan Tiirkçcyc çevirdı.) 2000 yılı Nobel Edebiyat Ödülü Gao Xingjian Çiıı taşrasmda başlayıp evrenselliğe uzanan bir yolculuk Ülkesine girişi yasak, eserlerinin çoğu yok edilmiş ama, o bütün sınırları aşarak, aşkın, hakikatin, bilgeliğin, saflık ve doğallığın peşindeki bireyin arayışını sürdürüyor. Yüzyılımızın, tartışmasız en özgün sesi. Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmış ilk Çinli. 3 . BASKI 1992 Chevalier de l'Ordre des Arts et des Lettres unvanı (Fransa) 1994 CommunautĞ française Ödülü (Belçika) 2000 Premio Letterario Feronia (Italya) 2000 Chevalier de l'Ordre de Legion d'Honneur unvanı (Fransa) 2000 Nobel Edebiyat Ödülü DOĞAN KİTAP