22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

den sorulan sordurtan bir belirsizliği içerir. Şiir dilinin çokanlamhlığını, gündelik yaşamın tek anlarnı amaçlayan dilinden ayıran da bu değil midir? V. B. Bayrıl, ilk şiir kitabı Melek Geçti'de hem geleneksel, hem de modern olan'ı gözalıcı bir duyarhlık söylemiyle şiirselleştiriyor. Bir 'büyü üretimi'dir bu; Valery, Baudelaire'in şiiri bağlamda bunu söylüyordu. Evet, öyledir, bir 'büyü üretimi'dir şiir ve Melek Geçti işte tastamam bunu yapıyor." diyor Hilmi Yavuz. Şer Cisimler/ V. B Bayrıl/ Can Yaytnlan/79 s. V. B. Bayrıl'ın Şer Cisimler'i, v ı itayni yukarıda tanıttığımız ilk kitabı >ı.K( KM. R İ IK Melek Geçti'yi bütünleyen,,ama onu 'aşan' bir kitap. Adıyla Baudelaire'in 'Les Fleurs du Mal'ine (bu kitabın Türkçe çevirilerinden birinin adı Şer Çiçekleri'dir) bilerek yaptığı bu gönderme, V. B. Bayrıl'ın mesajının da altını çiziyor. Lanetlenmiş bir dünyada varolmanın bir tür cisimleşme ya da nesneleşme olduğu... Şair, dünyada kötülüğün cisimleştiğini mi bildirmek istiyor bize? Belki de 'şer' olanı, 'çiçekler'e değil de 'cisimler'e atfetmenin, 20. yüzyılı daha kuşatıcı bir biçimde anlattığını düşünüyordur şair; bir 'etika' öngörüyordur: Gerçek şer'rin ya da kötülük'ün, varoluşun şeyleşmesinde aranması? Olabilir. Şer Cisimler'deki şiirler, şiirini yazmak kadar, şiirin kuramsal sorunlan üzerinde düşünmeyi de önemseyen bir 'entelektüelşair'in şürleri... Burası önemli: Şairin uğrası, salt şiirini yazmak değil, şiirin nasıl yazıldığını da bilmek. V. B. Baynl, bu anlamda 'poetika'sıyla kimliğini kanıtlamış bir şair." diyor Hilmi Yavuz. Yaşam Bir Korku Filmidir/ FarahYurdözü/ Altın Kitaplar Yayınevi/ 208 s. "Yaşam bir korku filmidir, çünkü hepimizin yaşamında bir korku filminde olması gereken tüm ayFARAH . * rıntılar mevcut. Sevgisizlik, terk rk YlIRDÖZff' edilme, yalnızhk, panik, acı, felaketler, kayıplar, çaresizlik ve ölüm. Aşk ise özellikle kadınları sömüBİRKORKİ ren bir vampirdir. Bu kitabın kahFll.MİDİR ramanı, adını vermek istemediğim bir kadın. Onun yaşamı kocasından aldığı evlenme teklifi ve yine kocasından gelen boşanma teklifi ile şekilleniyor. Erkeklerin sevme yeteneğini çoktan unuttuklan bir dünyada, kendi yarattığı canavara kurban olan bir vampirden gelen sevgi teklifi ise yalnız kadının tek dostu oluyor. 'Yaşam Bir Korku Filmidir' isimli kitabını aşk vampirinin tuzağına düşen, sevgi bulma uğruna, ruhları ve bedenleri zedelenen her yaşta kadına öneriyorum." Farah Yurdözü. Tanzimat'tan XXI. Yüzyüa Türkiye Ekonomisi 1. Küreselleşmeden 2. Küreselleşmeye/ Prof. Dr. Gülten Kazgan/ Altın Kttaplar Yayınevi/ 512 s. Tanzimat'tan günümüze Türkiye ekonomisinin dev boyutlu bir panoramasını oluşturan kitap, Osmanlı'nın birinci küreselleşmeyle nasıl yansömürgeleştirildiğini ele alarak başlıyor. Ikinci bölüm ise 1980'den başlayarak mal, hizmet ve sermayenin serbestleşmesiyle ikinci küreselleşmenin içine nasıl adım adım çekildiğini siyasal ve toplumsal gelişmelerin ışığında irdeliyor. Son olarak da XXI. yüzyılın ilk yirmi yılına ilişkın, Türkiye'nin dünyadaki yeri konusunda almasık senaryolar üretiyor. Gülten Hoca'dan yine ilginç bir çalışma. . ; Aşklar ve Çiftler, Isadora DuncanSergey Yesenin/ Carola Stern/lktişim Yaymlan/152 s + 16 s. Albüm Büyük Rus şiir geleneğini Ekim Devrimi'nin yenilikçi soluğuna bağlayan, kendisine "yeni Puşkin" denilen, "son köy ozanı" Sergey Yesenin ile modern dans sanatının kurucularından yaratıcı virtüöz Isadora Duncan'ın tutkulu aşkının hikâyesi. "Insan olarak" Yesenin: Alkol bağımlısı, hüznü zevk edinmiş, kadınları 'saçı uzun aklı kısa" SAYFA 22 mahluklar olarak gören, kır hayatının sükunetini düşleyen Rus köylüsü. "Insan olarak" Duncan: Becerikli, yaşam sevinciyle dolu, keyif ehli, evliliğe, tekeşliliğe, küçük burjuva töresine meydan okuyan Amerikan bohemi. Ortak noktaları: Ikisi de kendine hayran, ikisi de kıskanç. Bu iki "egzantrik" tipin birbirlerini sahiden "gaddarca" severek tükettikleri bu ilişkinin arka planında, Ekim Devrimi'nin kültürle, sanatla, yaşam ahlakıyla ilgili yarattığı umutlar ve yol açtığı hayal lurıklıkları var. İki savaş arasında ve faşizm arifesinde Avrupa ve Amerika'nın "sefalet ve ihtişam" günleri var. Türkiye Cumhuriyeti'nde TekParti Yönetimi'nin Kurulması (19231931)/ Mete Tunçay/ Tarih Vak/ı Yurt Yaymlan/519 s "Bundan yirmi yıl kadar önce yazdığım elinizdeki kitabın 1989'da yapılan ikinci basımının sonuna bazı ekler koymuş ve metinde ilgili oldukları yerleri marjlarda yıldız işaretleriylegöstermiştim. Şimdi, üçüncü basım için kitabın tamamı yeniden dizilirken, onlan metinle bütünledikten ve yeni yayınlara dayanarak edindiğim bilgileri kattıktan başka, bazı yanlışlanmı da düzeltmek fırsatını buldum. Siyaset bilimindeki tekparti kuramlarını özetlediğim Giriş bölümünü biraz eskimiş olmasına karşm hiç değiştirmedim. Yalnızca, müteveffa Dankward Rustow'un yaptığı bir genişlemekasılma dönemleştirmesine düştüğünün dipnotu birkaç satır ekleyerek güncelleştirdim.Takriri Sükun Dönemine Gidiş başlıklı ilk bölümde yaptığım düzeltmelerin çoğu, Ahmet Demirel'in değerli yapıtı, Birinci Meclis'te Muhalefet ikinci Grup'tan (lletişim Yayınları, 1994) ve Ihsan Güneş'in Birinci TBMM'nin Düşünsel Yapısı kitabından (Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1985) kaynaklanmaktadır. Faruk Alpkaya'nın Cumhuriyetin Kuruluşu yapıtı (lletişim Yayınları, 1998) da, bu bölüm için önemli bilgiler içermektedir; ama ona genel bir gönderme yapmakla yetindim. Hakkı Uyar'ın Tek Parti Dönemi ve CHP başlıklı yapıtı (Boyut Kitaplan, 1998), öyküyü 1950 yılına kadar getirmekle, benim çahşmamdan daha geniş bir zaman dilimini kapsıyor. Eski öğrencim ve arkadaşım Cemil Koçak'ın Türkiye'de Millî Şef Dönemi (19381945) eseri (lletişim Yayınları, 19962. bas., 2 cilt), bundan sonra da yakın tarihimiz üstüne nesnel ve eleştirel yaklaşımla büyük işler yapılabileceği konusunda beni umutlandırdı" diyor Mete Tunçay üçüncü basımın notunda. Bir Türkleştirme Serüveni (19231945)Cumhuriyet YıllanndaTürkiye Yahudileri/ Rt/at N. Bali/ lletişim Yayınları/ 604 s + 8 s Albüm Cumhuriyet döneminde azınlıklar meselesine bakarken, Yahudilere yönelik tutum ve politikalar bugüne kadar hep ayrı bir yere konmuş ve cemaat seçkinlerinin de katkısıyla, huzur dolu TürkYahudi birlikteliğine sahne olan bir geçmiş kurgulanmıştır. Bu geçmiş kurgusu içerisinde Yahudilerin, Lozan Antlaşması'nın azınlıklara tanıdığı haklardan feragat etmeye zorlanmaları, 'Vatandaş Türkçe Konuş' kampanyalan, Elza Niyego cinayeti nedeniyle meydana gelen olaylar, Trakya'daki Yahudi yerleşim merkezlerinin yağmalanması, yirmi kur'a ihtiyatlann silah altına alınmalan, Romanyalı Yahudi göçmenleri taşıyan Struma gemisinin kabul edilmemesi ve Varlık Vergisi gibi olgular münferit addedilmiş ve hâkim 'hoşgörü' söylemine eleştirel bir şekilde yaklaşan eserler görmezlikten gelinmiştir. Rıfat N.Bali, yıllar süren titiz bir arşiv çalışmasına dayanarak, tüm bunların Türklerle Yahudiler arasındaki gerilimli ilişkinin bir göstergesi ya da sistematik bir Türkleştirme siyasetinin parçalan olduğunu ortaya koyuyor. Tek parti döneminde Türkiye Yahudilerinin siyasi iktidar ve kamuoyu ile olan ilişkilerini ve Yahudi cemaatine uygulanan kültürel ve iktisadî Türkleştirme siyasetini inceleyen Bali, aslında bu özgül tarihi yeniden yazıyor. Rıfat N. Bali'nin Cumhuriyet yıllannda Türkiye Yahudilerine dair çalışmaları bu kitapla sınırlı değil. ikinci kitap, Yahudilerin 1948'de kurulan Israil'e göçlerini ve bu göçün Türk kamuoyunda yarattığı etkileri, üçüncüsü ise, çok partili hayata geçişten günü müze cemaatkamuoyuiktidar ilişkilerini konu alacak. Bu kitaplann her birinin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Yahudilerle ilgili temel başvuru kaynaklan olacağını düşünüyoruz. Modern Çağın Canileri/ Nihat Genç/ îletişim Yaytnlart/ 536 s. Nihat Genç'in yeni kitabını oluşturan yazılar iki kanaldan ilerliyor. Bir taraftan lezzetini hep özlediğımiz sıkı edebi hikâyeler; insanlık durumları, hayat karşısında duruşlarımız, çaresizliklerimiz, gülünçlüklerimiz, hayatımız. Diğer taraftan Nihat Genç'in yine bildiğimiz öfkesiyle "Modern Çağın Canileri" ile hesaplaşması. Ama alttan alta bu iki kanal birbiriyle ilişkili. Nihat Genç insanlık durumlarını anlatırken canilerle hesaplaşır gibi sivri dilli ve yargılayıcı, öte yandan hesaplaşırken bile içimizdeki insanı hiç kaybetmemeye dikkatli. Ve bütün bunlan oluşturan Nihat Genç dili. Yaşanmışlıktan, hem de sıkı yaşanmışhktan gelen, içimizi acıtan "humor". Ancak hayattan beslenebilecek benzersiz yan yana gelmeler.Yumruk yemiş gibi yapan benzersiz ayrıntı zenginliği. Uzun lafın kısası bildiğimiz Nihat Genç tadında bir yazılar bütünü. Şimdi Sırası Değil/ Fazilet Çulha/ Gendaş/ 151 s 12 Mart döneminde çocukluk ya da gençlik yıllannı yaşayan, gelişime, değişime, dönüşüme kapalı, iktidara karşı muhalefet etme haklcını kullanırken kendini sıcak politikanın ortasında bulan bir kuşağın yaşamı 12 Eylül 1980 günü karanlık bir belirsizliğe dönüştü. 90'h yıllar, aynı yaşlarda aynı dönemi yaşayan insanlann kendini tanımaya, yaşadıklarını, beklentilerini ve sonuçları sorgulamaya başladığı yıllardı. Elinizdeki kitap bu tanıma ve sorgulama çabalarına mütevazı bir örnek. Aynı süreci yaşamış binlerce insan için çok da yabancı saydmayacak bir dizi olay, geçmişe eleştirel bir bakış. Kitapta anlatılan olayların tamamı gerçek, kişi adlan zorunlu olanlar dışında değiştirilmemiş, kamuoyunun da bildiği, tanıdığı kişiler. Yazar olaylan ve kişilerin davranışlarını doğal olarak kendi süzgecinden geçirmiş, yorumlamış. Bu gerçek hikâye kadın ve devrimci olarak bir insamn Türkiye'nin yakın geçmişine bakmasının da hikâyesidir. ŞİMDİ SlRASI DEĞİL Bay Pipo Bir MÎT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas/ Soner YalçınDoğan Yurdakul/ Doğan Kıtapçthk/ 545 s. Bay Pipo, Milli Istihbarat Teşkilao'nın efsanevi ismi Hiram Abas'ın ilginç yaşamının gölgede kalmış noktalannı aydınlatıyor. Abas'ın hayatının, doğumundan silahını çekemeden öldürüldüğü güne kadar aktarıldığı kitapta, Türkiye'nin kaderini belirlemiş kurumlardan biri olan Milli Istihbarat Teşkilatı'nm yapısı, iç kavgalan ve çalışmalan hakkında da çarpıcı biîgiler yer alıyor. Kitap, aynı zamanda Türkiye'nin 1950'lerden bugünlere nasıl geldiğini, MÎT'in dış ıstihbarat teşkilatları CIA ve MOSSAD'la iç içe hangi konularda nasıl işbirliği yaptığını da aktanyor. Hiram Abas'ın sıradışı ve sır dolu yaşamı, Saint Joseph'te başlayan boks merakı yüzünden kimlerle yumruklaştığı, ünlü sanatçı Muazzez Abacı'nın babasına neden hayran olduğu, MlT'e kimin vasıtasıyla alındığı, Dışişleri Bakanlığı'nın kamuflajı altında gittiği üç dış görevden nasıl çıktığı, Yunanistan'dan otomobil bagajında nasıl kaçüğı, 12 Mart'ın fırtınalı günlerinde hangi operasyonlara katıldığı, ASALA'ya yönelik operasyonlarda kimlerle beraber çalıştığı, kullandığı kod adlannın neler olduğu, MİT içerisinde ekipleşerek nasıl kavgaya tutuştuğu, yabancı istihbaratçılarla nasıl arkadaş olduğu, lcayınpederi ünlü gazetecinin kendisini ölene dek neden afretmediği, MİT'ten hangi şartlarda aynlmak zorunda kaldığı ve daha sonra hangi görevle dönüş yaptığı, kimler tarafından öldürüldüğü, ölümünde Susurluk çetesinin izleri ve oynadığı rol anlaolırken, Özal'ın neden Köşk Istihbarat Teşkilatı'nı kurmak istediği, ünlü MlT raporunun nasıl basına sızdığı gibi bazı konular da Bay Pipo'nun üzerinde durduğu ayrıntılar arasında yer alıyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI S22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle