23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Önder Güngör dinsiyasetiktidar çatışmalarına bakıyor rat'ta olduğu gibi Islam kutsal iutabı siyasal hükümlerle doludur. Burada biraz durulur ve laisizmin ortaya çıkışına kadar Avrupa'nın geçirmiş olduğu süreç uzunca etüt edilir. Görülür ki Roma'nın çöküşü, feodalitenin ortaya çıkısı ve çözülüşü başka etkenlerle birleşerek ortaya yeni bir sınıfı çıkarmışnr. "Burjuva" olarak tanımlanan bu sınıf, kendi çıkarlannın peşinde koşarken Avrupa devrimlerle birlikte bir ayaınlanma dönemi yaşamış, insan akıl ve mantığının ürünü olan nukuk, ilahi olduğuna inanılan hukukun yerini almıştır. Sonra Peygamber döneminden başlayarak Islamın serüveni uzunca etüt edilir. Anadolu'ya gelindiğinde etüt iyice derinleşir. Geleceğin Türkiye'sini anlamak için Anadolu insanını oluşturan kültürel yapının, Anadolu ozanlannın düşünsel yapısının bilinmesi şarttır. Burada özellikle Mevlana çok ilginç resimler vermektedir. Hemen ardından Ânadolu'daki inanç çatışmalan, AleviSünni aynmının oluşumu incelenir. Görülür ki inanc aynmının temelinde siyaset yatmaktadır. Hemen bu bölümün sonlannda okuru bir sürpriz beklemektedir. Osmanoğullan'nın hilafeti konusunda yazar çok değişik tezler öne sürmektedir. Acaba Osmanlı devletinde laisizmin oluşturucusu burjuva sınıfının ortaya çıkamama nedenleri nedir? Osmanh toplum yapdannın bununla bir ilişkisi var mıdır? Bölümün sonunda bu konu tarnşılmaktadır. Gelasius'un Kılıcları Doğu'da kimsenin deneyemediğini Mustafa Kemal başardı. Gelasius'un kılıçlarını güçlü elleriyle ayırıverdi ve çatışmamaları gerektiğini önerdi. Ama çatışma kılıçların doğalarının gereği idi. Huzura Kavuşmadan önce bunu yapmaları gerekiyordu. MEHMETTURDEŞ yüzyılda Papa Gelasius, Tanrı'nın Hz. Isa'ya iki kı• lıç verdiğini söyledi. Bunlardan biri laik diğeri dinsel erki temsil ediyordu. Gelasius, Hz. Isa'dan sonra dinsel erki temsil eden kılıcın papalara, laik erki temsil edenin imparatorlara geçtiğini ve bu iki kılıcın çatışmamaları gerektiğini önerdi. Ama bu önerinin gerçekleşmesi için Avrupa yüzyıllar boyu kan ve gözyaşı döktü. Gelasius'un kılıçlarmın nuzura ulaşması Avrupa'ya pahalıya mal olmuştu. Ya Doğu'da ne olmuştu? Islam Peyamberi'nin elinde tek kılıç vardı. Ama PU, tek elde bütünleşmiş Gelasius'un iki kılıcı birden değil miydi? Islam yüzyıllar boyu elinde iki kılıcı birden tuttuğunu fark etmedi. Ama ne zaman ki Batı, Islam dünyasını fersah fersah geçip, isteklerini ona kabul ettirmeye başladı; işte o zaman elde tutulanın bir değil iki kılıç olduğu ve aynlmalan gerektiği hissedilmeye başlanDoğu'da kimsenin deneyemediğini Mustafa Kemal başardı. Gelasius'un kdıçlannı güçlü elleriyle ayınverdi ve çatışmamaları gerektiğini önerdi. Ama çatışma kılıçların doğalarının gereği idi. Huzura kavuşmadan önce bunu yapmalan gerekiyordu. Gelasius'un kıbçlan şimdı burada, Islam dünyasında, Türkiye'de. Ve mutlaka huzura ulaşmalan gerekiyor. Ama nasıl? Bunun için Hz. Isa dan daha da öncelere gitmek gerekir, inanç siyaset ilişkisinin ortaya çıkışını ve günümüze kadar takip ettiği yolu iyi izlemek gerekiyor. Çözüm ancak bundan sonra oulunabilir." Dr. Güngör kitabını böyle sunuyor. Sonra dediği gibi Isa'dan öncelere, ama çok öncelere, ilk insanın ortaya çıkışına kadar gidip, inançsiyaset ilişkisinin çizdiği yolu incelemeye başlıyor. Güngör bizi önce ilkel kabileler arasında dolaştırıyor. Burada ilkel insanın sihri ve büyüyü nasıl ortaya çikardığını görüyonız. Başedemediği doğa olaylanna karşı sihir ve büyü ile korunmaya çalışan ilkel insan üretimini arttırmaya başlayınca sihirciler de din adamına dönüşmeye başlıyor. Güngör bizi burada ilkel kabileler arasından alıp Mezopotamya'ya götürüyor. Artık bir yolculuğa çıkılacakur, ilk SAYFA 10 durak Sümer'dir. Sihirciler din adamına dönüsmüştür Sümer'de. Ve topluma egemen olmuşlardır. Egemenliklerini ideoloji oluşturup geliştirmekle pekiştirirler. Ancak kısa bir süre sonra egemenliklerini askerlerle paylaşmaya başjarlar. Böylece üretimi yapan sınıffa onlan yöneten sınıf çıkmıştır ortaya. Din ve siyaset iç içe girmiştir ve bu iç icelik günümüze dek sürmeye devam edecektir. Güngör, Sümer'de uzunca durmaktadır. Sümer'in günümüze ışık tutacak yönleri vardır çünkü. Günümüzden 5000 yıl, Islamdan 3700 yıl, Hıristiyanlıktan 3000 yıl, Musevilikten 1700 yıl önce Sümerler, inançlarında insanı topraktan yaratmakta, cennet ve cehennem oluşturmakta, Nuh Peygamber yerine Ziusudra diyerek aynı tufanı anlatmakta, dinlerle benzeşen bir etik sunmaktadırlar. Evet Sümerler yolculuğun ilk durağıdır. llcinci duraktaki tabelada "Mısır" yazmaktadır. Bu kere bizi tektann inancı beklemektedir. Cennet ve cehennem kavramını geliştiren firavunlar artık tektannva geçmişlerdir. Hem deinsanoğlunungelecek yüzyıllannı nasıl etkileyeceklerinin bilincinde olmadan. Firavunlann tektannsı egemen güclerin çıkarları ile 100 yıl çatışmadan nükmeder. Ama Firavunlann tektanrısından hemen sonra çıkacak olan Musevi tektannsı yüzyıllara hükmedecektir. Firavun Akhenaton'un "Aton"u Israiloğullannın "Yehova"sına dönüsmüştür. Yehova yeni bir döneme temel olacaktır. Modern ve postmodern çağlann "God" ve "Allah"ı, temelini Yehova'dan alacaktır. Hem de asıl temelin "Aton" olduğunu fark etmeden. Sihirciler din adamına dönüşmüş, egemenler kendı aralannda mücadeleetmektedirler. Insanoğluna etki etmenin en iyi yolunun, bilinmeyenler üstünde ideoloji üretmek olduğu keşfedilmiştir artık. Güngör, burada üçüncü istasyona geçer; tabelasında Musevilik yazan istasyona. Artık 21. yüzyılda da egemen olacak inanç sistemleri kendini göstermeye başlamıştır. Acaba Musa gelecek yüzyıllan nasıl şekillendirmiştir? Tevrat ile birlikte yönetici din adamı ortaya çıkar. Tann, insanlann hangi yasalarla yönetileceğini aynntılı olarak bildirmektedir. Hemen ardından gelen HıristivanLkta yasa koyucular Isa'dan sonra gelen önderlerdir. Ama yasalan Tann adına koymaktadırlar. Islamiyete geçmeden önce Islam öncesi Arap toplumunun inanc ile iç içe olan yapısı anaıiz edilir ve görüıür ki, Araplann Islam öncesi inanclannın büyük bölümü ibadetleri ile birlikte Islama taşınmıstır. "Putperest" denen Araplar pek de putpereste benzememektedir. Âllah'a, onun adını anarak inanmaktadırlar ve bunu bizzat "Kuran" onaylamaktadır. Çatışma tamamen sosyoekonomik nedenlerle oluşmaktadır. Hemen ardından Kuran'ın siyasal hükümleri gelir. Aynen Tev Yüzyıllar öncesinden başlayan dinsivaset çauşması son bölümde 20. yüzyılda tartışılmaktadır. Ana amaç Türkiye'dir. Ama Türkiye'deki durumu anlamak için Israil, Iran, Suudi Arabistan ve Cezayır'i bilmek gerekmektedir. Sonra Türkiye Cumhuriyeti'nde dini siyasete egemen kılmak isteyenlerin Osmanlı devletindeki köklerine geçilecektir ve görülecektir ki dini çıkarları için kullanan kesimler hep aynı yöntemleri kullanmaktadırlar ve görülecektir ki siyasal Islamcılar her zaman çağdaşlaşma hareketlerine karşı olmuşlardır ve ideolojileri de özellikle Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmışnr. "Bau taklitçisi" sözünün patenti Cumhuriyet dönemi bir siyasi parti liderine ait değildir. Meşrutiyet döneminden itibaren günümüze kadar Türkiye'de dinsiyaset çatışması enine boyuna analiz edilmekte, dini " ^asete egemen kılmak isteyen siyasal parer ve dınci elit ile cemaatler ilginç yorumlarla sunulmaktadır. Kitabın asıl amacının bu bölüm olduğu bu ana kadar anlatılanlann bu bölıimü açıklığa kavuşturmak amacı taşıdığı da okurken ortaya çıkmaktadır. Derken yazar sonuç bölümüne gelir. Ancak burada sonuc bölümünü açıklamak yerine kitabın arka kapağının son paragrafını bir daha yazmak daha uygun olacakar: "Gelasius'un kılıçlan şimai burada, Islam dünyasında, Türkiye'de. Ve mutlaka huzura ulaşmalan gerekiyor ama nasıl? Bunun için Hz. Isa'dan daha öncelere gitmek, inançsiyaset ilişkisinin ortaya çıkışını ve günümüze kadar takip ettiği volu iyi izlemek gerekiyor. Çözüm ancak bundan sonra Dulunabilir." Gelasius'un Kılıçlan okunması gereken bir kitap. • Dfehsiyasat çattşması GstocağbıTiİPklyaV S Gelasius'un Kılıçlan / Dr. önder Güngör / Sarmal Yaymevı / 482 s. Yoni Ur doiMn TURGUT OZAKMAN Aşkı betimleme ustası Turgut Özakman'dan, yine şaşırtıcı bir aşkın öyküsü. Hatta bir aşk güzellemesi Romantika Inançstyasfltlfidsi Romantika. Konusu, kişileri, tekniği, kurgusu ile farklı bir roıiion... BUTUN KİTABEVLERİNDE BİLOI KlTABEVt Sskarya Caddev 8/A Yanı;ahır ANKARA Tol 312 43441 06/07 Fax 312 433 1936 BİLOI DAâlTIM Narlıbançe Sokak 17/1 Cajalojlu İSTANBUL Tol ?M 522 52 01 Fax 212 527 41 19 Meşrutlyet Caddeal, 46 / A Yaniachlr 06420 / ANKARA Tcl ' (0312) 434 49 96 434 49 99 Faka (0312) 431 77 58 www blıglyaylmvl com.tr • •mall lnlo@bllglyaylncvl.com.tr BILGI YAYINEVI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle