Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Aziz Nesin Aydınlığı / Öner Yağa / Înkılâp Kıtabevi / 222 s. Aziz Nesin, yaşamıyla, bilinciyle, duyarhlığıyla, yazdıklarıyla örnek bir aydın ve öncü bir ustaydı ve kendine özgü bir aydınlık arayışı yaratmıştı. Bir simyacı gibi gözyaşlarından gülmece yaratan ve asıl derdi ülkesinin insanlarını aydınlatmak olan Aziz Nesin, yaşamıyla ve yazdıklarıyla bu görevinin gereklerini yerine getirmişti. Öner Yağcı'nın Aziz Nesin'i tüm yönleriyle tanıtmak ve anlatmak, onun aydınlığının yaygınlaşmasına katkıda bulunmak amacıyla hazırladığı "Aziz Nesin Aydınlığı", değerli bir aydınımızla buluşmak isteyenler için önemli bir fırsat... ÖNERYAGü Azız Nesm Aydınlı^ı olmuştur); yaşamı boyu hastalık bilmemiş, 78 yaşındaki ufacık, çelimsiz gövdesi, "bir mum gibi" erimektedir. Bunun sonucu, son yazılan 'dosya'daki metinler, genellikle kısa ve kesiktir; yazınsal bozukluklarla, filologların "allotria" (ilgisiz) dedikleri notlarla doludur. Buna bakılarak, bu yapıta Kant'ın "bunaklık kitabı" da denmiştir... Ilginç bir Kant kitabı "Fragmanlar". Balığın Esir Düştüğü Yer/ Cem Akaş/ Alttkırkbeş Yayın/ 144 s Olgunluk Çağı Uçlemesi'nin ilk cildi Balığın Esir Düştüğü Yer, bir gelecek zaman tasarımı sunuyor: Merkezi Dubl'de olan Dünya Birliği yönetiyor bu dünyayı, ama ruhsal enerji üretimini kontrolünde bulunduran Proje, müzik üretimini neredeyse tekeline almış olan Musak ve her türlü oyunun sipariş edilebildiği Games de çok önemli güç odakları olarak ortaya çıkıyor. Bir de Ista var tabii Birliğin kuzeydoğu kanadının başkenti olan bu eski, salaş ama görkemli şehir, Dubl'ün hâkimiyetine meydan okuyor. Bir ekvator adasında enerji nöbetçisi olan Hökl kurallan çiğneyip Dubl'e dönünce kendini büyük bir güç oyunun ortasında buluyor cezanın affedilmesinin diyeti, Proje'nin düşman bellediği Musak'ın, tsta'daki en önemli adamlarından birini öldürmek. Olgunluk Çağı, ölümüne koşan bir uygarlığın girift dünyasında, kendiyle, sevgiliyle, yaşamla ve dünyayla hesaplaşmanın, aşkın ve sürgit bir yalnızlığın hikâyesine sahne oluyor. Lykia/ Bılge Umar/ înkılâp Kıtabevt/199s înkılâp Kitabevi'nin tarihsel kalıntılara meraklı, bu amaçlı gezilere düşkün okurlar için, yol gösterici, özetlenmiş bügilerin yanı sıra görsel açıdan da zengin bir dizi kitap yayımlama projesi, "Karia" adlı yapıtla başlamıştı. Elimizdeki kitap yine 'Karia' yazarın bir çalışması: "Lylua"... Kitapta "Lykia"nın tarihsel süreç içindeki serüvenine güvenilir bilgiler ışığında tanık oluyorsunuz... Gölge Kokusu / Habtb Bektaş/ Can Yayınlan/ 375 s. Gölge Kokusu, 1980 askeri darbeUahıhBekuı» sinin hemen ardından, yaşamları (.oı.(;i' kökünden değişen, sağa sola savKOKl Sl rulan bir avuç insanm romanı. 1980 askeri darbesi öncesi, Türkiye'de büyük bir toplumsal ve siyasal kargaşanın yaşandığı, bombalann patladığı, ölümlerin olduğu, sokağa çıkmaktan bile korkulduğu günler. Darbe olunca komünist diye kovuşturulduğu için yurtdışına kaçan bir baba, tutuklanan, işkence gören, sonra kocasının yanına, Almanya'ya kaçan bir anne ve dedeyle ninenin yanına bırakılan küçük Metin. Salihli yakınlarında bir kasabada insanların dışladığı bir ailenin üyeleri olarak anne ve babadan uzakta geçirilen günler, büyüklerin acılanna tanık olan Metin'in son derece duyarlı küçük çocuk dünyasına kattığı dedesiyle arasındaki müthiş bağ. Habib Bektaş'ın bu ödüllü romanı, Atıf Yılmaz tarafından Eylül Fırtınası adıyla fîlme çekildi ve film şu aralar sinemalarımızda gösteriliyor. Melek Geçti/ V. B. Baynl/ Can Yayınlan/ 95 s. "'Mürekkeple sevişen melekler, ah V U Bayrıl dağddılar fecirle.' Bu, Melek GeçMUJ.kl~J.cn ti'deki şiirlerden birinden, Park Otel'den bir dize. Belki de V. B. Bayrıl'ın 'poetika'sını bu dizeden yola çıkarak kavrayabiliriz. Acaba, şairler midir 'mürekkeple sevişen dağıldığını söylediği şey, şiirin ta kendisi mi? Belki de 'fecrin' (şafağın) beyazlığı, üzerinde şiirin yazıldığı ak kâğıdı imliyordur? Şair sanki, şiirin anlamı ile ak kâğıt üzerine dağılmış bir mürekkep lekesi arasında bir ilişkiyi ima ediyor gibi. Yoksa 'mürekkep' sözcüğü ile, bir 'terkib'i mi çağrıştırmak istiyor şair? Kim bilir! Gerçekten iyi şiir, 'nitelikli' okura bu türSAYFA 21 Elsa/ Roni Margulies/ Çevirert: / Adam Yayınlan/ 45 s. Roni Margulies (doğumu îstanbul, 1955) ortaöğrenimini Istanbul'da, yükseköğrenimini îngiltere'de tamamladı. Şimdi Londra'da oturuyor. 'Elsa' beşinci şiir kitabı. Kendi şiirlerinin yanı sıra, Philip Larkin, Ted Hughes ve Yehuda Amihay'dan yaptığı şiir çevirileri de kitaplaştı. Margulies'in yeni şiirleri yer auyor kitapta. Başucu Oğlanı/ Alıson Fell/ Çeviren: Elif Özsayar/ Ayrıntı Yayınlan/'23'1 s. Heyan kültürü on birinci yüzyılda Japonya'da açan nadide bir çiçek... Kyoto Sarayı'nın erkekleri dönemin şık dili Çincede zamanın biümleriyle meşgulken, dolduramayacakları kadar boş vakitleri olan saray hanımları Japoncayı kendilerine mal ettiler ve erkeklerin hiç kalkışmayacağı bir şeyi yaptılar; duygularını kâğıda geçirdiler. Heyan kültürünün; saray duvarlannın içinde doğan, yaşayan ve ölen bu kapalı kültürün üzerine bütün bildilderimizi kadınların tanıklığına borçluyuz. Haz ve mutluluk arayışını meşru bir hedef olarak yaşam tarzının merkezine yerleştiren bu toplulukta, en gözde toplumsal süahlar incelik, zekâ ve nüktedanlık; ama hepsinden çok şairlik yeteneği ve birikimiydi. Bir kadın, şiiri, zarafeti ve hazırcevaplığiyla bütün erkeklerin başını döndürebilir, bu konuda daha az yetenekli olanlar karanlık bir kadere boyun eğmek zorunda kalabilirdi.Başucu Oğlanı, yetenekli genç şair Onogoro Harum'ın Kyoto Sarayı'ndaki yaşantısı üzerinden bu unutulmuş zamanda bir kadın olmanın neye benzediğini anlatıyor. Saray hayatının entrikalarla örülü erkekler cephesinde iktidar savaşı sürüp giderken, Onogoro'nun, şiir ve seksle örülü kadın dünyasında başka türlü bir sorun başgösterir: Şair hanım, soylu âşığına gereken ihtirasla karşilık veremez olunca, arzusunu kızıştırmak için sözcüklerin sihrine başvurur. Hikâye anlatma ustası kör Oyu, Onogoro'nun yatağının başucundaki paravanın arkasına gizlenerek onun hapsolmuş heyecanının serbest kalmasını sağlar. Alison Fell, yüzyıllarca geriye giderek, bugün de içinden çıkamadığımız bir konuyu, kadın cinselliği ve kadınla erkek arasındaki o derin uçurumu, bugünkünden çok başka bir zamana yerleştiriyor... Onogoro Hanım'ın çıkış yolu bulamayan hırs ve özlemleri, İuskançlıkları, güçsüzlüğü, korkuları ve gizli arzuları yatak odasında beklenmedik sorunlar doğururken, Oyu'nun hikâyeleri bu çalkantılı duygu dünyasına ayna tutuyor. Alison Fell'in şiirsel diliyle bir kat daha güzelleşen bu aşk ve arayış hikâyesini seveceğinizi umuyoruz. EsSeyyid Halife Koca Turgut Baba Divânı/ Şevki Koca/ Nazenın Yayıncılık/ 376 s. "Bir şairin şiir tomarına, mücerreten Dîvan denilemez. Külliyatın, Dîvan adı ile toplanabilmesi, Dîvan CUMHURİYET KİTAP SAYI 522 edebiyatının aruz kahplarının en az yedisini ve şiir üsluplanndan en az on ikisini ihtiva etmesi ve bu üslup ile oluşturulmuş şiirlerin bir dizayn ile peşpeşe montesiyle mümkündür. Söz gelimi; Na'at, Gazel, Kaside, Tercii Rubai, Muhammes, Tahmis, vb. gibi bir sıralamanın ve örneklemenin ikmal edilmesi gerekmektedir. Eğer Dîvan, Tasavvufi bir kimlikle yayımlanacak ise, muhakkak bir adet de Nevruziyye içermesi ve Kerbelâ Vak'asına dair bir mersiye veya ağıt formatı ihtiva etmesi lazımdır. Ayrıca, hece vezni ile inşa edilmiş Düvaz, Devriye ve Koşma türlerini de bulundurmak zorundadır. Şayet, şiir külliyatı bu özelliklere sahip değil ise, Divançe adı ile anılır. Dîvanlar, dîvan sahibinin vefatı sonrası sevenleri veya kültür dostlan vasıtası ile derlenir ve asla şairin sağlığında yayımlanamaz. Turgut Baba, adı geçen aruz kalıp ve üsluplanndan oldukça çok miktarlarda üretmiştir. Ancak, burada eserin amacıyla Mühiblik, Dervişlik ve Babalık dönemi eserlerini değişik bir sıralama ile sergüememiz, Dîvan'ın akademik karakterine halel getirmez. Ayrıca, eşleri olan Adviyye Anabacı ve Muhiblerine ilişkin şiir örneklerini de, dîvan sonlarına monte ettik. Ote yandan, Turgut Baba'nın çeşitli basın organlannda neşredilmiş bulunan ve konulu nesir yazılarından birkaç örnek ilave ettik" diyor kitabı hazırlayan Şevki Koca. Zaman Alaşımlan/ Mahmut Sezen/ Altıkırkbeş Yayın/144 s. Mahmut Sezen, 1957 Beylerbeyi doğumlu, IDGSA (MSÜ) 1983 mezunu. Sahne görüntü sanatlan ve plastik sanatlar alanında eğitim gördü. Şiirle birlikte fotoğraf, belgesel film ve resimle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Öğrencilik yıllarında başladığı profesyonel yazarlığa, farkh dallarda devam etmektedir. Yurtiçi ve yurtdışında fotoğraf sergileri açan Sezen, son dönemlerde resimle fotoğrafı ayıran ve birleştiren bir şiir ortamı oluşturmaya çalışıyor. Bu kitaptaki şiirler, birkaç tanesi hariç, tümüyle 1999 yılında îstanbul ve Ankara'da yazıîdı. Zaman Alaşımlan, Mahmut Sezen'in ilk şiir kitabı. Fragtnanlar/ Immanuel Kant/ Çeviren: OruçAruoba/ Altıkırkbeş Yayın/ 80 s. Immanuel Kant (Königsberg, 22 Nisan 172412 Şubat 1804) eyerci ustası Johann Georg Kant ile Anna Regina'in (Reuter) dördüncü çocukları olarak Königberg'de doğar. On dört yaşında annesini ve yirmi iki yaşında da babasını kaybeder. Königsberg Üniversitesi'nde felsefe, matematik, doğabilimi ve dinbilim okur. Königsberg civannda soyluların evlerinde özel öğretmenlik yapar; daha çok doğabilimi konusunda çeşitli kitaplar yayımlar. Üniversiteye dönerek, önce "Magister" olur, sonra ders verme yetkisi kazanır. Königsberg Şatosu'nun kütüphanesinde YardımcıKütüphaneci olarak çalışır: Verdiği derslerden aldığı "Kolleg" ücretlerinden sonra ilk düzenü ücretli işidir bu. Königsberg Üniversitesi'ne Mantık ve Metafizik Profesörü olarak atanır. 1781 yılında Saf Aklın Eleştirisi yayımlanır. îki yıl sonra yaşamının sonuna dek oturacağı evi satın alır. Ahlak Metafiziğinin Temelleri, Pratik Aklın Eleştirisi ve Yargıgücünün Eleştirisi yayımlanır. Prusya'da sansür sertleşmeye başlar, zaman içinde sansür otoriteleriyle başı derde girer. 1797'de Ahlak Metafiziği yayımlanır; üniversitedeki kürsüsünü bırakır ve ölümüne dek yazmayı sürdürür. Ama bu arada, güçleri tükenmekte (bir gözü tamamıyla kör melekler?' Yoksa, şairin 'fecirle'