Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İbret al, fakat insana güven Hilalin Işığında / Daniel de Souza / Çeviren: Nihal Yeğinobalı / Cem Yayınevi / 7.000 TL / CKK Kod No: 022.486 ADNAN ÖZER Amerikalı yönetnıen Alan Parker, ülkemizde bir başka şekilde tanınmıştır. Çektiği bır film de başka bır şekılde yankı bulmuştur. Bir Amerikahnırı Türkiye'de hapishane deneyimini (!) anlatan Geceyarısı Ekspresi adlı film dışanda geniş yankılar uyandırmıştı doğal olarak. Çok seyredilmiş, bol değerlendirme almıştı. Bizse ne yapmıştık? Bir anımsayahm. Öcü ilan etmiştik onu. Onunla her türlü teması da neredeyse yasaklamıştık. Hatta bu konuda aşırı duyarlık gösteren çevreler için Salman Rüşdü olayını anımsacan çekinceler yaşanmıştı. Öyle ki bu zehir zemberek kurdelc sayesinde dışarda lobi eksikliğimizi de keşfedivermiştik... Filmi izlemedikleri halde iyi niyetle yaklaşmak durumunda kalanlarımız da vardı. Bu iyi niyefı' sadece süfli bir nihilizme bağlamak yanlıştı doğal olarak. Ne de olsa Parker'ın filmindeki kahraman gibi onların da birtakım deneyimleri (!) olmuştu, oiagelmişti. Geceyarısı Ekspresi, Asla Oradan Geçmeyin (yine bir Amerikalının kaleme aldığı kitap; bizde yayımlanmadı, ama adındaki dehşete bakın ve Hilalin Işığın Daniel de Souza Türkiye hapishanelerinde geçirdiği 12 yılını anlatıyor da... Yazarların ülkemizde başlarından geçenleri anlattığı kitaplar. Bunlardan Daniel De Souza'nın Hilalin Işığında'sı bambaska bir kitap. Bize bizi anlatıyor. Bizi gerçekten tanımak, anlamak istemiş Daniel De Souza. Bu yolda oldukça mesafe katetmiş. Batı dünyasında çizilen figürleri tümüyle aşmış. Bu yüzden kitapta satır aralarından gönderdiği eleştiriler yerini buluyor; yarattığı umut ve sevinç dalgalanmalarına da birlikte katıhyoruz. niel De Souza'nın: 'Hem dünyanın en yanlış anlaşılmış milleti' dediği Türkler konusunda abartılı karşı duygular besleyen Batı dünyasına hem de dışarıya yansıyan sorunlarımız karşısında gelen tepkileri milliyetçi retoriğimizle salt 'kasıt' düzeyine indirmemize bir uyarı yapmak istiyor. Özeleştiriye gereksinimi olan iki yere birden vuruyor. Daniel De Souza dürüst bir yazar demiştik. Pekâla da acı deneyimleri olmuş; çünİcü yaşadıkları Batı'nın sade vatandaşı için oldukça ürkünç şeyler. Ama yaşadıklarını dehşetengiz bir öyküye dönüştürmemiş. Elindeki malzemeyle bunu yapabilir ve yapıtını çok daha sansasyonel hale getirebilirdi... Batı toplumundan toplumumuzla ilgili tek yönlü eleştirileı e madalyonun bir başka yüzü de olduğunu söylemek için Daniel De Souzaların duyarlılığına gereksinimimiz olduğu açık. Hilalin Işığında adlı kitabın iki cepheliliği bununla da bitmiyor. Batı okuru için olduğu kadar, bizim için de kaleme alınmış bir kitap. Kitabın en temel mesajı, "İbret al, fakat insana güven" şeklinde yorumlanabılinir. Bu mesaj her iki dünyaya da sesleniyor. Geceyarıları olduğu kadar, şafağın aydınlanmaya yüz tutan alacasında yola çıkan ekspresler de var. Hilalin Işığında'yı okuyup da bunu görmeniz bizi sevindirecek. D "Koğuştakiler yepyeni faaliyetlere dalmışlardı. Kimileri örgü örüyordu. Bir marangoz sönmüş kibrit çöplerinden bir beşik yaptı. Bir terzi güzel bir yorgan hazırladı. (...) Derken bir sabah şafakta sayım için sıraya dizildiğimiz bir sırada başgardiyan Cesim babanın sesi duyuldu. Her zamanki gibi "Günaydın" diyeceği yerde. "Kız oldu!" diye bagırıyordu." Kitabın en çarpıcı yerlerinden birini oluşturuyor bu satırlar. Bir hapishane kuşu, gülü demek belki daha doğru, fahişe Ayşe'nin hapishanede doğum yapmasını anlatıyor. Souza, cezaevinde kaleme aldığı ve birçok bölümlerini henüz hapisteyken "gizlice" dışarıya kaçırdığı yapıtına kullamla kullanıla aşınmış, ama yine de iş gören bir metaforun yardımıyla giriyor: Umut adlı bir güvercinle mahkumların ilişkisini anlatıyor. İkinci öykü Hilalin Işığında bütünlüklü bir anı roman, ancak yazar yaşadıklannı öyküsel bir projeksıyonlama ile bölüm bölüm kaleme almış başka bir yönüyle de bizi ilgilendiriyor. Yılmaz Güney'i anlatıyor bu bölümde Souza. Bir İrlandalı esrarkeş serüvenci ile olan, hücre arkadaşlığının sınırlarını aşan dostluğunu anlatıyor.Yılmaz Güney'i hapishane arkadaşı bir yabancıdan dinlemek ilginç olsa gerek... Daniel De Souza yaşama sevincinin özündeki çocuksuluğun ve saflığın en kötü koşullarda bile korunması gerektiğini savunuyor. Hapishanede okul yapımı için nasıl bir mücadele yapıldığını anlattığı "Okul" başlıklı bölümde gizli bir Polyannacılıkla ortaya koyuyor bu tavrını. Aslında bu, kitabın neredeyse tümüne gizli gizli serpilmiş bir tavır. Yalnız farklı bir yaşama sevinci aldatmacacılığı bu.Yetişkin erkek sorumluluğunu, duyarlılığını, olgunluğunu, humorunu taşıyor. Özellikle su tesisatçısı Naim'in anlatıldığı bölümde humor, nice ıç burkan satırın acısını çıkartırcasına yükseliyor. Kitabın arkasına eklenen notlardan bu bölümün Dustin Hoffman'ı' heyecanlandırdığını öğreniyoruz. "Bu harika kitapdaki musluk tamircisini oynayabilirsem mutlu ölürüm" diyor ünlü oyuncu. Aslında film tekniğiyle yakın akrabalıklar kurabilen bir kitap Hilalin Işığında. Bu yüzden de sinemaya aktarmaya çok elverişli. (Keşke sinemaya aktarılabilse, hem de Türkiye'de ve Türk yönetmenler tarafından. Bu insani belge bize vakur bir özeleştiri fırsatı verıyor.) Kitabın yazarı Daniel De Souza, İngiliz vatandaşı bir hükümlü olarak Türkiye hapishanelerinde tam 12 yıl geçirmiş..Deyim uygunsa "acıtath" anıları olmuş. Deyimin hoş kaçmadığını bile bile yazarın bu acıtatlı anıları dile getirdiği söylenebilir, rahatlığına bakarak. Fakat aynı zamanda matematik öğretmeni olan yazarın bır hesabı var. Gözlemlerını yansız bir tavır ve algılamayı bulanıklaştıracak ağdalı üslup yerine, rahat ve dervişane ifadelerle vermesı dikkat çekiyor. Dürüst dileklerde bulunuyor Hilalin Işığında. Dileği iki yönlü Da Yazın, dilbilim ve eleştiri Göstergebilim / Pierre Guiraud / Çeviren: Mehmet Yalçın / Kendi Yayınları / Sıvas 1990 Batı'da özellikle de Fransa'da 1970'lerde ortaya çıkan, günümüzde bir bilim dalına dönüşen göstergebilim çeşitli alanlara uygulanmaktadır; yazınsal olmayan metinlerin, reklamların, resimlerin vb.nin çözümlenmesinde nesnel bir yöntcm olarak kullanılmaktadır. Bu geniş ve verimli uygulama alanı eöstergebihmin son yıllarda dilbilgisi ve dil öğretiminde de basarıyla uygulanmasına yol açmıştır. Bilindiği gibi bu bilimden ilk söz eden F. de Saussure (Genel Dilbilim Dersleri) olmuştur. Dilbilimin hızlı ve çeşitli yönlerdeki gelişimi göstergebilimin ycrleşmesini ve yerinin belirginleşmesini bir ölçüde ertelemişse de 1966 yılında A. J. Greimas Yapısal Anlambilim (Semantique structurale) ile aslında ilk göstergebilim yöntemini ortaya koymuştur. O zaman bu bilimın gelişip gelişmeyeceğine öylesine kuşkuyla bakılıyordu ki A. J. Greimas bile "bu bir moda sorunu olabilir, dört yıl sonra sözü bile edilmeyebilir" diyordu. P. Guiraud ise beş yıl sonra 1971'de göstergebilimin "moda" olmadığını kanıtlamak istercesine La Semiologie'yi yayımlıyordu. Yazar, göstergebilimı "diller, düzgülcr, belirtgeler vb. gibi gösterge dizgelerini inceleyen bilim olarak" tanımlıyor, işlevlerini anlatıyor, anlamsal, mantıksal, güzelduyusal ve toplumsal düzgülerle (kodlarla) ilişkisini açıklıyordu. 1971'den sonra göstergebilim yöntem olarak çeşitli alanlara uygulanmış ve çok gelişmiştir. Ama bu gelişim P. Guiraud'nun çalışmasına ters düjmemiş, onu gölgelememiştir. Tam tersine, bu araştırma göstergebilimin ilk ve önemli başvuru kitabı olarak kalmıştır. Göstergebilim'in on dokuz yıl sonra da olsa dilimize çevrilmiş olması, yazın, dilbilim, eleştiri alanları ile ilgilenenler için önemli bir kazançtır. Bu araştırmayı başvuru kaynağımıza kazandıran Doç. Dr. Mehmet Yalçın yalnız çeviri yapınakla yetinmemiş, kitabın başına araştırma niteliğinde bir "önsöz", sonuna da kendi katkısıyla bir "terimce" ekleyerek, bu "bilimler arası bilimin" daha iyi anlasılmasına büyük ölçüde yardımcı. olmuştur. Proi. Dr. Ayşe Kıran Desen: Kemal Gökhan S A YF A 24 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 39