23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Selçuk DemireVin Türkiye'deki üçüncü albümü de yayımlandı Newar Neyork Selçuk Demirel'in İstanbul Galeri Nev'deki sergisiyle birlikte "Newar Neyork" adlı albümü de yayımlanmıştı. Selçuk'un sergisi bu ay içinde de Ankara Galeri Nev'de görülebilir. Albümün sunuş yazısını, ünlü İngiliz yazar John Berger kaleme aldı, dilimize Murat Belge çevirdi. Selçuk'un daha önce de "Seyir Defteri" ve "Başıboş" adlı albümleri yayımlanmıştı. ERCEVE JOHN BEROER Uyku tutmadığı zamanlar, Selçuk'u ve ceplerine doldurduğu çit zımleri düşünmeye çalışırım. Bunların birçoğu felaket, birçoğu kâbusa davetiyedir. Ama onu düşünmeyi başardığımda ve çizimlerinden birini hatırladığımda, sakinleşip uykuya dahyorum. Selçuk, hayal gücümün bır arkadaşıpek çok hayal güçlerinin arkadaşı olduğu gibi. Nasıl oluyor da böyle bir arkadaş oluyor? Selçuk'la birlikteykendilenci nasıl postallarından ayrı olmazsa o da resimlerınden ayrı duramaz zatenonunla Türk Kahvesı (25x32,5), 1986 birlikteyken, en son kdtü haberin en kötü haber olmadığına sürekli olarak ikna oluyorsunuz. Bir cevap her zaman mümkiin. Cevabı yapıştıran arkadaş da Selçuk. Küçük bir örnek vereyim. Amerika'daki yayıncılarım, Pantheon (yirmi yıldır onlarla çalışıyordum), son büyük iletişim imparatoru S.I.Newhouse'un emirleri üzerine yok olup gitti. S.I. şöyle buyurmuş: "Hayır işinden hoşlanmam, yaptığım işlerin, sonunda kârlı olacaklarını bilmekten ileri gelen bir güven duygusu içermelerini isterim." Selçuk'un bir çizgisi aklıma geliyor: Adamın biri öylesıne dolanıp düğüm halinc gelmış ki başparmağı çükü olmuş. Tanıyorum adamı, S.I.nın cinsinden. Kendi kendime gülüyorum da, çünkü biliyorum, son gülüşü S.I. satın alamayacak, ondan kâr da edemeyecek. Selçuk fillerden kurulu bir futbol takımının hikâyesini anlatır. Farelerin takımı ile oynuyorlar. Maç başlıyor. Top faredegetiriyorlar topu fillerin kalesinin ta önüne kadar ve olan oluyor. Filin biri farelerden birınin üstüne basıyor. Hakem düdüğünü çalıyor. Filler perişan, çünkü fare ölmüş. Fillerin kaptanı farelerin kaptanına koşuyor, boynu bükük, uzatıyor hortumunu, başsağlığı diliyor ve farenin üstüne basan kederli fılın derin üzüntüsünü iletiyor. Üzülmeyin, diyor kaptan fare, hiç üzülmeyin. Bizden biri de aynı şeyi yapabılırdi. Dünyada her şaka, bir jeyi olması gereken yerden alıp olması gerekmeyen bir yere koyar. Bundan ilerı gelen kopuntu, uyumsuzluk bizi güldürür. Bazen de uyumsuzluk gülünç bir ö'lçek değişimine bağlıdır. Chapliıv ın ne kadar küçülebildiğini bir düşünün. Devler de şu ya da bu biçimde fıkraiara gırerler. Ama Selçuk'un bu gibi değişimleri gerçekleştirmedeki dehası daha özgün. Bence zaten bu dehanın kendisi bir çeşıt bir canavar. Zaman zaman Selçuk'u kendı icatlarının kovaladığı duygusu geliyor ıçime. Gülmeyle ijkencenin birlikte var olduğu o korkunç araziye girme cesaretıni gösterıyor. Bizi sakinleştıriyorsa, bu ona gü vendiğimiz için böyleve zaten masum birine güvenemeyız. Selçuk'un icat ettiği, keşfettiği, güldüğü ve ağladığı bu olmadık değişimler aslında insan bedeniyle ilgilidir. İnsan bedeninın ıçinı dışını bılir: şiirini de, bokunu da, özlemlerini de, acılarını da. İnsan bedenine bakıj tarzı, bana kalırsa, tamamef.'Türklere özgüdür. Yunus Emre'nin bazı şiirlerini hatırlatır bana: Ma'ni evine daldık Vücud seyrini kıldık İki cihan seyrini Cümle vücudda bulduk . l Yedi yer yedi göğü Dağları denizleri Uçmağ ile temayu Cümle vücudda bulduk. Bir bakıma, Selçuk'un yeryüzünde olduğunu gördüğü her şey bir bedene ya da bir bedenin parçasına olmaktadır. Bunun sonucunda, çizmeye karar verdiği olayı kendi bedenimizin en mahrem yerlerinde duyarızkahkaha, gülünçlük ve acı, derimizin altına işler. Selçuk içimize girer. Düzerek değil, sadece mürekkebe batırdığı parmağıyla çizerek. Tabii ortada bir tehlike var. Selçuk'un çizimlerindeki olağanüstü yakınlık ve buluş yeteneği onu Batı Avrupa'da çok başarılı duruma getiriyor, çünkü onun yaptıklarını yapabilecek başka kimse yok. Bazı haftalar Selçuk'un eİinden çıkma bir çizimi Paris'in her gazete bayiinde görebilirsiniz. Yetenekleri de zaten bunu gercktirir. Yalnız, bunun tehlikesi, bu basınyayın dünyasının ondan yapmaması gereken bir şeyi talep etmesi olabiliryani, şeytanını zaman zaman bırakmasını istemek. Oysa Selçuk dekorator değil, öyle ince ince bir sanatçı da değil, şekerci hıç değil (bakın, biri fırsat tanısa film yapabilirdi.) Selçuk bir güreşçı ve aynı zamanda bir yazıcı. Böyle bir bileşım, bu kadar sevdiğimiz bu palyaçoyu meydana getiriyor. T\ Çevıren Murat Belge Kadın Kokusu (42,5x32,5), 1988 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 39 S A YF A J5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle