08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çöküşün kaçınılmazlığı Stefan Zweig, Alman dilinin 20. yüzyıldaki en önemli yazarlarındandır. 1934 yılında faşistler iktidara gelince ülkesini terk eden Zweig, 1942 yılına kadar sürecek olan sürgün yaşamına kendi elleriyle son vermişti. FERİDUN ANDAÇ . vusturyalı Stefan Zweig, Alman dilinin 20. yüzyıldaki en önemli yazarlarındandır. Zweig, aynı zamanda, yapıtları dünya dillerine en çok çevrilen ve okunan biri. Onu hem yaşadığı dönemde, hem de sonraki yıllarda bu denli önemli kılan; yapıtlarında (biyografi olsun; öykü, roman ve oyunlarında olsun) insanlığın çağdaşlaşma serüvenindeki konumunu/yerini, bu gelişme süresince verdiği savaşımı yengi ve yenilgileri, başarı ve başarısızlıklarıyla sergilemesi; bireyin, yaşanan olaylar/değişimler karşısında giderek trajikleşen durumunu bütün aynntılarıyla çözümleyerek vermesidir diyebiliriz. Stefan Zweig, Avrupa kültür mozaiğinin en panltılı yıldızıydı T Ü R K Ç E D E S T E F A N Z W E I 6 Acımak / Çev: Burhan Arpad / 3.b.l984 / Say Yay. / 422 s. A Zweig, iki paylaşım savaşının tanığı bir aydın olarak; yaşadığı ortama, dünyada olup bitenlere hiçbir zaman uzak kalmamıştır. Bir Politikacının Portresi: Fouche, Rotterdam'lı Erasrnus'un Zaferi ve Trajedisi, Kendileri ilc Savaşanlar, Üç Büyük Usta, Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar, Yıldızlann Parladığı Anlar; dilimize de çevrilen bu yapıtları, onun, özgür düşünceden yana olan banşçı kişiliğinin birer ürünüdürler. Onu, bu tür biyografik yapıtları yazmaya yönelten de çağının tanığı bir yazarın sorumluluk duygusu, bilincidir. Bugünü anlamak, bugün olup bitenleri değerlendirebilmek; yarın olabilecekleri sezebilmek için geçmişe bir ayna tutuyor Zweig. 188l'de Viyana'da başlayıp, 22 Şubat 1942'de Petropolis'te sonlanan altmış bir yıllık yaşam serüveni de onun bu yazdıklarına eş niteliktedir. Zweig için iyi, güzel, anlamlı günler 13 Mart 1938'de Hitler'in Viyana'ya girmesiyle geride kalmıştır. Yurtsuzluğu yurt edineli beri de hep "dünün dünyası"nın gelecek günlerde artık hiç olamayacağı ezinciyle yaşar durur. O, "güzel zamanlar bir daha geri gelmemek üzere geçti" derken 1930'lardan '40'lara uzanan süreçte Avrupa'daki sarsıntının umutsuzluğunu da dile getiriyordur. Zweig'ın "sürgün edebiyatçı" kimliğine bürünüşü, 1934'te başlar. 1933'te iktidara geçen NasyonalSosyalistler; aydın, sanatçı ve yazarları kendi güdümlü politikalarına bağımlı kılmak isterler. Siyasal erkin bu istemine karşı çıkan, uymayan yazarlar soluğu yurtdışında almak zorunda kahrlar. Aynı dilin yazarları olan Anna Seghers, Thomas Mann, Bertolt Brecht'le birlikte o da sürgünü yaşar. O*nce İngiltere'ye gider, 1940'ta da Brezilya'ya göç eder. 1942'de yaşamına kendi eliyle son verirken ardında bıraktığı "veda mektubu"ndaki şu sözleri: "Konuştuğum dilin dünyasını yitirdikten ve düşünce dünyamın vatanı Avrupa kendi kendisini tahrip ettikten sonra hayatımı temelinden yepyeni ve severek, buradan başka bir yerde kuramazdım"; onu, burada yeniden yaşama bağlamaya yetmezliğinin yanılmasını da getirecektir ardına: "İntihar!" Petropolis, onun mutluluklar, kırgınlıklar, sevinçler, acılarla geçen yaşamının tamklığını içeren Dünün Dünyası'nı yazması için olanak hazırlar Zweig'a. Bunun ötesinde birkaç öykü, bir iki anlattı yarım kalan bazı çalışmalar... Hepsi, bu! "Burada Avrupa'yı unutabilirsem, evimi, kitaplarımı ve her şeyimi kaybettiğimi aklımdan çıkarabilirsem, 'ün' ve 'başarı'ya boş verebilirsem, Avrupa2 da insanların açlık ve yoksulluk içinde kıvranırken bu Tanrı bağışı ülkede yaşabilmek iznine kavuştuğumdan ötürü mutlu olurdum" der. Mutsuzluğunun kaynaklarından birini de Friderike'ye yazdığı bir başka mektubunda, yine şöyle dile getirir: "Kitaplanm yazıldıkları dilde bundan böyle belki de hiçbir zaman yayımlanmayacak. Oysa, benim bütün düşün dünyam ve dünya görüşüm Avrupah, hatta Latin anlayışına bağlı. Sonra aradığım malzemeyi hiçbir yerde bulamıyorum." Onun için yaşamda gelinen yeri, şu tümcesi iyice açımlıyor: "Herkes yazgısının hazırladığı trajediyi yaşar." Bu, diyebiliriz ki onun tüm ürünlerinin de ana temidir. Zweig, hep trajik olanı ele alıp işlemiştir. Acımak, adlı romanında, Amok Koşucusu ve Yürek Çöküntüsü'ndeki öykülerinde olsun; Rotterdamlı Erasmus'un Zaferi ve Trajedisi, Bir Politikacının PortresiFouche gibi biyografik yapıtlarında olsun ilk öne çıkan öğedir bu. Zweig, Avrupa kültür mozaiğinin yazın alanındaki en panltılı yıldızıdır! Öyle ki okur, onun yapıtlarını estetik bir beğeniyle okuduğu gibi Avrupa'nın Ortaçağ karanlığından 20. yüzyılın ilk çeyreğine değinki ekonomik, toplumsal ve kültürel yapılanışına tanık oluyor neredeyse. Öykü . Amok Koşucusu / Çev: Burhan Arpad / 2b. 1990 / Can Yay. / 304 s. Yürek Çöküntüsü / Çev: Burhan Arpad / 2b. 1990 / Can Yay. / 158 s. Dünün Dünyası / Çev: Burhan Arpad / 3b. 1985 / Can Yay. / 405 s. Otoblyografl Mektup Friderike'ye Mektuplar / Çev; Burhan Arpad / 1967 / Yankı Yay. / 86 s. Stefan Zweig'ın Mektupları / Çev: Burhan Arpad / 1983 / Düşün Yay. / 119 s. Kendileri lle Savaşanlar (Kelist, Nietzsche, Hölderlin) / Çev: Görsel Aytaç / 1989 / T.İş Bank. Yay. / 253 s. Üç Büyük Usta / (Balzac, Dickens, Dostoyevski) / Çev: Ayda Yörükan / 1989 / T.İş. Bank. Yay. / 213 s. Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar / (Casanova, Stendhal, Tolstoy) / Çev: Ayda Yörükan / 1990 / T.İş Bank. Yay. / 392 s. Biyografl/Deneme Fransız thtilalinde Bir Politikacının Portresi, Fouche / Çev: Burhan Arpad / 1969 / Cem Yay. / 368 s. Rotterdam'lı Erasmus'un Zaferi ve Trajedisi / Çev: Ahmet Cemal / 1987 / BFS Yay. / 166 s. Yıldızlann Parladığı Anlar / Çev: Burhan Arpad / 2b. 1990 / T.İş Bank. Yay. / 270 s. S.Zweig Östüne Burhan Arpad, Stefan Zweig: Hayatı ve EserJeri, Eserlerinden Seçmeler / Ekim 1967 / Kitapçılık Tic. Yay. / 111 s. Stefan Zweıg, 1930lardan '40lara uzanan sureçte Avrupa'ı sarsıntının kendıslnde yarattığı umutsuzlujju şu sözlerle dıle getirmişti: "Güzel zamanlar bir daha geri gelmemek üzere geçti." S A YFA 12 Yaşadıkları döneme iz bırakan düşün, yazın bilim ve sanat adamlarının yaşamöykülerini yazmaya yönelişinin bu açıdan ayrı bir anJamı var. Yukarıda imlediğimiz gibi Zweig; çağına karşı sorumluluk duygusundan yola çıkar. Yaşadığı çağın önündeki karanlık günlerin sezgisindedir. Bu yapıtlarının her biri birçok iletiyle yüklüdür. Zorbalığa, baskıya, savaşa karşı barışçıl bir sestir her biri. Zweig, Avrapa'daki çöküşün ve yükselişin tarihsel dönemecinde yer alan yazarlardandır üstelik. Bu tarihsel an/süreç ve bu süreçteki bireyin/insanın gerçekliği onun diğer anlatılannda da yer eder. Bu açıdan baktığımızda; Acımak romanı, andığımız öyküler toplamı imlediğimiz evredeki insantoplum gerçekliğini, özellikle trajik olan yanlarıyla sergileyen yetkin ürünlerdir. Onun öykü ve uzun anlatılannda öncelediği bu öğe/tem, bir anlamda, bu çabasını bütünleyici birer nitelik taşımaktadır. Yine ele aldığı bireydir, onun durumu/konumu, yaşamının trajik yanlarıdır. Bunların ardında göstermeye çalıştığı, sezdirdiği ise çöküşün kaçınılmazlığının bireylere yansımasıdır. Zweig, okuru, yansıtılanların gerçekliği üzerinde düşündürtür. Okur, bireyin durumunu neden ve niçinleriyle iyice algılar. Ama okurdaki asıl ivme odağı; o anlatılanlarla dışa yönelme, alınan edebi/estetik tadın ötesine geçerek; insanın insanyaşam üzerine bakışını/düşüncelerini, yargılarını zenginleştirmeye geçiş sürecini yaşatmasındadır. Zweig'ı, bütün çağdaş yazarlar gibi günümüze taşıyan özelliklerdendir bunlar. Öyleyse, Zweig'ı okumanın zamanıdır şimdi. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle