Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
jılaşınca, insan karşısında bir Tolstoy mu yoksa bir Philo Vance mi var bilemiyor. Ama bir günden diğerine Tolstoy olunamayacağına göre karşısında en azından bir Philo Vance bulmak istiyor.." Kitabın çıktığı hafta ltalya'nın en tartışmalı gazetecisini kapak yapan ve konuya 10 sayfa ayıran Epoca" ise Oriananın kitabından şu alıntıyı yaptı: "Kadının uzun kestane saçlarında altın röflelcr dalgalanıyordu. Tedirğin menekşe gözleri tüm arzuları uyandırıyordu. Dolgun dudakları, keskin ve mağrur hatlarıyla bir barbar prensesine benziyor ve bakanların tümünün nefesini kesiyordu..." Epoca tabii bu edebiyatı bir Rus klasiğinden çok beyaz dizi ve Barbara Cartland eserlerinden alınmış satırlara benzetti. İtiraf etmeli ki çok başarılı tüm insanlar gibi Oriana Fallaci'nin de çok çekemeyeni ve çok düşmanı var. Örneğin özellikle başarılı diğer İtalyan kadın gazetecilerinin Fallaci'ye kustugu nefret dikkat çekici. İşte İtalyada tanınan, ama Fallaci gibi dışarıda adını duyuramayan Camilla Cederna'nın zehir saçan kalemi: "Bu kadın önüne gelen herkesi, her şeyi kullanıyor. 'Bir Adam' adlı kitabında Panagoulis'i kullandı. Ama Pa1 nagoulis'in ailesi de Oriana ile kavgah. Panagouli» in erkek kardesi Statis Oriana'nın adını duyunca titreme krizlerine tutuluyor. Atina'da onun için 'sırtlan' diyorlar. Ne Panagoulis'in dostları ne de muhalifleri 'Bir Adam'ın başkarekterinde Panagoulis'i bulabiliyorlar. Çünkü Fallaci'nin kitabında anlattığı, bir direnis kahramanından çok sallapati, sarsak bir suikastçıya, cesur fakat bilinçsiz bir mazoşiste; daima yanında kendisine nasihat veren bir 'demokrasi tanrıçasımn' elinden tutan sümüklü bir antikomüniste benziyor..." İtalyan gazeteciliğinin diğer kadın starlarından Natalia Aspesi ile Oriana Fallaci arasındaki tartışma ise pek burada tekrarlanacak cinsten değil. Birbirlerinin yumurtalıklarını hedef alan amansız bir atışma içine giren iki gazeteci, dost oldukları yıllarda birbırlerine sır olarak anlattıkları cinsel sorunları da dahil tüm kirli çamaşırlarını ortaya döküyorlar. Fallaci kendisini "Şimdiye dek ölmediğim ve tüm farkh insanlar gibi etrafı taciz ettiğim için herkes benimle bozuyor," diyerek savunuyor. Ve "mütevazı" bir tonla devam ediyor: "Aslında gerçek bir mitos olduğum için bana tahammül edemiyorlar. Beni Laponya'da bile tanıyorlar. Romanya'da da pek çok kız çocuğuna 'Oriana' adını veriyorlar. Üstelik erkeklerin monopolünde olan bir meslekte bu kadar basarılı olmamı kimseler çekemiyor." Fallaci, kendisini çckemeyen meslektaşlara sürekli dişlerini gösteriyor. Evine gelen misafirlerine, hırsız muamelesi yapmaktan çekinmiyor. Kendisi için kötü bir sıfat kullananı hemen defterinden siliyor. Birer söz düellosuna dönüştürdüğü rnülakatlarında ve mesleğinde gösterdiği yürekliliği yaşama karşı gösteremiyor. Hastalıklardan korkuyor. Kendisinde her gün başka bir ölümcül hastalık teşhis ettiği söyleniyor. Yani pek çok gazetecinin örnek aldığı, Milan Kundera gibi yazarların kitaplannda ("Ölümsüzlük"te) ölümsüzleştirdiği Oriana Fallaci, giderek gerçekten kopuyor ve paranoyaklaşıyor. Nitekim bir başvapıt olarak lanse ettiği "Inşallah"ı kendi kendine "Ilyada Destanı"na benzetmekten çekinmiyor. Oysa yapılan sondajlar, kitabı satın alanların ancak yüzde 30'unun sonunu getirebildiğini gösteriyor. Gazeteciliğin zirvesine çıkmış bu kadın, "başarı"nın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. "Başarı" diyor yazılarından birinde, "bayağı bir tuzaktır. Dayanabilmek için çok ironi gerekir..." Ne ki Oriana Fallaci, yok satan kitapları, zaferleri, ünlüleri titreten söyleşileri ve tüm büyüsüyle tuzağa düşmeden kendisini alamıyor. • SAYFA 21 Gazeteciliğin zirvesine çıkmış bir kadın olan Oriana Fallacı "Başarı bayajjı bir luzaktır Dayanabilmek için çok ironı gerekir.." diyor. eleştirmenlerinden Andrea Barbato oldu. "Bu kadar dolduruştan sonra insanın içine ister istemez bir şüphe düşüyor" dedi Barbato, "ya bir de başyapıt değilse?..." Arkadan "Panorama" dergisinden Grazia Cherchi "Allah biliyor ya" diye yazdı, "Artık Fallaci bana hiçbir şey demiyor..." Aynı dergiden Guido Almansi CUMHURİYET KİTAP SAYI 39 daha da ileri gitti: "tnşallah, sizinle oynamak için üstünüze saldıran o hantal, koca köpeklere benziyor. Bir süre suratınızı yaladıktan sonra, köpeği, hani tavan arasına falan kapatırsınız ya; bu kitabı da öyle hiç erişilmeyecek bir rafa kaldırmak istiyorsunuz." Folco Portinari ise "Bu boyutiarda bir romanla kar