20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SEÇİMLER VE TEKNOLOJİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org ““Bizim en temel sorunumuz stratejik düşünmemek ve deneyim eksikliği. Teknoloji üretim merkezi [olma konusu] üzerinde konuşurken bunu stratejik bir ana yapı ve sağlam temeller üzerine oturtmazsak moda olarak kalır; gerektiği kadar gelişemez...” Jan Nahum Seçim sonuçları nasıl değiştirilebilir? Seçim sonuçlarının hızlı bir şekilde duyurulmuş olması 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarına gölge düşürmek için yeterli mi? Ya da YSK'nın bu seçime kısmi bir bilgisayar sistemi ile girmiş olması? Tanol Türkoğlu, [email protected] ‘Sanayi Cahili Olduğumuz Günlere’ Dönüş Üzerine (2) Sanayicilerimizin ve onlar adına hareket eden üst düzey yöneticilerinin ileriye dönük stratejik düşünce tarzıyla aralarının pek hoş olmadığını iş dünyamızın zirvedeki profesyonellerinden Jan Nahum da sürekli söylüyor, demiştim. Önce, Sayın Nahum'un altıyedi yıl önce söylediklerini bir kez daha dikkatlerinize sunayım. Bu alıntılar, sanayimiz açısından stratejik düşünmek; düşünülen stratejiyi izleyebilme imkân ve kabiliyetine sahip olmak niçin bu denli önemli; her şeyden önce bu noktayı açıklıyor. Tarih 11 Eylül 2000; TÜBİTAK, TTGV, TÜSİAD, III. Teknoloji Kongresi'nde, o zamanlar, TOFAŞ Yönetim Kurulu Murahhas Azası [ve otomotiv sanayiinin önde gelen strateji uzmanı] olan Jan Nahum şunları söylüyor: “Türkiye'nin dikkate değer bir üretim kabiliyeti var. Pek çok üretim alanında ve bu arada otomotiv sektöründe Türkiye bir üretim merkezi olma rolünü oynuyor. Ama, özellikle de otomotiv ve benzeri sanayi alanlarında, değer zincirinde, ARGE ve satış sonrası hizmetlerin katma değerin yaratılmasındaki payları üretime nazaran giderek çok büyük bir ağırlık kazanıyor. Bu ise, sadece bir üretim merkezi olarak kalırsa, Türkiye'nin, katma değerin yaratılmasındaki rol ve payının giderek azalması demektir. “Kaldı ki, Türkiye bir üretim merkezi olarak da geriden gelen ülkelere nazaran rekabet gücünü kaybetmektedir. Yeni rakipler üretim merkezi olma rolünü de bizden alabilirler. Yabancı ortaklarımız, otomotiv ana sanayiinde Türkiye'deki mevcut yatırımlarının büyüklüğü nedeniyle, şimdilik coğrafya değiştirme yoluna gitmeyebilirler; ama, yatırım tutarlarının çok büyük olmadığı otomotiv yan sanayii için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. “Otomotiv sanayiinde, üretimdeki rolümüzü sürdürürken mutlaka ARGE ve satış sonrası hizmetlerde de yetenek kazanmak zorundayız. Türkiye bunu yapabilir mi? Biz firma olarak bunu yapabileceğimize inanıyoruz... Ancak, yabancı ortaklı kuruluşlarda, özellikle de çoğunluk hissesinin yabancı ortağa ait olması halinde, bu türden stratejiler uygulamanın çok güç olduğuna işaret etmek gerekir.” Özetle Nahum, Türk sanayiinin geldiği aşamada artık yaşamsal bir karar vermesi; köklü bir strateji değişikliğine gitmesi gerekir, diyor. Ama altını çizdiğim son cümlesinde, yabancı ortaklı kuruluşlarda bu tür stratejiler uygulamanın çok güç olduğuna da işaret ediyor. Bu tespite bir mim koyalım ve Nahum'un söylediklerine kulak vermeyi sürdürelim: Jan Nahum, 9 Ağustos 2001'de, TTGV tarafından düzenlenen “DESTEKnoloji Sohbetleri” dizisinde, İstanbul'da, aynı tema üzerine yaptığı bir konuşmada da “Türk sanayiinin ayakta kalabilmesi için 'üretim merkezi' [olma] konumundan 'teknoloji üretim merkezi' [olma] aşamasına geçmesi gerektiğini” bir kez daha vurguladıktan sonra şunları söylüyor: “Bizim en temel sorunumuz stratejik düşünmemek ve deneyim eksikliği. Teknoloji üretim merkezi [olma konusu] üzerinde konuşurken bunu stratejik bir ana yapı ve sağlam temeller üzerine oturtmazsak moda olarak kalır; gerektiği kadar gelişemez...” Demek ki, mesele sadece 'yabancı ortaklı olma' meselesi değil. Bizim bir zaafımız var: “Stratejik düşünmemek ve deneyim eksikliği...” Biz bu kabiliyeti kazanamazsak sonucun ne olacağını aynı toplantıda Jan Nahum şöyle ifade etmiş: “Biz Türkiye olarak 'teknolojiyi yaratan' konumunda değiliz, 'ithal eden, kullanan' konumundayız. İlelebet böyle kalabilir miyiz, bu bir stratejik seçim... Yalnız, bizim Beş Yıllık Kalkınma Planları incelendiğinde onların ortak paydaları Türkiye'nin gelişmek istediğini gösteriyor. [Türkiye] gelişmiş ülke olmak için ister istemez teknoloji üretmek zorunda. Aksi durumda, teknoloji ithal ederek başka devletlerin gelişmesine yardımcı olacak.” Jan Nahum bugün farklı bir şey söylüyor mu? Yanıt gelecek haftaya kaldı... 22 Temmuz'da yapılan genel seçimlerin sonuçlarının beklenenden erken açıklanması, AKP beklentilerin üzerinde oy almasaydı belki de YSK'nın önemli bir başarısı olarak değerlendirilecekti. Ancak kamuoyu şimdi tam tersine acaba seçim sonuçlarına hile mi karıştı tereddütü yaşıyor. Hele bir de işin içine tam anlaşılmayan bilgisayar teknolojisi girince “tamam işte” deniyor “bu işin içinde mutlaka bir iş vardır”. Bilgiden çok fikirlerin ön planda olduğu ülkemizde “bir iş vardır” ya da “bir iş yoktur” fikrini desteklemek üzere bir şeyler yazmak yerine, bu işin ne olduğunu anlamaya çalışacak şekilde bilgilendirici bir şeyler kaleme almanın daha uygun olacağını düşünüyorum. Bu tür birden çok mekân, kişi ya da grubun sorumluluğundaki süreçlerde sürecin herhangi bir parçasını suistimal etmek ya da hatalı icra etmek oldukça kolay. Resmi bir dille yorumlamak gerekirse buna “operasyonel risk” denir. Şimdi oyların değerlendirme sürecini ve olası operasyonel riskleri kısaca bir inceleyelim: OPERASYONEL RİSKLER 1. Oy Kullanımı: Herkes kayıtlı olduğu sandıkta oyunu atar ve oy zarfları sandık komisyonu tarafından açılır, sayılır, tutanak oluşturulur. İşin başlangıcında sandığın içinin boş olduğunu varsayarız. En azından sandık kurulu gerekli kontrolleri yaparak bunu garanti eder. Ya etmezse? O zaman sandık açıldığında büyük bir olasılıkla kayıt listesindeki imza adedinden (yani fiilen gelip oy kullanmış kişi adedinden) daX bir ilçeden girilen ha çok sayıda zarf çıkar. Bu durumda sandık kurubir bilgi merkeze gelu ne yapar? Herkesi tek tek arayıp gelin yeniden oy kullanın mı der? Hayır. Daha ziyade yapılan şulene dek elektronik dur: Kaç tane fazla zarf çıktıysa, zarfları açmadan yolda (yani iletişim önce rastgele o kadar zarfı seçer ve onları açmadan ağında) “değişebilir”. imha ederler. Bundan da kimseye bahsetmezler. Bu durumda sandığın içine diyelim ki fazladan Ve bunu ne YSK, ne kırk tane zarf eklenmiş olsa (doğal olarak içindeki SEÇSİS ne de bu altoylar bu işi yapan partiye ait olacaktır) imha etmek yapıyı kuranlar bileüzere rastgele seçilen kırk zarfın tamamının bu hibilir. Bunu anlamanın leyi yapan partiye oy vermişlerden çıkma olasılığı çok düşüktür. Böylece her durumda o parti fazlatek bir yolu var. O da dan oy kazanılmış olur. açıklanan verilerle Bir başka olasılık da şudur: Herkes oy atmaya gitmiyor. Diyelim ki bir sandıktaki 175 kişiden sasandık başında not dece 100 tanesi oy atmaya geldi. Ya kalan 75 kişi edilen bilgilerin aynı de gelip oy atmış gibi bir senaryo gerçekleştirilirse? olup olmadığını san(75 sahte imza ve sandığa atılacak 75 zarf bunun iş için yeterlidir). dık bazında kontrol 2. Oy Sayımı: İmza adedi ile zarf adedi tuttuketmektir. tan sonra zarflar açılır ve tek tek partilere ve bağımsızlara taksim edilir. Sonra da her partinin ve bağımsız adayın aldığı toplam oylar belirlenir, tutanak tutulur, imzalanır ve bir üst kurula (ilçe seçim kurulu) teslim edilmek üzere yola çıkılır. İmzalanmış tutanağın zarflardan çıkan oylarla birebir olup olmadığı ne malum? Ya ben 11 yazıyorum derken 77 yazarsam? Diğer partilerin de 66 oyunu yersem? Ya da A partisinin oy sayısını B partisinin hanesine yazarsam? Sandık kurulundaki kişilerin kontrolüne kalmış iş. 3. Tutanakların Teslimi: Tutanaklar ilçe seçim kuruluna teslim edilmeye gidildi. İlçe seçim kuruluna teslim edilen tutanakla, sandığın başında imzalanmış tutanağın aynı olduğu ne malum? Ya yolda giderken bir vesile ile tutanaklar (oyların içinde durduğu torbayla birlikte) değiştirilirse? İmzaları kim kontrol edecek? Yeter ki toplam oy sayısı doğru olsun. Partilere göre dağılımının doğruluğunu kontrol etmek için oyların tek tek yeniden incelemesini gerekir ki bu çok uzun iş. Hatta oy torbası da değiştirilmişse kontrol yapılsa bile çelişkili bir durum çıkmayacaktır ortaya. CBT 1067/6 31 Ağustos 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle