25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM İNSANI VE MERAK 8 ilginç araştırmanın şaşırtıcı sonuçları Meyve ve sebzelerin kişilikleri olduğunu biliyor muydunuz? Kaliforniya Üniversitesi'nden Robert Sommer tarafından 1988 yılında yapılan bir araştırma insanların gözünde limonların itici, soğanların budala, mantarların ise dost canlısı olduklarını ortaya koymaktaydı. Ruhbilim uzmanı Richard Wiseman (*) ise insanoğlunun garip bir yaratık olduğuna, bu nedenle de insanla ilgili araştırmalarda garipliklere büyük ölçüde yer verildiğine inanıyor. YOLDA BULDUĞUN MEKTUBU ADRESİNE GÖNDERİR MİSİN? Amerikalı ruhbilimci Stanley Milgram, insanların yetkili birinden aldıkları komutlara uyup uymadıkları konusunda araştırmasıyla tanınır. 1960'larda geliştirdiği ve herhangi bir kamuoyu yoklaması yapmadan halkın görüşünü tartmaya yarayan ve o zaman pek bir yankı uyandırmayan yöntemi şimdi moda oldu. Milgram ve arkadaşları pul yapıştırılıp, damgalanan 300 mektubu “kazara” New Haven kentindeki telefon kulübelerine, dükkânlara ve yol kenarlarına düşürdüler. Zarfların üzerindeki adres, “Tıp Araştırmaları Derneği”, “Nazi Partili Dostlar” ya da “Komünist Parti Yandaşları” gibi farklı alıcı adlarının dışında, aynıydı. Milgram mektupları bulanların onları zarfın üzerindeki adrese gönderme olasılığının alıcıya duydukları yakınlığa göre değişeceğine inanıyordu. Sonuçta, New Haven sakinlerinin aşırı uçta siyasal görüşlere pek de ilgi göstermedikleri görüldü. Mektuplardan Tıp Araştırmaları Derneği'ne adresli olanların %70'i geri gönderilirken, parti yandaşlarına adreslilerin yalnızca %25'inin geri döndüğüne tanık olundu. Uygulanan yöntem birtakım sorunları da beraberinde getirmekteydi. Örneğin, sokakta yürürlerken mektubun düşürüldüğünü gören yardımsever ruhlu insanlar onu hemen yerden alıp araştırmacıya geri vermekteydiler. Bu yüzden Milgram farklı yöntemlerden yararlanmak zorunda kaldı. Bir kezinde uçak kiralayıp mektupları atmayı denedi, ama bunların çoğu ne yazık ki damlara takılı kaldı. Bir bölümü de kanatlara takılıp uçağın neredeyse düşmesine neden oldu. Tüm bu olumsuzluklara karşın, zarf düşürme yöntemi zamana meydan okudu ve kamuoyu yoklamalarında toplumsal ruhbilim uzmanlarının halen başvurdukları bir yöntem olmayı başardı. Son zamanlarda kürtaj, Başkan Clinton'a yö İ nsan beyninin çok daha garipliklerle dolu köşelerinin büyüsüne kapılan tek kişi, meyve sebzelerin ruhlarına inanan insanlar gören Sommer değil. Her kuşakta sayıları az da olsa ruhbilimciler, büyük kitleyi oluşturan meslektaşlarının el atmaya cesaret edemedikleri dehlizlere dalmayı göze almıştır. Bir ekip, yerel intihar oranlarının radyoda çalınan “country” türü müziğin miktarıyla ilintili olup olmadığını araştırırken, bir başkası sokakta yürüyen hoş görünümlü insanları gözleyerek, Britanya'nın güzellik haritasını oluşturmaya kalkıştı! İnsanoğlunun garip davranışlarını araştırmak amacıyla bilimsel yöntemlere başvurulması ya da ciddi konuların acayip yöntemlerle incelenmesini içeren bu disipline “garipbilim” adını verebiliriz. Şans, şakalar ve flört etme gibi konularda 15 yılı aşkın bir süredir garipbilim araştırmaları yürüten Wiseman, bu tür garip bilgiler peşinde koşulan araştırmalardan en çarpıcı bulduğu sekizine yer veriyor . EN ÇOK SERİ KATİL GİYSİSİ RAHATSIZ EDİYOR Batıl inançlar antropolog ve ruhbilimcilerin epeydir ilgisini çeken bir konu. Pennsylvania Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından Paul Rozin ve arkadaşları bu düşüncenin günümüzde ne denli yaygın olduğunu araştırdı. Deneklere yıkanıp paklanmış, ancak daha önce bir başkası tarafından giyilmiş yumuşacık ve güzel bir mavi tulumu giyerken ne hissettiklerini sordular, tulumu daha önce giyen kişilerle ilgili senaryo değiştikçe insanların eskilerden kalma bu inanca daha da bağlandıklarına tanık oldular. Deneklerin en çok bir seri katil tarafından giyilmiş tulumu giymekten tedirgin olmaları hiç de şaşırtıcı değildi. Genelde tüm denekler köpek dışkısına bulanmış kirli bir tulumu giymeyi, seri katil tarafından giyildikten sonra yıkanmış bir tulumu giymeye yeğliyorlardı. Tüm bunlar insanoğlunun 21. yüzyılda bile olduğunu sandığı mantıklı yaratığın çok uzağında bir canlı olduğunu ortaya koyuyor. Deneyin son aşamasında deneklerden daha önce kan nakli yapılırken kendisine HIV virüsü bulaşan birinin giydiği bir kazağı giymeleri istendiğinde, çoğu buna karşı çıkıyor. Bu da, insanların mantıktan ne denli uzak oldukları gerçeğini iyiden iyiye gözler önüne seriyor. nelik suçlamalar, Arapİsrail ilişkileri gibi konularda yapılan kamuoyu yoklamaları hep bu yöntemle yapıldı. 1999 yılında Lucas Hanft adlı bir öğrenci Manhattan ve Nassau County bölgesine bu yöntemle 1600 mektup dağıttı. Mektuplar eşcinseller arasındaki evliliği savunan ya da karşı çıkan hayali dernek ve örgütlere adresliydi. Hanft araştırma sonucunda kentlilerin taşralılara kıyasla çok daha liberal bir tavır sergilediklerine tanık oldu. CBT 1067/10 31 Ağustos 2007 Ruhbilim ve sinirbilim uzmanları bilinçaltının insanın bilinçli düşünce ve davranışları Kısacık bir üzerindeki etkisi karşısında büyülenirler. Ne var ki, bu etkilerin kılavuz kitaplarda belirtildiği denli güçlü olup olmadıkları ya da işe yarar biçimde kullanılıp kullanılamayacakları kesin olarak bilinmiyor. Bu alanda yapılan iki araştırma bilinçaltının gerçekten de birtakım güçlü etkiler yaratabileceğini ortaya koyuyor. 1998 yılında, Hollanda Nijmegen Üniversitesi ruhbilimcilerinden Ap Dijksterhuis ile Ad van Knippenberg bir grup deneğin yarısına, kafalarında tipik bir üniversite profesörünün düşünce biçimini canlandırma OLUMLU DÜŞÜNCENİN ETKİSİ lıkla ilintili sözcükler içeren bir beyin alıştırması uyguladılar. İkinci düşünme anı bile kişinin davranışını olumlu ya bir gruba da yaşlılıkla bağlantısı olmayan sözcükler gösterildi. Ardında olumsuz yönde etkileyebiliyor. dan araştırmacılar deneyin sona erdiğini söyleyip, deneklerin yerlerinlarını gerektiren, basit bir zihinsel alıştırma den kalkıp uzun koridoru ne kadar sürede aşuyguladı. Grubun geri kalanları kafalarında tıklarını gizlice kaydettiler. Sonuçta, bilinbir futbol holiganını canlandırdı. Ardından çaltlarında yaşlılığı düşünen deneklerin yertüm deneklerden genel kültürle ilgili birtalerinden kalkıp koridoru kat etmeleri için gekım soruları yanıtlamaları istendi. Sonuçta, profesör grubunun soruların %60'ına, holi çen sürenin ötekilerden çok daha uzun oldugan grubunun ise yalnızca %46'sına doğru ya ğu görüldü. Tüm bunlar görünürde kısacık bir dünıt verdiklerine tanık olundu. New York Üniversitesi'nden John Bargh ve arkadaşları şünme anının bile kişinin davranışını olumlu da, zihin yerine bedene odaklanarak, denek ya da olumsuz yönde etkileyebileceğini ortalere “buruşuk”, “gri” ve “tombala” gibi yaşlı ya koyuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle