Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği Cumhuriyet okullarına çağdaş öğretmen mi, camiye imam mı yetiştirmek istiyorsunuz? Prof. Dr. Mahmut Adem İşaret Fişekleri Müfit Akyos GÜNCEL TESPİTLER • İşaret fişekleri atılıyor; “510 yıl içinde eyalet yönetimine geçilecek”, “laik azınlık ve ılımlı İslam vurgusu“, renksiz anayasa”... • CHP'nin adeta Cumhuriyet ve aydınlanma değerlerininin bir simgesi olarak görülüp/gösterilip oluşturulmak istenen cepheleşmede (cumhuriyetçiler, laikler, ordu, bürokrasi, YÖK ve diğerleri) yalıtılarak ve yalnızlaştırılarak bir direnç noktası olmaktan çıkartılması çabasının hız kazanması. • CHP'nin, 12 Eylül Anayasası’na, 301'e, emperyalizme (küreselleşmeye) karşı çıkmayan, gelir dağılımı, kalkınma, AB, özelleştirmeler, Kürt sorunu, 3K (kentkadınkamu) konularında yetkin ve ilerici siyasalar ortaya koymaktan geri durarak bugünü hazırlamada katkıda bulunması. • DTP'nin, TBMM'deki temsiliyetini adeta Kürt sorununun görüşülmesi için masanın bir tarafına oturmak ve devleti karşısına oturtmak için araç olarak kullanma stratejisi içinde görünmesi (istenilen ve izlenen strateji bu idiyse bunda başarılı olduklarını söylemek olanaklı). • AKP'nin ideolojisine kaynaklık eden bütün kesimlerin, sermayenin, medyanın tüm olanaklarını (sadaka araçları dahil) kullanarak fakirliğin vitrine çıkmasını engellemesi (toplumun da şimdilik hazzını aldığı ancak bedelini çok ödemediği tüketim ile adeta sorun çıkaranları, soru soranları, fakirim, açım, işsizim diyenleri duymak istememesi ve linç etmesi). • uzlaşalım tuzağı; aklın ve haklıların “ama uzlaşmak gerek” söylemi ile faşistçe bastırılması (2x2=4 ise beşte uzlaşalım ne olacak mantıksızlığı) • yakın bir tehlikenin “uygun” bir cumhurbaşkanının seçilmesi sonrası çok kısa bir süre içinde devlet kademelerinde binlerce “vekilin” asil statüsü kazanacak olması ve kadrolaşmanın yasallık kazanması. CBT1067/20 31 Ağustos 2007 Şubat 2007 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji ekinde, Prof. Dr. Rifat Miser'in yazısında, Yükseköğretim Genel Kurulu kararı ile, ilahiyat fakültelerince son yıllarda açılan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’nün eğitim fakültelerine devredilmesi eleştirilmekte ve YÖK'ün bu kararının Öğretim Birliği Yasası'nın 4. maddesine aykırı olduğu iddia edilmekte. Bu görüşe hiç katılmıyorum. Öğretim Birliği Yasası'nın 4. maddesi şöyledir: “Milli Eğitim Bakanlığı, yüksek din uzmanları yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi ile imamlık ve Ülkemizde şeri hatiplik gibi dinsel hizmetlerin yerine getirilmeat kuralları gesiyle görevli memurların çerli olmadığıyetişmesi için de ayrı okullar açacaktır.” na göre, özelBurada sözü edilen likle imamhaokul, imamhatip okulutip okullarında dur. Bu okul mezunlarının görevleri, 1739 sayılı Milli neden şeriat Eğitim Temel Yasası, 633 hukuku okutusayılı Diyanet İşleri Başluyor? kanlığı Yasası ve bu okulların yönetmeliğinde daha ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Buna göre imamhatip okulunun amaçları; imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğretmenliği, gereğinde müftülük, vaizlik vb. görevleri yapmak üzere ortaöğrenim görmüş din görevlileri yetiştirmektir. Sözü edilen Öğretim Birliği Yasası'nın 4. maddesinde öğretmen yetiştirilmesinden söz ediliyor mu? Hayır. O zaman ilköğretim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni yetiştiren bölümün, ilahiyat fakültelerinden alınarak, her tür ve düzey öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerine devredilmesi, neden Öğretim Birliği Yasası'na aykırı oluyor? Burada esas amaç Cumhuriyetin öğretmenlerini yetiştirmek mi, yoksa camilere “imam” yetiştirmek mi? Bunun bilimsel, hukuksal, hatta ussal bir açıklaması var mı? Anılan yasa maddesinin doğru okunması gerekir, hatta okurken Öğretim Birliği Yasası'nın gerekçesinin de bilinmesinde sayısız yararlar var. Bu gerekçe şöyle: “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşün birliğini ve dayanışma amaçlarını bütünüyle yok eder”. Bu bağlamda ilköğretim din kültürü ahlak bilgisi öğretmenliği lisans programlarına ilişkin verilen zorunluseçmeli ve alangenel kültüröğretmenlik bilgisi ders saati sayıları ve oranları, özellikle alan derslerinin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü bu program ilahiyat fakültelerince hazırlanmıştır. Bu konudaki yaygın kanı, bu öğrenciler 9 bugüne değin ilahiyat fakültelerinde din kültürü ve ahlak bilgisi okutmak üzere değil, din dersi okutmak üzere yetiştiriliyor. Bu bölüm mezunlarının okutacakları dersin içeriği de yoğunlukla din eğitimine yöneliktir. Oysa okutacakları dersin adı, din dersi değil, din kültürü ve ahlak bilgisi dersidir. Bizce bu dersin amacı, körpe beyinlere anlamını bilmedikleri dua ve sureleri ezberletmek olmamalıdır. Bu, Kuran kurslarında fazlasıyla yapılıyor. İlköğretimin 5. yılından itibaren Arapça dua, ayet ve sure ezberlemek isteyenler, bu kurslara gidebilirler. Bu arada bir anımsatma: Öğretim Birliği Yasası'nın ek fıkrasına göre ilköğretimde öğretim dili Türkçedir. DİNSEL KÜLTÜRÜN AMACI Bizce ilköğretim okullarının amacı gençlere; dinsel kültür, daha açık deyişle İslam dini ile birlikte öteki dinler, hatta İslamın yalnızca bir mezhebi değil, tüm mezhepleri konusunda geniş bir kültür kazandırmak olmalıdır. Ahlak bilgisi öğretiminde ise, yalnız ilahiyatçıların değil, felsefecilerin, toplumbilimcilerin, psikologların, sosyologların, özellikle eğitim bilimcilerin katılacağı bir kurulda, yeni bir lisans programı hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Bu nedenle bana göre YÖK'çe alınan karar yerindedir ama eksiktir. Ortaöğretim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği öğrencilerinin de hiç olmazsa öğretmenlik bilgisi derslerini (eski adıyla pedagojik formasyonu) ya da tezsiz yüksek lisanslarını eğitim fakültelerinde almaları gerekir.. Çünkü imamhatip okullarında ve bu okul mezunlarının gittiği ilahiyat fakültelerinde fıkıh (şeriat hukuku) dersi okutulmaktadır. Ülkemizde şeriat kuralları geçerli olmadığına göre, özellikle imamhatip okullarında neden şeriat hukuku okutuluyor? Mustafa Ergün'e göre “medreselerin kapandığı sırada (1924) uyguladığı ders programı ile 1950'den sonra açılan imamhatip liselerinin ders programı aynıdır2”. Cumhuriyetin öğretmenleri, çağdışı kalmış ve yoğunlukla dogmatik şeriat eğitimi verilen medresede değil, çağdaş okullarda yetişir. Türk eğitim tarihinde çağdaş öğretmen yetiştiren birçok okul vardır: Köy Enstitüleri, ilköğretmen okulları, Gazi Orta Öğretmen Okulu ve Terbiye Enstitüsü, Yüksek Öğretmen Okulu, Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu vb. Bugün onların yerine açılmış olan eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirmektedir. Bence bu konuda YÖK'ü eleştirmek değil, kutlamak gerekir. Türü ve düzeyi ne olursa olsun, öğretmen yetiştirme hiçbir koşulda ilahiyatçılara bırakılamayacak denli önemlidir. GENEL TESPİTLER • İthalat olmaksızın üretim yapamayacak noktaya gelmiş bir sanayi ve sıcak para girişi olmaksızın işleyemeyecek bir ekonomik yapı. Bu kıskaçta politika geliştirmek ve ülkenin geleceği için öngörüde bulunmanın güçlüğü. • Varoşların niteliğindeki değişme; 1970 lere kadar solun doğal ortamı, direniş noktaları olan, özellikle İstanbul'da üçüncü kuşağın doğrudan işçi olduğu varoşların köylerden hızla göç alarak bir anlamda dokusunun bozulmasıyla cemaattarikatmafya ağyapısına kaptırılması. • Dinci muhafazakâr kesimin güçlü bir sermaye yapısına ve tüketim alışkanlığına kavuşması önemli bir gelişmedir. Dinci bölgelerde inançcemaattarikat bağı içinde emeksermaye çelişkisini örten/bastıran bu yapı, kapitalist sermaye sınıfı (burjuva?) ile de güçlü bir payda oluşturmaları (kapitalist düzende burjuva sınıfı olur. TBMM'de burjuva veya doğrudan temsilcileri var mı?) • kayıt dışı yönetim; kayıt dışı ekonominin kuralsızlaştırmasına eşzamanlı ve uyumlu olarak gelişen “kayıt dışı yönetim” yani hemşerilik, etnisite, mafya, cemaat ve tarikatların oluşturduğu yönetimler. • içi boşaltılmış demokrasi; sorumluluktan arındırılmış, herkesin farklı niyet ve taleplerle tanımladığı bir demokrasi. • sosyal demokrasinin yozlaşması; 1980’lerden başlayarak sosyal demokrasinin “sosyal soslu liberalliği” oynaması ve bunun dozunun milliyetçiliğe kadar varması. • iç ve dış bağımlılıklarının ötesinde yanızca bizden anlayışı ile oluşturulan kadroların ülkemizde sık sık karşılaşacağımız krizleri yönetme ve baş etme yeteneği yoktur (ideolojik koşullanmaları bunun en önemli engelidir. Ör; Ankara'da yaşamakta olduğumuz su sorunu). GELECEK • “Demokrasicumhuriyetlaiklik” vazgeçilmezliği. • CHP'nin veya yeni sol partinin öncelikli hedef kitlesi aydınlanma mitinglerine katılan beyaz yakalılar olmalıdır. Bu kesim geleceğin sosyal demokrat siyasetçilerinin çıkma olasılığı yüksek fidanlık olarak görülebilir ve işlenebilir. (İspanya hemen her 10 yılda veya sıkıştıkça orta yaş grubundan yeni ve güçlü liderler çıkarabilecek parti içi işleyişleri geliştirebilmiştir). • Kapitalizmin yeni aşaması küreselleşmenin kavram ve kurumları ile kavranarak karşı savunmalar geliştirmek gerekmektedir. Sömürü emperyalist aşamadakinden farklılık göstermese de kapitalizm, yeni araçlar (kavramlar ve kurumlar) geliştirilerek bir genleşme dönemine girmiştir. Bu nedenle yeni paradigmanın iyi kavranması ve uluslararası boyutta ilişkileri de içeren karşı araçların geliştirilmesi gerekmektedir. • YENİ BİR CUMHURİYET İÇİN ÖNERİLER GELİŞTİRMELİYİZ !!!