25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu çoğu kurbanlara ulaşmadı. Bu fiyaskonun tekrarlamaması için Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nden bilim adamları iCare adını verdikleri bir web aracı geliştirdiler. iCare'in amacı, felaket kurbanlarını bağışlanan mal ve hizmetlerle eşleştirmek. Programın işlevlerinden biri de felaket bölgesine giden kamyonlarda boş yer bulmak. TanolTurkoglu@Gmail.com Sorun aslında sanal dünyanın “kalitesizliği” değil, daha ziyade onun basit ve saflığından istifade etmek isteyen “kötü adamlar”. ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR ARTIK DAHA UZUN MENZİLLİ Öldürücü olmayan silah üreticisi Taser International, önümüzdeki günlerde yüksek voltta elektrik akımı gönderen silahı denemek için saha çalışmalarına başlayacak. Extended Range Electronic Projectile (Genişletilmiş menzilli elektronik mermi) adı verilen bu silah, şu anda var olan kablolu Taser'ların 6 metrelik menzillerinin uzatılmasını amaçlıyor. Öldürücü olmayan silah uzmanlarının, bu yeni silahı hassas bir şekilde ayarlaması gerekiyor, çünkü daha uzun menzil, kullanıcıların göz ve ağız gibi hasar görme riski yüksek kısımları vurması anlamına geliyor. Wikipedia’nın Başına Gelenler Geçtiğimiz günlerde Wikipedia Ansiklopedisi'ne kimler yazıyor; ya da yazılmış olanları kimler değiştiriyor konusunda ABD'de çıkan haberler ülkemizde de ses buldu. CIA ya da Vatikan'a ait olduğu bilinen bilgisayarlardan bazı maddelerin güncellenmiş olduğu saptandı. Bu saptama da aslında gizli saklı yapılan bir şey değil. ABD'li bir üniversite araştırmacısının geliştirmiş olduğu bir yazılım sayesinde bu bilgiler ortaya çıktı. Bu sayede de yeni bir tartışma açılmış oldu. Öncelikle Wikipedia Ansiklopedisi'ni anımsamakta fayda var. Çeşitli dillerde ansiklopedik bilgi içeren Wikipedia'nın en önemli özelliği, dileyen herkesin dilediği konuda ansiklopediye yazabilme ya da yazılmış olanları değiştirebilme özgürlüğüne sahip olması. Hal böyle olunca Wikipedia'da yer alan bir bilginin doğruluğuna da gölge düşmüş oluyor. Oluyor mu acaba? Böyle bir yargıya varmak için bizim gibi sanal dünyanın yerlisi olmayacak kadar yaşlı olanların bakış açısına sahip olmak gerek. Oysa bugün yaşları yirminin altına olan sanal dünya yerlileri için bu konuda bir sorun olacağını sanmıyorum. Birisi neden oraya doğru olmayan şeyler yazsın ki? Ya da birisi neden oradaki yazıları, doğruları çarpıtmak amacıyla, değiştirsin ki? Belli ki yaşı ilerlemiş olanlar olayı böyle saf ve basit bir şekilde değerlendirmiyor. Bir başka deyişle Wikipedia'yı, dijital kültürün kendi yazılı olmayan kuralları açısından değerlendirdiğimizde ortada herhangi bir sorun yok; ya da olmaması gerekir. Ancak işte yazının girişinde de belirtildiği üzere yaşam o kadar basit değil. Sanal da olsa. Mesela dünyada ATM ya da elektronik oy kullanma cihazları üretimiyle tanınan Diebold firmasıyla ilgili Wikipedia bilgilerinin, yine Diebold firmasına ait olduğu saptanan bilgisayarlardan erişilerek değiştirildiği ve bunların, tahmin edileceği üzere, firma hakkındaki kimi olumsuz bilgilerin değiştirilmesi şeklinde yapıldığı saptanmış durumda. Benzer türden saptamalar WalMart firması ile ilgili olarak da belirlenmiş durumda. Ya da bazı ABD Kongre Üyeleri ile ilgili olarak da. Dolayısıyla sorun aslında sanal dünyanın “kalitesizliği” değil, daha ziyade onun basit ve saflığından istifade etmek isteyen “kötü adamlar”. Aynı adamlar sokaktaki yaşamlarında evlerinin kapısını kilitlemeden geceleri güven içinde uyuyabiliyorlar ve birisi bundan istifade edip de içeri girdiğinde “İmdat hırsız!” diye feryat edebiliyorlar. Böyle bir durum ortaya çıktı diye Wikipedia yetkilileri en liberal özellikleri olan bu imkânı kapatacaklar mı? Kapatmalılar mı? Eğer böyle davranırlarsa internetin ruhuna ve dijital kültürün en temel özelliklerine ihanet etmiş olmazlar mı? Bir de ülkemizdeki dijital kültür uygulamalarına bakalım. Bizde böyle bir şey olsa sanırım ilk yapılacak şey bu imkânları derhal erişime kapatmak ve bununla da kalmayıp bu konuyla ilgili ilgisiz herkesi bir şekilde cezalandırmak olurdu. Ülkemizdeki pek çok olgunun yıllar geçmesine rağmen hâlâ prematürelikten kurtulamamış olması belki de biraz bu aşırı korumacı tutumuzdan kaynaklanıyor. Tıpkı hiçbir hastalığa yakalanmasın diye bir çocuğu daha bebekliğinden itibaren steril bir ortamda yetiştirmek gibi. Çocuk belki hiçbir hastalığa yakalanmıyor ama bu nedenle de bağışıklık sistemi gelişmiyor. Sonuç? En ufak bir mikroba karşı bile savunmasız durumda kalmaya devam ediyor. Kimsenin içinde yaşadığı sistemin temeline bomba koyma gibi bir niyeti olmadığı sürece bu gelişmelerin kendi haline bırakılması en sağlıklı yaklaşım modeli olsa gerek. Yine bir kıyaslama yapmak gerekirse ülkemizdeki kimi sosyal olguların Batılı ülkelerdeki muadilleri ile kıyaslandığında farklı bir davranış kalıbı açısından değerlendirilme gereği belki de buradan geliyor. Biz içimizden bazılarının sistemin temeline bomba koyacağı endişesi ile yaşadığımızdan, olayları doğal akışı içinde gelişmeye bırakamıyoruz. Bu bir yandan steril olgularımızın her türlü mikroba karşı duyarlılığını korumaya devam etmesine neden oluyor öte yandan bizi bazı “koruyucularımızın” gorevlerini kötüye kullanma tercihlerinden doğan toplumsal faturaları ödemekle karşı karşıya bırakıyor. SIVI AYNALI AY TELESKOPU Kanada, Quebec'teki Laval Üniversitesi'nden Ermanno Borra ve ekibi bir sıvıyı gümüş ile kaplayarak ayna geliştirdiler. Bu ayna Ay'a yerleştirilecek bir teleskopun en önemli parçası olacak. Teleskop, Hubble tarafından gözlenen yıldızlardan binlerce kez daha sönük yıldızların ışıklarını görebilecek. Sıvı aynalar yeni bir buluş değil. Sıvı cıva içeren bir çanak, sabit bir hızda döndüğü zaman, yüzeyi bir parabol haline gelir. Bu da ışığı odaklamak içir idealdir. Bu tür aynaları geliştirmek cam olanlarından daha ucuza mal olur ve çapları 6 metreye kadar çıkabilir. Bugüne dek Ay koşullarına uygun bir sıvı ayna üretmek mümkün değildi, çünkü burada sıcaklık 147 dereceye (santigrat) kadar inebiliyor. Bu da cıvanın 38 derece olan donma noktasının çok altındadır. Ay'da kullanılabilecek olan sıvının ayrıca buharlaşıp uçmaması için çok düşük bir buhar basıncına sahip olması gerekir. Borra'nın ekibi soğutulduğu zaman birbirine yapışık durumda kristal yapılar oluşturmayan bir sıvıdan yararlanarak böyle bir ayna yarattılar. Bu da sıvının çok düşük bir donma noktasına sahip olduğu ve kolay kolay buharlaşmadığı anlamına geliyor. 98 derecede donan imidazolium etilsülfat tuzunu alarak, bir vakum içinde yüzeyini gümüş nanaoparçacıklar ile kaplayan bilim adamları, son derece sağlam sıvı bir ayna yapmayı başardılar (Nature, vol 447, p 979). Bilim adamları şimdi aynanın donma noktasını 50 derece daha düşürmeye çabalıyorlar. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1067/19 31 Ağustos 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle