20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AHMET ÖZER Bõrakõn kentin insanõnõ, martõlar da yabancõlaşmõştõ bildikleri denize. Onlar artõk çatõ katlarõnda sõğõnacak yer arõyor, bir yerlere boca edilen çöplerle yiyecek gereksinimlerini gideriyordu. Kõyõlar doldurulmuş, deniz çok uzaklara kovulmuştu. Bir zamanlar balõklarõn yaşadõğõ alanõ artõk egzoz gazõ kirletiyordu. Bir yapõtõma başlõk yaptõğõm “Denizin Öptüğü Kent”i artõk ara da bulasõn! Hava kararõp güneş yerini karanlõğa, yer yer õşõklarla donatõlmõş kente bõrakõnca ben de yarõm yüzyõldõr iç içe olduğum bir kentin caddelerinde daha dikkatli, daha duyarlõ, içimdeki atlarõ dizginlerinden boşaltarak dolaşmaya başladõm. Trabzon Lisesi öğrenciliğim geldi aklõma, limandan kalkan vapurlar, Meydan’daki Sümer Sinemasõ, Uzun Sokak’taki kitapçõlar, parkõn güney ucunda içinde kõrmõzõ balõklar bulunan fõskõyeli havuz, yazlõk sinemalar… Yazlõk sinemalar: Ah ne güzel birliktelikti o. Yüzlerce insan gazozunu, sigarasõnõ içerken beyaz perdedeki sevdiğinin ardõndan sürüklenirdi. Zaman zaman yaz yağmurlarõ yağardõ; hazõrlõksõz yakalanõrdõk. Makinistin keyfi yerinde izleyiciler sõrõlsõklam. Sonra içimiz ezik bir şekilde evin yolunu tutardõk. Aileler için localar ya da masalar vardõ. Kadõnlar da eşleri ve çocuklarõyla ortak bir duygunun sarmalõnda soluk alõrlardõ. Kentten gidenler de oldu buraya getirilenler de. Katledilen mimari yapı Meydan semtinin en görkemli sinema binasõ yõkõldõ 1958’de. 1912’de yapõlan, içinde oyunlar sahnelenen; özgün filmler gösterilen sinemada Raj Kapoor’un “Avare” adlõ müzikal filmini izlediğimi iyi anõmsõyorum. Sahil yolu yoktu o yõllarda. Erzurum- Samsun hattõnda işleyen binlerce araç belediye ile Meydan Parkõ arasõnda yer alan Sümer Sinemasõ’nõn yanõndan geçerdi. Bir gün bu güzelim bina, bir hõnçla yerle bir edildi. Ortaya çõkan boşlukta, 1959’da, iki kişiyi öldürüp idamõ onaylanan bir katilin ipte salõnõşõnõ izledim. 13 yaşõnda ortaokul üçüncü sõnõf öğrencisiydim. Katilin idamlõk gömleğinin üzerinde yer alan karar özetinden çok, boynundaki yağlõ ipe, moraran diline ve önünün õslaklõğõna bakõyordu onca insan, jandarmalarõn süngülü nöbeti eşliğinde. Parkta o zamanlar salt Atatürk’ün heykeli vardõ. 1950’de buraya dikilen, heykeltõraş Hüseyin Anka Özkan’õn yaptõğõ Atatürk heykeli. Kim bilir kaç fotoğrafõmõz vardõr bu heykelin önünde. Sonralarõ burada, şair Celalettin Algan’õn, şair-yazar Hasan İzzettin Dinamo’nun, çevirmen-akademisyen Sabahattin Eyuboğlu’nun, din bilgini- öğretmen İbrahim Cudi Efendi’nin büstleri yer aldõ. Trabzon’un kültür ve eğitim dünyasõnõn bu seçkin değerleri, yõllardõr parkõn konumuna yeni anlamlar katõvermektedir. Mihenk taşları Kentin otellerinin çoğu da bu yöredeydi. Şems Oteli çok ünlüydü. Altõ lokanta üstü otel olan bu bina, kente atanan bekâr öğretmenler için biçilmiş kaftandõ. Lokantasõ bir dönem çay evine dönüştürülen Şems Oteli de yõkõlõp tarihe karõştõ onca anõyla birlikte. Tam karşõsõnda iki katlõ Suluhan Oteli vardõ. Kelkit- Erzincan hattõna işleyen otobüslerin kalkõş yeriydi önü. Gün geldi onu da yõktõlar. İki katlõ, kentin mimarisiyle uyum içinde olan bu yapõnõn yerine tõpkõ Meydan’dan Boztepe’ye giderken üstünden binlerce aracõn geçtiği bir “Çin Seddi” kondurdular. Suluhan’õn Meydan’a bakan cephesinde fotoğraf stüdyolarõ yer alõrdõ. Foto İpek, Foto Doğu... “Altı dokuzluk”, “vesikalık”, “haftalık” diye nitelendirilen fotoğraflarõmõzõ oralarda çektirirdik. Vitrindeki fotoğraflarda yer alan kişiler gibi poz vermek idealimizdi; ancak stüdyoya girince fotoğrafõnõzõ çekenin emrinden dõşarõ çõkmak öyle kolay değildi! Cihan Oteli, Güneş Oteli, Yeşilyurt Oteli, Sabah Oteli, İstanbul Oteli, Selamet Oteli… Bu yörenin ünlü otelleriydi. Dünden bugüne kente bakõşta bizi düşündüren neler oldu diye düşünüyorum. İki şey öne çõkõyor. Birincisi kõsa zaman önce Trabzon’da yõllardõr açõk bulunan Katolik kilisesinin rahibi öldürüldü. Hrant Dink adlõ gazetecinin katiliyle bu katile yardaklõk edenler de Trabzon’da palazlandõ. TAYAD üyesi gençlere linç girişimi de akõllardan silinmedi. İkincisini, gazeteler ilk sayfalarõndan “Tarihi Bir Gün” diye büyük puntolarla verdiler. Sumela yerinde duruyor 15 Ağustos tarihiydi söz konusu olan. Maçka’nõn sõnõrlarõ içinde yer alan Sumela Manastõrõ’nda; Rusya, Gürcistan ve Yunanistan’dan; Hõristiyanlõğõn Ortodoks mezhebine ait binlerce kişinin katõlõmõyla bir ayin düzenlendi. Bir yõl önce müze müdürünün saldõrgan tavrõ hiç olmamõş sayõldõ. Trabzon’un hoşgörü kenti olduğu vurgulandõ! İktidar yanlõsõ gazeteler, konuya çanak tuttu. Arada Fatih Sultan Mehmet Han’dan söz edenler, 15 Ağustos’un Trabzon’un fethi olduğunu ileri sürenler de oldu, ama etkinlik “kazasız belasız” atlatõldõ! 88 yõldõr korkumuz boşunaymõş meğer! Sumela yerinde duruyor, ayrõca bu sayede dünyaca da tanõnõr olduk! Trabzon’da, tarihten bir yaprağõ çevirip yürüyelim: Kitabevleri kapanınca Gazi Mustafa Kemal’in 43 yaşõnda, bir yõllõk Cumhurbaşkanõ olarak 1924’te eşi Latife Hanım’la ilk kez geldiği Trabzon’da ziyaret ettiği yerlerden biri Trabzon Lisesi, diğeri Muallim Mektebi’ydi. Erzurum’da deprem olunca ilk ziyaret yarõda kesilir. Gazi, ikinci kez 1930’da yine aynõ kenttedir. Çok partili yaşamõn sõkõntõlarõnõn boy verdiği dönem. Yõl sonuna doğru ülke büyük bir acõyla yüzleşecektir: Yedek subay öğretmen Kubilay’õn başõ yobaz güruhu tarafõndan kesilecektir. Son gelişi 1937 Haziran. Vasiyetinin bir bölümünü kaleme aldõğõ Trabzon’da, onu yine bir sürpriz beklemektedir. Dersim’de isyan baş göstermiştir. Ziyaret yine kõsa kesilecektir. Atatürk olarak, ülkesinin içte ve dõşta sorumluluğu ona aittir. En ince ayrõntõlarõ gösteren bir Türkiye haritasõ, onun bu harekâtla ilgili işaretlerini taşõyarak o gün bugün son kaldõğõ köşkün bir salonunu anlamlõ kõlmaktadõr. Bedri Rahmi’nin aklõna “bir salkım kareymiş”i getiren memleketi Trabzon, şairimiz Ceyhun Atuf Kansu’ya şu dizeleri yazdõrõr: “Karadeniz dediğin deniz değil insan / Gelir vurur Akçaabat pazarına / Güneşe bırakılmış balık ağlarıyla / Kayıklarıyla kumlara çekilmiş. / Denize karşı insan / Kalabalık, güzel çalışkan / İner çam direkli gemilerle” Trabzon’un kültür tarihinde önemli yeri olan 24 Şubat Kitabevi, Orhan Karaali’nin ölümünün ardõndan gerekli direnci gösteremedi. Kent onunla önemli bir organõnõ yitirdi. Vitrininde Varlõk Yõllõğõ, Varlõk dergisi, Dost dergisi, Türk Dili dergisi, Kõyõ dergisi ve onlarca kitap yer alan 24 Şubat Kitabevi, yõllar sonra ortadan bölündü. Şimdi bir bölümünde tavuk döner kesiliyor, öteki bölümde harika cep telefonlarõ satõşõ sürüyor. Seneca’nõn sözü olsa gerek: “Her kütüphane bir hapishane kapatır.” Kitabevleri kapanõnca, suçlumuzun sayõsõ daha mõ artar oldu? Eski adliyenin karşõsõnda Salih Zeki Çağatay’õn yönettiği Doğruluk Kitabevi vardõ. Edebiyat sever Çağatay, Saatli Maarif Takvimlerinin bayiliğini yapardõ. Vitrininde dikkatimi çeken kitaplar Varlõk Yayõnlarõ’ydõ. Baki, Fuzuli, Nedim, Nef’i, Halit Ziya, Yakup Kadri, Ahmet Haşim.. biyografileri gelip geçeni selamlardõ. Şimdi orasõ çiğköfte salonu olarak hizmet görüyor. CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Denizin öptüğü kenti boşa aramayõn Güzelim Trabzon’da kõyõlar doldurulmuş, engin mavilik çok uzaklara kovulmuş ’ Dünden bugüne kente bakışta bizi düşündüren neler oldu diye düşünüyorum. İki şey öne çıkıyor. Birincisi kısa zaman önce Katolik kilisesinin rahibi öldürüldü. Hrant Dink’in katiline yardaklık edenler Trabzon’da palazlandı. TAYAD üyesi gençlere linç girişimi de akıllardan silinmedi. 88 yıldır korkumuz da boşunaymış meğer. Sümela da yerinde duruyor, ayrıca bu sayede dünyada tanınır olduk (!) ‘ Yaşama kültürü budandıKentin futbol kulüpleri o gün de vardı bugün de… Ancak o yılların bir futbol kulübünün düzenlediği kültürel etkinliklerin başında izleyicilere sunduğu oyunlar, gerçekleştirdiği fasıllar söz konusuydu. 20 Ocak 1921’de kurulan Trabzon İdmanocağı yöneticileri, 1922-1944 yılları arasında “Sultan Osman’ın Mezarında”. “Kürsüden Uzakta”, “Gömdüğüm O Cihan”, “İnsan Sarrafı” gibi oyunlar sahneye koyar. İdmanocağı’nı, 4 Temmuz 1923’te kurulan Gençler Birliği izler. Gençler Birliği’nin “Akın” adlı dergisi, 30’lu yılların kültüründe önemli yer tutar. Bir başka kulüp Necmiati’dir. Onun sahnelediği oyunlardan biri Vedat Örfi Bengü’nün “Kanun Adamı”dır. 1 Ocak 1925’te kurulan İdmangücü, Halit Fahri’nin “Baykuş”unu, Reşat Nuri’nin “İstiklal”ini, A. Bisson’un “O Kadın”ını sahneler. Bu kulüpleri; Birlikspor, Doğan Gençlik izler. Futbol kulüplerinin kentin kültürel yaşamına katkı yapmayı amaçladıkları bir dönemden kulüpler ve taraftarlar arasındaki meydan savaşlarına geçişte, kentin değişen yüzünü bir güzel görmek mümkündür. Trabzon’da “tanjat yol” diye anılan güzergâh, kentin bütün dokusunu parçaladı. Tarihle iç içe yapılar, güzelim okullar yok edildi. Daha öncesinde de çoğu Rumlardan kalan kiliseler yok edilmişti. Sahil yolunun varlığı bir kentin denizle bağlantısının kesilmesiydi. Kentte giderek artan milliyetçi duygular, karşısındakinin sözünü bastıran bir mantığı geliştirdi. Bir zamanlar evlerinde ut çalan hanımefendilerden iz kalmadı. Parklarında erkek egemen bir görüntü bir kentin kadınını korkutmaya yeter. Bir zamanların Trabzon Vilayeti Salnamesi’nin sayfalarında gezindiğinizde belediye meclisinde Ömer Efendi’nin yanında tercüman Nikolayidi Efendi’yi, Hacı Tahir Efendi’nin tam karşısında Sarkis Ağayı görürsünüz. Bir kent kültürü, doğrusu bir yaşama kültürüydü boy veren. Sarp kapısının açılması bir kentin kimliğini daha da parçalamaya yetiyor. Horonun yanına kolbastıyı koyduk; her türlü mal satan mağazalarla, büyük marketlerle donattık kenti. Uzun Sokak’ı trafiğe kapattık, diğer caddelere binlerce araç soktuk, ikinci bir üniversite kurduk, ihracatı arttırdık… Doğru bunlar da bir Bedri Rahmi, bir Sabahattin Eyuboğlu, bir İsmet Zeki Eyuboğlu, bir Orhan Peker... daha yetiştirebildik mi? Denizi doldurulmuş, mimarisi talan edilmiş, kitabevlerinin çoğu dini yayınlar satar olmuş, değerlerinin çoğuna yabancılaşmış, evrensel ilişkilerin dünyayı kuşattığı bir dönemde yöresellik çıkmazına saplanmış bir kentte inceliklerin boy vermesi mümkün mü? BİTTİ ABD’li kadının üzerine ağaç devrildi İstanbul Haber Servisi - Eminönü’ndeki Gülhane Parkõ’nda ağaçlardan biri, o sõrada ya- kõnõnda oturan 3 kişinin üzerine devrildi. Olay- da, ABD vatandaşõ Rhonda Adnan Saad (31) yaşamõnõ yitirdi, kadõnõn annesi Rose Margaret Saad (51) ve Mukadder Eğilmez (9) yaralandõ. Eğilmez, İstanbul Üniversitesi Tõp Fakültesi Hastanesi’nde, Rose Margaret Saad ise Ameri- kan Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõ. Çeçen kampında salgın tehlikesi YALOVA (Cumhuriyet) - İnsanõ Müdafaa ve Kardeşlik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erol Bezirgan, Yalova’daki “Çeçen Kampõ”nõn elektriksiz 3. yõlõna girdiğini be- lirtti. erek, “Kampta salgõn hastalõk başlamõş ve özellikle kadõn ve çocuklarõn sağlõğõ tehlike altõnda” dedi. Bezirgan, 1500 Kafkasyalõ sa- vaş mağduru göçmen bulunduğunu ve Bey- koz, Ümraniye ve Fenerbahçe’de ilkel koşul- lardaki kamplarda kaldõklarõnõ bildirdi. Asker eğlencesi kana bulandı Yurt Haberleri Servisi - Bolu’da askere gidecekler için düzenlenen eğlence sõrasõnda yoldan geçen bir kişi, eğlenceye katõlanlarla tartõştõ. Kõsa süreli tartõşmanõn ardõndan olay yerinden ayrõlan şahõs elinde bõçakla eğlence yapõlan yere döndü ve bõçakla Muhammet As- lan (23) ve iki kişiyi yaraladõ. Aslan yaşamõnõ yitiririrken saldõrgan olay yerinden kaçtõ. Kinkır yaşamını yitirdi Haber Merkezi - Eski DİSK Birleşik Metal İş Sendikasõ (BMİS) Genel Başkanõ ve TKP Parti Kon- seyi Üyesi Kamil Kinkır (55) dün yaşamõnõ yitirdi. 1955 yõlõnda Adapazarõ’nda doğan Kinkõr, 1977 yõlõndan itibaren sendikal mücadele içinde bulundu. Kartal’daki Aksan alüminyum fabrika- sõnda sendikal mücadeleye başlayan Kinkõr, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasõ yapõ- lan ilk büyük NETAŞ grevi- nin başarõya ulaşmasõnda büyük rol oynadõ. 1995’te BİMİS Genel Sekreterliği’ne, 1997’de de Genel Başkanlõğõ’na seçilen Kinkõr, 2000 yõ- lõnda başkanlõktan ayrõldõktan sonra da sendikada görev yapmaya devam etti. Sonraki yõllarda ise DİSK Bölge Temsilciliği görevini yürüttü. TKP Parti Konseyi üyesi de olan Kinkõr, bir yõlõ aşkõn süredir kanser tedavisi görüyordu. Kinkõr’õn ce- nazesi pazartesi günü 13.00’te Karacaahmet Ye- ni Cami’de öğle namazõnõ müteakip Ümraniye Kocatepe Mezarlõğõ’nda defnedilecek ESKİ BMİS BAŞKANI Kamil Kinkır. Gölete düşen 3 genç öldü Olayı öğrenen gençlerin aileleri sinir krizi ge- çirdi. Ailelere sağlık görevlileri müdahale etti. BARIŞ YAMAN KONYA - Konya’da fotoğraf çektirirken göle- te düşerek suda kaybolan 3 genç yaşamõnõ yitirdi. Şeker Bayramõ nedeniyle bir araya gelen 9 ar- kadaş, otomobilleri ile merkez Meram ilçesi Dut- lukõrõ mevkisinde etrafõ tel örgülerle çevrili tatlõ su göletine gitti. Bir süre suda yüzen gençlerden fotoğraf çektirmek isteyen Emrah Aydın, karde- şi Mehmet Aydın (17), arkadaşlarõ Mehmet Ali Konyalı (18) ve Hüseyin Tosun (17), gölet ke- narõndaki yaklaşõk 5 metre yüksekliğe çõktõ. Den- gesini kaybeden gençler suya düşerek çõrpõnma- ya başladõ. Arkadaşlarõnõn araçlarõndan getirdik- leri demir halata tutunan Emrah Aydõn sudan çõ- karken diğer 3 genç gölette kayboldu. Su yüze- yinde görünmeyen Aydõn, Konyalõ ve Tosun’un cesedi, Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlü- ğü’ne bağlõ 3 dalgõç tarafõndan birbirlerine yakõn mesafede bulunarak sudan çõkarõldõ. 5 metrenin üzerinde derinliği bulunan göletin zemininin, balçõk olmasõ nedeniyle suya dengesiz düşen gençlerin boğularak öldüğü belirtildi. Fotoğraf:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle