23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Hayatın içinden kanayarak kopan, yüreğini acıtan çiçekler vardır ya hani... Düşler vardır, gerçeğin kıyısında çoğalan... Hani deniz vardır ya maviyle çoğalan sonra yeşile dönüşen... İçinizde bir hüzün bir yalnızlık duyumsarsınız. Korkakları düşünürsünüz, satılmışlar pazarında tezgâh kuranları. Kuşkunun, korkunun içinde yaşayanları. Alçakları, kendi çıkarları için ikiyüzlülüğü yeğleyenleri. O zavallıları... Yorgun toprağın üzerinde biten güz çiçeklerini. O çiçeklerden bir köprü kurarsınız yaşamın içine... O köprüden geçerken bile yorulursunuz. Benim korkaklarla, yüreksizlerle, ikiyüzlülerle, kendi çıkarı peşinde koşanlarla işim olmaz. Dostluklar, arkadaşlıklar yürek ister. Umarsız bir sesleniş, bir çığlık ve zavallılıktır... Birden umutlar biter, kendinizi aldatılmış, ihanete uğramış sanırsınız: “Bir bulutum mavi göklerde... Kırlangıç kanatlarında sevda... Martı çığlıklarında isyankâr...” Gözlerinizi yumarsınız tıpkı benim gibi... Cemal Süreya’dan anılar toplarsınız Bostancı’da Hatay Lokantası’nda... “Şimdi bir güvercin uçuşunu bölüşüyoruz/ Gökyüzünün o meşhur maviliğinde/ Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla/ Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinden/ Alıp yaracak olsak yüreğini/ Şimdi bir güvercinin” Yves Montand’ı dinliyorum yıldızların altında... “Le Chant des Partisans...” Aklıma birden Özdemir Asaf’ın bir dizesi geliyor: “Benim söylemek için çırpındığım gecelerde siz, yoktunuz.” Ve Paul Nizan’ın “Fesat”ından aklımda kalan tümceler: “Her kuşağın gençleri yaşlanıyor bir gün, ama gençlik hiçbir zaman yaşlanmıyor... Babalar ve oğullar, anneler ve kızlar birbirlerini pek beğenmeseler de taraflar kendilerinin ve herkesin gençliğini yaşamıştır...” Derin bir gece rüzgârla sarsılmıştı ansızın... Foça’nın siren kayıkları ıslık çalıyordu. O anda bir çığlık duyuldu: “Sevmeyi unutmuşuz kardeşler yalan her şey gibi aşklarınız da”. Kâğıt bebeklerin aşkları gibi miydi yaşam? Babaları varsıl delikanlılar, ağzını büzerek konuşan sahte sarışın, cehaletin orta yerine sıkışıp kalmış magazin aşkları yaşayanlar. Neydi onlar için yaşam? Paul Nizan’ın “Fesat”ı onlar için ne anlam içerirdi? Yaşamlarında bir gün olsun “Le Chant Partisans”ı dinlemişler miydi? Paris’te yaşadığı yılları anımsayıp, yaşamı, umudu, özgürlüğü, 17 yaşında gözaltına alındığı günleri, günümüzün korkaklarını düşündü o gece yıldızların altında denizi seyrederken. Gür sesi lacivert sularda yankılandı... Tek başınaydı ahşap iskelede gün ışımadan. Uyku tutmamıştı. İşkenceleri, gözaltına alınışını, Ziverbey Köşkü’ndeki işkenceci Faik Türün’ü anımsadı... Cemal Süreya’nın dizelerinde sabahın saatini kurdu: “Biz eskiden de en aşağı böyleydik senle/ Bir bulut geçiyorsa onu görürdük/ Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu/ Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu/ Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına/ Bir cıgara atmışsak denize/ Sabaha kadar yandı durdu.” Bir iskemleye oturdu adam... Ben onu seyrediyordum... Cemal Süreya’nın dizeleriyle avunan kır saçlı adamı bir yerlerden tanıyorum... Çoğaltan ellerini seviyordum insanların... Aydınca düşünmeyi, yaşama tutunmayı... Korkaklardan, “Telefonum dinleniyormuş” diyenlerden, döneklerden, satılmışlardan, din pazarlamacılarından... Bir yurtsever Fazıl Say’a bakın, bir de magazin kraliçesi Hülya Avşar’a, ne demek istediğimi anlarsınız... Bir çiçek koptu kanayan hayatın içinden ve yüreğimi kanatan. Lavanta çiçeğiydi belki, belki de yasemin bilemem. “Gülün tam ortasında ağlıyorum/ Her akşam sokak ortasında öldükçe/ Önümü arkamı bilmiyorum/ Azaldığını duyup duyup karanlıkta/ Beni ayakta tutan gözlerinin Ellerini alıyorum, sabaha kadar seviyorum/ Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz/ Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum/ İstasyonda tren oluyor biraz/ Ben bazen istasyonu bulamayan bir adamım Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum/ Her nasılsa sokağa düşmüş/ Kolumu kanadımı kırıyorum/ Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı/ Ve zamanın ucunda yepyeni bir çingene” Gözlerimi kapattığımda sanki ikindi yağmurları yağıyor. Sabahın ilk saatleri... Tahta iskele... Saçları kırlaşmış yalnız bir adam.... Biraz yakından seyredince tanıyorum onu... Hapislik günlerimdeki yürekli arkadaşımla kucaklaşıyorum... Düşlerim gerçeğin kıyısında çoğalırken yine aynı tümceyi söylüyorum denize karşı: “Korkaklar her gün ölür, cesurlar bir kez...” Ve yaşam kendi dingin suyunda akıp gidiyor zaten... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Bir Çiçek Koptu Kanayan Hayatın İçinden... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 İstanbul Haber Servisi - Türk Telekom Başmüdürlüğü’ndeki ta- şeron firma Öncü AŞ’den, sendi- kal çalõşmalara katõldõğõ için İs- tanbul Paşabahçe Devlet Hasta- nesi’ndeki işine son verilen te- mizlik işçisi Türkan Albayrak (46) hastane önündeki direnişine 63’üncü gününde de devam ediyor. Eylem boyunca evine gitmeyen ve hastane önündeki çadõrõnda ka- lan Albayrak, “Bu çadır benim evim oldu, bayramı bile burada karşıladım. Taşeronluk sistemi- ni teşhir etmek için buradayım. İşime iade edilinceye kadar mü- cadeleye devam edeceğim” dedi. Evine gitmeden 63 gündür eyle- mine devam eden Albayrak, bu- güne kadar ne taşeron firmanõn ne de hastane başhekimliği yetkilile- rinin kendisi ile görüşme talebinin olduğunu söyledi. Albayrak, “Bir ay önce çadırı kaldırmak istedi- ler. Onlar bu olayı polis ve gü- venlik memuru eliyle şiddetle çözmeye çalışıyor” dedi. En büyük destekçisi eşi İşe iadesi gerçekleştirilene kadar mücadelesini sürdüreceğini vur- gulayan Albayrak’õn eşi Mustafa Albayrak da “Eşime destek ol- mak için her gün geldim. Taşe- ron sistem kölelik sitemidir, onu desteklemeye sonuna kadar de- vam edeceğim” diye konuştu. Eylemi sõrasõnda Albayrak’õ çok sayõda aydõn, köşe yazarõ ve sen- dika temsilcisi de ziyaret etti. Al- bayrak ayrõca hastane önünde ta- şeronlaşmaya dikkat çekmek için her çarşamba günü saat 12.30’da oturma eylemi düzenliyor. Özel’den bayram mesajı BARKIN ŞIK ANKARA - Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) ça- lõşmalarõ sõrasõnda, 2. Or- du Komutanlõğõ’ndan Jan- darma Genel Komutanlõ- ğõ’na getirilen ve 2013 - 2017 yõllarõ arasõnda Ge- nelkurmay Başkanlõğõ kol- tuğuna oturmasõ bekle- nen Orgeneral Nejdet Özel, bir ilke imza atarak “Ramazan Bayramı” mesajõ yayõmladõ. Özel mesajõnda, “Jandarma Genel Komutanlığı’nın değerli mensupları, fe- dakâr ve kahraman si- lah arkadaşlarım; sevgi, saygı, hoşgörü ve vefa duygularının ön plana çıktığı, dargınlık ve kır- gınlıkların yerini dostluk ve güven duygularının aldığı, milli birlikteliği- mizin daha da güçlendi- ği çok özel günlerimiz- den olan Ramazan Bay- ramını hep birlikte kut- lamanın kıvancını yaşı- yoruz” dedi. Hükümet, YAŞ çalõşmalarõ sõrasõnda Özel’in Genelkurmay Başkanõ olmasõnõ engel- leyecek atama tekliflerini geri çevirmişti. Jandarma Genel Ko- mutanõ Orgeneral Nejdet Özel’in “Ramazan Bay- ramı” mesajõ şöyle: ‘Birlikteliğimizin güçlendiği özel gün’ “... Türk milletini di- ğer milletlerden farklı bir millet yapan değer- lerin somutlaştığı bay- ram günlerini, öz de- ğerlerimize sahip çıka- rak şehit ailelerimiz, kahraman gazilerimiz ve onların kıymetli ai- leleriyle toplumun her kesimine yönelik so- rumluluklarımızı ha- tırlayarak birlik ve be- raberlik ruhu içerisinde kutlamak en büyük mutluluktur. Milleti- mizin bu anlamlı güne emniyet, asayiş ve hu- zur ortamında, birlik ve beraberlik içinde ulaşmasında, vatan, millet ve bayrak sevgi- si ile dolu yüreği, çelik- leşmiş bir azim ve ira- deye dayanan üstün di- siplin anlayışı ile daima görevi başında hazır bulunan jandarma per- sonelinin katkısı bü- yüktür ve bu sevinç ve gurur kaynağıdır. Atatürk vurgusu Türk Silahlı Kuvvet- lerimizin ayrılmaz bir parçası olan Jandarma Genel Komutanlığı’nın fedakâr mensuplarının, kendilerine tevdi edilen emniyet, asayiş ve kamu düzeninin sağlanması görevi ile ülkemizin ve ulusumuzun bölünmez bütünlüğü için yürüt- tükleri mücadeleyi, 171 yıldır olduğu gibi bun- dan sonra da büyük ön- der Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin ışığında, kanun ve nizamlar çer- çevesinde sürdüreceği- ne, her zaman ve her yerde vatandaşa saygı, sevgi, şefkat, anlayış ve güler yüzle yaklaşılıp, adaletli davranılacağına olan inancım tamdır. Bu duygu ve düşünceler içinde; bizlere böyle gü- zel bayramları Türk bayrağı altında, özgür- ce ve huzurla kutlama olanağı ve onuru veren ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun kah- raman silah arkadaşla- rını, vatan ve millet için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle anar, kahraman gazilerimiz ile emekli personelimi- ze şükranlarımı suna- rım. Komuta etmekten büyük onur duyduğum Jandarma Genel Ko- mutanlığı’nın tüm men- suplarının ve aileleri- nin bayramını kutlar, sağlık, mutluluk ve ba- şarılar dilerim.” JANDARMA’DAN BİR İLK Sendikalõ olmak için 63 gündür tek başõna direnen Albayrak bayramõ çadõrda geçirdi Türkan’a bayram yok YAŞ’ta 2013-2017 yõllarõ arasõnda Genelkurmay Başkanõ olmasõ yolu açõlan Orgeneral Özel, “Ramazan Bayramõ” başlõklõ mesajõnda beraberlik vurgusu yaptõ. Sendikal çalışmalara katıldığı için İstanbul Paşabahçe Devlet Hastane- si’ndeki işine son verilen temizlik işçisi Albayrak, “İşime iade edilinceye kadar mücadeleye devam edeceğim” dedi. (Fotoğraf: HÜLYA KESKİN)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle