20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK [email protected] GÖRÜŞ Prof. Dr. TOLGA YARMAN* ‘Akkuyu’ Üzerine Görüş Türkiye (mizahi yaklaşımımız itibarıyla) Yunanistan’ın hediyesi olarak, Akkuyu’ya, bugün bir nükleer santral kursa, demeye kalmadan, bu komşumuz, Türkiye’nin Akdeniz sahillerinin radyasyonla malul olduğunu ileriye sürse, ağzımızla kuş tutsak, böylesi bir tezviri aklamaya gücümüz yetmez. Kimse bunun farkında değil midir, Tanrı aşkına!.. Aynı biçimde, herhangi bir terör örgütü, Akkuyu’ya kurulacak bir nükleer santrala, diyelim ki, şu zamanda, ağızdan yel alsın, “sabotaj” düzenleyeceğini ilan etse, ağzımızla yine kuş tutsak, o arada Akkuyu’daki santralımızın etrafında sinek dahi uçurtmayacağımızı iddia etsek ve bunu da başarsak, turistlerimizin Akdeniz Bölgemize, hatta giderek ülkemize gelmekten caymalarının önüne geçemeyebiliriz. Bu denklemleri hükümet görmez mi?.. Hayret!.. Oysa kaygımız o kadar geçerlidir ki, 1999’da Kocaeli depremi olduğu zaman, Kocaeli ve Antalya arasında bin kilometre kadar bir mesafe olduğu halde, Antalya’ya gelmesi beklenen turistler, rezervasyonlarını, deprem korkusu dolayısıyla iptal edivermişlerdir. Aynı biçimde, Antalya’da Sheraton Oteli’nin taksi durağında, yanındaki taksiye bile zarar vermeyen bir molotofkokteyli patlatılınca, Antalya’ya gelmesi beklenen turistler, rezervasyonlarını, yine iptal edivermişlerdir. Bu çerçevede, şu hususu hatırlatmada yarar vardır… Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Taksim Meydanı’na bir hamam kurma ruhsatı varilmiş olsa ve bugün öyle bir ruhsatla, Taksim’de Cumhuriyet Abidesi’nin yerine hamam kurmaya tevessül edilse, bu, ne kadar abes olur ise, bugün, Akkuyu’ya, ayrıca milletçe övünç duyacağımız gayretlerle nükleer santral kurulması yönünde, otuz küsur yıl önce lisans verilmiş olması uzantısında, oraya şimdi, nükleer santral kurmaya yeltenmenin, gayet doğal ve hukuka uygun olduğunu iddia etmek, işte o kadar abestir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı, Türkiye’ye bir nükleer santral kurulması kararı muhakkak verilmekte ise, Akkuyu yer seçiminin behemehal yeniden değerlendirilmesi gereği vardır. Şu hususları da anlamakta zorlanıyorum: Her şey özelleştirilirken, neden devlet, alım garantisiydi, sökümdü, nükleer atıkların (ayrıca nasıl olacaksa) elden çıkartılmasıydı, şunca nükleer cefanın altına, o da paldır küldür çıkartılan ve bal gibi “tercüme olduğu” belli bir yasa metniyle girmeyi taahhüt etmektedir ki!.. Kime, ne için, böylesi bir “siyasi rüşvet” verilmektedir? Ayrıca biz şimdi bu konuya niye çene yoruyoruz ki!.. Özel kuruluşlar, artık hangileriyse, gitsinler, nereye santral kuracaklarsa, civardaki sakinleri ikna etsinler, santralı kursunlar, elektriği ucuza satabiliyorlarsa satsınlar, işletme yükümlülüğünü, kaza ceremesini çeksinler, günü gelince santralı söksünler, nükleer atıkları hangi nükleer kabristana defnedeceklerse, halkın rızasını sağlasınlar, defnetsinler… Bize ne o zaman, değil mi!.. Ama yok öyle olmuyor işte… Her şey özelleştirilirken nükleere alım garantisi, söküm garantisi, nükleer atıklara cenaze töreni garantisi, elinin körü… Ne oluyoruz, diye sormazlar mı? Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) başına, hangi evsafta bir tayin yapılacağı yasayla belirlenmiştir. Yasa, başa, “konunun uzmanı tayin edilir” demektedir. “Konunun uzmanı” demek ise, herkes kendi dürüst birikimiyle elbette saygıdeğer olmakla beraber, özne eğer “turşucu” ise, “kendi turşu konusunun uzmanı” olup, TAEK’in başına getirilebilir, demek değildir. Bugün TAEK’in başında, atom enerjisini nereden öğrendiği belli olmayan, atom enerjisi yönetimini nereden öğrendiği hiç belli olmayan, TAEK’in herhangi bir basamağında ne zaman çalıştığı, hatta kaç dakika çalıştığı bile belli olmayan, bir resim bulunmaktadır. Bu gelişme yasaya taban tabana aykırıdır. Ama bu resim, artık nereden oluşmuşsa, gücünü kimden alıyorsa, mahkeme kararlarını dinlemeyip, besbelli yerini sağlamlaştırabilmek üzere, görevden uzaklaştırdıklarının, yargı tarafından göreve iadesini anayasal suç işlemek pahasına, savsakladığı bir tarafa, kurumun en emektar, en birikimli, en bıçkın değerlerini, kızağa çekmeye yeltenmektedir. Ne ilginçtir ki, kimi belediyelerin bando mızıka takımlarının başına, mezarlıklar müdürlüklerinden, din görevlilerinin tayin edildiği bir evreye rast gelmektedir, Atom Enerjisi’nin başındaki, ehliyet özrü. Savcılarımız Ergenekon’la ilgilensinler ilgilenmeye, ama devlet içinde göz göre göre böylesi bir çeteleşmeye ne zaman el atacaklardır, doğrusu, merakla beklemekteyiz. İhbar gerekiyorsa, madem öyle, ihbar edelim. Nükleer sevdalısı Türkiye’nin Atom Enerjisi’nin başında (sağlık memuru, dostlar beni bağışlasınlar), sünnetçi çakısıyla nükleer cerrahiye soyunmuş, bir acz vardır. Bu o kadar böyledir ki, kurum, kuruluş yasasına aykırı olarak Enerji Bakanlığı’na bağlanmıştır. Dünyanın hiçbir yerinde Atom Enerjisi Kurumu, nükleer santral kurucu kuruluşun maiyetinde değildir. Gelişme, ayrıca dediğim gibi, yasanın açık bir ihlali hükmündedir. Bundan önceki nükleer ihale sırasında Jandarma fezlekesinin patlamasından bu yana çok zaman geçmedi… Tutuklananlardan maada, günün enerji bakanından başlayarak pek çok görevli hüküm giydi. Herkes bilmelidir ki, burası Türkiye’dir, bir muz cumhuriyeti hiç değildir. Cumhuriyet savcıları; “Ergenekon”, içeride dönen kıyamet kadar ehliyet özürlerini de geçtik, namus özrünü nasıl olsa örtüyor dendiği bir sırada, döner, devletin güzide kuruluşlarında şehvet şapırtılarıyla çeteleşme arabeskine savrulmuş olanların yakalarına yapışıverir. Allah sonlarını hayretsin. * Nükleer Mühendis TC Okan Üniversitesi HATİCE TUNCER Akademisyen Sevilay Çınar’õn kadõn âşõklar üzerine çalõşmasõ sonucu hazõrladõğõ “Kadın Âşıklar” albümü Kalan Müzik tarafõndan yayõmlandõ. Albümde ikişer eserle yer alan Şahturna, Sarıcakız, Nurşah Bacı, Sinem Bacı, Sürmelican, Gülçınar, Arzu Bacı ve Ezgili Kevser âşõklõk geleneğinde kadõnlarõn da var olduğunu bir kez daha gösteriyorlar. Yrd. Doç. Dr. Sevilay Çõnar ile İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarõ’nda hazõrladõğõ “20. Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye’de Kadın Âşıklar” başlõklõ bir doktora tezinden yola çõkarak kadõn âşõklarõn kayõtlarõnõ bir albümde toplama çalõşmalarõ sõrasõnda görüşmüştük. Uzun bir çalõşma sonucu albümü yayõmlatan Yrd. Doç. Sevilay Çõnar ile bir kez daha bir araya gelip, kadõn âşõklarla birlikte geçirdiği bu sürecin sonucundaki izlenimlerini, duygularõnõ sorduk: “Kadın âşıklarla tanıştıkça, onları dinledikçe bu gelenek içerisinde önemli rolleri olduğunu, toplumsal rollerinin kimi zaman engel yarattığını gördüm. Ancak önemli olan üretimlerinin sürekliliğiydi. Çok sık etkinliklerde, geleneğin meclislerinde yer almasalar da üretimlerinden ödün vermiyorlardı. Kimi zaman gördükleri ilgiye şaşırdıklarını, mutlu olduklarını gördüm. Kendi hayalimin yanı sıra kadın âşıkların böyle bir çalışma hayalini gerçekleştirmiş olma mutluluğunu yaşamaktayım.” Pes etmedim Yeni öğretim yõlõnda Yeni Yüzyõl Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yardõmcõ doçent olarak göreve başlayan Çõnar, kadõn âşõklarla güzel dostluklar kurmuş: “Örneğin doktora savunmama iki kadın âşık gelmiş beni desteklemişlerdi, savunmamın sonucundaki mutlulukları duygu paylaşımları anlatılamaz. Aramızda hep bir paylaşım oldu, çok önemli bir yakınlık oldu. İstanbul’da yaşayanlarla ya sohbet için ya da albüm kitapçığı için gerekli olan görsel veriler nedeniyle zaman zaman bir araya geldiğimiz oldu. Yine bu süre içerisinde şehir dışında oturanlardan İstanbul’a gelenler oldu, hasret giderme isteğiyle bir araya geldik. Hatta kendi aralarında bir araya gelenler oldu. Bir konser için girişimde bulunsam da henüz yanıt alamadım ama tabii ki pes etmedim. Umuyorum ki alanında ilk olan bu çalışma kadın âşıkların katılacağı etkinliklere iyi bir vesile olur.” Kadõn âşõklarõn eserlerini, bağlamalarõyla çalõp söyleyen âşõk kadõnlarõn yaşamöyküleri, sanatlarõ hakkõnda bilgi verilen albüm kitapçõğõnda, Çõnar’õn âşõklõk geleneği ve kadõn âşõklar konusunda yaptõğõ kapsamlõ çalõşmadan bölümler yansõtõlõyor. Âşõk sanatõ içinde kadõnlarõn varoluşu inceleniyor, basõlõ kaynaklardan tespit edilen 20. yüzyõl kadõn âşõklar hakkõnda bilgi veriliyor. Çõnar, kadõn âşõklarõn, âşõk sanatõ içerisinde, temsil-icra biçimleri adõna yaşadõklarõ genel sorunlarõnõn yanõ sõra, kadõn kimlikleri özelinde de sorunlarõnõn varolduğuna ve bu meselelerin âşõk kimliklerine yansõdõğõna tanõk olmuş: “Kadınlar, geleneğin sosyal koşulları, kadınların toplumdaki sosyal konumları itibarıyla, âşık sanatında yeterince ya da gereğince yer alamıyorlar. Genel görünüm bize bu mesleğin bir cinsiyeti olduğunu gösteriyor. Kadın âşıkların toplumsal rollerine bağlı olarak âşıklık geleneğinin özelliklerinden farklılıklar görülüyor. Örneğin, bu rolün gereği olarak kurulan yerleşik düzen gezginlik vasfını yaşayamamalarına neden oluyor.” Erkek dili Kadõn âşõklarda erkek dilinin hâkimiyeti, Sevilay Çõnar’õn dikkatini çeken bir başka nokta olmuş: “Erkek dilinin hâkimiyeti dikkatimi çeken bir başka nokta oldu. Erkek egemen bu gelenek, kadın diline de yansımış. Ama burada vurgulamak istediğim en önemli nokta, kadın âşıklar birer âşık olarak her koşulda bu geleneği temsil etmişler. Sayıca eşit olmamaları birtakım özgüven eksikliğine ya da çeşitli sıkıntılara sebep olmuştur ancak incelediğim tarihsel sürecin her aşamasında kadın sesine tanık oldum.” Kadın âşıkların buluştuğu albüm Kalan Müzik tarafından yayımlandı: Kadõnõz, ozanõz, sevgi doluyuz Sevilay Çõnar, albümün basõn duyurusu için albümde yer alan kadõn âşõklardan duygularõnõ dile getirmelerini rica etmiş. Başlangõç cümlesini ve şiirin hecesini Çõnar “Albümümüz çıktı halkın diliyiz” diye yazmõş, yani ayak vermiş. Âşõklardan gelen dizeleri sõralayarak şiirin son halini almasõnõ sağlamõş. İşte kadõn âşõklarõn ortak albümlerini duyurduklarõ dizelerden bazõlarõ: “Halkımızla vuslat vakti geliyor/Gülçõnar bendini yıktı geliyor/Kadın âşıklarız özünde ana/Ezgili der sözüm bütün cihana/Biz yaşarken özümüzü öldürdük /Sürmeliyim acımızı dindirdik/Arzum der bizleri hor görmek niye/Kadınız ozanız sevgi doluyuz/ Âşõk Şahturna zulmün inadına/ Barış türküsünün sazda teliyiz/ Sarõcakõz sorma kimin nesiyiz/Barış yüreğiyle kadın sesiyiz/ Kadın âşıklarız bizler de varız/ Sinem Bacõyõm karanlığı yıkarız/ Âşõk Nurşahõm daha sözüm bitmez/Bu can yanmasa bu dil hiç ötmez.” Çõnar, kadõn âşõklarõn mahlaslarõnda kullandõklarõ “Bacı” kavramõna “Kadını tanımlayan bu kavram, girdikleri erkek ağırlıklı toplumda kabul görebilmenin ya da kabul görmüşlüğün birer garantisi gibi kullanılıyor” sözleriyle dikkat çekiyor. Albümde Sarıcakız “Eken İşçi Yiyen Patron Değil mi” ve “Kadının Türküsü”, Şahturna “Seçim” ve “Gamlı Gönül”, Arzu Bacı “Çok Gördün Kader” ve “Mahallemizin Bakkalı”, Sürmeli Can “Irgat Yolları” ve “Hacı Bektaş”, Ezgili Kevser “Derman Eyle” ve “Ezgili Yârim”, Gülçınar “Kocanın Böylesi” ve “Olsaydım”, Nurşah Bacı “Sabahın Seher Vaktinde” ve “Yolcu”, Sinem Bacı “Uyu Deme” ve “Arkandaki Güç Bende Olsa” eserleriyle yer alõyor: “Eserlerinde kadın halk ozanlarının, toplumsal olaylara duyarsız kalmadıklarını, yaşadıkları dönemin koşullarını değerlendirdiklerini ve beraberinde sitemleriyle, eleştirileriyle, coşkularıyla, kendilerine has anaç ve iyimser ifadeleriyle dile getirişlerini de görüyoruz. Basılı kaynaklardaki ya da görüştüğüm kadın âşıkların cinsiyetlerinin şiirlerinde fark edilmesi, toplumsal rollerinin ifadelerine yansıması, kadınlara özgü bir tarzın oluşumunu gösteriyor. Kadın âşıkların kendilerine özgü konuları ve kullandıkları ifadeleri, kendi oluşturdukları icra ortamları ve biçimleri, farklılıklarını ortaya koymakta, çabalarını dikkate değer kılmakta.” Yrd. Doç. Sevilay Çõnar artõk uzmanlõk alanlarõndan biri haline gelen kadõn âşõklar konusundaki çalõşmalarõnõ devam ettirmeyi planlõyor: “Bu yaz çeşitli illerde çalışmalarım oldu. Albüm çalışması sürecinde de yeni icracılarla tanıştım, benimle tanışmak isteyen kadın âşıklar oldu, yeni kayıtlar yaptık. Bu durum gösterdi ki yaptığımız albüm çalışması ilk ama son değil. Belki bir başka proje adı altında ya da devamı niteliğinde sürdürülebilir. Yeni tanışmalarımdan ve aldığım duyumlardan yola çıkarak çalışmayı sonlandırmamak düşüncesindeyim. Kaldı ki bu albüm içerisinde yer alan kadın âşıkların eserleri de düşündüğümüz birçok projeye cevap verir nitelikte.” Toplumsal rollerin yansıması İLK AMA SON DEĞİL Sürmeli Sarıcakız Sevilay Çınar BAŞSAĞLIĞI Gazetemiz editörlerinden Ersin Öztekin’in kuzeni YASEMİN ÖZTEKİN vefat etmiştir. Merhumenin ailesine başsağlığı dileriz. C Çalışanları Sağlõk Bakanlõğõ eğitim ve araştõrma hastanelerinde, üniversitelerin tõp fakültelerin- de ve Gülhane Askeri Tõp Akademisi’nde (GATA) daha ileri seviyede Tõpta Yan Dal Uzmanlõk Eğitimi görmek isteyen adaylar için “2010 - Tõpta Yan Dal Uzmanlõk Eğiti- mi Giriş Sõnavõ (YDUS) Sonbahar Dönemi”, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafõndan Ankara’da yapõlacaktõr. Sõnav tarihi daha sonra basõndan ve ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ilan edilecektir. 2010-YDUS Sonbahar Dönemine başvuru süresi 13-17 Eylül 2010 tarihleri arasõn- dadõr. 2010-YDUS Sonbahar Dönemi; Çocuk Sağlõğõ ve Hastalõklarõ, Fiziksel Tõp ve Re- habilitasyon, Genel Cerrahi, Göğüs Hastalõklarõ, Halk Sağlõğõ, İç Hastalõklarõ ve Ruh Sağlõğõ ve Hastalõklarõ ana bilim dallarõndan yapõlacaktõr. Bu sõnava başvurma, sõnavõn uygulanmasõ ve değerlendirilmesi ile yerleştirme iş- lemlerine ilişkin bilgiler, 2010-YDUS Sonbahar Dönemi Kõlavuzu’nda yer alacaktõr. Sõ- nava başvuracak adaylarõn bu kõlavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir. Başvuru- lar elektronik ortamda alõnacaktõr. Kõlavuz dağõtõmõ yapõlmayacaktõr. Adaylar, Kõlavuz ile başvuru merkezleri bilgilerine, sõnava başvuru süresi içerisin- de ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilirler. 2010-YDUS Sonbahar Dönemi adaylarõna duyurulur. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basõn: 61789 YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN DUYURU Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. Melike İpek Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. Cansu Ümit Kaftancõoğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle