22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
K itaplar Adası IL&ADIKASLAMCAfU Adlan topluca veya tek tek anıldığında ya da onlardan birine gelip da- yandığında söz, "Romanımızın üç Kemalleri" denlr- di... Ne çok duy- muştum bunu, hele yazar or- tamlannda nasıl da çalınmıştı ku- lagıma öyle, on yıllarboyunca... Kemal Tahir (1910-1973), Or- han Kemal (1914- 1970), Yaşar Ke- mal (d.1923) adı geçtiğinde, yapıt- lan konu edildi- ğinde yapıştınlır- dı hemen: "Ro- manımızın üç Ke- malleri..." lyi de Kemallerin bu üç romancıyla sınır- landınlması olası mı? Sözgellml bunlara yakın durduğu izlenimi bırakan Kemal Biibaşan (1910- 1983) nereye ko- yacağız romancı olarak? Kemal Bekir 1 ! (d.1924) nereye alacağız? 0 zaman roman- cılığımızda "beş Kemallerden mi söz etmek gere- kiyor, bu deyişe tam anlamıyla hakkını verebil- mek içln? Sonra kimbilir, daha başka Kemaller de var belki ro- mancılığımızda... Ama andığımız beş Kemal'ln ge- rek roman anla- yışlan gerek ku- sak baglamında birbirine yakın durduklan söyle- nebillr yine de. Her birl farklı bl- çemlerle çıksa da karşımıza tümü de klasik gerçekçi tutumda kol kola giriyor denebilir romanlarında. SAYFA 24 Romanımızın bir Kemali: Kemal BekirOrtıan Kemal'le ilgili azımsanmayacak sayıda yazı kaleme aldığımı söyleyebilinm bugüne dek. Yaşar Kemal'in de "Bir Ada Hikâyesi" üzerine Adam Sanat'ta yazmıştım iki sayı üst üste... An- cak ne Kemal Tahir'in romanlan üzerine yazabil- dim bugüne dek ne de Kemal Bilbaşar'la Kemal Bekir'in romanlarına eğilebildim şöyle gönlüm- ce... Üstelik Bilbaşar'ın romanlanyla ilgili notla- nmdahazırken... Hoş Kemal Bekir'in öyküleri üzerinde bütünsel açıdan genel bir değeıiendirmeye girişmedim değil, ne ki onca istememe karşın romanlanna eğilme fırsatı yakalayamadım bir türlü... lleride Kemal Tahir'le Kemal Bilbaşar'ın romanlan üze- rine yazılar kaleme alabilmeyi, görece romanımı- zın bu beş Kemalini tamamlamayı çok arzu edi- yorum doğrusu... Beşlinin romanlan, romancılıklan üzerine epeyce yazı verimlendi bugüne dek. Ama baş- kalannın da bu doğrultuda düşünce üretip kalem oynatmaya girişmesini sevinçle karşılamak ge- rekmez mi? ÖYKÜMÜZÜN-ROMANIMIZIN GİZÜ KALMIŞ DEĞERİ... Yayımlanan öykü, roman, oyun, tüm yapıtlan- nın sayısı onu aşıyor Kemal Bekir'in. Eylemli ti- yatroculuğunun yanına bunca kitabı ekleyebil- mesinin az iş olmadığını söylememe bilmem ge- rek var mı? Buna karşın Kemal Bekir'in bir yazar olarak hak ettiği yerde bulunduğunu söyleyebilmek çok güç görünüyor bana. Onun yazariığının görece geride duruşunu, tiyatro eyleminin neden olduğu gibisinden bir gerekçeye bağlamanın doğru ol- madığı kanısındayım... öyle sanıyorum o, örtük kalmış ya da dirseklenmiş öykülerine, romanlan- na bakarak kendi duyariık evreninde bir ölçüde küskünleşip içine kapanmış olmalı. Sonradan vazgeçmiş olsa da ilk şiirieriyle ilk öykülerini yirmilerinde yayımlamış birinin öykü- deki çıkışı için "parlak" nitelemesi getirmek ola- naklı. 1952'de 141'den tutuklanması, sanıyorum Kemal Bekir'in yaşamında önemli bir degişime yol açıyor. Nitekim başlangıçta yazınımıza yoğun öykü bombardımanıyla giren yazann, bu olayın ardından öykü yayımlayışında kopukluk gözleni- yor. Yayımlanan ilk kitabı da, ilginçtir öyküleri değil, romanı: Yabancılar (1958). Kemal Bekir'in bu ilk romanını 1960 başlannda yeniyetmelik yıllanmda okumuştum. Varlık Ya- yınlan arasında çıkmıştı kitap. Severek, tat ala- rak okuduğumu, başlayıp çabucak da bitirdiğimi bugün gibi anımsıyorum. Kitaplığımda aradım, bulamadım yazık ki. öteki kttaplannın yayımlanı- şına dek gecikmiş oldu romancı olarak ona dö- nüşüm: Kacaklar (1961, ikinci basım: Pencere, 2000), Kanh Düğün (Ceylan, 1997), Hücre 1952 (Pencere, 1997). öyküdeki dikkat çekici başlangıcı ardından bunlan kitaplaştırması romana girişinden çok daha sonraya rastlıyor yazann: Fatma Hanımm Erik Ağacı (1970), Bayrama Yakın (1975). Onun tüm öykülerini içine alan bir değeriendir- meyi geçtiğimiz yıllann birinde Hayal dergisinde yayımladığımda, Mustafa Şerif Onaran da bu ya- zıyı anarak sözü onun öykülerine, öykücülüğüne getirmiş, Izmir'deki dostluklan üzerinde durmuş, anılarına yer açmıştı. Sözü bunca uzatmam, Kemal Bekir'e gerek öykücülüğümüz, gerekse romancılığımız içinde hak ettiği ağıriıkta yer verilmemiş olduğunu be- lirtmek, sonuçta onun öykücülüğümüz, romancı- lığımız içindeki değerini imlemeye çabalamak amacından kaynaklanıyor yalnızca... Bu kez Kemal Bekir'in romanlan üzerinde dur- mayı yeğliyorum "Kitaplar Adası"nda... KEMAL BEKİR'İN ROMANLARINDA KISA GEZİNTİ... Kemal Bekir, romanın öteki Kemallerinde gö- rüldüğünce, anlatısını geniş ölçekte olgusal ak- tanmlaria kuruyor. Böylesi tutum, olaylann, yığ- ma aynntıyla, daha çok dolgu gereci temelinde romana aktanlmasına yol açıyor, bunun yapıtta yüke dönüşeceği kestirilebilir kolayca. Ancak eklememiz gerekiyor Dolgu bağlamın- da aktanlan yığma aynntılann yanında işlevsel aynntı yerieştirmekte de hüner sergiliyor Kemal Bekir, tıpkı öteki Kemaller gibi... Kemal Bekir'i de, söz konusu olgusal aktan- mın sıradanlığından, düzlüğünden, olağanlığın- dan roman kişilerine kazandırdığı derinlikli yapı- nın kurtardığı söylenebilir. Çünkü yazar, kahra- manlannı karakter olarak yapılandırırken kuşku- suz tiyatronun mutfağından çıkagelişinin kazan- dırdığı deneyimden, oyun yazariığından yararla- nıyor. Onun bu alandaki yaratıcı yanının, daha ilk öyküleriyle romanlanndan başlayarak belirgin bi- çimde öne çıktığı düşünülürse, yaşamdan derdi- ği birikimlerinin rolü üzerinde de durulabilir sanı- yorum. Gerçekten yazar, karakterierini derinliği- ne tahlil etme anlayışını bütün romanlannda çok farklı kahramanlar aracılığıyla albenili yansıtım- laria gösteriyor denebilir. Nitekim her romanında psikolojik derinliklerini içlerinde bir giz gibi taşıyan kahramanlanyla dik- kati çekiyor Kemal Bekir. Onlann ruhsal katman- lanna, iç çatışmalanna, başkalanna kapalı bilin- mezliklerine vb. yönelirken bu doğrultuda ne hemangi yonlendirmede bulunuyor yazar olarak ne de çizgisel, kaba biçimde, dıştan eklenmiş ya da anlatılıvermiş görünen bir aktanma girişiyor anlatısında. özellikle Hücre 1952'de tam anlamıyla bir do- ruk koyuyor ortaya. Rıfat llgaz'ın Karartma Ge- ceteri'ndeki şair öğretmeni Mustafa'dan sonra bir başka Mustafa'nın, bu kez oyuncu Musta- fa'nın peşine düşerken tam anlamıyla donanmış, doygunluğa varmış yeni bir roman kahramanıyla daha tanışıyoruz. Mustafa hücrede, ta çocukluğuna dek geri gi- derek yeniden kuruyor yaşamını. Hırpalarcasına sorguluyor kendini. Bunu yaparken önce lif lif ayınp katmanlanna giriyor yaşamının. Annesi, babası, kardeşleri, gurbet elde yaşadığı o ıssız, ama diri, canlı günler. örtük bir Kuyucaklı Yu- suf (Sabahattin AN) izini, izleğini sürülebilmek bi- le olası Hücre 1952'de. öte yandan onun, yazınsal verimlerinde yalnız tiyatro sanatından yarariandığını düşünüp bu- nunla yetinmek de eksik bir açımlama olarak ka- lacaktır kanımca. Roman evrenine aynntı serp- mede, zincirieme yoluyla bölümler arasına yer- leştirdiği geçişte, görüntü bulandınp görsellik çerçevesinde sürekli bir kaçan-kovalayan bann- dırmakta sinema diline yaslandığı açık. Bu, oku- ru da uçuruyor elbette. Zaten Kemal Bekir, dilse) açıdan sinemasal bir yapı kuruyormuş ya da fılm çekiyormuşçasına kaleme alıyor romanlannı. Bu arada Kemal Bekir'in yoğun emekle kardığı dil işçiliği üzerinde de sıkı sıkıya durulmalı. öy- külerinde olsun, romanlanyla oyunlannda olsun yüksek bir dil işçiliğine dayalı yazartık sergilediği söylenebilir onun. Oyunla biriikte öykü, roman üç dalda birden aynı başan düzeyini sürdüren ürünler verebilmek kolay değil! Bu açıdan Kemal Bekir'in yazınsal verimlerinde ustalık yansıttığı söylenebilir heriial- de. Kaba bir yaklaşımla, romanlanndaki dilsei tu- tumu ile sözcük tutumluluğunun, dili kullanım hünerinin öykücülüğünden, karakter yaratma becerisinin oyunculuğundan, evren kurma usta- lığının oyun yazariığından beslendiği savlanabilir Kemal Bekir'in. Bütün bunlann birbirini topluca beslediği bir yazariık bileşkesi olmalı bu. Ne var ki Kemal Bekir'in adı, yazar olarak hak ettiği yerde değil yine de. Oysa yazınımızın Ke- mallerinden biri de o. Buna göre "romanımızda üç Kemaller" deyişini "beş Kemaller"e çevirmek- te hiçbir sakınca olmasa gerek bu açıdan. Çünkü öteki Kemallerie uyumlu, onlaria kuşak, KtMAI »KKİH KanlıDfiftfln yazınsal kavrayış, dilsei tu- tum, sanatsal beğeni gibi konularda birebir örtüşen bir yazar Kemal Bekir. öy- küleri, oyunlan, romanlany- la hak ettiği yer, nedense kendisine bir türlü teslim edilmemiş bir yazar o. ECENİN ÖZCÜN BİR YAZARI OLARAK KEMAL BEKİR... Kemal Bekir, romanımı- zın beş Kemallerinden biri- si oluşunun yanında öykü- leriyle, romanlanyla genel- de bir Ege anlatıcısı konu- munda da alınabilir. Tıpkı Halikamas Baiıkçısı, Sa- mim Kocagöz, Necati Cu- malı, Yaman Koray, Tank Dursun K., onlann ardı sıra gelen öteki yazarlar gibi... öyküleri, romanlan yo- ğun bir Ege dokusuna da- yanıyor çünkü onun da. Ni- tekim hemen her öyküsün- de, romanında anlatı doku- suna sinmiş, kahramanlan- nın gizlerinden âdeta fışkı- ran bir Ege sızıntısıyla kar- şılaşılabiliyor. özellikle Yabancılar'la Kanlı Düğün bir yana, ge- rek KaçaMar'da, gerekse Hücre 1952'de olsun roman evrenlerinde Ege temelde yine önemli yer tutuyor. Ege kasabalan üzerinde biraz durulması gere- kiyor. Çünkü Ege kasabalannı anlatmak, Anado- lu'nun öteki kasabalannı anlatabilmekten çok farklı yanlar taşıyor kanımca. Ege kasabalannı anlatırken kasabalar özelinde Ege'deki toplum- sal, sınıfsal, siyasal, ekonomik dönüşümlere de yer açmak zorunlu. Bu nedenle herkesin altın- dan kalkabildiği iş değil bu! Ancak bunun anlatı- larak değil yazınsal soyutlayım, dönüştürüm yö- nünde kavramlaştınlarak gerçekleştirilmesi gere- kiyor. öte yandan Egeli kadınlann yalnız Ege kasa- balannda değil tüm Ege'de yaygın, baskın bir güce sahip olduğu gerçeği de göz önünde bu- lundurulmak zorunda. Deyiş yerindeyse Kybele çağından bu yana son derece etkin rol üstlenir Ege'de kadın. Işte bu çerçevede kasaba insanlannın yanın- da, özellikle kadınlara dönük anlatımlannda, yer- leştirdiği ustalıklı işlevsel aynntılaria, örüntülediği yan anlamlaria, arka alan beslemeleriyle karakte- ristik Ege kasabasını, buna ek olarak Ege kadın- lannı bizde canlandırmayı, bunlan kıvıl kıvıl devi- nen, kıpırdak bir yaşama dayalı biçimde gözler önüne sermeyi ustalıkla başanyor Kemal Bekir. Son bir sözü ise Izmir öykü Günleri'nde baş- tan bu yana etkin rol üstlenen dostlanm Hasan özkılıç ile Hayri K.Yetik'e söytemiş olayım... Altmış beş yıl önce bir delikanlıyken öykü yol- culuğuna çıkmış, ona bu yolculuğunda omuz ve- ren Izmir kökenli Fikirier'in yelkeniyle önü sıra sonsuzluğa doğru uzanan yolda kürek çekmiş, öykülerinde, romanlannda hep Ege'nin soluğunu estirmiş, Izmir'in renklerini gezindirmiş Kemal Bekir'in, 14 Şubat 2011 Dünya öykü Günü çer- çevesinde, kendi katılımı beklenmeksizin Izmir öykü Günü etkinliklerinin "onur yazan" olarak duyurulmasını diliyor gönül. Onun öyküleri üzeri- ne genel bir değerlendirme yapmak da üzerime borç olsun diyeyim şuracıkta... Hey Kemal Bekir, romanımızın beş Kemalle- rinden biri olarak sizi öykülerinizin, romanlannı- zın, oyunlannızın içinden sevgiyle selamlıyo- rum!.. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1051
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle