25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Romancı, editör Chrlstine Jordis ile gelişen ve değişen roman anlayışı üzerlne O Nedret Tanyolaç ÖZTOKAT -E , leşürmen, yayma ve romancı olarak günümüz Fransız romanını değer- lendirir misiniz? - Fransa'da roman çeşitli eği- limler altında toplanıyor. Femina ödülü için her yıl en az 50 kitap okuyorunj Bunlann arasında bir bölümü tamamen Fransız roman gele- neğini sürdürüyor. Bunlar, katıksız bir öykülemeden çok, yazarın kendine ait olanı içeren, sorgulayan, içsel ve nıahrem olanın üzerine kurulu ro- manlar. Bu tarz, Fransız edebiyatında her zaman vardı. Biraz düşünsellik, biraz felsefeyle tam bir roman kurgu- su denemez buna. Orada anlatı ve ro- man arasında tereddüt vardır. Roma- nın alışıimış sınırları aşılmıştır, artık Balzac tarzı romanlar yok, şimdi daha çok kurgu içinde kurgular var, roman daha parçalı bir anlatım kullanıyor. Bazı cleştirmenler romanın anlatı ya da öz-kurmaca (auto-fiction) ile ka- rıştırılmasına karşı. Öz-kurgulamayı kadın yazarlar çok kullanıyor, kişisel deneyim, anlatının temel malzemesini oluşturuyor. Çok başarılı yazarlar var. En ünlüsü Annie Ernaux, ilk bakışta mahremiyetini yazıyor gibi; babasının ölümü, annesinin alzheimer hastalığı- nı, geçirdiği kürtajı, biten ilişkisini, doğulu bir erkeğe olan tutkusunu yazdı. Anlattığı kişilerde evrensel ola- nı ve bizi etkileyeni yakalıyor. Yaşa- dıklarını anjatırken dönemini anlatı- yor, yaşadığı dönemi bize kişisel olan- dan yola çıkarak anlatıyor. Ozellikle 2008 tarihli Yıllar (Les Annees) kes- kin bir içe bakışı yansıtır: "Yaşam te- kil bir deneyimdir, ama ortak alanda geçer". Kendi kendisi için kendisini yazmaz, kendi özclinden başkalarına uzanan kişisel bir ctnografi diyebiliriz buna. Kendisini yaşadığı kuşağın için- de tanımlar; hem döneminin hem kendisinin bir portresini yapar. -Anabilim üalımızda yaptığınız ko- nuşmada öz-kurmacadan söz edcrken 'Roman türierin kralıdır1 Gallimard Yayınları Anglo-Sakson bölümü sorumlusu, editör, Mödlcis ve Fransız Akade- mlsi ödülleri sahlbi denemeci, Fâmina ödülü jüri üyesi, romancı Christine Jordis Fransız Kültür Merkezlnin davetiyle istanbul'da bir dizi konferans verdi. Istanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nedret Tanyolaç öztokat'la Batı dün- yasında gelişen ve değişen roman anlayışı konusunda söyleşti. "göbek bağı romanı" terimini kul- landınız; eğilim bu yönde mi? Bu an- latım kadmlara özgü müP - îçe bakan, öz-deneyimi aktaran romanlara bazı eleştirmenler "göbek bağı tarzı" diyorlar; ben özel deneyi- min geneli kucaklayan biçimde anla- tılmasına karşı değilim. Eleştirilere katdmıyorum. Çoğu iyi yazılmış, il- ginç yapıtlardır, yetkin örnekleri var- dır, ama tüm edebiyatı buna indirge- yemeyiz. Yine de öz-kurma*canın ba- şarılı sonuçlar verdiğini kabul ediyo- rum. Ozellikle 2009 Femina ödülü için çok değerli kadın romanları geldi. Bu tarzı örnekleyen Catherine Millet, Christine Angot gibi ödüllü kadın ya- zarları anabilirim. - Ozellikle Femina Ödülü için her eylül ayında elli kadar roman okuyor- sunuz. Bunlar arasmdan sivrilenleri nasıl belirliyorsunuz? -Ödül söz konusu olduğunda he- men fısıltı ve dedikodu ağı çalışmaya başlar. Le Monde gazetesinde birlikte çalıştığım edebiyat eleştirmeni arka- daşlarımdan hemcn bilgi gelir. Çoğu bilinen adlardır. Haziran ayında baş- lar bu süreç, eylüle kadar isimler do- lanır durur. Bunlar arasında bilinen- ler de vardır, adını yeni duydukları- mızda. ROMAN EĞİLİMLERİ -Diğer roman eğilimleri nelerdir? Yaşanmışlığm yanı sıra başka negibi konulargözlemliyorsunuz? -Yaşanmış deneyim her yazının te- melinde zorunlu olarak yer alır. Ora- dan sonsuza gidebilir yazı. Yaşanmış- lık temeldir ve öz-kurmacayı oluştu- rur. Ben bu akıma yakın duruyorum. Ancak bu türe karşı 2007 yılında bü- yük bir karşı çıkış ya- şandı. "Saint-Malo Etonnants Voyage- urs" Festivali'ni dü- zenleyen Michel Le Bris önderliğinde, J.M.G.Le Clezio ve Edouard Glissant'm da aralarında bulun- duğu, Fransız dilinde yapıt üreten kırk beş kadar yazar sert bir manifesto yayımladi; Haiti'den Afrika'ya, Avrupa'dan Ameri- ka'ya kırk beş yazar bu tepki çerçevesinde buluştu. 16 Mart 2007'de Le Monde gazetesinde yayımla- nan manifesto çok ses getirdi. Öznel edebi- yatın karşısında, "dünya edebiyatı "ndan yana bir tavır söz ko- nusuydu. -Fransa 'da bugün gözlemlenen di- ğer roman eğilimleri nelerdir? -Bu sözünü ettiğim akım, dünyayı, evrensel olanı anlatan romanları kap- sıyor. En ünlü örneği Nobel ödüllü Le Clezio. Öznelliğe dayalı, kendi üzerine kapanan bir edebiyatın karşı- sında, dünyayı kucaklayan bir edebi- yat... Fransa'da öznel ve evrensel olan bu iki eğilimin yanında, bir üçüncü roman türü de var ve çok güçlü. Fran- sız yerelliğinin içine yerleşen romanlar bunlar. Efsaneleşmiş bir yerellik, yö- redir anlatılan, Türkçeye çevrilmemiş olması dogal. Pierre Michon, Richard Millet, P.Bergougnoux gibi yazarlar, kendi geleneği içinde, diyalekte de yer vererek bir bölgeyi derinlemesine an- latırlar. Fransız edebiyatının düzyazı ustalarıdır bunlar. -Femina gibi saygın bir ödülün jüri- sinde yer alıyorsunuz ve ödüllü bir ro- mancısınız. Ödülle yapıt ilişkisini de- ğerlendirir misiniz? -Fransa'da edebiyat ödülleri (Gon- court, Medicis, Femina, Renaudaut) önemli kurumlardır ve çok önemli işleve sahiptir. Yalnızca yazara maddi Christine Jordis, Fransa'da edeblyat ödüllerlnln (Concourt. Medicis, Femina. Renaudaut) önemli kunımlar olduflunu, yalnızca yazara maddi kaynak sunmakla. onu zengln ve ün- lü yapmakla kalmayıp. yayınevlerlnl de yasattığını söylüyor. kaynak sunmakla, onu zengin ve ünlü yapmakla kaJmaz, yayın evlerini de yaşatırlar. Fransa'da entelektüel ya- şantıyı bu ödüller canlı tutar. Kitabın satışını hızlandırır. Medyada büyük bir hareket yaratır, herkese yayarı var- dır. Ödülleri yalnızca olumsuz yanıyla görmemek gerekir. Heyecan ve merak uyandırır okur kitlcsinde. Bugün bu- na ihtiyaç var. Ozellikle taşradaki okur için önemli referanstır. Onun için Femina'da jüri olarak büyük bir sorumlulukla hareket ediyorum; en iyisini, en ulaşılır olanı seçmemiz ge- rek okur için. BİR YENİDEN DOĞUŞ •Türkiye'de Camus, Sartreyirminci yüzyıl Fransız edebiyatının en iyi bile- nen yazarlan; şu anda Fransa'da nasıl algılanıyorhr? -Önceki kuşağı söylüyorsunuz. Gal- limard'daki görevim gereği çağdaşlar- la ilgileniyorum, yükselen yazarları iz- lemeye çalışıyorum. Güncel olanla il- gilivim ama tabii önceki kuşak çok önemli. Düzenli olarak birçok yazar yeniden doğuyor. Iki yıl önce Simone de Beauvoir'ın doğum günü dolayı- sıyla, yayından söyleşiye, sergiden toplantılara, tüm bir kültürel meka- nizma işledi. Sartre Fransa'da hep gündemdeydi. Camus ise tersine, uzun süre kenarda kaldı, ama ölü- münden sonra yayımlanan tîk Adam'la Fransız sahnesine çok güçlü bir dönüş yaptı. Şimdi her yerde Ca- mus'den söz edilmesini hayrctle izli- yorum. Az önce adını andığım roman- cılardan fazia söz edilmiyor, sadece Camus'yü izliyoruz; göz kamaştırıcı bir yeniden doğuş. -Bu değisimini nasıl açıklarsınız? - Sartre ve Beauvo- ir'ın gölgesinde, o dö- nemde Camus'nün kendi halinde iyi niyet- li bir insan gibi göste- rildiğini düşünüyorum. Cezayir'le ilgili tavn o dönemde takdir edil- medi, komünistlikten aynlması eleştirildi. Oysa çok dürüst bir insandı. Yükselen de- ğerlerden, modalardan uzak durdu. Alçakgö- nüllüydü. Oysa şimdi onun bu dürüstlüğü takdir ediliyor. Sartre ise sonuna kadar ko- münizmi savundu, oy- sa 1950'lerde Goulag biliniyordu. Sartre kültü yavaş yavaş SAYFA 18 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1051
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle