25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HUKUK B I I : tf Yargıda deprem ve düşündürdükleri Birey ya da bireylerin özgür ve keyfi istençlerinin ortaya çıkardığı toplumsal soru- nu, zinciri oluşturan halkalar arasındaki bağları göz ardı ederek, yok sayarak çöz- meye kalkışmak bilim ve us dışı bir yöntemdir: Sorun, yeni sorunlarla daha da güç- lenerek güncelliğini SÜrdÜrÜr. Peûn4$pro0/!/YargıtayOnur3alÛyesi-cetinascigluOgmail.com- G et,en ay Erzincan Rassavcısı'nın tııtuklantnası, Hâkim vc Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) soruştıınruıyı yürütcn Eraınım sav- cılarını jjörevden alması üzerine ger^vkle^'ii ycr ycr ajjır tartışma vc söylemlcr; ilctişjm alanında (med- ya) "Yarnı Depreıııi" haşJıklanyla kamuoyuna yan- sıtıldı. Ne var ki, bu haglamdaki tartışma ve yorumlar kamuoyunda kafa karışıklıgı yaratmaktan ötcyc dc gi- dcmcdi: Sorun, arkasındaki nedcnlcr dışlanarak so- nuij'üzerınde odaklandığından; tartışmalarda da, is- tcr istemez, özncl (sühjektif) defter yargıları ajjırlık- lı olınuştur. Ünccliklc a^iklaınalıyım ki: Türk yarçjısı, olay ve birey ayrııtıı yapnıaksızın, "do£nı vc giivcnli (adil) yar- Kilanına hakkı" i(,in nizil tchlikc altında ı/alışınaktadır. Ru nedenlc; yarçjı sorunıınu, yalnız Hrgcnckon so- ruşturnıası, Sılivri kovuşturması, I lırant Dink dava- sı ve Erzincan- Erzurum soruşturmalarına indirgc' ınenın do£rıı olmadığını düşünüyoıum. I lak araına- nın son kapısından sıradan yurttaşların yakınma ve çığltklarını ııc dtıyan var nc ilgilcncn. Çajjdaş toplumlar, snnın larını ıı.sıııı ve hilimin aydmlık yolunda dofjru tanılar koyarak (jözcbilcn toplıımlardır. Kurumlar, yasalar vc lıukuk, tuplumsal yasaının akı^ı i(,in- dc yeni sorunlar orlaya ^ikarır; hu hcın doğaldır lıetn dc (,x>- züın olana£ını kolaylaştmr. Dojjal olmayan sorıınlan dura&ın yaparak nöz ardı cdip, hıçak keınific dayandıgında (,-ığlık atarak ahkâm kcsıucktir: Gervek nedcnler araştırılma- dan, bilinmeden kesin (pe- kin) üznel yarjjılarla yarçjı so- rununa çiizüm arama ve başa- rısızlıklar, 60 yıla yakın yaparak ranık oldugıım hır ol- Yedi yıla yakın Adalet Bakanlığı'nı elinde bulundu- ran AKPhükümeti: HSYK'da, iki oyunayandaş bulamayınca, "yargı siya- sallaşıyor ve yansızlığını yi- tiriyor"; "yargı yargıya bıra- kılamaz" söylemleriyle, HSYK'nun yapısını değiştir- me girişimini başlattı. Nitekim 12 Eylül askeri yönetimi de, bu kafay- la yargı sonınuna tanı koydıı (1981): Sorun,"yüksek yargıçlanlan olusan Yüksek Hâkinıler Kurulu'nun (YHK) yargujmn öılük hak vc islemlerinde siiz stı- hihi olmasından" kaynaklanıyor. Ru nedenle, 1981 yılında, YHK'nin görcvine son verilerek Adalet Rakanlığı ağırlıklı hugünkü düzen getirildi. Istc yar- gıda yıkınıı oluşturan gen,ıek deprcm o gün gerç^k- leşti. Günümüzdeki güncel sorunlar, onun artt^i sar- sıntılarıdır. Koca koca yüksck yargı<,:lar, Maınak'a gitmek kor- kusu içindc scssiz kalmayı yeg'lerken; güvencesiz sı- radan bir yargıçolarak Milliyct gazetesinde (21 Mart 1981) yayımlanan yazınıda "y.ır^hhıki:tknnmlnnn y.ır- KH'güvenceleri ve hığmısızlığınJtm k;ıyn;ıkl;ınm;i' dığını; hunların yokluğu bir v:m:ı t:ırtifilııı;ısmın bi- lcMvunlun büyütvccğinî' dilc getirerek yasayı eleş- tirdim. Ru hağlamda hazı yazar vc düşünürler de ye- ni düzenin yanlışjığını ve yeni sorunlar yararacağı- nı aı/ıklasalar ıla soniH, 1 değişıııcdi. Yeni düzcndc "Adalet Rakanlığmın yargu, 1 ve sav- cıların nıesleğe alınması, cj»itmıi, dcnctimi, soruj- turmaları gibi özlük işjcmlcri elinde bıılundurması- na" ve "Adalet Rakanı'nın 11SYK haşkanı vc müs- teşarının da üyesi olma.sına karşın, yargı sorunu, iyi- lejtııc bir yana I9HI öncesinden giderek daba da ko- tülcşerek kolay kolay i^inden (,ikılaınayacak dunıma geldi. Adalet Rakanlığı'nı sağdan vc soldan olsıın elinde bulundııran siyasal gü<,'ler, bıı yetkilcrinı doğ- rudan ya da dolaylı olarak kcudi çıkarları i^in kul- lanarak yargıda kadrolaşmayı ycğlcdi. Daha ilginci "I ISYK'de, zaman zaman, iki oyla- nnm ardına bazı yüksek yargıçjarı da katarak" gü^- lcrine güv kattılar. Ancak yedi yıla yakın Adalet Rakanlığı'nı elinde hıılundııran AKP hükümcti: I ISYK'dc, özellikle son yıllarda, iki oyuna yanda$ bıı- lamayınca, "yargı siyasaljajıyor ve yansızlığını yiti- riyor"; "yargı yargıya bırakılamaz" söylenılcriyle, anayasa vc yasal değişikliklcrle yargı retormu adı al- tında özellikle HSYK'nin yapısını dcgiştirmc K' r 'i'- nıini başlattı. Rıına HSYK'nin ynsııl yvtkisini kıılkı- rı.ı/vıA', tııtuklanan Erzincan Rajsavıisı'nın soru^tur- masını yürütcn savcılarını Körevdcn almasmm ctki- si de söz konusudıır. AKP'nin yargı konıısunda anayasa dcgi^iklifii ılü- şüncesi HSYK'nin yapısını politik ağırlıklı bir kaı- ıııa düzcnc dayamnakladır. Şimdiki düzcn nasıl ba^arısız oldu ise önerilecek düzenin dc bayınsız olıııası ka^ınıluıazdıı. Yargının nerı,vk sonınlarını (,»)znıcycccgi yibi yar^ıdaki si- yasalla^nıayı tabana kaılar ın dircıcktir. Kaldı ki, lıenzcr düzcnlcmc 1961 anayasasmda da denenmi^ anıak ba^ırılı ol- maını^tır. Yaıgı bağımsızlıfjı vc yan- sızlıgmı koruyacak vc «clişti- rec,ek tek çözüm "yarKK'kim- lifiini" etkin kılmaktır. Oysa günümüzıle, "yargı^ların ı> x>k önemli bölümü hilgi ve biljji- yi ışlcmc yetenef*in a<,ısından yeterli düzeydc degil- dir". Daha öncmlisi "yargıvetij*i (töresi) ilkcleri bi- lerek ya ıla bilmeyerek sürekli (jİRncnmektedir". "YarKi(,'lar, evrcnsel ı,"ifiılai yargK, 1 güvencelerinden yoksıındıır". "Sorumlıılukları yüksek düzeydc olıııa- dığı gibi varolanlarda i^lctilmemektedir". Ru sorunlar, dogal olarak menuırla^an yargı^' tipinin oluşjnasını kolaylastırınaktadır ki asıl tehlike buradadır. AKP, ner(,vk anlanula bir yargı refornuı niyetindc (ki bugünkü göriinüm güvcn venncmcklcdir) istr, yu- karıda ozctlc aı.ıkladıgımtz ve gerı,vk anlanula yargıv kimligi olu^turacak sorıınlar üzerinde dıırmalıdır. Rıınlar Kcr^vklejıııedcn HSYK ve yüksek yargı yer- lcrindc yapılacak de£i$iklerle "bireyin do(*ru ve gü- vcnli (adil) yargılanma hakkını" güvenceyc alma ola- naksızdır. Dificr yaıulan, AKP'nin yargı konıısunda tek yan- lı hazırlayaıafiı anayasa dcği^ikligi tasarılarını TRMM gündeminc gctimıcsi vc balkoylaması yolıınıı at.ıııa: Varolan siyasal gcrgınlı£i doruklara (,ıkaraıak vc top- lumdakı ayıı^mayı, kampla^mayı körükleyeıektir. Ozt-llıklı- balk oylamasında siyasal bcklcntı vc dii- jüncclcrle ı,x)ğnn özncl yargıları gündemc gcleıc- ğindcn; SOIIIK, 1 AKP' nin istcgi gibi ı,'iksa bilc yargı, daha da güvcn yitireccktir. AKP, bıı olasılıkları dü^ünerek; ülke vc kıırum- lar üzerinde kuınar oynayarak sıyasct yapmamalıdır. Bizde evrim düşüncesi neden gelişemedi? Evrim fikrinin benimsenmesinin yaygınlığı bakımından Avrupa ülkeleri arasında sonuncu durumdayız. ÜsmHtı liahuıiır bahadirosman@hotmail.com B izdc evrim fikrinin gelifcemcmis olınasımn, ülkemizdc sorgu- layıci biliınsel zıhniyetin, felsefcnin vc sistematik dü^ünınc yetisinin dc gclı^cmcmiş olmasıyla ortak olan bir(,x>k nede- ni vardır. Fakat evrim (ikrinin gclışcmcmcsinin ^iııuli bıırada in- leleyeıneyeı'e^imiz bıı ortak nedenlerdcn ayrı olarak, kcııdine öz- gü iki büyiik nedeni daha var. BiMilaıdan birincisi, ülkemizdc palcon- loloji bilim vc efjınnımm gcli^mcmi^ olma- sıdır. I layvan vc bitki fosillcrindcn hareket ederek eski jeolojik döncmlcrdc varolan ya- jaın bi^imlerini inıelcycn bilim dalı olarak palcoııtolnjiyi, dcyinı ycrindeysc cvrinı fik- rinin gcı\X'k tcnısilı isi bilim dalı olarak ni- tclcndircbiliriz. Dolayısıyla |\ılcontolojı, ev- rim olgusıı ve fikrinden lıi^hir ^ckilde ayrı- lamaz ve soyullanaıııaz. t îer^vkte lıı^bir do- ğa bilımi cvrinı olgıiMindaıı ayrılamaz. (,'unkıı cvrinı ıloğanın cıı leıııel özclliklcrindcn biridir vc cvrinı olgıısıı an- la^ılmadan doğa anlaşılama:. Fakat bizde biliınsel cğitinı, ansiklopcdık bir ^ekilde vcrildığin- dcn, yani cğitinıc leıııel alıııan bılgiler sadccc nıevnıt olgııliir lıak- kııulakı eıı son rılıııılınış bılgılere (Nc yazık kı cıı ycııı bılgılcrc bi- le değil.) dayandırılarak vcrıldiğıııdcıı.doga bilgileri cvrinı olgusıı .ıl- lanarak veıilehilınekte vc genclliklc dc öyle yapılmaktadır. (Evrim olgusıı anla^ılnıaılan ılaı, bılc üıetılcmcz. Aıııa bizdc canlılardaki cv- rinı gcıvefjinin f'iili sonuvlarından yararlandıf'i halde bu fikri rcddc- dcn insanlaı da var.) Fakat evrim tikrini i^frmeyen palcontoloji dü- şünüleıııez vc tcdris edileıııez. (Yoksa bıı yonüınleıı dolayı mı palc- ontoloji bizde gelişlirilmedi.') Ru nedenle paleonlolojiyi, evrim fik- rinin geı\x-k salıibi vc lemsikisi olarak nıtclenılirebiliriz. Rııgün ülkemızde az sayıda ı^ok dcğcrli palconlologlarııııız var. Razı üniversitclcrin bazı bölümlcrinde paleonioloji derslcrı dc vcriliyor. 1 latta (,t>k sınırlı da olsa palconlolojide lisans üstü cgitım ımkânı da bulıınııyor. Fakat Türkiye'de üniversitelerde palcontoloji btilümü hâ- lâ kunılmuş degil ve lisans düzeyinde paleontoloji cğitimi yok. Ayrıca ülkemizin eski zaman canlı varlıklarını araştırmakla görevli enstitü- lerimiz de yok. I\>layısıyla eski zaman tanlı varlıkları hazinemiz top- raklarımızın altında yatarken onları bilim ve bilgi hazinesine dön- üştürecek hemcn hi<,hir girişim görülmüyor. Rizde evrim fikrinin gelişmemis, olmasının difier temel nedeni, ül- kemizde henüz bir ulıısal doğa tarihi müzesinin kurulamamış olma- sıdır. Doga tarihi müzeleri, özellikle vocukların ve gen(,'lerin doğayı ve evrim olgıısunu kavramaları i^in vazge(,ilmez öneınde kurumlar- dır. Doganın canlı varlıklarını, bütünscl bir tablo iı,-indc ve tarihsel gelişimleriylc birlikte görmcleri, (,x>cııklarda biliınsel dü^ünme yeti- sinin geliştirilmesinde en etkili yöntemdir. Avrupa'da ulıısal doga ta- rihi müzesi olmayan tek ülke Türkıyc'dir. Ayrıca Avrupa ulkelcrin- de büyük şehirlcr dışında, ülkelcrin diger yörelerinde de doğa tarihi müzeleri bulıınmaktadıı. Doğa tarihi müzeleri, Avrupa bilim ve eği- tım ya^amının en temel kıırumları arasındadır. Ülkemizdc canlıların cvrimi fikrıni bır<,i>k bilim insanı vc yazar savıınmaya <, v .ılışıyor. Ru ç,",ıhalar ı^k gcrckli vc ^uk oncmlidiı. Fakat yeterli değildir. C,"ünkü bizıle evrim tıkrmiıı asıl tcnısilıilcri (pa- lconlologlar vc palcontoloji cııstitüleri) vc asıl mckânları (doğa ta- rihi müzeleri) bcnüzortada yokrıır. Ru insanlaı ycrı^tiıilnıcdikvc vc bu kıırumlaı yaygınla^tırılmadık^-.ı bizde evrim fikrinin gcli.'jmcsi vc bıı likrin yaygınlığı bakımından Avrupa sonııiKuluğıından kurtıılmaınız miimkün değildir. 2010 yılında, bir doğa tarihi müzesi bulunmayan Avrupa kııl- lur ba^keııli İstanbul, bıı "utancından" kurtıılmak i(,in bir adım ata- bilir mı.' - r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle