Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KARŞIDEVRİMİN son
hedefine varışı herhalde sinema
koltuğundan film seyreder gibi
seyredilmeyecektir. Çünkü artık
iyice anlaşılmıştır ki, şurasından
burasından kemirilen
Cumhuriyeti bambaşka bir
rejime dönüştürmek için
düşünülmüş bir plan aşama
aşama gerçekleştirilmekte ve
hedefe yaklaşıldıkça
gerçekleşme hızı da
artmaktadır.
Fırsatlar iyi değerlendirilerek,
sırası gelince medyadaki bütün
yandaşlar seferber edilerek.
Buna hep seyirci kalmak olur
mu?
Şu anayasa değişikliği
konusuna şöyle bir bakalım.
Nereden nereye gelindi?
Son genel seçimin hemen
ertesinde, önceden hazırlanmış
bir anayasa paketini gündeme
getirme girişimi hazırlayıştaki
bilgisizlik ve pazarlayıştaki
beceriksizlik nedeniyle tam bir
fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Daha
iyi bir fırsatın daha ustaca
kullanılması için bekleyişe
geçildi. Cumhuriyetçi güçlerin
biraz daha hırpalanması, tepki
gösteremeyecek biçimde
sindirilmesi ve rejim
değişikliğinin son perdelerini
oynamak için elverişli bir
zeminin hazırlanması
gerekiyordu.
Yargı krizi bu iş için hemen
değerlendirildi.
Başlangıçta çok büyük bir
anayasa değişikliği paketinin
ortaya çıkarılması bekleniyor
muydu? Aslında konu
Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu’na yeni bir biçim
vermek gibi çok dar bir
çerçeveye indirgenebilir
ve o noktada bir tartışma
açılarak herkesçe kabul
edilebilecek bir çözüm arayışına
girişilebilirdi.
Öyle yapılmadı ve çok
önceden tasarlanmış başka
aşamalara geçildi.
Şimdi yargı reformu
unutulmuş, daha doğrusu
ikinci plana itilmiş ve yeni bir
rejime geçişin ilk perdeleri
oynanmaya başlanmıştır:
Değişiklik paketi, daha sonra
gelecek otoriterlik dalgalarına
engel olmayacak ve tam tersine
yapılanları özgürlükçü bir gidiş
diye yorumlayacak bir “sivil
toplum örgütleri” dünyası
yaratmaya yönelikmiş gibi
bulunmaktadır. Nitekim İkinci
Cumhuriyetçi “siviller” şimdiden
bayram etmeye başlamışlardır
bile. Öyle anlaşılıyor ki,
yarıbaşkanlık sistemi biçiminde
gelecek olan sonraki anayasa
dalgası “sivilleşme,
demokratikleşme,
Avrupalılaşma” gibi yanıltıcı
etiketlere büründürlecektir.
Bile bile ve göz göre göre
ancak halkoylamasıyla
başarılabilecek bir anayasa
değişikliği sürecine giriş,
otoriterliğe geçişlerde hep
görüldüğü gibi halk yığınlarını
oyunun içine çekme planının bir
parçası sayılabilir.
Artık kritik bir aşamaya
girilmektedir. Bu aşamanın
edilginliğe, dağınıklığa
tahammülü yoktur.
Cumhuriyetçilik, suskunluk,
seyircilik ve sonra da pişmanlık
olmamalıdır.
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Bu türden yarım ağızla verdiği güvencelere
dayanarak, tut ki muhalefet RTE’ye, pekâlâ,
örneğin yargıyı iktidarın kıskacına alan maddeleri şu
veya bu biçimlerde değiştirelim diyecek olsa… iyi
niyetli hoşgörülü izlenimi vermeye çalışan
Başbakan acaba muhalefet önerilerini kabul
edecek mi?
Yoksa, işte oyunuma geldiler deyip bin dereden
su getirerek değişiklik önerilerini ret mi edecek?
Din eksenli hükümet laik yargıyla arasında
giderek büyüyen çatışmadaki son girişimde
direnmeyecek mi? Ya da, önerilen değişiklikler,
büyük ölçüde, hükümetin dini siyasetinden kuşku
duymayı sürdüren ve hâlâ laik devlet düzeninin en
güçlü direkleri olan yargıya ve orduya odaklandığı
“savaşımdan” vazgeçecek mi?
Artık bu değerlendirmeler sadece iç değil, dış
basında da izleniyor.
RTE’nin son hamlesindeki yadsınamaz gerçek,
açık seçik ortada.
Laik devleti yıllardır savunmayı, korumayı
sürdüren yargı ile orduyu AKP’ye bağımlı duruma
getirmek!
Yok, iktidardan düşünce Yüce Divan’a gideceğini
hesaplayarak RTE’yi muhakeme edecek yüksek
hâkimleri şimdiden kendine koşut kişilerden
oluşturmak istiyormuş… yok, bu değişiklikle güç
dengelerini kendi lehine değiştirmek istiyormuş…
Bunlar muhalefetin yapması gereken eleştiriler
olabilir ama bu değişikliğin laik rejimi koruyan,
savunan yargıyla orduya odaklandığı gerçeğini,
iktidarın bu temel hedefini ortadan kaldırmaz.
RTE değişim gerçekleşirse “sivil darbe” girişimini
tamamlamış olacak.
Aylarca haftalarca günlerce hazırladığı anayasa
değişikliklerini muhalefetin üç gün içinde
incelemesini ve gerekli gördüğü değişiklikleri veya
yapılmasını istediği ekleri bildirmesini emrediyor.
“Geldilerse geldiler, yaptılarsa yaptılar… Biz
pazartesi günü anayasamızı parlamentoya
vereceğiz… orada gerekli desteği bulamazsak
milletimizin kararı başımız üstüne!”
Elbette ulusun kararı başı üstünde olacak! Ama o
kadar! Referandum sonucu erken genel seçim
gerektirmez, diyor..
Bu yaklaşım bir kere RTE’nin referandumun
olumlu sonuçlanacağına fazla güvenmediğini, her
ne olursa olsun erken seçimden fellik fellik kaçtığını
gösteriyor.
Yok, hayır! Hemen referandumun olası
sonuçlarını lehine çeviren bir bahane buluyor.
Meğer anayasa değişikliğine girişmeden önce
halkın nabzını tutan bir araştırma yaptırmış.
Referandum sonucunu almışlar: Yüzde 58.9 evet!
Daha partilerin, sivil toplum örgütlerinin inceleyip
görüşlerini açıklamadıkları bir süreçten geçerken,
demek ki halkımız HSYK ile Anayasa
Mahkemesi’nin yapısal değişikliğini desteklemiş.
Açıklamayı şöyle yorumlamamız doğal değil mi:
Halkımız şubat ayında, değişiklik metni ortada
yokken, -RTE’nin sürekli vurguladığı gibi- Yargıtay
ve HSYK başkanlarının yürütme ve yasama
yetkilerini ele geçirmekte olduğu bilincindeymiş…
iktidarın bu yönde bir değişiklik hazırlamasını
bekliyormuş ki…
…referandumda yüzde 58 evet oyu kullanacağı
güvencesini RTE’ye vermiş!
İktidarımızın parlak ikamesi var. Bugünlerde
böyle şöyle söylüyorlar ya, yarın ne yapacakları belli
olmuyor.
Bu yargıyı kanıtlamak için bir numaralı yardımcısı
Cemil Çiçek’in ocak ayında söyledikleriyle mart
ayındaki söylediklerine göz atmak yeterli.
Çiçek, ocakta “Anayasa değişikliği konusu şu
anda gündemimizde yok” diyordu.
Gerekçe olarak CHP ile MHP’nin desteği
olmadığını gösteriyordu.
Mart ayında Cemil Çiçek için engeller ortadan
kalkmış!
İki ay iki ayrı görüşü savunmakta haklı.
Zira iki ayrı Cemil Bey karşımızda.
Ocak ayında o demeci verirken Başbakan
Yardımcısı sıfatıyla konuşuyordu.
Oysa mart ayında partileri, sivil toplum örgütlerini
Ankara milletvekili sıfatıyla ziyaret edip değişikliğin
erdemini anlatıyor.
RTE de hükümetin anayasa önermesini
engellemesine karşın, değişikliğin Başbakanlık’taki
makam odasında hazırlandığını öne süren
eleştirileri, “Ne var bunda şaşılacak?.. Ben
milletvekili değil miyim?” diye yanıtlamamış mıydı?
SAYFA 26 MART 2010 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Mart
Oslo B 7
Helsinki Y 5
StockholmPB 9
Londra Y 15
AmsterdamY 13
Brüksel Y 14
Paris Y 15
Bonn Y 11
Münih Y 21
Berlin B 21
BudapeştePB 21
Madrid Y 14
Viyana PB 18
Belgrad PB 21
Sofya PB 17
Roma Y 16
Atina PB 19
Zürih Y 18
Moskova PB 17
Aşkabat B 7
Taşkent Y 22
Bakû PB 10
Bişkek B 18
Tiflis Y 14
Kahire B 22
Şam B 18
İstanbul PB 15
Edirne PB 15
Kocaeli PB 13
Çanakkale PB 11
İzmir PB 20
Manisa PB 20
Denizli B 21
Zonguldak PB 9
Sinop B 12
Samsun B 12
Trabzon B 12
Giresun B 12
Ankara B 19
Eskişehir B 15
Konya Y 18
Sıvas Y 16
Antalya PB 21
Adana B 24
Mersin B 21
Diyarbakır Y 21
Şanlıurfa B 26
Mardin Y 20
Siirt Y 20
Hakkâri Y 12
Van Y 11
Kars Y 11
Ülkemiz geneli par-
çalı ve çok bulutlu,
Akdeniz’in iç kesim-
leri, İç Anadolu’nun
güney ve doğusu, Do-
ğu Karadeniz’in iç ke-
simleri, Doğu Anado-
lu’nun kuzey ve do-
ğusu ile Güneydoğu
Anadolu’nun doğusu
ile Elazığ ve Bingöl
çevreleri öğle saatle-
rinden sonra yağmur
ve sağanak geçecek.
Hava sıcaklığında
önemli bir değişiklik
olmayacak.
mumtazsoysal@gmail.com
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Seyir
BALYOZ
Korgeneral
Olcan
serbest
İstanbul Haber Servisi- Balyoz
Güvenlik Harekat Planõ soruşturma-
sõ kapsamõnda şüpheli olarak ifadesi
alõnan Harp Akademileri Komutan
yardõmcõsõ Korgeneral Yurdaer Ol-
can, mahkemece serbest bõrakõldõ.
Olcan, 2003’de 1. Ordu’da dü-
zenlenen ‘Ordu Plan Semineri’ne
katõlan 24 generalden biri olduğu
yönündeki iddialara ilişkin Balyoz
soruşturmasõnõ yürüten savcõlara
ifade verdi. Avukatlarõyla özel yet-
kili İstanbul Cumhuriyet Başsavcõ-
lõğõ’na gelen Olcan, savcõlar Ali
Haydar ile Süleyman Pehlivan ta-
rafõndan sorgulandõ. Olcan’õn, ses
kaydõ alõndõ. Olcan, terör örgütü
üyesi olduğu iddiasõyla tutuklanma-
sõ istemiyle Nöbetçi 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne sevk edildi.
‘Delil karartma şüphesi yok’
Mahkeme üyesi yargõç Oktay
Kuban tarafõndan sorgulanan Ol-
can, tutuksuz yargõlanmak üzere
serbest bõrakõldõ. Dosyadaki delil
durumunu dikkate alan yargõç, Ol-
can’õn kaçma ve delillleri karartma
şüphesinin bulunmadõğõnõ belirtti.
Olcan, makam aracõ yerine Merkez
Komutanlõğõ‘ndan gelen bir minibüs
ile adliyeden ayrõldõ. Olcan’õn avu-
katõ Armağan Güner, “Sağlık so-
runları var. Boyun fıtığı ameliyatı
olacak. Ameliyat olmadan önce
herhangi bir tartışmaya mahal
vermemek için geldik” dedi.
ERGENEKON
Şüpheliler
sorgulandõ
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon operasyonu kapsamõnda göz-
altõna alõnan İstanbul Barosu üyesi
avukat Yusuf Erikel, Toplumsal
Dönüşüm Yayõnevi’nin eski sahibi
Hayri Bildik’in de aralarõnda bu-
lunduğu 8 şüpheli adliyeye sevk
edildi. Adem Uzun ve Hakan Ak-
doğan serbest bõrakõlõrken Erikel,
Bildik ve Hakan Arıkan İstanbul
Nöbetçi 12. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ne sevk edildi. Savcõ, şüpheliler-
den Aydoğan Aksüngü, Maruf Şi-
rik ve Recep Taylan hakkõnda
yurtdõşõna çõkõş yasağõ istedi.
Şüpheliler dün sabah saatlerinde
İstanbul Adliyesi’ne getirildi. İz-
mir’de yayõncõlõk yapan Hayri Bil-
dik savcõlõk sorgusunda, 1987’de
Toplumsal Dönüşüm Yayõnevi’ni
kurduğunu ve 2005’te tüm haklarõnõ
Hüseyin Bahtiyar’a devrederek
ayrõldõğõnõ söyledi. Bildik, tutanak-
larda yer alan telefon numarasõnõn
Toplumsal Dönüşüm Yayõnevi’nin
ortağõ olduğu dönemde alõnan ve
bir süre kendisinin kullandõğõ şirke-
te ait hat olduğunu belirtti ve bu
hatla yapõlan görüşmelerin kendisi-
ne ait olmadõğõnõ söyledi.
‘Telif hakları için görüştük’
Durmuş Ali Özoğlu ile iş ilişkisi
dõşõnda irtibatõnõn olmadõğõnõ anla-
tan Bildik “İddia edilen görüşme-
leri yapmadım” dedi. Neriman
Aydın’õ ortağõ Hatice Bahtiyar’õ zi-
yarete geldiğinde gördüğünü ifade
eden Bildik “Neriman Aydın’da
yapılan aramada ele geçirildiği
iddia edilen ve bana hitaben ya-
zılan mektuplar, mesajlar bana
ulaşmadı. Kemal Aydın’ı tanı-
mam. Ergun Poyraz kitaplarını
yayımladığımız yazarlardan. Er-
dal Şenel, Şener Eruygur, Mustafa
Özbek’i tanımam. Necip Hable-
mitoğlu’nun kitaplarının telif
haklarını görüşmek için ofisine
birkaç kez gittim” dedi.
Gazetemiz okurları, sivil toplum kuruluşlarının
temsilci ve üyelerinin gazetemizin Ankara temsil-
cisi, yazarımız Mustafa Balbay ve aydınların ser-
best bırakılması amacıyla düzenledikleri simgesel
“Nöbet eylemi”, dün son kez gazetemizin bahçe-
sinde gercekleştirildi. Eylem bundan sonra Siliv-
ri’deki duruşmalar izlenerek sürdürülecek. Mus-
tafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın yazdıkları mek-
tuplarla kamuoyuna, sivil toplum örgütlerine ve
siyasilere yaptıkları “duruşmaları izleyin” çağrısı-
na kulak veren destek eylemciler, nöbet eylemleri-
ni Silivri’de “duruşmaları izleme eylemine” dön-
üştürmeye karar verdiler. Yeni eylemin tarihi
önünüzdeki günlerde bir ilanla duyurulacak.
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon Davasõ’nda
Danõştay dosyasõ sanõğõ Süleyman
Esen, bin 400 kez görüştüğü şah-
sõ sabah saatlerinde anõmsamadõğõnõ
söylerken öğleden sonra tutuksuz
sanõk Salih Kurter’in evine gidip
gelen bir arkadaşõ olduğunu anlat-
tõ. Mahkeme Başkanõ Köksal Şen-
gün, Esen’e “Alparslan Arslan ile
bu kadar samimisizin, bombala-
rı sizden aldığını söylüyor. Sizi ni-
ye suçluyor? Düğüm burada”
diye sordu. Duruşma sõrasõnda “40
gün sonra bu olay oğlumun üze-
rine çiziliyor” diye bağõran Esen’in
babasõ dõşarõ çõkartõldõ.
Davanõn 140. duruşmasõnda Da-
nõştay’a silahlõ baskõn ve Cumhuri-
yet gazetesine 3 kez bombalõ saldõ-
rõ dosyasõnõn tutuksuz sanõğõ Esen’in
çapraz sorgusuna devam edildi.
Şengün azarladı
Çapraz sorguda sorularõnõ 23
Mart salõ günü kaldõğõ yerden sür-
düren tutuklu sanõk avukat Kemal
Kerinçsiz, “Alparslan Arslan
içki içer miydi” diye sordu. Esen
“Benim yanımda içmedi” diye
yanõt verdi. Kerinçsiz’in, Alpars-
lan Arslan’õn içki içip içmediğini
irdeleyen art arda sorularõ üzerine
tutuklu sanõk Hüseyin Görüm,
“Elimde Kuran var, ben içer-
dim, Alparslan Arslan içki iç-
mezdi” diye söz almadan konuş-
tu. Başkan Köksal Şengün ise
Görüm’ü “Elinde Kuran olması
temiz olduğunu göstermez, otur
aşağı” diye azarladõ.
Veli Küçük’ün kõzõ ve avukatõ
Zeynep Küçük, baz istasyonu ka-
yõtlarõna göre Cumhuriyet gazete-
sine bomba atõldõğõ günlerde Ars-
lan ile aralarõnda gerçekleşen tele-
fon görüşmelerini açõklamasõnõ is-
temesi üzerine Esen, “Alparslan
Arslan arkadaşımdı. ‘Yemek yi-
yelim, VCD seyredelim, kâğõt oy-
nayalõm’ diye arardı. Ya da hu-
kuk bilgisi almak için arardı” de-
di. Küçük’ün “Baz istasyonu ka-
yıtlarına göre Alparslan Arslan
ve Osman Yıldırım adına kayıt-
lı telefonlar ile görüşmeleri ön-
cesinde ve sonrasında hatta gö-
rüşme aralarında Ayhan Akbal
adına kayıtlı bir telefonla görü-
şüyorsunuz. Ayhan Akbal kim-
dir” sorusunu Esen “Hatırlamı-
yorum” diye yanõtladõ. Başkan
Şengün ise “1400 kez görüşme
var, nasıl hatırlamazsınız” diye
müdahale etti.
‘Televizyondan öğrendim’
Zeynep Küçük’ün Cumhuriyet
gazetesine üçüncü bombanõn atõl-
dõğõ 11 Mayõs 2006’da 16.00 sõra-
larõnda Arslan, Kurter ve Esen ara-
sõndaki telefon trafiğine dikkat çe-
kerek “Salih Kurter’in evine ne-
den gittiniz?” sorusunu Esen,
“Cumhuriyet gazetesine ne gün
bomba atıldığını bilmiyorum”
diye kõsaca yanõtladõ. Küçük’ün
“Danıştay saldırısının gerçek-
leştirildiği 17 Mayıs 2006’da sa-
at 10.50’den itibaren 2 saat için-
de sizi 26 kişi aramış, Danıştay
saldırısını nasıl öğrendiniz, Ars-
lan ile ilişkinizden dolayı kork-
tunuz mu” şeklindeki sorularõ üze-
rine Esen “Alparslan ile ortak ar-
kadaşlarımız aradı. Saldırıyı tel-
evizyondan öğrendim, şoke ol-
dum. Niye korkayım, bir suçum
yok” diye konuştu.
‘Samimiyeti izah edin’
Öğlenden sonraki bölümde Sedat
Sami Haşıloğlu, Alparslan Ars-
lan’õn “Bombaları Süleyman
Esen’den aldığını söylediğine”
dikkat çekerken Esen “Ben Al-
parslan Arslan’a bomba verme-
dim” dedi. Başkan Şengün ise
Esen’e “Alparslan Arslan ile
1994’ten beri tanışıyorsun, sa-
bahlara kadar evinde kalıyorsun.
Sizi niye suçluyor. Aranızda bu
kadar samimiyet var. Bize izah
edin” dedi. Esen ise “Sebebi ben
de bilmiyorum, Demek ki samimi
değilmiş” dedi. Bu sõrada Esen’in
babasõ, bağõrmasõ üzerine salondan
çõkarõldõ. Şengün “Bildiği bir şey
varsa bunu yolu yordamı var,
hem de emekli polis” dedi.
KENTER’E ZİYARET
1400 kez görüştüğü
kişiyi zor hatõrladõ
Birinci
Ergenekon
davasõna
Silivri’de
devam edildi
Atalay: Gelişme yok
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Ba-
kanõ Beşir Atalay, Dr. Necip Hablemitoğlu cina-
yetine ilişkin gözaltõ iddialarõ konusunda, “Şu an-
da çok özel, dün (önceki gün) basına yansıdığı
gibi öyle ileri bir adım atılmış değil. Başka bir
suçla ilgili iki kişinin ismi geçti” dedi.
Atalay, bir gazetecinin, basõna yansõyan Hable-
mitoğlu cinayetiyle ilgili gözaltõlarõn olduğu iddia-
larõnõ anõmsatarak, doğru olup olmadõğõnõ sormasõ
üzerine, şöyle konuştu: “Hayır. Dün (önceki gün)
ifade ettim. Bizim dileğimiz o konuda bir geliş-
me olması. Gelişme olsun istiyoruz. Bizim için
bir uhdedir. İktidarımız döneminde biz faili
meçhul bırakmama yönünde bir çaba içerisin-
deyiz ve bırakmıyoruz. Biz bugün de dosyasının
açık olduğunu ve üzerinde çalışıldığını size söy-
ledik. Şu anda öyle ileri bir adım atılmış değil.
Başka bir suçla ilgili iki kişinin ismi geçti.”
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ
Kenter Tiyatrosu’nun yeni mevsim oyunu “Kraliçe Lear”ı sah-
neledikten sonra gazetemiz yazarı ve Ankara Temsilcimiz Mus-
tafa Balbay’ın tutukluluğuna ilişkin sahnede yaptığı konuşma-
dan dolayı usta oyuncu Yıldız Kenter’e Cumhuriyet Okurları
tarafından önceki gün kuliste ziyaret edilerek çiçek verildi, Bal-
bay’ın selamı iletildi. Sahnede yaptığı konuşmanın arkasında
olduğunu ifade eden Kenter, “Ülkemiz öyle bir noktaya geldi
ki; korku, güvensizlik, demokratik olmayan bir düzen içine sü-
rüklenişimizin beklentisini ve korkusunu yaşıyoruz. Umuyorum
cezaevinde yatan, başta Balbay olmak üzere gazeteci ve aydın-
lar çıkar. Balbay’ın yazılarını dört gözle bekliyoruz” dedi. Daha
sonra aralarında Meriç Velidedoğlu, Çağlar Fıkırkoca, Nedim
Öztuna ve Saniye Yurdakul’un da bulunduğu grup, Kenter’e
çiçeğini verdikten sonra oyunu izlemeye gelen yaklaşık 60
Cumhuriyet Okuru ile birlikte salona geçti. Oyunu izlemeye ge-
len çok sayıda tiyatrosever de Kenter Tiyatrosu’nun içine asılan
Mustafa Balbay’ın yazılarını dikkatle okudu. (ALİ AÇAR)
Eylemler Silivri’ye taşõnõyor