Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2010 CUMA
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Hizbullah’ı MİT mi kurdu, Veli Küçük
mü?..
Hüseyin Velioğlu öldürüldü mü, yaşıyor
mu?..
Yukarıdaki sorular Türk Hizbullahı’nın çok
önemli bir yöneticisinin henüz yayımlanan
ilginç ifadeleriyle yeniden gündeme geldi.
Aslında bu Hizbullahçı, sırtını karanlık
odaklara dayamış, dini inançları konusunda
bile çelişkiler yaşayan, ne idüğü belirsiz birine
geç de olsa yanıtlar vermişti!
Toplumun karşısına
bazen gazeteci, bazen
ajan, bazen de haham
olarak çıkartılan bu kişi,
uçuk açıklamalarıyla
“Ergenekon”
soruşturmasını da
karıştıran Tuncay
Güney’den başkası
değildi!
Gelin, hakkında
psikolojik harp elemanı
olduğu yolunda ciddi
kuşkular bulunan bu kişinin
özellikle Hizbullah’ın
bağlantılarıyla ilgili Ergenekon iddianamesine
de konulan polis ifadesindeki iddialarına tek
tek göz atalım:
Tuncay Güney Diyarbakır’da öldürülen
gazeteci Halit Güngen’le ilgili olarak şöyle
demişti:
“Halit Güngen, Hizbullah mensuplarının
jandarmada eğitim aldıklarını
görüntülediği için öldürüldü.”
Oysa bu külliyen yalandı!.. Çünkü
Güngen’in öldürülmesine neden olan haber,
2000’e Doğru Dergisi’nin 16 Şubat 1992
tarihli kapağında şöyle duyurulmuştu:
“Hizbullah, Çevik Kuvvet’te eğitiliyor...”
İkinci iddia, Hizbullah’ın Ergenekon
davasından tutuklu olan emekli tuğgeneral
Veli Küçük tarafından kurulduğuna ilişkindi!..
Bu iddia, Ergenekon iddianamesinin Doğu
Perinçek ile ilgili bölümünde yer almıştı.
Ulusal Kanal’da yapılan bir aramada ele
geçirilen “7 No’lu Ajanda”nın 8 Ocak
tarihli sayfasında, “Refet; Hizb. V. Küçük
kurdu” ifadesi bulunuyordu!
Tuncay Güney’in emekli korgeneral
Teoman Koman ile ilgili açıklamalarının
amacı da askeri Hizbullah’la ilişkilendirmekti!
Güney, polis ifadesinde şöyle demişti:
“Hizbullah’ı JİTEM organize etti.
Akşamları jandarmada eğitim
veriliyordu. Veli Paşa buna karşı
çıkıyordu ve bana dedi ki, ‘Hizbullah’ı
başımıza bela eden Teoman Koman’dır.’
Hizbullah’ı bölünmesinden ve şehre
göçünden sonra kimin desteklediğini
bilmiyorum. Ama askerin kontrolünde
olduğunu biliyorum. Bunu Veli Paşa da
Doğu Perinçek de söyledi.”
Görüldüğü gibi geçmişte
Fethullahçıların Samanyolu
televizyonunda çalışan Tuncay Güney,
polisle asker arasında kavga çıkartmak
için kullanılan bir özel görevliydi!..
Bu yüzden Teoman Koman’ın, MİT
müsteşarı iken bir gazetecinin Hizbullah ile
ilgili sorusuna, “Hangi Hizbullah? Bir
İran’daki Hizbullah vardır, bir de PKK’nin
baskılarına karşı kendini koruyan, dini
inançları kuvvetli vatandaşlar” karşılığını
vermesi örgütü askerin ya da devletin
kurduğu anlamına gelmiyor.
Evet, güvenlik güçlerinin Hizbullah’ı PKK
milislerine karşı
kullandığı, koruduğu
ve belki de daha
önemlisi görmezden
geldiği konusundaki
yaygın inanç
dayanaksız değildir!
Çünkü bir örgütün,
göz ardı edilmeden 20
bin kişilik tetikçi, 100 bin
kişilik de sempatizan
kadrosuna ulaşması çok
şaşırtıcı olurdu!..
Şu da unutulmamalı ki,
PKK 1984’te eyleme
geçerken Hizbullah zaten İran’daki dinci
darbeden feyz alıp çoktan örgütlenmişti!..
Asılsız bir iddia daha vardı... Güney, 17
Ocak 2000’de Beykoz’daki bir villada polisle
girdiği çatışmada öldürülen Hizbullah lideri
Hüseyin Velioğlu ile ilgili açıklamaların da
senaryodan ibaret olduğunu öne sürmüştü!..
Güney’in polis ifadesi şöyleydi:
“Ben Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu
meselesini Veli Küçük’le konuştum. O,
ölen adamın Hüseyin Velioğlu olmadığını
söyledi.”
Güney’in, “Velioğlu ölmedi” iddiası tıpkı
“Yeşil” kod adlı “Mahmut Yıldırım yaşıyor”
şeklindeki şehir efsanesi kadar yaygındır!
Hizbullah’ın çok önemli bir yöneticisi işte
özellikle de bu iddia yüzünden tam 10 yıl
sonra konuştu. Bu kişi Velioğlu öldürüldüğü
sırada onunla aynı villada bulunan örgütün
üniversiteler sorumlusu Cemal Tutar’dan
başkası değildi.
198 silahlı saldırı, 156 cinayet ve 80
yaralamadan sorumlu tutularak 15
arkadaşıyla birlikte müebbet hapis cezasına
çarptırılan Tutar’ın Diyarbakır’da yargılandığı
mahkemeye verdiği savunmasının çok
önemli bölümü geçtiğimiz günlerde örgütün
web sayfasında yayımlandı. İşte Tutar’ın
söyledikleri:
“Hüseyin Velioğlu, gözlerimizin önünde,
vücuduna isabet eden otuzun üzerinde
kurşunla şehit olup rabbimizin rahmetine
kavuşmuştur. Onun şehid olduğunu,
Diyarbakır’dan getirilen itirafçılar da
teşhis etmişlerdir.”
Evet, gerçekten Velioğlu öldürüldüğünde
operasyonu yapan polisler bile şaşırmıştı.
Çünkü Hizbullah, Kasım-Aralık 1999’da,
İstanbul’da Zehra Eğitim Vakfı yöneticilerini
teker teker kaçırıp öldürürken bile devlet
Velioğlu’nu Kuzey Irak’ta arıyordu!..
Polisler delik deşik olmuş bu cesedin
kimliği konusunda iyice kuşkuya
düşmüşlerdi. Acaba bu kişi Velioğlu
muydu?.. Hizbullah liderini çok iyi tanıyan
hatta sağ kolu olan biri vardı. Bu kişi
sonraları pişmanlık duyarak itirafçı olan
Abdülaziz Tunç’tu ve İstanbul’a getirilerek
Velioğlu’nu teşhis etmişti. Tunç, teşhis anını
bir gazeteye verdiği röportajda şöyle
anlatmıştı:
“Kendisiyle 20 yıllık bir geçmişimiz
vardı. Onun kim olduğunu bilmiyorlardı,
bir ben biliyordum. Yirmi yıl bir cemaati
tek başına yönetmiş bir kimseyi o şekilde
gördüğümde, hem
ölümle ilgili duygular
hem de onun
konumunun vermiş
olduğu duygular bende
iç içe geçti.”
Tunç’un teşhisi ve
anlatımlarına karşın polisin
kuşkusu bitmemişti!
Çatışmanın olduğu villaya
iki kişi daha getirildi.
Bunlardan biri Hizbullah
itirafçısı olan Kemal
Aktaş’tı.
Diğeri ise Bingöllü kadayıfçı Şaban
Elaltunteri’ydi. Velioğlu’nu teşhis eden
Elaltunteri daha sonra İstanbul’da Hizbullahçı
Rıfat Demir tarafından otomobilinde çapraz
ateşe tutularak oğlu Mehmet’le birlikte
öldürüldü! Baba oğulu pusuya düşüren
Demir, 9 yılda 3’ü polis 22 kişiyi öldürmüştü!
Türk Ordusu’nu terör örgütleriyle
ilişkilendirenlerin safsatalarını okurken ya
da izlerken yukarıdaki gerçekleri göz ardı
etmeyiniz!..
Cesetteki 30 Kurşun ve Villadaki Tanık!..
İstanbul Barosu: AKP’nin anayasa değişikliği ‘yargõyõ denetim altõna almaya yönelik bir aldatmacadõr’
‘12 Eylül’den farkõ yok’İstanbul Haber Servisi - İstanbul
Barosu Başkanõ Avukat Muammer
Aydın, AKP’nin hazõrladõğõ, ana-
yasanõn çeşitli maddelerinde deği-
şiklik öngören taslağõ eleştirerek
“İktidar partisince dayatılan ana-
yasa değişikliğinin amacının, sık
sık kendisine ayak bağı olarak
gördüğünü ifade ettiği yüksek
yargı organlarının tasfiye edilerek
iktidara tabi bir yargı yaratmak
olduğu ortadadır. Yapılmak iste-
nen bir anayasa değişikliğinden
çok, cumhuriyetin temel nitelik-
lerini ortadan kaldıracak ve ülkeyi
otoriter bir yönetim biçimine gö-
türecek olan bir rejim değişikli-
ğidir” dedi. Başkan Aydõn, yapõlmak
istenen değişikliğe dur demenin her
yurttaşõn görevi olduğunu söyledi.
İstanbul Barosu’nun Beyoğ-
lu’ndaki merkez binasõnda düzen-
lenen basõn toplantõsõnda konuşan
başkan Aydõn, Türkiye’de bir ana-
yasa değişikliği için gereken asgari
uzlaşma ortamõnõn bulunmadõğõnõ
anõmasatarak Türkiye’de bugüne
kadar yapõlan anayasa değişikliği
önerilerinin partiler arasõ uzlaşma so-
nucu ortak teklifle hazõrlandõğõnõ,
Meclis’te partilerin ortak desteği
ile kabul edildiğini söyledi. Aydõn,
“Oysa şimdi yapılmak istenen
anayasa değişikliğine ilişkin öne-
ri, anayasal geleneklerimize ve
anayasanın toplumsal sözleşme
olma niteliğine aykırı olarak sa-
dece iktidar partisi tarafından
hazırlanmıştır” diye konuştu.
‘Değişiklik kaygı verici’
Söz konusu değişikliğin “iletişim
özgürlüğü”, “özel hayatın gizliliği”
ve “adil yargılama hakkı” gibi en te-
mel haklarõn en ağõr ve sistematik bi-
çimde ihlal edildiği bir iktidar tara-
fõndan başlatõlmasõnõn kaygõ verici ol-
duğunu vurgulayan başkan Aydõn,
şöyle devam etti: “Yapılmak istenen
anayasa değişikliğinin asıl amacının
iktidar partisinin geçmişteki ana-
yasa ve hukuk dışı davranışların-
dan dolayı hesap vermekten kur-
tulmak ve gelecekte de bu tür dav-
ranışlara zemin hazırlamak oldu-
ğu ortadadır. AKP’nin bu girişimi
yargıyı denetim altına almaya yö-
nelik bir aldatmacadır. Anayasa de-
ğişikliği, kuvvetler ayrılığından
kuvvetler birliğine gidişi sonuçla-
yacak, bağımsız olması gereken
yargıyı, yasamanın ve yürütme-
nin, dolayısıyla siyasal iktidarların
denetimine ve güdümüne sokacak,
bu açıdan da hukuk devleti olma ni-
teliğini ortadan kaldıracak bir yön-
tem ve içerik taşımaktadır.
AKP’nin bu anayasa değişikliği
önerisi, ülkemizi yargı bağımsızlı-
ğı ve hukuk olma niteliği açısından
daha da geriye götürecektir.”
Başkan Aydõn, katõlõmcõ ve ço-
ğulcu bir süreç içinde gelişmeyen,
uzlaşmaya dayanmadõğõ için de mil-
li iradeyi yansõtmayan bir değişiklik
yapõlmak istenmesinin ve bunun
halkoylamasõna sunulmasõnõn, 12
Eylül Anayasasõ’nõn hazõrlanma ve
kabul sürecinden hiçbir farkõ olma-
dõğõna dikkat çekti.
İstanbul Barosu Başkanõ Aydõn, “Yapõlmak istenen anayasa değişikliğinden çok, cumhuriyetin
temel niteliklerini ortadan kaldõracak ve ülkeyi otoriter bir yönetim biçimine götürecek olan bir
rejim değişikliğidir” dedi. Aydõn, AKP’nin anayasa değişikliğinde izlediği yolun 12 Eylül
Anayasasõ’nõn hazõrlanma ve kabul sürecinden hiçbir farkõ olmadõğõna dikkat çekti.
Amaçlarõ
Danõştay’õ
saf dõşõ etmek
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Hüküme-
tin, anayasaya eklemek is-
tediği “yargı yetkisinin
yerindelik denetimi şek-
linde kullanılamayaca-
ğı” hükmüyle ekonomik
kararlarõ yargõ denetimi
dõşõna çõkarabileceği or-
taya çõktõ. Hükümetin is-
tediği yerindelik denetimi
yasağõnõn anayasada za-
ten bulunduğuna dikkat
çeken eski Danõştay Baş-
savcõsõ Tansel Çölaşan,
“Bu ya hukuk bilmez-
likten olur ya da yerin-
delik tanımının kapsa-
mını özelleştirme, imar
kararlarını da kapsaya-
cak şekilde genişleterek
başından beri ekonomik
konularda önlerini tıka-
dıklarını düşündükleri
Danıştay’ı saf dışı bırak-
mak için” diye konuştu.
Hükümet, Anayasa De-
ğişiklik Paketi’yle, Ana-
yasa’nõn 125. maddesi 4.
fõkrasõndaki “Yargı yet-
kisi, idarî eylem ve iş-
lemlerin hukuka uygun-
luğunun denetimi ile sı-
nırlıdır” hükmünü “Yar-
gı yetkisi, idari eylem ve
işlemlerin hukuka uy-
gunluğunun denetimi ile
sınırlı olup, hiçbir su-
rette yerindelik denetimi
şeklinde kullanılamaz”
hükmüyle değiştirmek is-
tiyor. Buna karşõn Anaya-
sa’nõn 125. maddesi zaten
yerindelik denetimini yar-
gõya yasaklarken, İdari
Yargõlama Usulleri Ya-
sasõ’nõn 2. maddesindeki
“İdari yargı yetkisi, ida-
ri eylem ve işlemlerin
hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlıdır.
İdari mahkemeler; ye-
rindelik denetimi yapa-
mazlar” hükmü de bunu
pekiştiriyor.
Çölaşan, “Yargı yet-
kisi yerindeliğin yerine
geçmez. Dolayısıyla yar-
gı kararlarında yerin-
delik denetimi yapılmaz.
Örneğin YÖK katsayı
kararında biz ‘Bu kat-
sayõ Yasa’nõn amacõna
uygun değil’ dedik ‘Bu
katsayõyõ şöyle yapõn’ de-
seydik, o yerindelik
olurdu” diye konuştu.
Ege Bölgesi
baro
başkanları
İzmir
Adliyesi’nde
toplanarak
AKP’nin
istediği anayasa
değişiklik
paketiyle ilgili
hazırladıkları
ortak bildiriyi
okudu.
(Fotoğraf:
HİCRAN
ÖZDAMAR)
Ege’deki baro başkanlarõ AKP’nin anayasa değişikliği paketini eleştirdi
‘Yargıyahükmetmekistiyorlar’
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -
Ege Bölgesi’ndeki baro başkanlarõ,
AKP’nin anayasa değişikliği paketinin
yargõya müdahale olduğunu vurguladõ.
İzmir Adliyesi’nde bir araya gelen İzmir
Barosu Başkanõ Özdemir Sökmen, Muğ-
la Barosu Başkanõ Mustafa İlker Gürkan,
Aydõn Barosu Başkanõ Sümer German,
Balõkesir Barosu Başkanõ Muzaffer Mavuk
ve bildiriye imza atan Manisa Baro Başkanõ
Fadıl Ünal, Denizli Barosu Başkanõ Adil
Demir, değişiklikle yargõya siyasi iktidar
tarafõndan hükmedilmek istenildiğini vur-
guladõ. başkanlar adõna açõklama yapan Sök-
men, “Yargının yapılanmasına müdahale
ederek üzerinde hegemonya kurmak is-
tiyorlar. Bu saldırının amiral gemisinde
yürütme var. Bir yandan hâkimler ve
savcılar yasadışı izlenir, dinlenirken, is-
tihbarat ser-visleri bir hayalet gibi yar-
gı dünyasının tepesinde dolaşıyor. Diğer
yandan HSYK ve Anayasa Mahkeme-
si’nin yapısı yürütmenin ve yasamanın
inisiyatifine açılıyor. Yargı bağımsızlığı
yok ediliyor” diye konuştu.
AKP hakkõnda Anayasa Mahkemesi’nin,
laik cumhuriyet ilkelerine aykõrõ eylemle-
rin odağõ olduğu yönünde hükmünün bu-
lunduğunu anõmsatan Sökmen, “Meclis ya-
pısı anayasa değişikliği yapmaya, hem ta-
rihsel meşruiyet bakımından yetkin de-
ğildir, hem de siyaset etiği bakımından
yeterli kabul edilemez” dedi.
Tuncay Güney. Hüseyin Velioğlu. Cemal Tutar.
‘Döner sermayede adaletsizlik’
İstanbul Haber Servisi - Sağlõk ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikasõ (SES) Aksaray
Şubesi üyeleri, İstanbul Üniversitesi’nde
(İÜ) döner sermaye dağõlõmõnõn adaletsiz ol-
duğunu belirterek, “Gelir getirici iş-işlemle-
re, birim ve kişi bazõnda performansa dayalõ
döner sermaye ödeme sisteminden vazgeçil-
sin, döner sermaye adil dağõtõlsõn, Kamu Bir-
likleri Yasa Tasarõsõ geri çekilsin” dedi.
SES üyeleri, taleplerinin yerine getirilmeme-
si durumunda önümüzdeki hafta iş bõrakma
eylemlerine gideceklerini vurguladõ.
Anadolu Üniversitesi’nde kavga
ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampu-
su’ndaki yemekhaneler önünde solcu öğren-
ciler, parasõz eğitim taleplerini içeren afişleri
duvarlara asmak isteyince özel güvenlik gö-
revlileriyle tartõştõ. Kõsa sürede kavgaya dö-
nüşen olayda güvenlik görevlileri ile öğrenci-
ler cop, sopa ve yumrukla birbirlerine girdi.
Olaylarda 7 özel güvenlik görevlisi ile 6 öğ-
renci hafif şekilde yaralandõ. Olaylarõn ardõn-
dan rektörlük binasõ önünde toplanan öğren-
ciler, güvenlik görevlilerini protesto etti.
Yumurta atan öğrenciye gözaltı
MERSİN (Cumhuriyet) - BDDK Başkanõ
Tevfik Bilgin’e yumurta atan Mersin Üni-
versitesi öğrencileri Serdar Türkmen, Ersin
Aslan, Emirhan Selek, Önder Oba, İlham
Kahraman, Sedat Uğuz, Mehmet Çakmak,
Kenan Kõzõlöz ve adõ öğrenilemeyen bir öğ-
renci dün polis ekipleri tarafõndan gözaltõna
alõndõ. Görgü tanõklarõ, polisin, üniversite-
nin Çiftlikköy Yerleşkesi’nde kimlik kont-
rolü yaptõğõnõ ve 9 öğrencinin direnmelerine
karşõn gözaltõna alõndõklarõnõ aktardõ.
İlköğretim öğrencisinde esrar
SAMSUN(AA) - Samsun’da devriye gezen
ekipler L.K. isimli bir ilkokul öğrencisinin
kendilerini görünce heyecanlanarak elinde
kâğõda sarõlõ bir nesneyi yere attõğõnõ fark etti.
Pakettekinin esrar olduğu anlaşõlõnca L.K’yi
merkeze götüren polisler, ifadesinde esrarõ
okul arkadaşõ T.U’dan aldõğõnõ öğrendi. T.U.
ifadesinde “esrarõn babasõna ait olduğunu ev-
de içerken açõkta bõraktõğõ için alarak arkada-
şõna verdiğini” söyledi. Baba Sezgin U. göz-
altõna alõnõrken iki öğrenci serbest bõrakõldõ.
Güvenlik görevlisi intihar etti
İZMİR (AA) - İzmir’de bir bankanõn de-
posundan silah sesi geldiğini duyan çalõ-
şanlar güvenlik görevlisi İbrahim Koca-
kuş’u (32) başõndan vurulmuş olarak bul-
du. Cesedinin yanõnda duran işyerine ait
ruhsatlõ tabancayla intihar ettiği tespit edi-
len Kocakuş’un bankaya olan kredi borcu-
nu ödeyemediği ve maddi sõkõntõ içinde ol-
duğu öğrenildi. Kocakuş’un cesedi otopsi
yapõlmak üzere Adli Tõp’a götürüldü.
Haraç çetesi çökertildi
İstanbul Haber Servisi - Esenler ve Bağcõ-
lar’da 12 yõldõr esnaftan tehditle para aldõk-
larõ öne sürülen altõ kişi yakalandõ. Bir resto-
ranõn güvenlik görevlisi Ali Akgüç’ün (37)
silahla başõndan yaralanmasõna ilişkin çalõş-
ma başlatan Cinayet Büro Amirliği ekipleri,
konuyla ilgili olarak altõ kişiyi gözaltõna al-
dõ. Şüphelilerin; cinayet, gasp, yaralama,
hõrsõzlõk, oto hõrsõzlõğõ, meskun mahalde ateş
etme ve ruhsatsõz silah bulundurmanõn da
aralarõnda bulunduğu çok sayõda olaya iliş-
kin poliste kayõtlarõ olduğu bildirildi.
Eski Danıştay Başsavcısı Çölaşan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, anayasa değişikliği paketi konusunda devreye giriyor.
Pazartesi günü “Çankaya sofrası”nda, hukukçu ve siyaset
bilimcileri ağırlayacak olan Gül, anayasa çalışmalarıyla il-
gili olarak katılımcıların görüş ve önerilerini dinleyecek.
Yemeğe, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu-
min, eski Yargıtay Başkanı Osman Arslan, eski Adalet Ba-
kanı Hikmet Sami Türk, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Ergun Özbudun, Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Ersin Kalaycıoğlu, araştırmacı ve gazeteci Tarhan
Erdem ve gazeteci Taha Akyol katılacak. AKP’nin anayasa
değişikliği metninde, cumhurbaşkanına HSYK’ye 4, Ana-
yasa Mahkemesi’ne ise 16 üye seçme hakkı getiriliyordu.
GÜL ANAYASA İÇİN DEVREDE
İstanbul Haber Servisi - Sivil-Demokratik Anayasa Platformu
üyeleri, sivil ve demokratik bir anayasa istemini kitlesel
olarak duyurmak için 10 Nisan 2010 Cumartesi günü Ka-
dıköy Meydanı’nda düzenlenecek olan mitinge katılmaları
için tüm yurttaşlara çağrıda bulundu. Taksim Hill Otel’de
düzenlenen basın toplantısına BDP, KESK ve ESP’nin de
aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti ve demokra-
tik kitle örgütü temsilcisi katıldı. Platform adına basın
açıklaması yapan sanatçı Zeynep Tanbay, Türkiye’nin bir
darbe anayasası olan 1982 Anayasası’ndan en kısa zaman-
da kurtulması gerektiğini söyledi. KESK Başkanı Sami
Evren de yeni anayasanın toplumun tüm kesimlerinin ta-
leplerini değerlendirerek oluşturulabileceğini vurguladı.
10 NİSAN MİTİNGİNE ÇAĞRI
Sami EvrenAbdullah Gül