23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2010 CUMA 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Hizbullah’ı MİT mi kurdu, Veli Küçük mü?.. Hüseyin Velioğlu öldürüldü mü, yaşıyor mu?.. Yukarıdaki sorular Türk Hizbullahı’nın çok önemli bir yöneticisinin henüz yayımlanan ilginç ifadeleriyle yeniden gündeme geldi. Aslında bu Hizbullahçı, sırtını karanlık odaklara dayamış, dini inançları konusunda bile çelişkiler yaşayan, ne idüğü belirsiz birine geç de olsa yanıtlar vermişti! Toplumun karşısına bazen gazeteci, bazen ajan, bazen de haham olarak çıkartılan bu kişi, uçuk açıklamalarıyla “Ergenekon” soruşturmasını da karıştıran Tuncay Güney’den başkası değildi! Gelin, hakkında psikolojik harp elemanı olduğu yolunda ciddi kuşkular bulunan bu kişinin özellikle Hizbullah’ın bağlantılarıyla ilgili Ergenekon iddianamesine de konulan polis ifadesindeki iddialarına tek tek göz atalım: Tuncay Güney Diyarbakır’da öldürülen gazeteci Halit Güngen’le ilgili olarak şöyle demişti: “Halit Güngen, Hizbullah mensuplarının jandarmada eğitim aldıklarını görüntülediği için öldürüldü.” Oysa bu külliyen yalandı!.. Çünkü Güngen’in öldürülmesine neden olan haber, 2000’e Doğru Dergisi’nin 16 Şubat 1992 tarihli kapağında şöyle duyurulmuştu: “Hizbullah, Çevik Kuvvet’te eğitiliyor...” İkinci iddia, Hizbullah’ın Ergenekon davasından tutuklu olan emekli tuğgeneral Veli Küçük tarafından kurulduğuna ilişkindi!.. Bu iddia, Ergenekon iddianamesinin Doğu Perinçek ile ilgili bölümünde yer almıştı. Ulusal Kanal’da yapılan bir aramada ele geçirilen “7 No’lu Ajanda”nın 8 Ocak tarihli sayfasında, “Refet; Hizb. V. Küçük kurdu” ifadesi bulunuyordu! Tuncay Güney’in emekli korgeneral Teoman Koman ile ilgili açıklamalarının amacı da askeri Hizbullah’la ilişkilendirmekti! Güney, polis ifadesinde şöyle demişti: “Hizbullah’ı JİTEM organize etti. Akşamları jandarmada eğitim veriliyordu. Veli Paşa buna karşı çıkıyordu ve bana dedi ki, ‘Hizbullah’ı başımıza bela eden Teoman Koman’dır.’ Hizbullah’ı bölünmesinden ve şehre göçünden sonra kimin desteklediğini bilmiyorum. Ama askerin kontrolünde olduğunu biliyorum. Bunu Veli Paşa da Doğu Perinçek de söyledi.” Görüldüğü gibi geçmişte Fethullahçıların Samanyolu televizyonunda çalışan Tuncay Güney, polisle asker arasında kavga çıkartmak için kullanılan bir özel görevliydi!.. Bu yüzden Teoman Koman’ın, MİT müsteşarı iken bir gazetecinin Hizbullah ile ilgili sorusuna, “Hangi Hizbullah? Bir İran’daki Hizbullah vardır, bir de PKK’nin baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar” karşılığını vermesi örgütü askerin ya da devletin kurduğu anlamına gelmiyor. Evet, güvenlik güçlerinin Hizbullah’ı PKK milislerine karşı kullandığı, koruduğu ve belki de daha önemlisi görmezden geldiği konusundaki yaygın inanç dayanaksız değildir! Çünkü bir örgütün, göz ardı edilmeden 20 bin kişilik tetikçi, 100 bin kişilik de sempatizan kadrosuna ulaşması çok şaşırtıcı olurdu!.. Şu da unutulmamalı ki, PKK 1984’te eyleme geçerken Hizbullah zaten İran’daki dinci darbeden feyz alıp çoktan örgütlenmişti!.. Asılsız bir iddia daha vardı... Güney, 17 Ocak 2000’de Beykoz’daki bir villada polisle girdiği çatışmada öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu ile ilgili açıklamaların da senaryodan ibaret olduğunu öne sürmüştü!.. Güney’in polis ifadesi şöyleydi: “Ben Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu meselesini Veli Küçük’le konuştum. O, ölen adamın Hüseyin Velioğlu olmadığını söyledi.” Güney’in, “Velioğlu ölmedi” iddiası tıpkı “Yeşil” kod adlı “Mahmut Yıldırım yaşıyor” şeklindeki şehir efsanesi kadar yaygındır! Hizbullah’ın çok önemli bir yöneticisi işte özellikle de bu iddia yüzünden tam 10 yıl sonra konuştu. Bu kişi Velioğlu öldürüldüğü sırada onunla aynı villada bulunan örgütün üniversiteler sorumlusu Cemal Tutar’dan başkası değildi. 198 silahlı saldırı, 156 cinayet ve 80 yaralamadan sorumlu tutularak 15 arkadaşıyla birlikte müebbet hapis cezasına çarptırılan Tutar’ın Diyarbakır’da yargılandığı mahkemeye verdiği savunmasının çok önemli bölümü geçtiğimiz günlerde örgütün web sayfasında yayımlandı. İşte Tutar’ın söyledikleri: “Hüseyin Velioğlu, gözlerimizin önünde, vücuduna isabet eden otuzun üzerinde kurşunla şehit olup rabbimizin rahmetine kavuşmuştur. Onun şehid olduğunu, Diyarbakır’dan getirilen itirafçılar da teşhis etmişlerdir.” Evet, gerçekten Velioğlu öldürüldüğünde operasyonu yapan polisler bile şaşırmıştı. Çünkü Hizbullah, Kasım-Aralık 1999’da, İstanbul’da Zehra Eğitim Vakfı yöneticilerini teker teker kaçırıp öldürürken bile devlet Velioğlu’nu Kuzey Irak’ta arıyordu!.. Polisler delik deşik olmuş bu cesedin kimliği konusunda iyice kuşkuya düşmüşlerdi. Acaba bu kişi Velioğlu muydu?.. Hizbullah liderini çok iyi tanıyan hatta sağ kolu olan biri vardı. Bu kişi sonraları pişmanlık duyarak itirafçı olan Abdülaziz Tunç’tu ve İstanbul’a getirilerek Velioğlu’nu teşhis etmişti. Tunç, teşhis anını bir gazeteye verdiği röportajda şöyle anlatmıştı: “Kendisiyle 20 yıllık bir geçmişimiz vardı. Onun kim olduğunu bilmiyorlardı, bir ben biliyordum. Yirmi yıl bir cemaati tek başına yönetmiş bir kimseyi o şekilde gördüğümde, hem ölümle ilgili duygular hem de onun konumunun vermiş olduğu duygular bende iç içe geçti.” Tunç’un teşhisi ve anlatımlarına karşın polisin kuşkusu bitmemişti! Çatışmanın olduğu villaya iki kişi daha getirildi. Bunlardan biri Hizbullah itirafçısı olan Kemal Aktaş’tı. Diğeri ise Bingöllü kadayıfçı Şaban Elaltunteri’ydi. Velioğlu’nu teşhis eden Elaltunteri daha sonra İstanbul’da Hizbullahçı Rıfat Demir tarafından otomobilinde çapraz ateşe tutularak oğlu Mehmet’le birlikte öldürüldü! Baba oğulu pusuya düşüren Demir, 9 yılda 3’ü polis 22 kişiyi öldürmüştü! Türk Ordusu’nu terör örgütleriyle ilişkilendirenlerin safsatalarını okurken ya da izlerken yukarıdaki gerçekleri göz ardı etmeyiniz!.. Cesetteki 30 Kurşun ve Villadaki Tanık!.. İstanbul Barosu: AKP’nin anayasa değişikliği ‘yargõyõ denetim altõna almaya yönelik bir aldatmacadõr’ ‘12 Eylül’den farkõ yok’İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu Başkanõ Avukat Muammer Aydın, AKP’nin hazõrladõğõ, ana- yasanõn çeşitli maddelerinde deği- şiklik öngören taslağõ eleştirerek “İktidar partisince dayatılan ana- yasa değişikliğinin amacının, sık sık kendisine ayak bağı olarak gördüğünü ifade ettiği yüksek yargı organlarının tasfiye edilerek iktidara tabi bir yargı yaratmak olduğu ortadadır. Yapılmak iste- nen bir anayasa değişikliğinden çok, cumhuriyetin temel nitelik- lerini ortadan kaldıracak ve ülkeyi otoriter bir yönetim biçimine gö- türecek olan bir rejim değişikli- ğidir” dedi. Başkan Aydõn, yapõlmak istenen değişikliğe dur demenin her yurttaşõn görevi olduğunu söyledi. İstanbul Barosu’nun Beyoğ- lu’ndaki merkez binasõnda düzen- lenen basõn toplantõsõnda konuşan başkan Aydõn, Türkiye’de bir ana- yasa değişikliği için gereken asgari uzlaşma ortamõnõn bulunmadõğõnõ anõmasatarak Türkiye’de bugüne kadar yapõlan anayasa değişikliği önerilerinin partiler arasõ uzlaşma so- nucu ortak teklifle hazõrlandõğõnõ, Meclis’te partilerin ortak desteği ile kabul edildiğini söyledi. Aydõn, “Oysa şimdi yapılmak istenen anayasa değişikliğine ilişkin öne- ri, anayasal geleneklerimize ve anayasanın toplumsal sözleşme olma niteliğine aykırı olarak sa- dece iktidar partisi tarafından hazırlanmıştır” diye konuştu. ‘Değişiklik kaygı verici’ Söz konusu değişikliğin “iletişim özgürlüğü”, “özel hayatın gizliliği” ve “adil yargılama hakkı” gibi en te- mel haklarõn en ağõr ve sistematik bi- çimde ihlal edildiği bir iktidar tara- fõndan başlatõlmasõnõn kaygõ verici ol- duğunu vurgulayan başkan Aydõn, şöyle devam etti: “Yapılmak istenen anayasa değişikliğinin asıl amacının iktidar partisinin geçmişteki ana- yasa ve hukuk dışı davranışların- dan dolayı hesap vermekten kur- tulmak ve gelecekte de bu tür dav- ranışlara zemin hazırlamak oldu- ğu ortadadır. AKP’nin bu girişimi yargıyı denetim altına almaya yö- nelik bir aldatmacadır. Anayasa de- ğişikliği, kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine gidişi sonuçla- yacak, bağımsız olması gereken yargıyı, yasamanın ve yürütme- nin, dolayısıyla siyasal iktidarların denetimine ve güdümüne sokacak, bu açıdan da hukuk devleti olma ni- teliğini ortadan kaldıracak bir yön- tem ve içerik taşımaktadır. AKP’nin bu anayasa değişikliği önerisi, ülkemizi yargı bağımsızlı- ğı ve hukuk olma niteliği açısından daha da geriye götürecektir.” Başkan Aydõn, katõlõmcõ ve ço- ğulcu bir süreç içinde gelişmeyen, uzlaşmaya dayanmadõğõ için de mil- li iradeyi yansõtmayan bir değişiklik yapõlmak istenmesinin ve bunun halkoylamasõna sunulmasõnõn, 12 Eylül Anayasasõ’nõn hazõrlanma ve kabul sürecinden hiçbir farkõ olma- dõğõna dikkat çekti. İstanbul Barosu Başkanõ Aydõn, “Yapõlmak istenen anayasa değişikliğinden çok, cumhuriyetin temel niteliklerini ortadan kaldõracak ve ülkeyi otoriter bir yönetim biçimine götürecek olan bir rejim değişikliğidir” dedi. Aydõn, AKP’nin anayasa değişikliğinde izlediği yolun 12 Eylül Anayasasõ’nõn hazõrlanma ve kabul sürecinden hiçbir farkõ olmadõğõna dikkat çekti. Amaçlarõ Danõştay’õ saf dõşõ etmek MURAT KIŞLALI ANKARA - Hüküme- tin, anayasaya eklemek is- tediği “yargı yetkisinin yerindelik denetimi şek- linde kullanılamayaca- ğı” hükmüyle ekonomik kararlarõ yargõ denetimi dõşõna çõkarabileceği or- taya çõktõ. Hükümetin is- tediği yerindelik denetimi yasağõnõn anayasada za- ten bulunduğuna dikkat çeken eski Danõştay Baş- savcõsõ Tansel Çölaşan, “Bu ya hukuk bilmez- likten olur ya da yerin- delik tanımının kapsa- mını özelleştirme, imar kararlarını da kapsaya- cak şekilde genişleterek başından beri ekonomik konularda önlerini tıka- dıklarını düşündükleri Danıştay’ı saf dışı bırak- mak için” diye konuştu. Hükümet, Anayasa De- ğişiklik Paketi’yle, Ana- yasa’nõn 125. maddesi 4. fõkrasõndaki “Yargı yet- kisi, idarî eylem ve iş- lemlerin hukuka uygun- luğunun denetimi ile sı- nırlıdır” hükmünü “Yar- gı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uy- gunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir su- rette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz” hükmüyle değiştirmek is- tiyor. Buna karşõn Anaya- sa’nõn 125. maddesi zaten yerindelik denetimini yar- gõya yasaklarken, İdari Yargõlama Usulleri Ya- sasõ’nõn 2. maddesindeki “İdari yargı yetkisi, ida- ri eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; ye- rindelik denetimi yapa- mazlar” hükmü de bunu pekiştiriyor. Çölaşan, “Yargı yet- kisi yerindeliğin yerine geçmez. Dolayısıyla yar- gı kararlarında yerin- delik denetimi yapılmaz. Örneğin YÖK katsayı kararında biz ‘Bu kat- sayõ Yasa’nõn amacõna uygun değil’ dedik ‘Bu katsayõyõ şöyle yapõn’ de- seydik, o yerindelik olurdu” diye konuştu. Ege Bölgesi baro başkanları İzmir Adliyesi’nde toplanarak AKP’nin istediği anayasa değişiklik paketiyle ilgili hazırladıkları ortak bildiriyi okudu. (Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR) Ege’deki baro başkanlarõ AKP’nin anayasa değişikliği paketini eleştirdi ‘Yargıyahükmetmekistiyorlar’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ege Bölgesi’ndeki baro başkanlarõ, AKP’nin anayasa değişikliği paketinin yargõya müdahale olduğunu vurguladõ. İzmir Adliyesi’nde bir araya gelen İzmir Barosu Başkanõ Özdemir Sökmen, Muğ- la Barosu Başkanõ Mustafa İlker Gürkan, Aydõn Barosu Başkanõ Sümer German, Balõkesir Barosu Başkanõ Muzaffer Mavuk ve bildiriye imza atan Manisa Baro Başkanõ Fadıl Ünal, Denizli Barosu Başkanõ Adil Demir, değişiklikle yargõya siyasi iktidar tarafõndan hükmedilmek istenildiğini vur- guladõ. başkanlar adõna açõklama yapan Sök- men, “Yargının yapılanmasına müdahale ederek üzerinde hegemonya kurmak is- tiyorlar. Bu saldırının amiral gemisinde yürütme var. Bir yandan hâkimler ve savcılar yasadışı izlenir, dinlenirken, is- tihbarat ser-visleri bir hayalet gibi yar- gı dünyasının tepesinde dolaşıyor. Diğer yandan HSYK ve Anayasa Mahkeme- si’nin yapısı yürütmenin ve yasamanın inisiyatifine açılıyor. Yargı bağımsızlığı yok ediliyor” diye konuştu. AKP hakkõnda Anayasa Mahkemesi’nin, laik cumhuriyet ilkelerine aykõrõ eylemle- rin odağõ olduğu yönünde hükmünün bu- lunduğunu anõmsatan Sökmen, “Meclis ya- pısı anayasa değişikliği yapmaya, hem ta- rihsel meşruiyet bakımından yetkin de- ğildir, hem de siyaset etiği bakımından yeterli kabul edilemez” dedi. Tuncay Güney. Hüseyin Velioğlu. Cemal Tutar. ‘Döner sermayede adaletsizlik’ İstanbul Haber Servisi - Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasõ (SES) Aksaray Şubesi üyeleri, İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) döner sermaye dağõlõmõnõn adaletsiz ol- duğunu belirterek, “Gelir getirici iş-işlemle- re, birim ve kişi bazõnda performansa dayalõ döner sermaye ödeme sisteminden vazgeçil- sin, döner sermaye adil dağõtõlsõn, Kamu Bir- likleri Yasa Tasarõsõ geri çekilsin” dedi. SES üyeleri, taleplerinin yerine getirilmeme- si durumunda önümüzdeki hafta iş bõrakma eylemlerine gideceklerini vurguladõ. Anadolu Üniversitesi’nde kavga ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampu- su’ndaki yemekhaneler önünde solcu öğren- ciler, parasõz eğitim taleplerini içeren afişleri duvarlara asmak isteyince özel güvenlik gö- revlileriyle tartõştõ. Kõsa sürede kavgaya dö- nüşen olayda güvenlik görevlileri ile öğrenci- ler cop, sopa ve yumrukla birbirlerine girdi. Olaylarda 7 özel güvenlik görevlisi ile 6 öğ- renci hafif şekilde yaralandõ. Olaylarõn ardõn- dan rektörlük binasõ önünde toplanan öğren- ciler, güvenlik görevlilerini protesto etti. Yumurta atan öğrenciye gözaltı MERSİN (Cumhuriyet) - BDDK Başkanõ Tevfik Bilgin’e yumurta atan Mersin Üni- versitesi öğrencileri Serdar Türkmen, Ersin Aslan, Emirhan Selek, Önder Oba, İlham Kahraman, Sedat Uğuz, Mehmet Çakmak, Kenan Kõzõlöz ve adõ öğrenilemeyen bir öğ- renci dün polis ekipleri tarafõndan gözaltõna alõndõ. Görgü tanõklarõ, polisin, üniversite- nin Çiftlikköy Yerleşkesi’nde kimlik kont- rolü yaptõğõnõ ve 9 öğrencinin direnmelerine karşõn gözaltõna alõndõklarõnõ aktardõ. İlköğretim öğrencisinde esrar SAMSUN(AA) - Samsun’da devriye gezen ekipler L.K. isimli bir ilkokul öğrencisinin kendilerini görünce heyecanlanarak elinde kâğõda sarõlõ bir nesneyi yere attõğõnõ fark etti. Pakettekinin esrar olduğu anlaşõlõnca L.K’yi merkeze götüren polisler, ifadesinde esrarõ okul arkadaşõ T.U’dan aldõğõnõ öğrendi. T.U. ifadesinde “esrarõn babasõna ait olduğunu ev- de içerken açõkta bõraktõğõ için alarak arkada- şõna verdiğini” söyledi. Baba Sezgin U. göz- altõna alõnõrken iki öğrenci serbest bõrakõldõ. Güvenlik görevlisi intihar etti İZMİR (AA) - İzmir’de bir bankanõn de- posundan silah sesi geldiğini duyan çalõ- şanlar güvenlik görevlisi İbrahim Koca- kuş’u (32) başõndan vurulmuş olarak bul- du. Cesedinin yanõnda duran işyerine ait ruhsatlõ tabancayla intihar ettiği tespit edi- len Kocakuş’un bankaya olan kredi borcu- nu ödeyemediği ve maddi sõkõntõ içinde ol- duğu öğrenildi. Kocakuş’un cesedi otopsi yapõlmak üzere Adli Tõp’a götürüldü. Haraç çetesi çökertildi İstanbul Haber Servisi - Esenler ve Bağcõ- lar’da 12 yõldõr esnaftan tehditle para aldõk- larõ öne sürülen altõ kişi yakalandõ. Bir resto- ranõn güvenlik görevlisi Ali Akgüç’ün (37) silahla başõndan yaralanmasõna ilişkin çalõş- ma başlatan Cinayet Büro Amirliği ekipleri, konuyla ilgili olarak altõ kişiyi gözaltõna al- dõ. Şüphelilerin; cinayet, gasp, yaralama, hõrsõzlõk, oto hõrsõzlõğõ, meskun mahalde ateş etme ve ruhsatsõz silah bulundurmanõn da aralarõnda bulunduğu çok sayõda olaya iliş- kin poliste kayõtlarõ olduğu bildirildi. Eski Danıştay Başsavcısı Çölaşan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, anayasa değişikliği paketi konusunda devreye giriyor. Pazartesi günü “Çankaya sofrası”nda, hukukçu ve siyaset bilimcileri ağırlayacak olan Gül, anayasa çalışmalarıyla il- gili olarak katılımcıların görüş ve önerilerini dinleyecek. Yemeğe, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu- min, eski Yargıtay Başkanı Osman Arslan, eski Adalet Ba- kanı Hikmet Sami Türk, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ergun Özbudun, Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu, araştırmacı ve gazeteci Tarhan Erdem ve gazeteci Taha Akyol katılacak. AKP’nin anayasa değişikliği metninde, cumhurbaşkanına HSYK’ye 4, Ana- yasa Mahkemesi’ne ise 16 üye seçme hakkı getiriliyordu. GÜL ANAYASA İÇİN DEVREDE İstanbul Haber Servisi - Sivil-Demokratik Anayasa Platformu üyeleri, sivil ve demokratik bir anayasa istemini kitlesel olarak duyurmak için 10 Nisan 2010 Cumartesi günü Ka- dıköy Meydanı’nda düzenlenecek olan mitinge katılmaları için tüm yurttaşlara çağrıda bulundu. Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısına BDP, KESK ve ESP’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti ve demokra- tik kitle örgütü temsilcisi katıldı. Platform adına basın açıklaması yapan sanatçı Zeynep Tanbay, Türkiye’nin bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası’ndan en kısa zaman- da kurtulması gerektiğini söyledi. KESK Başkanı Sami Evren de yeni anayasanın toplumun tüm kesimlerinin ta- leplerini değerlendirerek oluşturulabileceğini vurguladı. 10 NİSAN MİTİNGİNE ÇAĞRI Sami EvrenAbdullah Gül
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle