22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
POLITIK BILIM Aykut Göker http:/www.inovasyon.org;hagokerSttma11.com Bu hafta Törkiye'nin de dahil olduğu üç yarış öykümüz var; ama halkımız bu yarışın farkmda mı, onu bilemem... Hızlı Tren, Uçakr Nükleer Santral vs. Yayınları Ispanya ve Osmanlı Imparatorluğu'nda, yazmıştım, demiryolculu- ğa aynı zaman aralığında başlanmış. Ispanya'da ilk hat 1848de işlet- meye açılmış. Bizim ilk hattımız olan Izmir-Aydın hattının yapımına bun- dan sekiz yıl sonra 1856'da başlanmış... Işin sanayi yönüyle de uğraşılmış. Bizde bunun tarihini, "Almanlar tarafından Anadolu-Bağdat demiryolu ile ilgiliolarak, buharlı lokomotif ve vagon tamiriihtiyacını karşılamak üzere Eskişehir'de Anadolu-Osmanlı Kumpanyası adı verilen küçök biratölyenin kurulduğu 1894 yılından" başlatmak mümkün. Bu atölye bugün TÜLOMSAŞ adıyla anılan Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş. 'nin temelini oluşturmuştur. TÛLOMSAŞ'ın Ispanya'daki muadili olan Construcciones yAuxiliarde Ferrocarriles (CAF) firmasının vagon aksamı yapımıyla ilgilenmeye baş- ladığı yılsa, 1892'dir; yani Eskişehir'deki atölyenin kuruluşundan sadece iki yıl önce... Velhasıl, demiryolculuk açısından, başlangıçta, ülkelerimiz arasında zamanla kapatılamayacak kadar büyük bir fark yok. Ama günümüze ge- lindiğinde görülüyor ki, ilk hızlı tren hattını 1992'de işletmeye açan Ispanya'dan 13 yıl sonra bu konuda harekete geçebilen Türkiye'nin, ilk hızlı tren alımını yaptığı firma Ispanyol CAFfirmasıdır. Alımın yapıl- dığı 2005 yılında CAF'ın internet sayfasında şu yazıyordu: "Türk Demiryolu Şirketi, CAF'a Ankara-lstanbul hattı için 10 yüksek hız tre- nisipariş etti. Bu, yüksek hız demiryolu taşımacılığı tarihinde Ispanyol teknolojisiyle yapılan ilk ihracattır." Yine yazmıştım, Türkiye uçak sanayiine Brezilya'dan önce girdi. Türkiye Cumhuriyeti, neredeyse kurulurkurulmaz, kendiuçağını yap- mayı öngörmüş ve bu amaçla 1925 yılı gibi erken bir tarihte Tayyare, Otomobil ve Motor TA.Ş'yi kurmuştu. Türkiye'nin kendi uçağını yap- ma konusundaki kararlılığının çarpıcı kanıtıysa 1950'de kurulan Ankara Rüzgâr Tüneli'ydi. Ne varki, Türkiye o tüneli kurmakla kaldı ve kendi uçağını yapmaktan vazgeçti. Oysa kendi uçağını yapmayı 194O'lı yıllarda planlayan Brezilya, 1954'te, bu konuyla ilgili Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü'nü (IPD) kur- muş; 1%5'te de, Bandeirante l'Öncü') ticarîadıyla anılacak, 15-21 yol- cu kapasiteli, çiftturbo-pervaneli, hafifnakliye uçağını geliştirmiştir. 1969'da devletin sahipliğinde kurulan Embraer şirketi, ürettiği ilk Bandeirante'leri 1973 başında Brezilya Hava Kuvvetieri'ne teslim et- miş; Brezilya Havayolları da, geliştirilen ilk ticarîBandeirante'yisatın almıştır. Embraer 1975'te ihracata başlamış; bunda da başarılı olmuştur. Şirket, 1970'lerin sonunda, Bandeirante'nin yerine geçecek bölgesel bir yolcu uçağı geliştirmeye başlamış; tasarladığı 30-40 yolcu kapasi- teli, çiftturbo-pervaneli EMB 120Brasilia yine birihraç ürünü olarak başarı kazanmıştır. 9O'lı yıllarda Embraer, yolcu sayısı 37-50 arasında değişen ERJ145serisi, bölgeseljet yolcu uçaklarını; 20Q0'li yıllarday- sa 80-122 yolcu kapasiteli, orta menzilli Embraer 170/190serisi, jet yol- cu uçağı ailesini geliştirmiştir. Yalnızca bu son ikiseriden teslimatı ya- pılan toplam uçak sayısı, 2009 sonunda, sırasıyla 882 ve 605 rakamla- rına ulaşmıştır. Iş hayatında kullanılan hafifjetuçaklan tasarımında da iddialı olan Embraer, bugün, ticarî uçak satışları açısından, Boeing ve Airbus gi- bi, dünyanın sayılı uçak imalatçıları arasında yer almaktadır. Günlerdir gazeteler yazıyor; 1956'da Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği'ni kurup nükleerbilimlerde deneysel çalışmalar yap- mak üzere 1%2'de Küçükçekmece araştırma reaktörünü işletmeye açan Türkiye, Metin Münir'in (Milliyet, 19 Şubat) sözcükleriyle, "otuz yılda nükleerin n'sini bilmeyen bir ülkeden, [bu alanda kendi teknolojisini ge- liştirebilen ve] anahtar teslimi nükleer santral satan bir ülkeye dönü- şen Güney Kore'den 'anahtar teslimi' santral satın alma yolunda... Halkımız, 'millitakım'şampiyonalarda kaybedince çok üzülüyor; çok tepki gösteriyor. Peki, ülkemiz uluslararası teknoloji yarışlarında sü- rekli nal toplarken niçin aynı halkın hiç gıkı çıkmıyor? Türk şirketlerinden teknolojik ANEL öncülük ediyor, yerli cep telefonu kullanacağız! Uzun süredir üzerinde tartşılan "Neden biz de ken- di cep telefonumuzu üretmiyoruz" sorusu, so- nunda somut ve yanıta kavuştu ve yerli malı cep telefonu için General Mobile ile Anel Grup, DST 500'ün Türkiye'de üretimini başlattı. General Mobile'ın "DST 500" model cep te- lefonunun üretimine, General Mobile distribütö- rü GençCell îletişim ile Anel Grup ortaklığında Türkiye'de başlandı. Anel Grup CEO'su Suat Baysan'ın verdiği bil- giye göre mart ayında ilk etapta 5 bin telefon pi- yasaya sürülecek. Bu miktar 300 bin telefona çı- kacak. Uretimin Istanbul Umraniye'deki fabrika- da gerçekleştirildiğini açıklayan Baysan, yaratılan istihdam ve pazar payı konularında şu bilgileri ver- di: "DST 500 model cep telefonunun Türkiye'de üretinıi 145'i fiilen üretimde çalışanlar olmak üze- re toplam 1000 kişiye iş olanağı sağhyor. Dağıtımdan sorumlu GençCell'in koyduğu hede- fe göre 3 yılda pazar payının %15 seviyesine çık- ması planlanıyor." Yerli katkı oranı konusundaki sorularımızı da yanıtlayan Baysan, öncelikle katma değer yarat- manın "al-sat" şeklinde yorumlanmaması gerek- tiğini, işin temelinde özgün ürün yaratmanın yat- tığına inanıyor. Baysan'a göre ülkemizin ARGE ko- nusunda gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmasının ne- denı, ARGE sürecınin tam olarak anlas.ılmamış ol- ması: "ARGE laboratuvardan çıkmaz. Laboratuvarda temel araştırma yapılır. ARGE'nin itici gücü satış ve pazarlamadan çıkar. Bir ürünün müşterinin beklentisini tam olarak kar- şılaması için "market pull" dediğimiz pazar çeki- sinin rolü %50 olmalıdır. "Technology push" de- nilen teknolojinin itişi ise diğer yariyı uluşturur." Tüdoye'de üretilen DST 500 modercep tele- fonu y^JBroid işletim sistemini destekleyecek. Baysan'şjgöre yerii telefon (istenirse) Android açık kaynak k o d u ile çalışacak. Ayrıca cep telefonları bir "tü- ketim ürünü" olduğu için tasarım ve yazılımın da beğenilere hitap etmesi gerekiyor. Dolayısıyla DST 500 modelinde tasarım da uzun süren bir araş- tırmanın ürünü. Telefbnun özellikleri: Şarjı 3 gün kullanıma im- kân sağlayan, çift sim kartlı telefonun ağırlığı 98 gram. Televizyon özelltğinin yanı sıra FM radyo, GPRS, WAP, e-posta, Bluetooth, Java, 1.3mega- piksel kamera ve video kayıt özellikleri bulunan te- lefon, 2.4 inç ekranı ve harici anteniyle de televizyon izleme olanağı sağlıyor. Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldınm, "Türkiye'de 65 milyon cep telefonu kullanılıyor, her yıl 40 mil- yon yeni cihaz alınıyor. 72 milyon insanız, 1 mil- yon yerli üretime gereken desteği vermez mi, ve- recek, kimse bizim yerli üretimini küçük görmesin" dedi. Bilgi Teknolojileri ve îletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, "Yılda 15-16 milyon cep telefonu ithal edilıyor. Bunun yüzde 20'si 3 milyon eder, bu da Türkiye'de üretilse ve tanesi 150 do- lardan satılsa 500 milyon dolar yapar" dedi. MOBISAD Genel başkanı Murat Dursun da, "Türkiye'nin 1994ten beri 27.5 milyar dolar ci- hazlara döviz ödedi, şimdi bu bedeli adım adım ge- ri almalıyız.." dedi DST 500 Türkiye'nin ilk yerli malı cep tele- fonu değil. Daha önce ASELSAN 1998 yılında ilk yerli malı cep telefonunu üretmiş, fakat üretimi- ni sürdürmemişti. Robot 'Nöbetçi' görevde! Kışlalarda nöbetçilerin emniyetli bir noktadan çevreyi gözetlemesine ve ateşli saldırıya karşılık vermesine olanak sağlayan uzaktan kumandalı gözetle- me ve atış platformu "Nöbetçi" TSK'de göreve ha- zır. Tümüyle özgün bir tasarı- ma sahip olan robot Nöbetçi, teröristler tarafından açılan baskın ateşlerinde nöbet tutan askerlerin zarar görmesini ön- leyecek İki yıl önce savunma sanayi alanında faaliyete geçen Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş'nin te- rörle mücadele kapsamında kul- lanılması amacıyla geliştirdiği "Uzaktan Kumandalı Gözetleme ve Atış Platformu" atış testlerini ba- şarı ile tamamladı. Testlerde tüm hedefleri %100'lük isabet oranı ile vuran uzaktan kumandalı robot Nöbetçi, gözetlediği bölgedeki tüm hareketli nesneleri namluları ile takip ede- biliyor. Sistem bir termal kame- ra, elektro-optik kamera sensör- leri ve lazerli mesafe ölçme ci- hazına sahip. Zırhlı araçlarda silah kule- sı olarak da kullanılabilecek olan Nöbetçi, arazıde tespit ettiği hedeflerin tamamını çok büyük bir süratle, otdmatik olarak arka arkaya ateş altına alabilecek. 500 mermi ka- pasitesi ile Nöbetçi'nin tespit ettiği hedefin kurtulma şansı oldukça düşük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle