23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TARTIŞMA-EDİTÖRE MEKTUP Türkçe, yabancı dil eğitimi ve ötesi Ahmet Kocaman,Uiuk Üniversrtesi, Eğitim Fakültesi, hmtkocaman@yahoo.com G enel olarak eğitimde ve yükseköğretimde yabancı dil gereksinimi Avrupa karşısında geriliğimizi ka- bul ettiğimiz günden bu yana tartışılır. Bu kap- samda yabancı dil öğretiminin ne zaman başlaması ge- rektiği, ders saatleri, ders içerikleri, izlence, yöntetn, kul- lanılması gerekli ders araç-gereçleri vb. konular hep gün- demdedir; (yabancı dil konusundaki tarihsel gelişmeler için bkz. Demircan, 1988); böyle olması da doğaldır, çün- kü bilimin temel değer olduğu çağdaş dünyada yabancı dil önemlidir; bilim dünyasındaki gelişmeleri izlemekten vazgeçemeyiz. Fakat bu tartışma ve uygulamalar sırasında kimi çev- relerde yabancı dilin ancak yabancı dilde eğitim yoluy- la öğrenilebileceği yolunda bir önsayıltı oluşuyor. Bu der- ginin geçen haftaki sayısında Sayın Prof. Orhon'un 'Türkçe yükseköğretim için yeterli midir?' yazısındaki sap- tamalar da konunun bir başka görünümüdür. Önce Orhon'un üniversite eğitiminde derslerin bü- yük ölçüde araştırma yönelimli olarak hazırlanması, tek- nolojinin etkin biçimde kullanılması, öğrencilerin araş- tırma ve sunuınunun belli bir ağırlığı olması-konusun- daki görüşlerine katılmama olanağı elbette yok; ancak bunların yapılabilmesi için Türkçenin yeterli olmadığı sayıltısından yola çıkılarak yabancı dilde öğretimin rin- celenmesi konusunu düşünmeli ve tartışmalıyız. 1) Miihendislik ve temel bilimler alanında kaynak sıkıntısı çekilebilir, ancak bunun tek çözüm yolu yabancı dilde eğitim midir? Yabancı dil aracılığıyla bilgiye ulaşılabilir, ancak bil- gınin önemsenmesi, kişjye mal edilebilmesi için, yabancı dılin de anadili düzeyinde öğrenilmesi gerekir; yabancı dil bilgisinin ikinci dil düzeyine ulaşmadığı durumlarda bu kolay olamaz; yabancı dilin ikinci dil düzeyine gelmesi içinse toplumsal iletişimde de kullanılması gerekir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde olduğu gibi, bilim dilinde de çeviri seferberliği yoluyla bu kaynaklara ulaş- mak zor mu? Başka bir anlatımla, kaynaktan alınan bil- giyi Türkçe anlatmak için çaba göstermek de düşünsel etkinliğin bir parçası değil nıi? Üstelik bu yolla Türkçe bilim dilinin gelişmesine de katkıda bulunmuş olmaz mı- yız? Bilimde Türkçe kullanılmazsa bilim dilimiz nasıl ge- lişebilir? 1983 öncesi TDK'nin bilim terimleri çalışma- ları sürdürülebilse ve bu çahşmalar bilim dilinin bütüne yönlendirilebilse, günümüzde bu tartışmalar çoktan bit- miş olurdu. (TÜBA'nın terim çahşmaları bu doğrultu- da ilk adım olabilir) 2) Ülkemizde, yabancı dil öğretiminde asıl sorun, ya- bancı dillerin ancak yabancı dilde öğretim yoluyla öğ- renilebileceğinin savunulmasıdır. Kanada gibi çok dilli ülkeler dışında, hemen hiçbir Batı ülkesinde bu yakla- şım benimsenmiyor. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde vur- gulandığı gibi, yabancı dil konusunun ortaöğretimde çö- zümlenmesi gerekir. Ortaöğretim, en başta öğrencilerin yaş dönemleri bakımından yabancı dilin etkin biçimde öğrenileceği en uygun dönemdir. Başlangıçta iletişim ağır- lıklı yüriitülecek bu çahşmalar, ortaöğretimin son dö- nemlerinde akademik dile yönlendirilebilirse, uygun ders içerikleri, izlence, yöntemlerle bilim metinlerinin oku- nup tartışılmasına ortam hazırlanabilir. En önemli sorun bü döhemde ve bütün öğretim boyunca yabancı dil öğ- retimini dilbilgisi öğretimine indirgememektir. İlk ve ortaöğretimde uygun koşullar sağlandıktan son- ra, yükseköğretime geçişte, Orhon'un da önerdiği gibi, yabancı dilin giriş sınavında da belli bir yeri olmahdır. Üniversite /yüksekokul düzeyinde yabancı dil mes- lek ve akademik (ESP ve EAP) boyutu kusatacak biçimde ele alınmalı, üniversite öğretim elemanları da buna uy- gun yetiştirilmeli. 3) Yabancı dil bilgiye ulaşmak için vazgeçilmezdir, ancak sonuçta bilginin Türkçe anlasılması ve anlatılması önemlidir. Yabancı dil yoluyla kazandığımız bilgiyi Türkçe anlatamıyorsak bilgiyi özümsememişiz demektir. Ozetle, Türkçe bilim dilindeki eksikler dilimizin ek- sikleri değil, kendi eksiklerimizdir; kullanılmayan bir dil geriler. Türkçe bilim dilinin yeterince gelişmemiş olması, bilim insanlannın Türkçe konusunda yeterli duyarlığı gös- termemiş olmalarındandır. Fen bilimlerindeki ve öteki alanlardalri gelişmeler, üretilen yeni kavramlar elbette bilim insanlarını zorlayacaktır, ancak değerli bilim in- sanı Prof.Aydın Köksal ve arkadaşlarının bilişim dilin- deki başarılarını düşünürsek öteki alanlarda da yapabi- leceklerimiz konusundaki kötümserliğimiz büyük ölçü- de azalacaktır. Demircan.Ö. (1988) Dünden bugüne Türkiyede ya- bancı dil Remzi Kitabevi, Istanbul Derin Orhon'a yanıt Prof. Ismat Aka{\lÜ emekli öğretim üyesi) T ürkçe, yükseköğretim için yeterli mi, başlıklı ya- zısı (CBT 1200,19 Mart 2010), uzun yıllardan be- ri başanlı Türkçe eğitim yapan yetenekli bir öğretim üyesinden beklenmeyen, Türkçeyi yadsıyan bu başlık ve yazının içeriği üzücüdür. Sayın Prof. Dr. Derin Orhon'un yazısının sonunda "Bu kapsamda mensubu bulunduğum İTU'nün çok cesur ve gerekli bir kararla, her alanda en az bir şubede Ingilizce eğitim yaklaşımının kutlanması gerekir, diye özetlediği gö- rüşünü savunurken zorlandığı ve bu nedenle konu dışına çıktığı, çelişkili açılamalara gittiği görülmektedir. İngilizce eğitimden söz ederken, Türkçe ders veren hocaların yıl- lardır değiştirmeden kullanılan, muhtemelen sararmış, çay/kahve lekeleri olan ders notlarını sınıfa götürdükle- rini yazmanın konu ile ilgisi anlaşılmadı. Eğer böyle ho- calar varsa, İngilizce öğretimde de (bazı yerlerde var olan ömekleri gibi) bir Amerikan kolejinin yaprakları sararmış ders kitabı ile derse gideceklerdir. Özetle, bu kötü siste- min Türkçe öğretimle ilgisi olmadıktan başka, değiştir- menin çaresi de İngilizce öğretim değildir. Başka bir çe- lişki de, yabancı dilde öğretimi savunanların tümü gibi, İngilizce öğrenmenin İngilizce öğretim ile kangünlması, GÖNCEL TIP bu öğretimin İngilizce öğretmek amacıyla ele alın- masıdır. Ortaöğretimde yabancı dil öğrenmeden gelen öğrencilerin bir hazırlık sınıfında öğretil- meye çalışılan İngilizce ile dersleri-izleyebik' - ceklerini, önerilen yardımcı kitap ve makaleleii anlaya- bileceklerini sanmak da büyük bir yanılgıdır. febanc^öğ- _ ,: rencilerin geldiği ülkelerin anadili de İngilizqe değildir.. _V Sayın Orhon, Türkçe eğitimi savunan ilginç yayın- lar olduğunu belirtmekte, ancak bunlardan üçünün adı- nı vermekte, sadece birinden söz etmektedir. Bu konuda gerekliliği, sakıncaları belirten çok sayıda yazının, kara- rı alanlar gibi, incelenmediği ya da görmek istenmediği an- laşılmaktadır. Birkaç başlık, yazılann önemini, bunlargöz ardı edilerek karar alınamayacağını göstermek için ye- terlidir. D. Kuban: 1-Türkçe'yi yadsıyanlar Türkiye'yi de yadsırlar, 2-İngilizce üniversite öğretimi sömürgeleşmeye davetiyedir; V. Belgil: Bilim yazarlığı ve dil; C. Kavcar: Türkçe ve İTÜ; A. T. Kışlalı: 1-Aşağıhk duygusu., 2- Türkçeden utananlar.; F. Hepçilingirler: Bu bir ihanet., O. Yılmaz: Yabancı dille eğitim bilimden vazgeçmektir. B. Sevdik: Yabancı dil öğrenmeye evet, yabancı dille öğ- retime hayır. S. Ozel: Yabancı dille öğretim rezaletine sön verilmelidir. Not: 1943' ten 20O9'a bdar, yaklaşık 4600 mezunun katıldığı bir ankete %75 oranında İTÜ'de İngilizce öğre- time hayır cevabı verildiğini de bu arada belirtelim. Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Geçtiğimiz günlerde 14 Mart Tıp Bayramı'nın doksan birin- cisi kutlandı. Bu yıl kutlamalar sağlık çalışanlarının yaşadı- ğı sorunlarnedeniyle buruk ve sönük geçti. Ama 14 Mart'ın tarihine bakarsanız görürsünüz ki, her koşulda çok büyük bir coşkuyla kutlanması gereken bir gündür bu gün. 14 Mart 2010 Ardından... Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire'yi açtığı tarih 14 Mart 1827'dir. II. Mahmutdöne- mine denk gelen bu gün Türk Tıbbının da Batı'ya açıldığı ilk gündür. Ama 14 Marfın tıp bayramı olmasının asılnedeni 14 Mart 1919'dur. 0 tarihte Istanbul, Ingiliz işgalindeydi. Yurtseverler ülkenin dörtbir köşesinde bağımsızlıklannın üzerine çöken karabasandan kurtulma ça- basında, kulaklar Anadolu'daydı. Işte öyle bir ortamda Tıbbiyeliler 14 Mart 1919günü Tıphane-iAmire ve Cerrahhane-i Amire'nin açılış yıl- dönümünü fırsat bilerek birkutlama düzenlediler. Ingiliz işgalciler, Kızıl Haç yetkilileri oradaydı. Genç TıbbiyeliDr. Memduh Necdet Türk, Rum, Ermeni ve Musevi tıbbiyeliler adına bir konuşma yaptı. "Itiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi, beyni olan Istanbul bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor. Ama korkmuyoruz... Buradayız, burada kalacağız... Istanbul bizimdir,... Çünkü istiklSIbu- radadır..." 0 dönem henüz 3. sınıf öğrencisi olan genç tıbbiyeli Hikmet Bey, arkadaşları ile beraber 14 Martgünü birprotesto gösterisi düzenleyerek Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı astı. Işgal kuvvetieri bu olaya müdahale ettive çıkan çatışmada Dr. Hikmet yaralandı. Bu heyecanlı genç hekim adayı Tıbbiyelileri tem- silen Sıvas Kongresi'ne de katılmıştır. Dr. Hikmet Bey'in kongrede 9 Eylül 1919gecesı Atatürk'e karşı yaptığı konuşma unutulmazdır. "Paşam, murahhası bulunduğum bbbiyelilerbeniburaya istiklâlda- vamızı başarma yolundaki mesaiye kaülmak üzere gönderdiler, man- dayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetie red ve takbih ederiz. Farz-ı mahal, manda fiknnisiz kabul ederseniz, sizide reddeder, Mustafa Kemal'i vatan kur- tancısı değil vatan bavncısı olarak adlandınr ve tel'in ederiz." 14 Mart Tıp Bayramı sadece ve sıradan hekim bayramı değildir ya- ni... Gazi Mustafa KemalAtatürk, Dolmabahçe'de verdiği bir yemek sırasında Dr. Reşit Galip'in dönemin Milli Eğitim Bakanı MahmutEsafı insafsızca eleştirmesinden rahatsız olmuştur. Dr. Reşit Galip'e "Yoruldunuz, biraz dinlenseniz ryi olacak, buyurun istirahat edin" der. Mesajson derece açıktır. Gazi,masanın huzurunu bozan Dr. Galip'e açıkça masayı terk etmesini söylemektedir. Dr Reşit Galip'in yanıtı da en az Gazi Mustafa Kemal'inki kadar nettir. "Burası sizin değil, mille- n'n sofrası, oturmak benim de hskkım". _ Aynı Mustafa Kemal, bu olaydan birkaç haftasonra Dr. Reşit Galip'in bifjadyoJconuş/nasınfdinleyecek ve aynı sofrada onun kulağıûa eğile- jjk yajınMilfyEğitimBakanısınız"diye fısıldayacaktır. Z . j A Qr, Reşit GkJipMymzamaruiaMşarrit biriçhstalıkları uzmanı idi. Aşağıda almtıladığım sözleri hekimlik mesleğine bakışını ve gerçek kişiliğini gözler önüne seriyor. "Gerçi ancakgeçinmek için para kazanıyoruz. KöylOnün ve halkın zaranna iktisabı servet ettiğimiz yoktur. Fakat bu hekimlik bendenize dilencilikten fena geliyor. Burada bila Ocrettodaviye muktedir olabil- seydik, zevkimize payan olmayacakb." _ Mustafa Kemal'in yaveri CevadAbbas'a, Istanbul Boğazındaki Ingiliz gemilerine bakaraksövtediğiünlü 'geldiklerigibigiderier"sözünün üçün- cü tanığı Dr. Rasim Ferit (Talayf'dır. Bu ömekleri sayfalarca uzatmak mümkûndür. Mülkiye, Harbrye, Tıbbiye geleneğinin önemlibir ayağı olan hekimler, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında ve çağdaşlaşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Oysa doksanbirinci Tıp Bayramı'nı kutlarken bu ülkenin tıbbiyelileri sıradan birermemura, emeği değersiz, güven- cesiz insanlar haline dönüşüyor. Hekimlerhalkımıza paraya doymazaç gözlüler olarak tanıtılıyor. Biz hekimler, yani yaşayan tıbbiyeliler buna sessiz kalmayı sür- dürecek miyiz? 4-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle