22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sağlık Kan ve Kemik İliği Kanserlerinde Güncel Gelişmeler Lenf bezi kanserleri giderek daha tedavisi mümkün bir hastalık haline geliyor. 2010 yılına gelindiğinde bir zamanların ölümcül hastalığı olan ve yüksek nüks şansı ile giden yaygın büyük B Hücreli Hodgkin dışı lenfoma olarak bilinen lenfomanın bir alt grubunda Bortezomib isim- li bir ilacın klasik tedaviye eklenmesi ile, daha iyi tedavi yanıtları alınabiliyor. Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Hematoloji Bölüm Başkanı - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Iç Hastalıkları Hematoloji Bilim Dalı , Doç. Dr. Mustafa Çetiner, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Hematoloji Bölümü B ir dönem bu hastalığın tedavisinde ilk tanı sırasında uygu- landığında tedavi başarısını arttırabileceğine inanılan, kemik iliği nakli destekli çok yüksek doz kimyasal tedavi uygulamasının yararsız olduğu, net olarak anlaşıldı. Bu tür uygu- lamalar hastalığın nüksettiği durumlarda uygulanmakta ve yararlı olmaktadır. Ağır kalp hastalığı olup lenfoma gelişen kişilerin tedavisi, yakın zamana dek büyük bir sorun teşkil ediyordu. Tedavide kul- lanılan ve kalbe toksik etki yaptığı bilinen bir ilaç yüzünden, etkin tedavi verebilmek önemli bir sorundu. Çünkü hastalar bu ilacı kalpte yarattığı istenmeyen etki yüzünden alamayabiliyordu. "Etoposide" adı verilen bir kimyasal tedavi ajanının, kalbe tok- sik olan klasik ilacın yerine kullanılabileceği ve bu değişikliğin tedavi etkinliğini değiştirmediği bildirildi. Bu bulgu kalp sorunu olan hastaların lenfoma tedavilerinin de etkin ver- ilebileceğini kanıtlıyor. Yavaş seyirli lenfomalar uzun süre sessiz kalmalarına ve yavaş ilerlemelerine rağmen, kanser pratiğinde tedavisi en zor hastalık gruplarından birisi. Ancak son yıllarda "akıllı moleküller" olarak bilinen kimi molekülerin tedavide kullanılmaya başlaması ile, hekimlerin ve hastaların yüzleri daha da gülmeye başladı. "Rituksimab" ve "ibritumomab" isimli akıllı ilaçlar ile yapılan tedaviler sayesinde özellikle "folliküleT lenfoma" yaşam süresinin uzadığı biliniyor. Rituksimab ve bunun Yitrium 90 ile işaretlen- miş şekli olan ibritumomab doğrudan lenfoma hücrelerini bulup onları ortadan kaldırıyor. İbritumomab, Yitrium 90 ile bir de üstüne neredeyse hücresel rddyasyon tedavisi (ışın tedavisi) uygu- luyor. Rituksimab, lenfoma tedavisinde 2000'li yıllara damgasını vuran bir ilaç. Lenfoma hücrelerini üzerlerinde taşıdıkları bir işaret ile tanıyan ve doğrudan bu hücreleri yok eden Rituksimab sayesinde, lenfomada tedavi başarı oranı neredeyse ortalama %15 arttı. GA-101 olarak bilinen ve Rituksimab benzeri yeni bir molekülün yavaş seyirli lenfomaların tedavisinde çok daha et- kili gibi görünüyor. Bu tedavi yakın gelecekte Rituksimab te- davisinin yerini alabilir, ancak beklemek gerekir. GA-101 ile ilgili çalışma sonuçlan tıp çevreleri taraftndan merakla bekleniyor. AKUTLÖSEMİLER Kan hastalıklan denince akla ilk akut losemiler geliyor. Akut lösemiler ani başlangtçlı çoğu zaman ileri derecede halsizlik, de- rın kansızlık, kanama, ciltte morluklar veya tedaviye dirençli infeksiyonlar ile günler içinde ortaya çıkan bir grup hastalık. Tedavisinde halen ciddi sorunlar yaşanan ve ölümcül seyrede- bilen akut losemiler, kan hastalıkları alanında üzerinde en çok çalışma yapılan hastalık gruplarından biri. 2010 yılına gelindiğinde halen yapacak çok şey olduğu ke- sin. Özellikle ileri yaştaki lösemi hastalarınm tedavisinde yok ciddi bir sıkıntı var ve ne yazık ki, yeni gelişmelere bakarsanız bu sıkıntı bir süre daha devam edecek. Sadece Klofarabin isim- li ilaç ile daha iyi yanıtların alındığı söylenebilir. Kronik lösemiler ise akut lösemilerden farklı olarak klinik seyri daha yavaş ve iyi olan lösemiler. Özellikle KML olarak bi- linen lösemi tipi, sadece ağızdan alınan bir ilaç ile tedavi edi- lebiliyor. Eskiden kemik iliği nakli gibi zor tedaviler ile ancak kontrol edilebilen hastalık, kan hastalıklarınm sorunlu hasta- lıkları arasından hızla çıkıyor. Sadece KML tedavisinde değil aslında tıpta bir çığır anla- mına gelen "hedefe yönelik" tedavilerin öncüsü "imatinib" ile 8 yıllık takip sonunda hastalarmın %85'inin hastalıksız yaşadığı bildirildi. İmatinibe yanıtsız %15'lik hasta grubunun da ka- ramsarlığa düşmemesi gerekir. Nitekim yeni geliştirilen ve ni- lotinib olarak bilinen molekülün imatinib'den kimi durumlar- da daha etkili olduğu gösterildi. ÎLAÇLARKESÎLSR. Yeni KML tedavisi ile alınan bu yüz güldüriicü sonuçlar ye- ni soruları da gündeme getirmeye başladı. Bu kadar iyi yanıt son- rası acaba bu hastalar ilaçlarını ne kadar süre kullanmak zo- rundaydılar? Yani acaba bir gün hastalann tedavileri kesilse ne olur? Bilim adamları şimdi bu sorunun yanıtı üzerine çalışıyor. Toplam 3 yıldan uzun süre imatinib kullanan ve 2 yıldır tam mo- leküler yanıt alınan yani hastalığın hiçbir izinin bulunmadığı 69 hastanın ilaçları kesildi. Bu hastalardan 37'sinde hastalık ilk 6 ay içinde tekrarladı. %45 hastada bir yıllık takipte hastalık hiç geri gelmedi. Daha da iyi haber, hastalık nükseden hastalarda ilaç yeniden başlandığında yine mükemmel bir yanıt elde edi- lebiliyor. Sonuçlar açıkça gösteriyor ki, KML gerçekten hematoloji- nin önemli hastalıklanndan biri sayılmıyor artık. KLL olarak bilinen diğer kronik lösemi türii ise, özellikle er- ken evrelerde tedavi gerektirmeyen ve genellikle yavaş seyre- den bir hastalık. Halen Fludarabin, siklofosfamid ve Rituksimab içeren rejimlerin geçerliliğini sürdürüyor. Ancak yeni veriler, Rituksimab yerine, "ofatumomab" isimli yeni bir molekülün, çok daha etkili olduğunu ortaya ko- Doç. Dr. Mustafa Çetiner Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu yuyor. Bu yeni birleşim ile her 4 hastadan üçünde tam yanıt al- mak mümkün görünüyor. Ancak ofatumomab tedavisinin Fludarabin ve siklofosfamid tedavisinde Rituksimab'ın yerini ala- bilmesi için yeni, ileriye dönük ve hasta sayıları yüksek yeni ça- lışmalara gereksinim olduğu kesin. DİĞER ÖNEMLİ GELİŞME KLL alanında bir başka önemli gelişmenin baş aktörü ise Alemtuzumab isimli ilaç Bu molekül akıllı ilaçlardan olup doğru- dan hedefi vuran bir etki gösteriyor. Yukarıda sözü edilen Fludarabin, siklofosfamid ve Rituksimab klasik tedavisi sonra- sı Alemtuzumab ile yapılan pekiştirme tedavisi ile tedavi yanıtı belirgin artıyor. Ancak dikkat etmek gerekiyor, çünkü hasta- larda infeksiyon önemli bir risk faktörü olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle 17p olarak bilinen ve tedavi direncine neden olan özel KLL hastalarında, Alemtuzumab ile pekiştirme yapmanın • daha anlamlı olduğu düşünülüyor. Az bilinen kemik iliği kanserlerinden biri olan Multipl Myeloma hastalığı 2001-2006 ABD verilen esas alındığında, bu hastalık ile yaşam süresinin belirgin olarak arttığını müjdeleye- biliriz. Özellikle 65 yaş altında tanı konulan hastalarda yaşam süresi 2000'den önceki veriler ile karşılaştırıldığında iki kat art- mış durumda. Multipl Myeloma tedavisinde bu göz alıcı ilerlemenin ne- deni, kuşkusuz ki yeni tedavilerdir. Ancak bu hastaların genetik analiz sonuçlarından elde edilen bilgilerin giderek da- ha büyük bir öneme sahip olduğu açık. Genetik risk göstergelerinin iyi tanımlanması ve bu risklere uygun tedavi seçimleri sayesinde sağ kalım süreleri de anlamiı artıyor. Bir zamanlar yüksek doz tedavi ve kemik iliği nakli dışın- da yaşam sürelerini arttıran başka bir seçenek yokken, son 10 yılda talidomid, Lenalidomide ve Bortezomib gibi tedavi seçenekleri sayesinde çok anlamlı sonuçlar alınıyor. Talidomid ve Lenalidomide isimli ilaçların kemik iliği nakli sonrasında i- dame tedavide etkili görünüyor. Prof Dr- Suha Gürsey'i kaybettik Prof. Dr. Suha Gürsey (sayısız öğrencileri ve hayranları için "Suhanım") 16 Mart2010'da New Haven, Connecticut ABD'de vefat etti. Cihan Saçlıoğlu Sabancı Üniversitesi • Istanbul'da 24 Temmuz 1924'te Suha Pamir olarak doğan Prof. Gürsey, fizik lisans derecesini İstanbul Üniversitesi'nden 1945 yılında aldıktan sonra dok- torasını da aynı üniversitenin Denel Fizik kürsüsünde 1955'te tamamladı. Londra Imperial College'dan doktorasını alarak İstanbul Fen Fakültesi'ne katılan Feza Gürsey ile 1952'de evlendi, 1954'te tek çocuk- ları Yusuf Gürsey dünyaya gel- di. Feza Gürsey'le birlikte 1957-61 arasında Princeton ve Columbia üniversitelerinde ve Brookhaven laboratuvarında bulundu; 1962'de birlikte ODTU'ye dönmelerinden sonra bir dönem fizik bölümüne başkanlık etti ve fizik dersleri yanın- da bilim tarihi dersleri verdi. ODTÜ'de fizik ve o zaman ayrı olan teorik fizik bölüm- lerinin hızla gelişmelerine Feza ve Suha Gürsey'in araştırma, öğretim ve oraya yurtiçinden ve dışından çektikleri akademisyenler yoluyla büyük katkıları oldu. Profesörlüğe ODTÜ'de yükseltildi; 1974'de ise ODTÜ'den ayrıldı ve Feza Gürsey'e profesörlük veren Yale Universitesi'ne gitti. Ankara'da olduğu gibi Yale'de de özellikle gençöğren- ci ve araştıncılara sağladıklan maddi ve manevi cömert destek- lerle birçok fizikçinin mesleki ve şahsi gelişmelerine yardım- cı oldular. Türkiye'de de Amerika'da da Suhanım ve Feza Bey'in evleri ve gönülleri her zaman gençlere açıktı. Yale'de bilim ta-rihi konusunda Profesör Derek Solla Price ile araştırmalanna devam etti ve hazırladığı Yale Fizik Bölümü tarihi yayımlandı. Onları tanımak şansına erişmiş meslektaşları, öğrencileri ve dostları için ayrılmaz görünen bu ikili tam emekli olup Türkiye'ye geri dönecekken, Feza Gürsey 1992'de hızla gelişen bir kanser neticesi hayatını kaybetti; Suhanım'ın sağlık sorunları da hayatının sonuna kadar New Haven'da kalması- na sebep oldu. Geride oğlu Yusuf ve Pamir ailesinin diger fert- leri yanında, kendisini ömürleri boyunca minnet ve sevgiyle anacak Türk ve yabancı meslektaşlar ve öğrenciler bıraktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle